"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

IŞİD diye bir örgüt

Şükrü BULUT
17 Ağustos 2015, Pazartesi
Bir kısım Avrupa medyasının ileri sürdüğü senaryoları dikkatlice takip edenler, senaristlerin içine düştükleri çukurları, acınacak halleri veya gülünç durumları da görüyorlardır.

Troçkistlerin başlattığı 11 Eylül’ün devamında cereyan eden hadiseleri, medya üzerinde kurulan sanal örgütleri, öne çıkarılan isim ve hadiseleri tek tabloda bir bütün olarak seyredebilenler, elbette bu Hollywood’u tedai ettiren senaryolara itibar etmeyeceklerdir.

IŞİD’in hayalî El-Kaide’den sonra ortaya çıkması zarurî bir süreçten kaynaklanıyor. Troçkistlerin Avrupa ve Amerika hükümetleri nezdindeki ajan, aktivist ve tetikçileri ile 11 Eylül’de ortaya çıkardıkları El-Kaide’nin hâlâ müşahhas bir teşkilât yapısı ortaya çıkmadığına göre, IŞİD’den de bundan böyle doğru bir bilgi beklemek mantıkî görünmüyor. Bazı tahlilcilere göre; Bolşevik Sovyetleri mağlûp eden hür Batıdan intikam almak isteyen Troçkistler, neocon kimlikleriyle Amerika ve Avrupa’da yeni yeni ihtilâl çalışmalarına girişmişler. Amerikan yüzyılı, yeni dünya düzeni veya bütün halklara hürriyet gibi isimler altında daha çok Musevi sermayedarlarca finanse edilen enstitülerde hazırlanan çalışmalar, 11 Eylülden sonra tatbikata konulmaya başlanmıştı. Gençliklerinde bu enstitülerde Condolezza Rice gibi harıl harıl çalışanların, daha sonra neocon saflarında mahsullerini senaryolaştırarak Bush, Sarkozy, Merkel, Blair ve Berlusconi gibi aktörlerle realize ettiklerini hatıralarını satır aralarından okuyoruz. Bu tahliller de gösteriyor ki, komünistler yeni muhafazakâr kimlikleriyle dünyayı kana bulayarak, Afganistan’da 1970’lerin sonunda kesin mağlûbiyete uğrayan dünkü yoldaşlarının intikamlarını almaya çalışıyorlar. Papa Johannes Paul, sendikacı Walesa, Nelson Mandela ve Jimmy Carter’in faturalarını, BOP projesi çerçevesinde zavallı Müslümanlara ödeteceklerdi. Denilebilir ki, komünizmin fikrî cephede İslâmiyetçe çökertildiğini çok iyi bilen Kissinger gibi Troçkistler ve yoldaşları daha münafıkane davranıp derin ve tahripkâr bir projeyi İslâm âleminde ortaya koydular.

IŞİD MUAMMASI VE ASIRLARI AŞAN DESSAS POLİTİKALAR…

IŞİD fitnesini 100 yılı aşan ve İslâm’ı yeryüzünde imha etmek gayesiyle başlatılan sürecin içinde incelediğimizde, muammanın daha kolay anlaşılabileceğini hissedebiliyoruz. Yani, Kuzey Afrika, Orta Afrika, Ön Asya, Kafkasya ve Batı Himalaya coğrafyalarını halklarıyla, kültürleriyle, tarih ve edebiyatıyla enstitülerde ajanlarına ders veren Batılı devletlerin bütün arşiv bilgi ve tecrübelerinin İkinci Dünya Savaşından sonra ikinci Avrupa’ya devredildiğini bilmeyenler, Rakka’da üslenen Batılı dinsizleri asla anlayamayacaklardır.

İkinci Dünya Savaşından sonra globalleşme süreci varlığını dünyada tam hissettirirken, İngiliz gibi İslâm düşmanlığı üzerine siyasetini inşa etmiş devletler, hür dünyaya rağmen İslâmla savaşamayacaklarını anladılar. Bu defa desiseleriyle gizlice Bolşeviklerle ittifaklar kurarak elindeki yüz yıllık arşiv ve projeleri, Yahudi asıllı teorisyenleri aracılığıyla Troçkistlerin istifadesine sundular. Genellikle cephelerden çekilen İngilizler bundan sonra Amerika başta olmak üzere Rusya, İsrail ve daha başka ülkeleri de desiseleriyle barış karşıtı oyunlara dahil edeceklerdi. 1947 Filistin  hadiselerinden Körfez Savaşına, doğumuzdaki PKK fitnesine ve hatta Arap baharı fitnesine kadar meydana gelen bütün cinayetlerin bir tarafında hep Londra’nın durduğunu görmemek hemen hemen imkânsızdır. Tarihî kareleri bir çerçeve içinde ve irtibat çizgilerini de doğruca çizdiğimizde muamma kendiliğinden çözülüverir.

Sakın burada bir yanlış anlaşılma olmasın. Bütün bu fitne, savaş ve katliâmlarda İngilizlerin hepsini suçlamıyoruz. Müslümanların deccaliyet ve Batılıların global terör adını verdikleri bu umumî belânın üzerine oturduğu temelleri izaha çalışıyoruz. Orta Afrika’da Boko Haram, Doğu Afrika’da Eş-Şebap, Yemen’de El-Kaide, Suriye ve Irak’ta El-Nusra, IŞİD diye isimlendirilen bütün terör yapılanmalarının tek bir merkezden idare edildiğini dikkatli araştırmacılar söylüyorlar.

İnsaniyeti yok etmeye çalışan ve Marksist yapılarla paralel yöntemler kullanan bu terör gruplarını Müslümanlara mal etme gayreti güdenleri doğru bilgiler elbette ki mahcup edecektir.

AVRUPA IŞİD’İ ARAPLARDAN DAHA İYİ TANIR…

IŞİD’in sosyal medya ağını inceleyenler, genellikle Batılı istihbaratçılarla karşılaşıyorlar. Belki de Amerikan-İngiliz kuvvetlerinin Afganistan ve Irak savaşları esnasında oluşuverdiler. Ya da devşirdikleri çoğu yerli ve asıl idarecileriyle Batılı bir oluşumdu. İrlanda, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, Belçika ve İskandinavya’dan gizli Batılı organizelerle toplatılıp Rakka’ya kadar rehberler eşliğinde getirilen Müslüman çocukların acıklı hikâyeleri de, bu işin Avrupa’daki barış karşıtı Troçkist güçlerce yapıldığını gösteriyor.

Avrupa ve Amerika’nın bir kısım medyası IŞİD’in propagandasıyla meşgul. Yedi başlı ejderha olarak tasvir edilen bu terör hareketinin Arap ve Afrikalılarca finanse edilip ileri teknoloji ile idare edildiğini iddia edenlere deliler bile itibar edemezler. Paranın su gibi aktığı bu organizasyonun malî kaynakları da örgüt kadar karanlık ve meçhul değil mi? Amerika’ya destek olmuş 60 ülkenin ittifakı bu terör örgütünü yok edemiyorsa; IŞİD Amerikalı olduğu kadar İngiliz, Alman olduğu kadar Fransız ve Belçikalı olmalı. Yani Batılılar en az kendileri kadar üstün silâhlara, donanıma, haberleşme tekniğine ve askerî disipline sahip birileriyle mücadele ediyorlar Suriye ve Irak’ta. Tıpkı 11 Eylül’de El-Kaide adındaki meçhul terör örgütüyle savaştıkları gibi…

IŞİD BOP’UN BİR PARÇASIDIR

Hür Avrupa ve Amerika’nın 11 Eylülcülere direnerek onları iktidardan uzaklaştırmaları, Troçkistlerde bir panik başlatmıştı. Rusya ve İran’ın karşı çizgisine birçok Avrupalıların gelişiyle birlikte, 11 Eylülcüler, IŞİD kod isimli değişik bir devrimci örgüt formatını tatbike koyuldular. Radikal İslâm kimliğini, Selefiliği ve gençlerdeki isyan psikolojisini maalesef mükemmel kullandılar. Radikal “İslâmcı”ları kullanarak İslâmiyeti gündemden düşürme planının en az yarım asırlık olduğunu, tarihî hadiseleri yan yana getirdiğimizde anlıyoruz. Tel Aviv-Hazar koridoru projesini sekteye uğratan bütün BOP karşıtı unsurlara karşı başlatılan IŞİD operasyonunun daha geniş tahliline inşaallah devam edeceğiz.

Okunma Sayısı: 2421
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Karayel

    17.8.2015 11:29:46

    Cok yüksek derecede devlet ricali bir Alman zat bana özel ABD ve müttefiklerinin Afganistan'a saldiriyi baslattigi zaman dedigi suydu: "Afganistan hedef degil Pakistana saldirmak ve atom gücüne sahip Pakistani cökertmek icin bir basamaktir. Baska her türlü gerekce faso fisodan ibarettir" Buna istinaden diyebilirim ki Arap Bahari, Suriye, Irak, Yemen hedef degil Islamin en bahadir ve güclü hadimi Türkiye'yi cökertmektir. Siyasal Islamcilar da maalesef Hücurat Suresinin 10. ayetinden habersiz tuzak kuranlara kaselislik ediyorlar. Neoconlar Trockistler vs dogru da avamin aklini fuzuli zorlayan etkenler. Islam cografyasina musallat bütün terör unsurlari peygamberler katilligiyle nam salmis kavmin maharetidir. Gayretullaha sedit sekilde dokunmalarindan korkulur. Alanen kiyamete acil cagri yapiyorlar!

  • Demokrat Avrupa

    17.8.2015 09:56:03

    Ve bütün bunlara ragmen BOP`un esbaskanligina devam....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı