"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB’den kaçırılışımızın sırrı nedir?

Şükrü BULUT
02 Şubat 2018, Cuma
Türkiye’nin AB’den kaçışı yalnızca günümüzün meselesi değil. Darbe hükümetleri ile Turgut Özal ve Bülent Ecevit dönemlerinde de kaçırılmıştı. Ecevit’i Brüksel’e merhum Demirel ikna etmişti.

AKP hükümeti bu kaçışını millilik ile kamufle etse de hadiseyi yakından takip edenler, bunun bir proje gereği olduğunu göreceklerdir. AKP’nin kuruluş ve iktidara taşınma misyonunu dikkatle inceleyenler bu projenin BOP ve Arap Baharı gibi tamamen AB’nin dağıtılması veya fonksiyonsuz bırakılması istikametinde bir proje olduğunu göreceklerdir. 11 Eylül ihtilâli günlerinde neocon siyasetçi Rumsfeld’in AB’yle çatıştığı konuşmayı yeniden tahlil ederseniz; hem söz konusu ihtilâlin ve hem de domino etkisiyle planlı bir şekilde meydana gelen hadiselerin, doğrudan AB’yi hedef aldığını anlayacaklardır.

Neoliberallerin dayattığı Kemalist ihtilâlin baskısıyla tam 10 sene insanlar susturularak, mahiyeti milletten kaçırılan “Özal Projesi”nin ardından AKP projesi de başka metotlarla millete yutturulmak isteniyor. Özü Marksist olan neoliberaller bütün tahribatlarını Türk-İslâm senteziyle hazırlanmış bir müsekkin eşliğinde icra ettiler.

DİNİN TESİRİ AZİMDİR...

Siyasal İslâmcıların 1977 İzmir adayı ve daha sonra demokrat Demirel’in müsteşarı Özal’ın özelliği “dindar” olmasıydı. Mehmet Keçeciler’den, Hasan Celal Güzel’e kadar... Bu vitrin olmasaydı neoliberaller Kemalist ihtilâlcilerle mesafe alamazlardı.

2002’de, proje ufak tefek değişikliklerle; daha büyük ve küresel bir güç eşliğinde Erbakan’ın akıncı çocuklarıyla sahneye çıkarıldı. Bu defa dinin rengi, tadı ve kokusu biraz daha koyu ve keskinceydi. 12 Eylül’de komünizm karşıtlığı ve milliyetçilik ağırlıklı macuna, bu kez riziko alınarak “din unsuru” katkısı belirgin hale geldi. Türk milletine, Kemalistlerce dine ve dindarlara yapılmış baskı ve zulümler tedai ettirile ettirile proje tatbikata konuldu: Başörtüsü düşmanlığı, Kürtlerin anadillerine getirilmiş yasaklar, açık alanlarda Kur’ân harflerine yapılan müdahaleler, kamusal alanlardaki dinî sembol imge ve imajlara getirilmiş yasaklar ve Anadolu kökenli  dindar çocuklara devlet kapısında getirilen yüksek bariyerler... Uzunca bir zincir halinde devam ettirebileceğimiz ve rejimin Kemalizm adına uyguladığı yasaklara milletin birikmiş tepkisi, burada ateşleyici unsur olarak kullanıldı.

Bu tarihî yaralarımızı, millî tesanüdümüzü bozmadan tedavi edecek demokratik süreçlerin sahibi bir AB’yi istemeyenler elbette dostlarımız olmazlardı. Fakat öyle dessasane ve ince nifaklarla bir proje hazırladılar ki; dini hassasiyetleri kullanılarak hipnoza yatırılmış millet; bunca akıl ve vicdan dışı bir süreci yaşar hale geldi.

KEMALİZM DEVAM EDİYOR

12 Eylül’de olduğu gibi..  M. Kemal’in partisi de zamanla nisbeten demokrasiye kaydığı için Atatürkçü generallerin ateş potasına düşmüştü. Hiçbir milletin hür iradesiyle kabul edemeyeceği bir anayasayı dipçikle millete kabul ettirenlerin hepsi Mahkeme-i Kübra’ya intikal ettikleri halde, onların dâvâsını günümüz hükümeti sırtlanmış durumda, zira o dönemin devrimci hukuku aynen devam ediyor. Millete göstermelik olarak vitrine konulmuş bir-iki sun’î rüşvetin dışında Kemalizmin gerçekleştirdiği bütün devrimler aynen devam ettiğine göre bu proje AKP’yi aşan bir proje olmalıdır. 

Bu ince nifaklarla örülmüş dehşetli projenin ülkemize ve milletimize verdiği zararın belki 10 mislini AB’ye vermekte olduğunu da yazmak zorundayız. Zira din ve demokrasi düşmanı ve ahlâksız neocon ve neoliberal ittifakı Türkiye’nin AB’ye destek olması halinde hem Avrupa’da hem ön Asya ve Afrika’da iç savaş ve ekonomik krizlerin olmayacağını çok iyi biliyor. 

Hasis menfaatlerini millî devletlerin zararlarında ve coğrafyaların yangınlarında gören Troçkist ve POPPERci felsefelerin mensupları, elbette AB’yi dağıtmaya ve Euro’yu tedavülden kaldırmaya çalışacaklar. Bunun en zayıf halkasının-şimdilik-Türkiye olduğunu da biliyorlar. Bu global devrimcilerin Kemalist devrimcilerle kurdukları ittifakı parçalayacak bir AB’ye Türkiye’nin duyduğu ihtiyaç ortada iken, AKP’nin şu kaçış politikalarının mahiyetini milletimize sabırla anlatmaya devam etmemiz gerekiyor.

Okunma Sayısı: 2814
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp

    2.2.2018 16:04:25

    Madem Kemalist ideoloji ve Kemalizm devrimleri devam ediyor ve "bu proje akp'yi aşan bir proje olmalı" o vakit ciddi anlamda sorgulanmalı ve kamu oyu sizin yaptığınız gibi aydınlatılmalıdır. Onun için size bir kez daha teşekkür ediyoruz. Kendi menfaatlerini, iktidar ve saltanatlarını güya milli bir dava imiş gibi halka takdim eden, başkasının projelerini milli ve yerli proje gibi sunan ve bunu yerli, milli, dini argümanlarla kamufle ederek milleti hipnotize eden menfi ve menfaatçi siyasetin bu ülke ve millete fayda getirmediğini ve getirmeyeceğini artık anlamamız gerekir. Bu ülkenin ikbali de istikbali de hürriyetçi demokrasidedir. Bunun için de bu ülkenin AB'ye ihtiyacı vardır ve olacaktır. Mugalata ile halkı AB aleyhine çevirmenin hiç kimseye faydası yoktur. Demokrasi liginde ve hukukun üstünlüğü sıralamasında sonlarda yer alan, harcı borcuna yetmeyen Türkiye, AB gibi bir ittifaktan müstağni kalması mümkün değildir. Kendimizi kandırmayalım.

  • Demokrat Avrupa

    2.2.2018 12:33:22

    Yapilan en son arastirmalara göre Türk Millet`inin %75 hic kitap okumuyor. Okumayan bir millete birseyler anlatmak elbette cok zor, ama buna ragmen bizler görevimizi yapmakla mükellefiz. Bu denli bir tahlil ve analiz icin de ayrica tesekkürler.

  • Hüseyin kıymık

    2.2.2018 10:45:42

    Milletin önüne geçmişte Ateist ve faşist bir Kemalizmle çıktılar netice alamadılar Bu defa Fevzi çakmak usulü nifak perdesine sarılmış dindar bir Kemalizmle çıktılar Malesef büyük ölçüde başardılar.Ama unulmasın ki"Allah nurunu tamamlayacaktır.."Onların her türlü pisliklerine ve oyunlarına rağmen.. Teşekkürler güzel bir tahlil..

  • Abdurrahman KOÇAK

    2.2.2018 09:58:04

    Biz görevimizi yapacağız ve anlatmaya devam edeceğiz, doğru bir olduğuna göre en yakın dostlarımız kırılsada hakikat değişmez.Kullanılan üç konu inanç, milliyetçilik, birlik beraberlik.12 eylülden beri farklı şekillerde özelliklede Türk İslam sentezi, şu anda dini hassalar ve milliyetçilik.Bu kavramlar kullanılarak ne yazıkki içleride boşaltıldı.

  • izzet atik

    2.2.2018 09:01:06

    Tebrikler.tebrikler.tebrikler

  • nur

    2.2.2018 07:37:35

    Yazarımızın tesbit ettiği manalarda yoğunlaşamadığımız takdirde,hipnozun mılleti tutsak alması devam edecek gibi.Millet mutlaka irşad ve tenvir edilmelidir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı