"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bütün küsenler hep haklı (mı)dır?

Sebahattin YAŞAR
03 Ekim 2016, Pazartesi
Adam küsmüş. Peki ne yapacağız? Küstürenleri asalım. Tamam, peki küsen haksızsa? Olmaz öyle şey. Peki ya öyleyse? Cevap yok. Sanki küsenin imtihanı yok. Yani bütün küsenler haklı mıdır?

Adam sataşacaksa, ille de bir şeyler buluyor. Bakın nasıl başlıyor. “Benim üniversite öğrencilik yıllarımda bir tanıdığım vardı, duydum ki, onu da küstürmüşler.” Yahu, insaf be kardeşim. Adam küsme hakkını kullanmış, bundan yine karşı taraf suçlu öyle mi? Var mı böyle bir şey? Onlarca insan bir konuyu saatlerce istişare edecekler, tartışacaklar, bir sonuca bağlayacaklar, sonra da beyefendinin istediği sonuç çıkmadı diye kendisi gibi düşünmeyenlere küsecek ve küstüklerini suçlayacak. Var mı böyle bir şey?

Eee, ne olacaktı? Bir kişi farklı düşünüyor diye, bütün oturumdakiler onun gibi mi düşünmek durumunda idi? Beyefendi küsmesin diye, bütün görüşler iddiasından vaz mı geçeceklerdi? Yok böyle bir şey.

Herkes istişare esnasında görüş ve düşüncesini paylaşır, iddiasını savunur, sonucun lehinde çıkması için oturumdakileri iknaya çalışır, ama çıkan sonuç ne olursa olsun, rıza gösterir. Öyle değil mi?

Süreçte olmayanın, sonuç çıktığında kasılmaması lâzımdır. Süreçte olanın da, sonuca rıza göstermesi icab eder. Teklifi kabul görmedi diye çocuk bahanesi gibi küsenler, zayıf insanlardır.

İstişareyi hayatının vazgeçilmezi yapanlar, meselelerini meşveretle bir sonuca bağlayanlar, hata yapma ihtimallerini en aza indirirler. Binlerce kişinin hatırını, bir kişinin hatırına bağlamak olmaz. Hakkın hatırı her türlü hatırın üzerinde tutulmalıdır. Kişileri küstürmeyelim diyerek hakkın hatırını çiğneyenler, büyük vebale girerler ve hakkı küstürürler.

İtirazcının kendi görüşü kabul görseydi, bir problem olur muydu? Olmazdı. Kabul görmeyince nefsinin zoruna gitti. Peki kendi görüşünü meşverete kabul ettirme baskısı apaçık bir istibdat değil mi? Kendi görüşü kabul görmedi diye çıkan sonucu tartışmaya açmak fitne değil mi? Yine kendi görüşü tercih edilmedi diye küsmek istişarenin ruhuna aykırı değil mi?

Bu mantıktan hareket edersek, kimse küsmesin diye, bütün görüşler bir tarafa küsecek olan kişinin görüşü bir tarafa, olur mu? Bu nasıl adalet olur?

Konuşabilmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Bizim gibi düşünmeyenlerle tartışabilmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Görüşümüzü ortamında sakince savunmayı öğrenmemiz gerekiyor.

Teklifimiz kabul görmemişse, hazmetmeyi, beklemeyi, bir dahaki sefere daha iyi hazırlanmayı öğrenmemiz gerekiyor.

Alınan kararlara saygı duymayı, kabullenmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Bunları hazmetmek gerekir ki, yarın senin teklifin kabul edildiğinde de birileri kabul etsin, hazmetsin ve uygulasın. Demokrasi, budur. Bediüzzaman, demokrasinin gecikmesini, içimizdeki ‘Vahşet ayıları, cehalet ejderhası, husûmet kurtları’na bağlıyor. O zaman önce bir hastalıktan kurtulmak lâzımdır. Biz demokrasiye ne kadar hazırsak, o da bize o kadar gelecektir.

‘Türkiye’de demokrasi ne düzeyde diyenlere, siz ne düzeyde demokratsınız...’ demek lâzımdır. Kendisi demokrat olmayanların, ileri demokrasi beklentileri çok da anlamlı değildir.

Küsmek ya da küstürmek, ikisi de iki taraflı bir problem anlamı taşır. Ama demokrasi, içinde barışı temsil eden bir çözüm kapısı mutlaka taşır.

Okunma Sayısı: 3437
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    3.10.2016 12:39:20

    Kim ne derse desin Risale-i Nur'un içtima-i ve siyasi meselelerinin doğru bilinmesi hususunda çok ciddi sorunlar var. Bu sorunlardan bir tanesi de İstişare mekanizmasıdır. İstişarenin aslı,usulu, prensipleri ortadadır. Ne demek benim görüşüm kabul edilmedi diye küsüp gitmek? İstişarenin özünde,ruhun de böyle bir şey var mı? Böyle diyen kişi kesinlikle istişareyi doğru anlamamış,nefsine,enaniyetine mağlup olmuş demektir. Bunun gibi, diğer içtima-i ve siyasi meseleler de çoğu zaman doğru bilinmiyor. Bu meselelerin hakikatı nedir?Özü,temeli nasıldır? Ehil kişiler bunu nasıl değerlendiriyor? Bunlara dikkat etmeden şahsi,hissi ve tarafgir anlayışımız ve yaklaşımımızla meseleleri anlamaya,hüküm çıkarmağa ve karar vermeye çalışıyoruz. İsabet etmemekle beraber,bundan fitne ateşleri çıkıyor. İçtima-i ve siyasi keşmekeşliklerin temelinde işte bu ferdi hareketler yatıyor.Diğer meseleler de buna kıyas edilsin...

  • Ali R. Yardimoglu

    3.10.2016 09:20:21

    Naziklik ve kibarlikla karsisindaki kirmamak karakterini, dogustan veya -tebrikler- sonradan talimle kazanan insanlarin, bazan hesaplayamayip dustukleri en buyuk varta, karsidan da bunu bekleyerek, alinganlik fitnesine yenilmek oluyor, gozlemim var.. Bunada cok dikkat lazim..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı