Birincisi Başakşehir-G.Saray maçıydı. Abdullah Avcı son lig maçından 6 oyuncu rotasyonu ile takımını sahaya sürdü. Bu kadar değişime rağmen Başakşehir takımı hiç falso vermeden turu geçmesini bildi. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Başakşehir takımının bir sistemi var. Rakibe göre küçük dokunuşlarla taktiksel değişimi maç öncesinde ve maç sırasında yapabiliyorlar. Bundandır ki; şampiyonluğa oynayan bir takım olmuşlar.

Top kendilerindeyken çok iyi açılıp, orta sahada birbirine yakın oynayarak fazla pas alternatifi üretiyorlar. Bekler hücuma çok çıkıyor.  Topu kaptırdıklarına çabuk ve kalabalık pres yaparak, rakibe oynama imkanı vermiyorlar. Kısacası günümüzün modern futbolunu uygulamada hayli mesafe almışlar. Başarıları rastgele değil. 

G.Saray takımının omurgadaki oyuncuları olmayınca, sıradan bir takımın ötesine geçemiyor. Kalede Muslera olmayınca, takımın kendine güveni azalıyor. İkinci olarak Sneijder’ in olmaması demek, G.Saray’ın sahada oyun kurucusuz olması demek. 5. dakikada Sneijder sakatlanınca, onun yerini alacak oyuncunun olmaması G.Saray’ın daha maçın başında havlu attırdı.

Yerine giren Josue ve son derece formsuz Selçuk, Sneijder’in boşluğunu dolduramadı. Bu arada Selçuk da ilk yarıda sakatlanıp, oyundan çıkınca G.Saray’ın orta sahası yıkılmış oldu. Maçın 30. saniyesinde Podolski’nin çektiği şut direkten dönünce G.Saray maça galip başlama fırsatını yakalayamadı. Bir de bu maçın iki tane kırılma anı oldu. Birincisi G.Saray ın yediği ilk gol ofsayttı. Yardımcı bunu kaçırdı. Bundan daha önemlisi Emre’nin Josue’ ye attığı dirsekti. Bunu da orta hakem görmedi. 

Kupadaki ikinci önemli eşleşme Beşiktaş-F.Baçe arasında idi. Maçın Beşiktaş sahasında olması,onlar için bir avantajdı elbette. Hem Beşiktaş futbol olarak F.Bahçe’den daha iyi futbol oynuyordu. Ama F.Bahçe’nin son lig maçında Kayseri’de bozguna uğraması onların bu maçta nesi var, nesi yok ortaya koymaları anlamına gelecekti. Nitekim de öyle oldu. Mücadelesi yüksek bir maç izledik. Zaman zaman sertleşen, zaman zaman da itiş kakışın fazla olduğu bir maçtı.

Ama en önemlisi son zamanlarda bu kadar gergin bir Beşiktaş-F.Bahçe derbisi izlememiştik. Bunun en önemli sebebi iki kulüp başkanının gergin demeçleri maça bütünüyle yansıdı. Futbolcular kavga eder havadaydı. Devre arasına Şenol Güneş’in bazı F.Bahçeli oyuncularla sözlü tartışması yakışmadı. Maçtan sonrada Şenol Güneş provakatif kareketler oldu dedi. Derbi maçlarda bunlar olmuyor değil. Van Persie hedef oyuncuydu. Tosiçc’in bir profesyonel olarak tuzağa düşmemesi gerekirdi. Oyundan atılmasıyla F.Bahçe avantajlı duruma geçti ve turu atladı. 

Sahaya iki seyircinin atlayarak kaleci Volkan’ a saldırmak istemesi, toplu küfürlerin edilmesi başkanların ortamı germelerinin sonucuydu. Biraz daha sağ duyulu olmalarını ve sorumlu oldukları insanları tahrik etmemelerini umuyoruz. Son cümle Volkan’a: Maçtan sonra ben ne yapıyorum diyor? Bu sorunun cevabını eğer samimi öz eleştiri yaparsa kendisi bulacaktır.