"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kader, ABD ve İngiltere’yi mahkûm etti...

Şükrü BULUT
07 Kasım 2014, Cuma
Risâle-i Nur, bize İranlıların baktığı gibi ABD´ye toptan şerrin merkezi veya şeytan, İngiltere’yi de tarihindeki fitne ve cinayetlerinden mutlak düşman olarak görmemize müsaade etmiyor.

Fakat millî devletlerde ihtilâl veya siyasî entrikalarla hükümetleri elde edip onların imkânlarıyla dünyayı ateşe verenlerin faturasını da maalesef yine o millî devletler ödemek zorunda kalıyor. Bill Clinton’ın Amerika’sından George Bush’un Amerika’sına gelirken ülke içinde birçok sınıfın, farklı görüşün ve hatta cephelerin varlığı bu hakikati değiştirir mi? Gönül isterdi ki, Amerika neocon ekibinin ihtilâline yakalanmadan, Bush’un vahşet dolu dönemini yaşamadan Barack Obama dönemine gelebilseydi... Bu yeni demokratlara, Balkanlar, Afganistan, Pakistan, Mezopotamya, Mogadişu ve Kuzey Afrika’da vahşetin korkunç boyutlara ulaştığı bir miras kalmasaydı... Fakat neticenin her vicdanı sızlatan, yüreklere kan ağlattıran  boyutlarda olduğunu herkes kadar Obama ve David Cameron da hissediyorlar. Onlar dünyamızın küçüldüğünü, İkinci Avrupalıların veya neoconların yerkürenin dört bir yanında çıkardıkları yangınlardan daha net görmeye başladılar. Demokrasi, hürriyet, din, insanî değerler ve kültürün insanları yok etmede nasıl kullanıldıklarını yaşıyorlar. Teknolojiyi yer yer ele geçiren bu vahşî ve bedevî dinsizlerin medeniyet harikalarını insanın ve değerlerinin katlinde nasıl istimal ettiklerini bildiklerinden, kendi geçmiş hükümetlerinin kan, barut ve yağma ile kirlettikleri dünyayı temizlemeye mahkûm olduklarını Obama ve Cameron içten içe hissediyorlar, diye düşünüyoruz.
 
KISSINGER’İN  ŞAKİRTLERİ

İman ile küfür mücadelesi gibi zamanımızda Deccal ve Mesih mücadelesi de devam ediyor. Dönem dönem dinsizlik ve istibdada karşı semavî dinler ve hürriyetler safında yer alan Amerika’nın Kissingerli zamanları iman küfür çerçevesinde yeniden değerlendirilmelidir. Kissinger’in yeni yeni ortaya çıkan dosyaları, onun bir üstad olarak neocon şakirtlerini 11 Eylül’e hazırladığını, Yeni Dünya Düzeninde okların ibresini Kızıl Dünyadan Yeşil Kuşağa çevirdiğini; BOP, Arap Baharı, AB krizleri ve Turuncu İhtilâlleri hazırlayan zındıka enstitülerine önayak olduğunu gösteriyor. Biz şu yazımıza yalnızca kuşağımızı çok yakından ilgilendiren noktaları taşıyacağız. Kissinger’in öncü olduğu meşhur katliâmları şimdilik başka zaman ve yazılara bırakıyoruz.
Kissinger’in şakirtleri yalnızca ABD ile sınırlı değildi. İngiltere ile eşgüdümlü çalıştıklarını, işledikleri ortadaki cinayetler gösteriyor: Bosna, Kafkasya ve Lübnan katliâmları... İlginç olan, İngiltere hep önde yürüyor gibi görünüyor. Birinci Körfez Savaşında bizdeki Çekiç Güç’te olduğu gibi... İkinci Dünya Savaşından sonra Uzak Doğu’ya bakmazsanız en büyük savaş ve katliâmlar... Ve günümüze geldiğimizde yağmalanmış ve yakılmış coğrafyalarda yükselen enînler Arş-ı Âlaya yükseliyor.  İran-Irak savaşında yanmış cesetlerin “yanık kokuları” burnumuzu sızlatıyor. IŞİD’in sahip olduğu sarin veya hardal gazlı füze başlıklarını ise iş işten geçtikten sonra Dick Cheney haber veriyor. Amerikan ve İngiliz istihbaratlarının laboratuvarlarında hazırlanmış “fitne nefeslerini” çeken Araplar, kötü ruhlara maskara olmuşçasına birbirlerini vuruyorlar. Hâlâ  yanmakta olan bu coğrafyadaki ateşin failleri elbette ki Amerika ve İngiltere’dir.
Amerikan ve İngiliz idarecilerindeki paniği iyi okumalıyız. İkinci Dünya Savaşında Avrupa’yı ve bilhassa Almanya’yı yerle bir eden müttefiklerin paniğine benzemiyor mu? Yakılmış bir medeniyet ve yıkılmış bir kıt’a... Coğrafyanın dört bir yanına saçılmış 50 milyon ceset... İşte Avrupa medeniyeti… Emperyalist, sömürgeci ve desiselerle müdahaleci deccâliyet Avrupa’sına veda etme vakti geldi de geçiyor...
Bir Kadir Gecesinde Bediüzzaman Hazretlerine ihtar edilmiş bir hakikat var Emirdağ Lâhikasında: “Bir düşmanın yüzünden yüzer masumu perişan etmesiyle ve mağlûpların dehşetli meyusiyetleriyle ve galiplerin dehşetli telâş ve hâkimiyetlerini muhafaza ve büyük tahribatlarını tamir edememelerinden gelen dehşetli vicdan azaplarıyla... “ifadeleriyle, bir cihetten Obama ile Cameron’un paniklerini tasvir etmiyor mu? Şayet Amerika ile İngiliz, yakın geçmişin bu dehşetli tahribatını tamir etmezlerse, Asya kıt’asında başını kaldıracak her fert bu iki ülkeye lânet okuyacaklardır. Artık Afrika, Orta Amerika ve Asya’nın Budist coğrafyasında bile hürriyet güneşi öyle yükseldi ki... Neocon ve neoliberal medyasının yalanlardan müteşekkil paçavralarını yakıp yok ediyor. Avrupa ve Amerika’nın önlerinde artık tek seçenek var: Hürriyet ve adalet...
 
DÜNYA BARIŞI ORTADOĞU’DAN BAŞLAR....

Zalim ikinci Avrupa BOP coğrafyasından ne istiyordu… Neden dehşetli ateşi evvelâ Bağdat’ta yaktılar… Şam-ı Şerife ulumalarının  sebebi neydi... Kürtçü dinsizlerden meydana getirilmiş örgütlerin ipleri kimin elindeydi... Talihsiz haricî köklerinin üzerinde inşa edilen terörist / bâği örgütleri kimler kurup finanse ediyordu... İşte bütün bu soruların cevapları Pentagon ve Londra arşivlerinde mevcuttu.
1955’te İran’ı, Arap dünyasını, Pakistan’ı, Türkiye ve İngiltere’yi içine alan Bağdat Paktı’nın amacını ABD ve İngilizler bizden daha iyi biliyorlar. İsrail ve Londra üzerinden bu pakta yapılan darbeyi, Ortadoğu barışının ilk kurucularının şehadet hikâyesini, Golda Meir’ın Mustafa Barzanî muhabbetinin sebeplerini yine İngiliz ve Amerikalı diplomatlar bizden iyi bilirler... Bilmeselerdi Kemalistlerle bir olup 12 Eylül ihtilâlini yaparak, bölgede bu vahşî süreci başlatamazlardı. Gazatelerin ve bazı hatıra kitaplarının kenarlarından sızan bilgilerle hadiseye biz böyle bakabiliyorsak, Obama ve Cameron daha utanç verici, yüz kızartıcı ve kendilerinin haysiyetini kırıcı bilgilere mutlaka sahiptirler.
Kaldı ki bugün için onlar hakkında güzel düşünmek istiyoruz. Altmış ülke ile teröre karşı yaptıkları ittifakın neocon’ların burunlarını sürttüreceğine inanmak istiyoruz. Vakıa o ki, geçmişteki günah ve cinayetler, devletlerin ve halkların bu iki ülkeye inanmasını da engelliyor gibi. Yani emniyet ve inanılırlıklarını kaybetmişler. Bunun için de epeyce masraf yapacaklar, enerji harcayacaklar ve zaman kaybedecekler... Varsın olsun... Yeter ki dünya barış süreci başlamış olsun. İslâm dünyasının; bunca katliâm, garet, zulüm ve vahşete rağmen “barış yolunda” ABD ve İngiltere’ye yardım edecekleri kanaatindeyiz. Dünya küçüldü. Meşveretsiz, ittifaksız ve hürriyetsiz barış olmuyormuş.

 

Okunma Sayısı: 1919
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı