Birinde son anda Maicon topu kornere atabildi. Yine aynı Maicon kafayla golü attı. Ama maç performansını çok iyi diyemeyeceğiz. Ağır bir oyuncu. Topu oyuna sokmakta zorlanıyor. İleri oynamada problemli. Sürekli kaleciye dönmesi, kendine güveninin olmamasından kaynaklı.  

 Maçın ilk yarısı hayli sıkıcıydı. G.Saray bir kaç pozisyonda gole yaklaştı. Ama temposu düşük bir ilk yarı izledik. İkinci yarıda G.Saray biraz istekliydi. Önceki maçlardaki seyirciyle bütünleşme eksikti. Çarşamba günü Porto ile Şampiyonlar Ligi maçı var. Sanki kafalar o maçta gibiydi. Eğer böyleyse, bu çok saçma. Her maç kendi bünyesinde değerlidir. Ligde şampiyon veya ikinci olamadan, Şampiyonlar Ligi’nde oynanmıyor. Onu için Erzurumspor maçı, en az Porto maçı kadar değerlidir. 

Teknik Direktör Fatih Terim de Porto maçını düşünerek; Nagatomo, Fernando ve Linnes’i  kenarda oturttu. Eğer rotasyon yapılacaksa, takımda yer bulamayan yedek oyunculara forma vermek için ideal bir maçtı. Sadece Feguli uzun zamandır şans bulamayan ve ilk onbirde başlayan oyuncuydu. O da şansını iyi kullandı. İdddia ettiğmiz; Feguli’nin kaliteli olduğu tezi doğru çıktı. 

Top ayağına yakışıyor. Takımını rahatlatıyor. Telaşsız ve oyunu görerek oynaması artılarıydı. Uzunca süredir oynamamasına rağmen, fiziksel olarak sırıtmadı. İlk yarıda G.Saray’ın en çok koşan oyuncusuydu. Ayrıca ilk defa forma bulan Ömer Bayram, Nagatomo’nun yokluğunda bu görevi yapabilecek karakteri ortaya koydu.

Çarşamba günü Porto maçında, G.Saraylı oyuncuların temposunu merak ediyorum. Azim ve gayret tabi ki, Şampiyonlar Ligi için farklı olmalı. Ülke maçlarında düşük, Avrupa maçlarında yüksek performans, profesyonel oyuncuların maç seçtiğini gösterir.  Üç veya dört günde oyuncular tam dinlenmeyi sağlayamıyorsa, çalışma ve dinlenme prensiplerinin gözden geçirilmesi lâzım. Mesleği bu olan sporcunun, 72 satte dinlenmemesi söz konusu olmamalı. Maçtan sonraki basın toplantısında teknik direktör Fatih Terim de bu konuya dikkat çekti.