"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Pembe Bardak

Selim GÜNDÜZALP
03 Mayıs 2015, Pazar

Fakirlik çoktu..

Mutluluk daha fazlaydı..

O zaman zengin sayılırdık..

O devirler öyleydi..

Elde avuçta bir şey yok diye dert edilmezdi..

Paylaşılırdı hemen...

Günübirlik yaşardık..

Ama hepimiz mânen çok zengin sayılırdık.

Birbirimize vereceğimiz sevgi dolu bakışlar ve sözler vardı. 

Olmasa da, vermek isteyince bir şeyler bulurduk..

Belki...

Ağlanacak halimize bile gülerdik..

İyi de ederdik..

Asıl yoksulluk iman yoksulluğuydu..

Bunu bilirdik ve o yeterdi.

O yıllar ne güzeldi..

Efendim, sadede geleyim...

Bundan kırk - elli sene evveldi..

Evimizde çeşme yoktu..

On dört yaşımdan sonra görecektim, evimizdeki çeşmeden suyun şırıl şırıl aktığını..

Anacığım, komşularımızın evlerinin önündeki çeşmeden suyumuzu taşırdı.

Epey güç bir işti bu..

Sakın hafife almayın, aldanırsınız..

Bir deneyin isterseniz, hak vereceksiniz.

İki elde iki kova sabahtan akşama dek, taşı dur..

Küçücük bir evde dokuz kişi olunca; bir de çamaşırı, yemeği, bulaşığı, temizliği düşününce şimdi daha iyi anlıyorum bu işin ne kadar yorucu ve çetin olduğunu..

Yine o günlerden bir gün..

Daha küçüktüm..

Çok da sevdiğim pembe renkli bir bardağım vardı..

Kırılmaz cinsten bir bardaktı.

Annem su almak için, elindeki kovalarla çeşmeye doğru hareketlendiğinde, üzülürdüm haliyle.

Yanımdan ayrılmasını hiç istemezdim. Yapışık ikizler gibi.

Ama yapılması gereken işler vardı ve onlar mutlaka yapılacaktı..

Bunun için de su gerekliydi..

Annem çeşmeye doğru evden çıktığında, ben de onun arkasından avazım çıktığı kadar bağırırdım:

“Gitmeee...” diye..

Ardından da, o pembe bardağı fırlatıp atardım. 

Eski evimizin iç sahanlığına, taşlığına düşen bardaktan:

“Tınnnn” diye incecik bir ses çıkardı..

Annem o sesi duyarmış ta nerelerden..

“Eyvah!!! Bu defa kırıldı bu bardak...” dermiş içinden..

Ama kırılmazdı...

Kim bilir kaç defa yaşamıştım bunu çünkü..

Mahalleli hep o çeşmenin başındaydı. 

Tatlı suyun başı kalabalık olur derler.

Orası da bir buluşma ve sohbet mekânıydı mahalleli için.

Haberler alınırdı, sevinçler, kederler paylaşılırdı o çeşme başında.

İnsanın ayağı gönlünü takip eder.

Hatıralar nerede ise, hoşlandığı yer nerede ise, gönül oraya gider..

Evet, yokluk vardı, fakirlik vardı. Ama neşe de çoktu.

Mutluluğun, ellerindeki imkânların çoğalması ile artacağını zannedenler bunu maalesef anlayamazlar.

O mübarek insanların birçoğunun evinde çeşme yoktu.

Amma..

Kimse halinden şikayet etmezdi yine de.. 

İşler zor da olsa bir şekilde yürürdü.

Nelere nelere alıştık..

O zorlu günleri çabucak unutuverdik.

Sorarsanız eğer..

“Pembe bardak ne oldu?” derseniz..

Söyleyeyim hemen..

Efendim, o da bir gün kırıldı gitti..

Bin parça oldu..

Ama geride hatırası kaldı. Hem de büsbütün ve dahi hiç parçalanmadan.

Sonra… On dört yaşımdayken, biraz geç de olsa, evimize su geldi.

Bizim de çeşmelerimizden sular aktı şırıl şırıl çok şükür…

Ne de çabuk alıştık bu nimete..

Ancak sular kesildiği zaman fark ettik onun değerini.

İşte su böyle bir nimet… Onun için azizdir o.

Doğumundan ölümüne kadar herkesin ona ihtiyacı var.

Bazen bulut olur, rahmet olur, yağar. 

Bazen eriyen karlarla beraber ayağımıza kadar getirilir.

Bazen tepelerden akıtılır dere, ırmak olarak.

Geçtiği yerler yeşillenir.

Hayat gelir adeta her yere.

Bazen ovaların ortasından kaynak olarak fışkırır. 

Aşkla ve heyecanla..

Neden acaba?

Susamışların, muhtaçların bağrını serinletmek için.

Bir gölü, o beldenin su ihtiyacı için depo yapan kimdir?

Düşündünüz mü hiç?

Evet, ihtiyacımızı bilen, gören ve ona göre her şeyi hazırlayan Rahman olan Rabbimize hamdüsenalar olsun.

Rabbim bir nebze de olsa, su nimetinin yokluğunu hiç kimseye göstermesin inşaallah.

Ancak elinde olanların da, kıymetini bilmesini Rabbimizden niyaz ediyoruz.

...

Gözlerimin önünde o pembe bardak…

Hayalime, hafızama nakşolmuş adeta.

Çok aramadım, ama herhangi bir yerde de rastlamadım doğrusu.

Olur ya, bir gün bir yerde, kırılmaz cinsten o pembe bardağı görürseniz, siz de bu hatırayı, hayırla yâd edersiniz inşaallah. Beni de haberdar ederseniz sevinirim.

Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasûlallah…

Okunma Sayısı: 1608
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı