Tarihçe-i Hayat - page 859

kuvvet verir. Çünkü, benim bir fânî dilime bedel, Risale-i
Nur’un yüz bin nüshalar›n›n bâkî dilleri susmaz, konuflur.
Ve halis talebeleri, binler kuvvetli lisanlar ile o kudsî ve
küllî vazife-i Nuriyeyi flimdiye kadar oldu¤u gibi, K›yâme-
te kadar devam ettirecekler.
Yedincisi:
Sab›k mahkemelerde dava etti¤im ve
hüccetlerini gösterdi¤imiz gibi; bizim gizli düflmanlar›m›z
ve hükümeti i¤fal ve bir k›s›m erkân›n› evhamland›ran ve
adliyeleri aleyhimize sevk eden resmî ve gayriresmî mu-
ar›zlar›m›z, ya gayet fena bir surette aldanm›fl veya alda-
t›lm›fl; veya anarflîlik hesab›na gàyet gaddar bir ihtilâlci-
dir; veya ‹slâmiyet ve hakikat-i Kur’ân’a karfl› mürtedâne
mücadele eden bir dessas z›nd›kt›r ki; bize hücum etmek
için, istibdad-› mutlaka cumhuriyet nâm›n› vermekle, ir-
tidad-› mutlak› rejim alt›na almakla, sefahat-i mutlakaya
medeniyet nam›n› takmakla, cebr-i keyfî-i küfriye kanun
nam›n› vermekle, hem bizi periflan, hem hükümeti i¤fal,
hem adliyeyi bizimle manas›z meflgul eylediler. Onlar›
Kahhar-› Zülcelâl’in kahr›na havale edip, kendimizi onla-
r›n flerrinden muhâfaza için
1
o
?«/
c
n
ƒr
dG n
ºr
©p
fn
h *G Én
æo
Ñ°r
ùn
M
kal’as›na iltica ederiz.
Sekizincisi:
Geçen sene Ruslar, çoklukla hac›lar›
hacca gönderip, onlar ile propaganda yap›p, Ruslar bafl-
ka milletlerden ziyade Kur’ân’a hürmetkâr diye, âlem-i
‹slâm› din noktas›nda bu vatandaki dindar millet aleyhi-
ne çevirmeye çal›flt›¤› ayn› zamanda, Risale-i Nur’un
büyük mecmualar› hem Mekke-i Mükerreme’de,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 859
A
FYON
H
AYATI
ihtilâl:
bozulma, kar›fl›kl›k, inti-
zams›zl›k.
iltica:
s›¤›nma, güvenme, dayan-
ma.
irtidad-› mutlak:
tam dinsizlik,
dinin bütün kaidelerini red ve
terk etme.
istibdat-› mutlak:
hiç bir hak ve
hürriyeti tan›mayan tam bask›,
tam diktatörlük.
Kahhar-› Zülcelâl:
kay›ts›z, flart-
s›z galip ve her an kahretmeye
gücü yeten büyüklük sahibi, Al-
lah.
kah›r:
üstün gelerek mahvetme,
üstün gelerek helâk etme, bat›r-
ma, ezme.
kal’a:
büyük hisar.
K›yamet:
bütün kâinat›n Allah
taraf›ndan tayin edilen bir vakitte
y›k›l›p mahvolmas›.
kudsî:
mukaddes, yüce.
küllî:
umumî, genel, bütün olan.
mecmua:
toplan›p, biriktirilmifl,
düzenlenmifl yaz›lar›n hepsi.
medeniyet:
medenîlik, flehirlilik,
uygarl›k.
Mekke-i Mükerreme:
keremli,
aziz, mukaddes Mekke flehri.
muar›z:
muhalefet eden, karfl› ç›-
kan, muhalif.
mürtedâne:
‹slâmiyeti terk ede-
ne yak›fl›r surette, mürtetçe,
mürtet gibi.
nüsha:
birbirinin ayn› olan suret-
lerin her biri.
propaganda:
bir inanç, düflünce,
doktrin v.b. ni baflkalar›na tan›t-
mak, benimsetmek amac›n› gü-
den ve çeflitli vas›talarla yap›lan
faaliyet.
rejim:
idarede tutulan yol, yönet-
me tarz›, düzenleme biçimi.
resmî:
devlet ad›na olan.
Sab›k:
geçen, önceki.
sefahat-i mutlak:
nefsin kötü ar-
zular›na mutlak surette uyma.
fler:
kötülük.
sevk:
yöneltme, gönderme.
suret:
biçim, flekil, tarz.
talebe:
ö¤renci.
vazife-i Nuriye:
Risale-i Nur vazi-
fesi, hizmeti.
z›nd›k:
Allah’a ve ahirete inan-
mayan, Allah’› inkâr eden, iman-
s›z, münkir.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹s-
lâm dünyas›.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
anarfli:
hükümetsiz veya si-
yasî otoritesini kaybetmifl dü-
zensiz topluluk hâli.
bâkî:
ebedî, daimî, sürekli ve
kal›c› olan.
bedel:
karfl›l›k.
cebr-i keyfî-i küfrî:
keyfî ola-
rak küfre zorlama, kanun ve
adalete ayk›r› küfrî bir bask›
yapma.
dessas:
desise eden, aldat›c›,
oyuncu, hileci.
erkân:
rükünler, esaslar, ileri
gelenler.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
fânî:
muvakkat, geçici.
gaddar:
çok fazla zulüm ve
haks›zl›k eden.
gayr-› resmî:
resmî olmayan.
hakikat-› Kur’ân:
Kur’ân’›n
hakikati, Kur’ân’a ait olan ger-
çek.
halis:
samimî, her amelini
yaln›z Allah r›zas› için iflleyen.
havale:
bir fleyi baflkas›n›n
üstüne b›rakma.
hüccet:
delil.
hücum:
sald›rma.
hürmetkâr:
hürmet eden,
sayg›l›.
i¤fal:
yan›ltma, gaflete düflü-
rerek kand›rma, aldatma.
1.
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i ‹mran Suresi. 173)
1...,849,850,851,852,853,854,855,856,857,858 860,861,862,863,864,865,866,867,868,869,...1390
Powered by FlippingBook