Tarihçe-i Hayat - page 725

BU ‹ST‹DA, ÜÇ MAKAMATA GÖNDER‹L-
M‹fiT‹R ORADAK‹ KARDEfiLER‹ME B‹R
MEHAZ OLMAK ‹Ç‹N GÖNDER‹LD‹.
Yirmi seneden beri sabredip sükût eden bir mazlumun
flekvas›n› dinlemenizi istiyorum.
Hürriyetin en genifl suretini veren cumhuriyet hükû-
metinde herbir hürriyetten men edilmekle beraber, düfl-
manlar›m, benim aleyhime her cihetle serbest olarak be-
ni eziyorlar. Hürriyet-i vicdan ve hürriyet-i fikr-i ilmiyeyi
temin eden cumhuriyet hükûmeti, ya beni tam himaye
edip garazkâr, evhaml› düflmanlar›m› sustursun, veyahut
bana düflmanlar›m gibi hürriyet-i kalem verip, müdafa-
at›ma yasak demesin. Çünkü, resmen, perde alt›nda her
muhabereden men’im için postahanelere gizli emir veril-
mifl. Su ve ekme¤imi getiren bir tek çocuktan baflka kim-
se ile beni görüfltürmemek için tenbihat verildi¤i bir za-
manda, eskiden beri benim muar›zlar›m f›rsat bulup, tam
mahkeme-i temyizin beraatimizi tasdik ederek mahke-
medeki ehl-i vukufun tahsin ettikleri kitaplar›m› almay›
beklerken, o düflmanlar›m, hiç münasebetim olmayan
bir iki mahrem risalelerimi verdirip, sonra meslekçe be-
nim aleyhimde bir iki ehl-i vukufun eline geçirip, aley-
himde fena bir rapor haz›rlad›klar›n› iflittim.
Daha sab›r ve tahammülüm kalmad›. Ben hükûmet-i
cumhuriyenin bütün erkânlar›na, belki dünyaya ilân edi-
yorum ki:
Kur’ân-› Hakîm’in s›rr-› hakikatiyle ve i’caz›n›n
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 725
E
M‹RDA/
H
AYATI
medi¤ini tetkik etmekle görevli
makam, yarg›tay.
mahrem:
herkesçe bilinmemesi
gereken, gizli.
makamat:
makamlar.
mazlum:
zulüm görmüfl, haks›zl›-
¤a u¤ram›fl.
mehaz:
bir eser haz›rlan›rken
müracaat edilen kaynak.
men:
yasak etme, engelleme.
meslek:
gidifl, tutulan yol, sistem.
muar›z:
muhalefet eden, karfl› ç›-
kan, muhalif.
muhabere:
haberleflme.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar.
münasebet:
ilgi, iliflki, ba¤.
resmen:
resmî olarak, resmî bir
flekilde.
risale:
mektu, kitapç›k, kitap.
sab›r:
dayanma, katlanma, zor-
luklara dayanma gücü.
s›rr-› hakikat:
hakikat s›rr›.
suret:
biçim, flekil, tarz.
sükût:
susma, sessiz kalma.
flekva:
flikâyet.
tahammül:
zora dayanma, kötü
ve güç durumlara karfl› koyabil-
me, katlanma.
tahsin:
be¤enme, güzel bulma.
tasdik:
do¤rulama, onaylama.
temin:
sa¤lama.
tenbihat:
tembihler, ikazlar, uya-
r›lar.
aleyh:
ona karfl›, onun üzeri-
ne.
beraat:
temize ç›kma, suçsuz
oldu¤u anlafl›lma.
cihet:
yön.
cumhuriyet:
siyasî mekaniz-
mas› seçimle kurulan, adalet
ve hukukun üstünlü¤üyle te-
mel hak ve hürriyetleri sa¤la-
may› amaçlayan idare flekli.
ehl-i vukuf:
hâkimler.
erkân:
reisler, ileri gelenler.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
garazkâr:
haset eden, kin gü-
den, kötü kas›t sahibi.
himaye:
koruma, muhafaza
etme.
hükûmet-i cumhuriye:
cum-
huriyet hükümeti. cumhuri-
yet idaresi.
hürriyet-i fikr-i ilmiye:
ilmî
fikir hürriyeti.
hürriyet-i kalem:
yaz› yazma
hürriyeti.
hürriyet-i vicdan:
vicdan
hürriyeti.
i’caz:
mu’cizelik, insanlar›n
benzerini yapmaktan âciz
kald›klar› fleyi yapmak.
ilân:
yayma, duyurma, bildir-
me.
istida:
resmî makamlara bir
iflin yap›lmas›n› istemek
maksad›yla yaz›lan yaz›, di-
lekçe.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve
suresinde say›s›z hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
mahkeme-i temyiz:
temyiz
mahkemesi, mahkeme karar-
lar›n›n yolunda verilip veril-
1...,715,716,717,718,719,720,721,722,723,724 726,727,728,729,730,731,732,733,734,735,...1390
Powered by FlippingBook