El-emel, ümit.

Ne güzel bir ifade. Seslendirirken bile insan mutlu oluyor, umutlu oluyor.

‘Kuvvetli ümit beslemek’ kavramı, tam bir kulluğu içinde barındırıyor.

Mü’mine yakışan güzel bir duygudur; ümit.

Bu güzel duygu zamanla hale dönüşüyor ve ümitle yaşayan insan oluyor.

Ümit, bir iman göstergesidir. 

Ümidin düzeyi, imanın düzeyinden haber verir.

Bundandır ki, ‘Ümidiniz kadar imanınız vardır.’ demek yanlış olmaz.

Her şeyin sahibine güvenmek, inanmak ne güzel bir kulluk halidir.

Ümit, Rabbimizin emrine imtisaldir. Ümitsizlik, emre itaatsizliktir.

‘Rahmet-i İlâhiyeden ümidinizi kesmeyiniz.’ diyor Rabbimiz.

Bediüzzaman, ‘El-emel’i ele aldığı Hutbe-i Şamiye’de, ümidi, ‘ye’sin burnunun rağmına’ ele almış ve araya iki dünya savaşı ve 30-40 senelik istibdad-ı mutlak girmiş olmasına rağmen, ümidini hiç yitirmemiş ve bütün dünyaya işittirecek derecede kanaat-i kat’iye’siyle; ‘İstikbal yalnız ve yalnız İslâmiyet’in olacak. Ve hakim, hakaik-ı Kur’âniye ve imaniye olacak.’ demiştir.

İnsan ümidi, ümidi netice verecek faaliyetlerin, hizmetlerin içinde olduğu oranda hisseder. Faaliyetsiz hayat, ümitsizliği netice verir. 

Yüksek ümit taşıyanlar aynı zamanda yüksek iman sahipleridir ve onlar dur durak bilmeyen bir faaliyet içindedirler.

Bundandır ki, şikâyet edip duranlar hep durağan insanlardır. 

Ümidi yüksek olanlar, bahane üretmeden, şartlara takılmadan, her halükârda odaklanmış oldukları hizmetlerine yoğunlaşırlar. 

Rablerine duâ ettiklerinde ‘kabul olacak ümidiyle’ beklerler.

Ve o ümit sahipleri, mü’min kardeşlerinden güç alıp güç verirler. Şirket-i maneviye içinde, güçlü bir duâ havuzunda, istemek talebinde olmadıkları halde, hayır ve hasenatın, hizmet ve faaliyetin meyli içinde kendilerini bulurlar. 

Kolektif duygu birliği; dayanıklı, uzun ömürlü bir ümit hasıl eder. 

Böyle bir ümit, ‘bir’lerin ‘bin’lere dönüşebildiği sırlar taşır. 

Böyle bir birlikte, ümitsizliğe düşmek ihtimali neredeyse yok gibidir.

Kuvvetli ümit besleyenler, şahs-ı manevî olan cemaatine kuvvetli bir bağ içindedirler. Onun heyecanını içinde hissedip yaşarlar.

Halatın içinde olan incecik ip, incecik iplerin içinde kopmaz, sarsılmaz, dayanıklı bir halat haline geliyor.

Halatı halat yapan, zayıf da olsa, ince de olsa birbirine sarılmış, inanmış, dayanmış, güç birliği etmiş bir beraberliktir. 

Halatın içinde değilseniz, güçlü bir ip olmanızın kopmanıza faydası olmayacaktır.

Ümitler, güçlü bir tesanüde bağlıdır. İstikbal güç birliği ile şekillenecektir.

Adetullah kanunlarına kim riayet ederse, müjdelere onlar kavuşacaktır..