Tarihçe-i Hayat - page 885

Alt›nc›s›:
Nurun flakirtlerinden baz›lar›n›n, Nurlardan
fevkalâde iman hüccetlerini ve sars›lmaz, aynelyakin
ulûm-i imaniyeyi görüp istifade ettiklerinden, bu bîçare
tercüman›na, bir nevi teflvik ve tebrik ve takdir ve teflek-
kür nev’inde, ziyade hüsnüzan ile, müfritâne methetme-
leri ile beni suçlu gösterene derim:
Ben âciz, zay›f, gurbette, menfî, yar›m ümmî, aley-
himde propaganda ile halk› benden ürkütmek hâleti için-
de Kur’ân’›n ilâçlar›ndan ve imanî ve kudsî hakikatlerin-
den dertlerime tam derman olarak kendime buldu¤um
zaman, bu millete ve bu vatan evlâtlar›na dahi tam bir
ilâç olaca¤›na kanaat getirdi¤im için, o k›ymettar hakî-
katleri kaleme ald›m. Hatt›m pek noksan olmas›ndan,
yard›mc›lara pek çok muhtaç iken, inayet-i ‹lâhiye, bana
sad›k, has, metin yard›mc›lar› verdi. Elbette ben, onlar›n
hüsnüzanlar›n› ve samimâne medihlerini bütün bütün
reddetmek ve hat›rlar›n› tekdir ile k›rmak, o hazine-i
Kur’âniyeden al›nan Nurlara bir ihanet ve adavet hük-
müne geçer. Ve o elmas kalemli ve kahraman kalbli mu-
avinleri kaç›racak diye, onlar›n, adî, müflis flahs›ma karfl›
methüsenalar›n›, as›l mal sahibi ve bir manevî mu’cize-i
Kur’âniye olan Risale-i Nur’a ve has flakirtlerinin flahsi-
yet-i maneviyesine çeviriyordum. Benim haddimden yüz
derece ziyade hisse veriyorsunuz, diye bir cihette hat›rla-
r›n› k›r›yordum. Acaba hiçbir kanun, müstenkif ve raz›
olmayan bir adam›, baflkalar›n onu methetmesiyle suçlu
yapar m› ki, kanun nam›na hareket eden resmî memur
beni suçlu yap›yor?
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 885
A
FYON
H
AYATI
edilmifl, sürgün.
methüsena:
methedip övmek.
metin:
sa¤lam ve dayan›kl›; ko-
layl›kla sars›lmayan, telâfla düfl-
meyen ve korkuya kap›lmayan.
muavin:
yard›mc›.
mu’cize-i Kur’âniye:
Kur’ân’a ait
mu’cize.
müflis:
iflâs etmifl, her fleyini kay-
betmifl.
müfritâne:
müfrit bir flekilde, afl›-
r› derecede, afl›r› olarak.
müstenkif:
kabul etmeyen, el
çeken.
nam:
ad.
nevi:
çeflit, tür.
propaganda:
bir inanç, düflünce,
doktrin v.b. ni baflkalar›na tan›t-
mak, benimsetmek amac›n› gü-
den ve çeflitli vas›talarla yap›lan
faaliyet.
raz›:
r›za gösteren, hoflnut olan.
resmî:
devlet ad›na olan.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
sad›k:
do¤ru, gerçek; sözünde,
vaadinde, iflinde do¤ru olan.
flahsiyet-i maneviye:
manevî
flahsiyet, manevî kiflilik.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
samimâne:
samimî bir flekilde,
gönülden gelen bir tav›rla.
takdir:
be¤enme, be¤endi¤ini
belirtme.
tekdir:
azarlama.
ulûm-i imaniye:
iman ilimleri,
imanla ilgili ilimler.
ümmî:
okuma yazmas› olmayan,
okumam›fl.
zaif:
zay›f.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
âciz:
zay›f, güçsüz, zavall›.
adavet:
düflmanl›k, husumet.
adî:
s›radan.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
aynelyakin:
gözle görür de-
recede inanma; bir fleyi göre-
rek ve seyrederek bilme.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
cihet:
yön.
derman:
ilâç, çare.
elmas:
çok de¤erli.
evlât:
veletler, çocuklar.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
gurbet:
yabanc› memleket,
do¤up büyünülen yer d›fl›nda
kalan yerler.
hakikat:
gerçek, esas.
hâlet:
hâl, durum.
Hat:
yaz›, el yaz›s›.
hazine-i Kur’âniye:
Kur’ân’›n
hazinesi.
hisse:
pay, nasip.
hüccet:
delil.
hükmüne:
yerine, de¤erine.
hüsn-i zan:
bir kimsenin ve-
ya bir hâdisenin iyili¤i hakk›n-
daki vicdanî ve iyi kanaat.
ihanet:
hainlik, kötülük etme.
iman:
inanç, itikat.
imanî:
imana dair olan, iman-
la ilgili.
inayet-i ‹lâhiye:
Allah’›n yar-
d›m›.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
kanaat:
inanma, görüfl, fikir.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
kudsî:
mukaddes, yüce.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
medih:
övmek.
menfi:
nefyedilmifl, sürgün
1...,875,876,877,878,879,880,881,882,883,884 886,887,888,889,890,891,892,893,894,895,...1390
Powered by FlippingBook