Başlığımızı mübalâğalı veya hissî bulanların, sabırla yazdıklarımızı okuması gerekiyor. Globalleşmeyi; ekonomi, haberleşme ve ulaşım da inkâr etmeyenlerin, yalnızca terörde lokal düşünmeleri mantıkî olmaz.
AKP’nin “kuruluş” hikâyesini anlatanlar, itiraflarda bulunuyorlar. Yeni Dünya Düzeninde Amerikan Yüzyılı kurmayı planlayanlar, 28 Şubat’tan sonra ekip olarak Türkiye’ye gelmişler. Dindarlığın, muhafazakârlığın, sivilliğin global dünyadaki gelişimini bilimsel olarak takip eden Amerikalı neocon’lar, Türkiye sağı ve bilhassa siyasal İslâm entelektüelleriyle farklı mahfillerde, farklı gruplar halinde görüşüyorlar. Bir rivayete göre, Refah’ın mahalli yonetimlerdeki zaferinden sonra, söz konusu enstitüler yeni siyasal İslâm ile yakın temasa geçmişler. İşleyebilecekleri kumaşları teker teker tespit edip, servislerine haber vemişler. Bu uzun hazırlıkların ardında, 28 Şubat eliyle bilhassa siyasal İslâmın ekonomik kaynaklarının kontrol altına alınmasından sonra, program yavaş yavaş tatbikata konulmuş. AKP projesinin bir iki sene içinde hazırlanmış bir proje olmadığı, zaman geçip hadiselerin uzantıları ortaya çıktıkça daha iyi anlaşılıyor.
Globalde (bilhassa Amerika ve İngiltere’de) ve lokalde (Türkiye’de) muhafazakârlık kimliği ile sokağa çıkan Troçkistlerle Kemalistleri kamuoyu çok geç de olsa tanımaya başladı. Evangelist Bush ile siyasal İslâmcı AKP’nin kanatları altında, dünya kamuoyunda korunmuş bir şekilde planlarını revize ederek devam eden Troçkistleri (neocon’ları), Batı entelektüeli çok geç fark edebildi. Avrupa’nın karakterine işlemiş sömürgecilik, haksız savaş ve müdahaleleri normal karşılayan Avrupalıların, bugün için çok pişman olduğunu biliyoruz. Türkiye’de durum bundan farklı olmadı: Demokratları rakip gören Halk Partililer, milliyetçiler ve politize olmuş dindarlar, neocon’ların gölgesinde bir kısım siyasal İslâmcılarla Kemalistlerin ittifağını göremediler. Bu yazdıklarımız; düne kadar AKP’yi göklere çıkaran siyasal İslâmcı yazar, akademisyen, STK’cı, politikacı ve yüksek bürokratların itiraflarıdır. Medyada ve bilhassa internet sayfalarında çokça rastlayabileceğiniz bilgilerdir.
GLOBAL TERÖR VE AKP...
Günümüzdeki global terörün, 11 Eylül ihtilâlinin bir neticesi olduğuna inanıyoruz. Sebepler zincirini takip ettiğimizde, dünyayı yeniden dizayn etmek iddiasındaki Kissinger’in talebelerinin çift boyutlu bir savaşın içine girdikleri görülecektir.
Birincisi: Hepimizin bildiği gibi İslâm coğrafyasını terör, ihtilâl ve kaoslarla istikrarsız hale getirmek. Doğu Türkistan, Endonezya, Orta Asya’dan tutunuz, Moritanya’ya kadar. Afrika’nın bütün İslâmî topluluklarında, neticesi vahşet ve zulme gidecek isyan ve ihtilâl ateşlerini neocon’lar yakmıştır.
İkincisi: Dünya barışının teminatı olan AB’yi önce ekonomik olarak, sonra da siyaseten parçalamak. Burada; ihtilâlciliği ve savaşı metod edinmiş neoconlar kadar, sermaye ve medya ile onlara servis veren neoliberalleri, yani turuncu devrimcileri de unutmamak gerekiyor. Bir taraftan gizliden gizliye euroyu çökertme faaliyetleri, Güney Avrupa ülkelerinde bankalar kanalıyla krizler çıkarmak ve bilhassa Rusya’ya karşı Müslümanlara ve barışa yardımcı olduğu için amansız bir mücadele başlatmak... Şimdi bu iki hedefe doğru ilerlerken ihtilâlciler, hangi coğrafyalarda hangi usûllere başvurmuşlar? Hangi siyasetçiyi, iş adamını, diplomatı veya sivil toplumcuyu kullanmışlar?
Konuyu rahat anlayabilmemiz için anahtar kelimeler de verelim: 11 Eylül, Kissinger, Afganistan, El-Kaide, Irak, Açık Toplum Enstitüleri, TESEV, Brookings Enstitüleri ve diğer bazı enstitüler... Rasmussen, Sarkozy, Merkel, Kiev ve Turuncu ihtilâller... Arap Baharı, Mogadişu, Kenya’da Eş-Şebab, Nijerya’da Boko Haram ve global terörün son isimlerinden İŞİD...
AKP VE İSLÂM DÜNYASI...
AKP kurmayları kimliklerine neler yazdırmamışlardı ki... Yeni Osmanlılar... Türkiye baharı... 85 senede yapılamamış icraat ve devrimler... AB ülkelerine yardım eden Türkiye... İslâm birliği... Ama Troçkistler, dünyanın birçok yerindeki problemli İslâm topluluklarının yanı sıra Türkiye Siyasal İslâmını da yanlarına aldılar ve oralarda güya özgürlük ve demokrasi ateşini yakarak, o halkları iktidarlarla çatışma içine ittiler. İç savaşları başlattılar... Ve sonra da onlara zerre kadar yardımcı olunmadı... AKP iktidarının bahsettiğimiz çatışma, savaş ve kaoslarda, dünyanın veya bölgenin herhangi yerinde küçük bir barışa vesile olduğunu söyleyebilir misiniz? Şimdi Doğu Türkistan’dan İrlanda’ya, Amerika’ya kadar Troçkistlerce kandırılmış Müslüman gençler, imha edilmek üzere Suriye ve Irak’a gönderiliyor. Amerika’nın bugüne kadar havadan vurarak öldürdüğü genç sayısı beş bin imiş... Bütün bu organizeleri neocon’lar Obama ve AB’yi karşılarına alarak yapıyorlar. AKP 2002’den bu yana Yeni Muhafazakârlarla iktidar uğruna işbirliğine gitmiş olmasaydı durum ne olurdu sizce...
Bütün bunlardan sonra AKP’den beklentimiz, yeni yeni ihtilâllerin kapısını açmadan demokrasiye dönmesidir. Keşke yapabilse...