"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şeriatlar!

Şemseddin ÇAKIR
08 Mart 2016, Salı
Bu başlığı görenlerin ilk tepkisini tahmin edebiliyorum.

Zira bize şeriat hep bir diye öğretilmişti, fakat Bediüzzaman Hazretleri “şeriat ikidir” diyor. Ben de bir İlahiyatçı olarak merak ettim, “nasıl iki olabilir?” diye. “Eğer Bediüzzaman diyorsa doğrudur ve bunun mutlaka bir sebebi veya  bir izahı vardır” dedim. Merak ve teenni ile Lemeat’tan ilgili kısmı okudum, gerisini Hz. Üstad’dan  takip edelim:

“O Zât-ı Zülcelâlin iki vasf-ı kemâlden iki şer’î tecellî, vasf-ı irâdeden gelen meşîetle takdirdir. O da şer’-i tekvinî. Vasf-ı kelâmdan gelen şeriat-ı meşhure. Teşriî evâmire karşı itaat, isyan nasıl olur; öyle de, tekvinî evâmire itaat ve isyan olur. Birincisi galiben dâr-ı uhrâda görür mücâzâtı, sevabı; ikincisi ağleben dâr-ı dünyada çeker mükâfât ve ikàbı. Meselâ, nasıl sabrın mükâfâtı zaferdir, atâletin mücâzâtı sefâlet; öyle de, sa’yin sevabı olur servet. Sebatta da galebedir mükâfât. Zehirin ikàbı bir maraz, panzehirin sevabı bir sıhhattir.” (Sözler, Lemeat)

Bu metni biraz şerh ve izah edecek olursak...

Şeriat ikidir, birisi kâinatı tanzim eden şeriat-ı fıtriye-i iradiye, ikincisi insanların hayatı içtimaiye ve diniyelerini tanzim eden şeriat-ı kelâmiyedir. Veya biri fiilî, biri kavlî şeriattır. Yani Kur’ân’a, kitabî ve hitabî  şeriat da denebilir. Diğer bir ifade ile Kur’ân-ı Kerîm kâinatın dürülmüş şekli kâinat da Kur’ân-ı Kerîm’in açılmış şeklidir demektir. Yani; bir Kitabullah-ı Âzamdır, seraâser kâinat, hangi harfini yoklasan mânâsı hep Allah çıkar. Bu hakikate binaen biz kâinat kitabını da Kur’ân-ı Kerîm gibi aynen okumalıyız. Onun içindir ki Üstad fen kitaplarını da din kitapları gibi takdir ederek Cumhuriyet döneminde “Muallimleriniz Allah’tan bahsetmese de okuduğunuz her bir fen lisan-ı hali ile Allah’tan bahsediyor” demiştir.

Nasıl kelâmî veya Kur’ânî şeriata uymak farz olup uymayan cezasını ahirette görürse, kevnî veya maddî şeriata uymayanlar da cezasını dünyada görür. İşte âlem-i İslâm’ın hal-i pürmelâli!

Üstad Bediüzzaman, tâ saltanat dönemi 1907’lerde Abdülhamid’e “Sizden üç isteğim var, biri de Yıldız Sarayı’nı fen fakültesi ve teknik üniversite yapmanızdır. Zira çok yakın bir gelecekte Avrupalılar fen ve teknolojide ileri giderek bizi maddî ambargoları altına alacaklar. Buna şimdiden tedbir alınıp mukabele edilmesi lâzım” dememiş miydi? dediği için de tımarhaneye atılmamış mıydı?

Bu gün şu gerçeği mü’min, kâfir hepsi itiraf ediyor ki, kâfirler kevnî şeriata uyduğu halde Müslümanların çoğu uymuyor ve onun için birisi mağlûp ve perişan, öbürü galip ve kahraman oluyor. Bediüzzamanın beliğ ifadesi ile kevnî kanunda Allah’ın kanunu olduğuna, göre Müslüman’ın Allah’ın kanununa uymaması tam bir vehamet değil mi? Hele aynı zamanda uymayanın belâsını, uyanın da safasını gözleriyle gördüğü halde! İşte galibiyet ve mağlûbiyet sebebimiz kısaca budur. Yani kevnî şeriata uymayan cezasını burada çeker ve kevnî şeriata uymamak kelâmî şeriata uymanın bir gereği olduğu gibi, aklın ve mantığın da bir gereğidir.

Müslümanlar Kur’ân’ın bir dellâlı olan Risale-i Nur’a uzak durdukları için de sıkıntıdan sıkıntıya düşmektedir. Şayet Hutbe-i Şâmiye, Münâzarât ve Divan-ı Harb-i Örfî gibi eserleri âlem-i İslâm tanıyıp, tatbik edebilse idi, bu felâketler büyük ihtimalle yaşanmazdı Allahuâlem. Çünkü bu eserlerdeki hakikatler, âlem-i İslâm’ın hastalıklarına ilâç olacak, tedavi edecek, güçlü kılacaktı.  Hatta Bediüzzamanın sadece “Müsbet hareket” düsturu bilinip uygulansaydı, âlem-i İslâm’a bu felâketlerden kurtulmak için yine yeterdi...

İşte böyle bir fen dahi bir haktır ve galibiyet sebebi, cehalet dahi bir atalet ve malûliyet sebebidir.

Okunma Sayısı: 2155
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı