Tarihçe-i Hayat - page 856

mahkeme eline vermek, acaba hiçbir kanun, hiçbir vic-
dan, hiçbir insaf buna müsaade eder mi?
„@ò
AFYON HÜKÛMET VE ZABITASINA VE
MAHKEMES‹NE DAHA B‹RKAÇ NOKTA
MARUZATIM VAR
•
Birincisi:
Ekser enbiyan›n flarkta ve Asya’da zuhur-
lar› ve a¤leb-i hükeman›n garpta ve Avrupa’da gelmele-
ri, kader-i ezeliyenin bir iflaretidir ki; Asya’da din hâkim-
dir, felsefe ikinci derecededir. Bu remz-i kadere binaen,
Asya’da hüküm süren, dindar olmazsa da din lehine ça-
l›flanlara iliflmemeli, belki teflvik etmelidir.
•
‹kincisi:
Kur’ân-› Hakim bu zemin kafas›n›n akl› ve
kuvve-i müfekkiresidir. Eliyazübillâh, e¤er, Kur’ân küre-i
arz›n bafl›ndan ç›ksa, arz divane olacak, ak›ldan bofl ka-
lan kafas›n› bir seyyareye çarpmas›, bir k›yâmet kopma-
s›na sebep olmas› ak›ldan uzak de¤ildir.
Evet, Kur’ân, Arfl› ferfl ile ba¤lam›fl bir zincir, bir hab-
lullaht›r; cazibe-i umumiyeden ziyade zemini muhafaza
ediyor. ‹flte bu Kur’ân-› Azîmüflflan’›n hakiki ve kuvvetli
bir tefsiri olan Risale-i Nur, bu as›rda, bu vatanda, bu mil-
lete yirmi seneden beri tesirini göstermifl büyük bir ni-
met-i ‹lâhiye ve sönmez bir mu’cize-i Kur’âniyedir. Hü-
kûmet ona iliflmek ve talebelerini ondan ürkütüp vazge-
çirmek de¤il, belki onu himaye etmek ve okunmas›na
teflvik etmek gerektir.
a¤leb-i hükema:
filozoflar›n ço-
¤unlu¤u, ço¤u.
Arfl:
gö¤ün en yüksek kat›.
arz:
yer, dünya.
as›r:
yüzy›l.
binaen:
-den dolay›, bu sebep-
ten.
cazibe-i umumîye:
umumî bir
cazibe, genel çekim gücü.
dindar:
dinin emirlerini yerine
getiren.
divane:
deli, akl› bafl›nda olma-
yan.
ekser:
pek çok.
eliyazübillâh:
Allah esirgesin, Al-
lah korusun.
enbiya:
nebîler, peygamberler.
felsefe:
madde ve hayat› bafllan-
g›ç ve gaye bak›m›ndan incele-
yen ilim.
ferfl:
yeryüzü, zemin, dünya.
garp:
bat›, Bat›da kalan bölgeler.
hablullah:
Allah’›n ipi.
hakikî:
gerçek.
himaye:
koruma, muhafaza et-
me.
hüküm:
hâkimiyet, nüfuz, ku-
manda.
kader-i ezeliye:
olmufl ve ola-
caklar›n yer ald›¤› ‹lâhî ilim; her
fleyin kaydedildi¤i ezelî program.
856 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
A
FYON
H
AYATI
k›yamet:
bütün kâinat›n Al-
lah taraf›ndan tayin edilen bir
vakitte y›k›l›p mahvolmas›.
Kur’ân-› Azîmüflflan:
flan ve
flerefi yüce olan Kur’ân.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve
suresinde say›s›z hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
küre-i arz:
yer küre, dünya.
kuvve-i müfekkire:
düflün-
me duygusu.
leh:
onun taraf›na, ondan ya-
na, birinin faydas› için yap›lan
hareket.
maruzat:
arz edilenler, tak-
dim edilenler.
mu’cize-i Kur’âniye:
Kur’ân’a
ait mu’cize.
muhafaza:
koruma.
müsaade:
izin.
nimet-i ‹lâhiye:
Allah’›n ni-
meti, lütfu, ihsan›.
remz-i kader:
kaderin iflareti.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
flark:
do¤u, do¤u bölgeleri.
seyyare:
gezegen.
talebe:
ö¤renci.
tefsir:
Kur’ân’›n mana bak›-
m›ndan izah›, aç›klamas›.
vicdan:
insan›n içindeki, iyiyi
kötüden ay›rabilen, iyilik et-
mekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî
his.
zab›ta:
flehir güvenli¤ini sa¤-
lamakla vazifeli bulunan ida-
re, polis.
zemin:
yeryüzü.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
zuhur:
ortaya ç›kma.
1...,846,847,848,849,850,851,852,853,854,855 857,858,859,860,861,862,863,864,865,866,...1390
Powered by FlippingBook