Tarihçe-i Hayat - page 498

ISPARTA'YA GÖNDER‹LEN B‹R FIKRADIR
Risale-i Nur, kendi sad›k ve sebatkâr flakirtlerine ka-
zand›rd›¤› çok büyük kâr ve kazanç ve pek çok k›ymet-
tar neticeye mukabil; fiat olarak, o flakirtlerden tam ve
halis bir sadakat ve daimî sars›lmaz bir sebat ister. Evet
Risale-i Nur, on befl senede medresede kazan›lan kuvvet-
li iman-› tahkikîyi, on befl haftada ve baz›lara on befl gün-
de kazand›rd›¤›na, yirmi bin zat, tecrübeleriyle flahadet
ederler. Hem “ifltirak-i a’mal-i uhreviye” düsturuyla, her
bir flakirdinin her bir günde binler halis lisanlar›yla edilen
makbul dualar› ve binler ehl-i salâhatin iflledikleri a’mal-i
salihan›n misil sevaplar›n› kazand›r›p her bir hakikî sad›k
ve sebatkâr flakirtlerini, amelce, binler adam hükmüne
getirdi¤ini, kerametkârâne ve takdirkârâne ‹mam-›
Ali’nin üç ihbar› ve keramet-i gaybiye-i Gavs-› Azamda-
ki tahsinkârâne ve teflvikkârâne beflareti ve Kur’ân-›
Mu’cizülbeyan’›n kuvvetli iflaretleri, o halis flakirtlerin
ehl-i saadet ve ehl-i Cennet olacaklar›n› pek kat’î ispat
ederler. Elbette böyle bir kazanç, öyle fiyat ister. Madem
hakikat budur, Risale-i Nur dairesinin yak›n›nda bulunan
ehl-i ilim ve ehl-i tarikat ve sofî meflrep zatlar, onun ce-
reyan›na girmek ve ilim ve tarikatten gelen sermayele-
riyle ona kuvvet vermek ve genifllemesine çal›flmak ve
flakirtlerini teflvik etmek ve bir buz parças› olan enaniye-
tini, tam bir havuz kazanmak için, o dairedeki âb-› hayat
havuzuna at›p eritmek gerektir. Yoksa baflka bir 盤›r aç-
makla hem o zarar eder, hem bu müstakim ve metin
498 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
a'mal-i saliha:
salih ameller, Al-
lah'›n r›zas›na uygun yap›lm›fl iyi
ve hay›rl› ifller.
amel:
bir insan›n dinî emirler ve
yasaklara göre yapt›¤› ifl, hareket.
beflaret:
müjde, mufltu, sevindiri-
ci haber.
cadde-i Kur'âniye:
Kur'ân'›n gös-
terdi¤i, çizdi¤i yol. Kur'ân'›n bü-
yük, genifl ve sa¤lam caddesi, eh-
li sünnet yolu, Kur'ân yolu.
cereyan:
ak›m, yol, hareket.
daimî:
sürekli, devaml›.
düstur:
kanun, kaide, kural, pren-
sip, esas.
ehl-i Cennet:
Cennet ehli, Cen-
netlikler, Cennette bulunanlar ve-
ya oraya girmeye hak kazanan-
lar.
ehl-i ilim:
ilim ehli, ilim ile u¤ra-
flanlar.
ehl-i saadet:
saadete ulaflanlar,
mutlulu¤u yakalayanlar, bahtiyar
olanlar.
ehl-i salâhat:
salih kimseler, na-
muslu, do¤ru, adaletli olan kim-
seler.
ehl-i tarikat:
bir tarikate mensup
olanlar, dervifller.
enaniyet:
kendini be¤enme,
bencillik, egoistlik.
f›kra:
k›s›m, fas›l, bölüm.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
hakikî:
gerçek, sahici.
halis:
saf, kat›fl›ks›z, gerçek.
hükmüne:
de¤erine, k›ymetine.
ihbar:
haber verme, bildirme, an-
latma, duyurma.
iman-› tahkikî:
tahkikî iman,
imana dair bütün meseleleri in-
celeyip delil ve bürhan ile inan-
ma.
ispat:
delil ve flahit göstererek
do¤ruyu ortaya koyma, do¤ruyu
delillerle gösterme.
ifltirak-i a'mal-i uhreviye:
ahire-
te ait olan ifllerdeki ortakl›k, ahi-
retle ilgili amellere ortak olma.
kat'î:
kesip atan, flüpheye ve te-
reddüde mahal b›rakmayan, ke-
sin, flüphesiz.
keramet-i gaybiye-i Gavs-›
Azam:
Gavs-› Âzam Seyyid Ab-
dülkadir Geylânî Hazretlerinin is-
tikbalden haber veren kerameti.
kerametkârâne:
kerametli bir
flekilde, keramet gösterircesine.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
Kur'ân-› Mu'cizü'l-Beyan:
aç›kla-
malar›yla ak›llar› benzerini yap-
maktan âciz b›rakan Kur'ân-› Ke-
rîm.
makbul:
kabul edilmifl olan, al›-
nan, reddedilmeyen.
medrese:
‹slâm dünyas›nda dü-
zenli ö¤retim kuruluflu, mektep.
metin:
sa¤lam ve dayan›kl›,
kavi.
misil:
benzer, efl, naz›r, t›pk›s›.
mukabil:
karfl›l›k olarak, kar-
fl›l›¤›nda.
müstakim:
do¤ru, düz, düz-
gün.
sadâkat:
ba¤l›l›k, do¤ruluk.
sad›k:
sadakatli, dostlu¤u ve
ba¤l›l›¤› içten olan.
sebat:
kararl› olma, karar›n-
dan vazgeçmeme, azimlilik.
sebatkâr:
sebat eden, sözün-
de ve karar›nda duran, vaz-
geçmeyen, sebatl›.
sofîmeflrep:
tasavvuf ehli, ri-
yazet ve nefisle mücahede ile
hakikate ermeye çal›flan.
flahadet:
flahit olma, flahitlik,
tan›kl›k.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
tahsinkârane:
be¤enen gibi,
be¤enen kimseye yak›fl›r fle-
kilde, be¤enircesine, alk›fllar-
cas›na.
takdirkârâne:
takdir edene
yak›fl›r flekilde, takdir ederek.
tarikat:
Allah'a ulaflmak için,
fleyhin gözetiminde müridin
takip edece¤i terbiye usul ve
yolu, seyir ü sülûk s›ras›nda
tutulan yol.
tecrübe:
deneyim, s›nama, s›-
nav, imtihan.
teflvik:
flevklendirme, istek
uyand›rma.
teflvikkârâne:
teflvik edene
yak›fl›r flekilde, teflvik ederek,
isteklendirerek, flevke getire-
rek.
zat:
kifli, flah›s, fert.
1...,488,489,490,491,492,493,494,495,496,497 499,500,501,502,503,504,505,506,507,508,...1390
Powered by FlippingBook