"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hoş geldin Ya Resûlallah (asm)!

Said YÜKSEKDAĞ
21 Kasım 2018, Çarşamba
Yıllardan 571. Aylardan ise Rebîülevvel ayı. Ayın on ikinci gecesi ve günlerden de pazartesi. Yani o şerefli günün 1447. Sene-i devriyesi.

O şerefli gün ve gecede, kâinat ve kâinatın her bir zerresi görülmemiş bir sevince gark olmuştur. Karanlıklar bir anda nurla yırtılmış, her taraf nurla dolmuştur. O gün, kendine dahi hayrı olmayan putlar, sanemler devrilmiş; bin yıldan beri yanan Mecusî ateşi sönmüştür. Cahil insanlarca kutsanan Save Gölü bir anda kurumuş; İran’da Kisrâ’nın sarayının on dört sütunu parça parça olmuştur. Çünkü o an, kâinata şan ve şeref veren, Kâinatın Efendisi, dünyanın ve âhiretin güneşi Hazret-i Muhammed Mustafa Aleyhissalâtü Vesselâm dünyaya teşrif buyurmuşlardır.

Hoş geldin Ya Resûlallah! Dünyamıza, aramıza, evimize, gönlümüze hoş geldin, safalar getirdin. Bir nur hâlesi gibi geldin; kâinatı şenlendirdin, ümmetini nurlandırdın, kavimleri helâk olmaktan kurtardın. Çünkü Sen kâinatın baş tacısın, mevcûdatın var olma sebebisin, insanların efendisisin! Sen öyle bir nursun ki, kâinat kitabının kâtibinin kaleminin mürekkebisin. Sen âlemin hem çekirdeği hem meyvesisin. Sen mevcûdatın rûhusun, kâinatın vicdanısın, dünyanın da aklısın!

Evet, o gece ne şerefli bir gece. O kutlu geceyi Hazret-i Âmine validemiz şöyle anlatıyor: “Doğum zamanı gelmişti. Kayınpederim Abdulmuttalip, Kâbe’yi tavafa gitmişti. Evdeydim. Birden kulağıma müthiş bir ses geldi. Korkudan eriyecek gibi oldum. Bir de ne göreyim: Bir beyaz kuş peydahlanıp yanıma geldi. Ve kanadıyla arkamı sıvadı. O andan itibaren bende korku kaygı adına hiçbir şey kalmadı. Yanıma bir göz attım: Bana bir ak kâse içinde şerbet sunuyorlar. Kâseyi dikip içer içmez beni bir nur (denizi) sardı. Ve Muhammed dünyaya geldi.” 1

Kâinatın Efendisi (asm) dünyaya teşrif buyurdukları sırada, aziz annesinin yanında Abdurrahman b. Avf’ın annesi Şifâ Hâtun ile Osman b. Ebi’l-Âs’ın annesi Fâtıma Hâtun da vardı. Ebelik vazifesinde bulunan Şifâ Hâtun o andaki müşâhedesini şöyle anlatır: “Allah’ın Resûlü (asm) doğdukları zaman ben oradaydım. Hemen yetiştim. Kulağıma bir ses geldi: ‘Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun!’ Maşrık ile mağrib arası nurla doldu. Hatta Rum diyarının bazı saraylarını gördüm. Sonra Allah Resûlünü kucağıma alıp emzirmeye başladım. Üzerime öyle bir hâl geldi ki vücudum tütremeye başladı ve gözlerim karardı. Yavrucağı gözden kaybettim. Bir ses, ‘Nereye gitti?’ diye sordu. ‘Doğuya götürdüler’ diye cevap verildi. Bu sözler hiç zihnimden çıkmadı. O zamana kadar ki Allah Resûlü peygamberliğini ilân eder etmez, hemen koştum ve ilk Müslümanlarla beraber îmân dairesine girdim.”2

1447 yıldan beri ufkumuz aydınlık elhamdülillâh. O gece kalplere güneş doğdu, ruhlar aydınlandı, âlemimiz şenlendi. O gün bu gündür karanlıklar, zulmetler geçici, aydınlık ve nur ebedî. Her taraf nurlu, her taraf aydınlık. Peygamberimizin (asm) ismi ve getirdiği nur, doğudan batıya her yere ulaştı ve her yeri zapt etti. Devir artık O’nun (asm) devri, zaman O’nun (asm) zamanı. Çağa hâkim olan O (asm). İnsanlığı ayakta tutan O (asm).

 O’nun (asm) aramıza, kalbimize, dünyamıza gelişini bir kez daha kutluyor ve tebrik ediyoruz. O’na (asm) ve  âl ve ashabına kâinatın zerreleri sayısınca salât ve selâm olsun. Bu gece, Peygamber Efendimize (asm) olan biatımızı yenilemeli, O’nu (asm) çokça salât ve selâmlarla anmalıyız. O’nun (asm) hayatını anlatan eserleri okuyarak daha iyi anlamaya çalışmalıyız. O’nun (asm) bu zamandaki vârisi olan Bedîüzzaman Said Nursî Hazretlerinin çok zor ve çetin şartlar altında te’lif ettiği 19. Mektûb’u yani Mu’cizât-ı Ahmediyye risâlesini okuyarak O’na (asm) olan îmânımızı kuvvetlendirmeli ve O’na (asm) olan sevgimizi canlandırmalıyız. O’nun (asm) sünnetine göre yaşamalıyız. Böylece hem Allah’ın rızasına hem de Resûlullah’ın (asm) şefaatine mazhar olmaya çalışmalıyız.

Rabbim bizleri, mahşer günü Peygamberimizin Livahü’l Hamd sancağı altında toplanan ve O’nun (asm) şefaatine nail olup Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanan kullarından eylesin. Âmin.

Geçmiş Mevlid Kandilinizi tebrik ederim.

Dipnotlar: 

1- Peygamberimizin Hayatı, Salih Suruç, s. 64.

2- A.g.e. s. 65.

Okunma Sayısı: 1472
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı