"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mevsim Emirdağ mevsimi...

Şükrü BULUT
20 Şubat 2015, Cuma 15:00
Üç yüz günü aşkındır yazıyoruz. Kur’ân’ın zamanımıza vuran şavkı Risale-i Nur’u talebeleri neşreder diye…

Bu eser külliyatı sair Kur’ân  tefsirlerinden farklıdır, talebesi olmayan anlamaz diye… Said Nursî ile Kemalistlerin mahiyetini bilmeyenler bu olayı idrak edemezler diye.. Kemalizmin milletin istikbaline, hürriyetlerine, temel insanî değerlerine ve demokrasisine vurulmuş pranga olduğunu idrak edemeyenler; ne Afyon Mahkemesi müdafaalarını, ne de İslam demokrasisini, dünya barışının esaslarını, siyasal İslamın mahiyetini, Kur’ân’ın mucizevî haber verdiği komünikasyon harikalarını ve globalleşen dünyadaki Müslümanların meselelerini anlatan Emirdağ Lâhikası’nı neşredemezler demiştik. Ve söylediklerimiz gerçekleşiyor.

Havuz medyasının, hükümetin bu hukuksuzluğunu nasıl müdafaa ettiğini, dijital medyadan okuduk. Öyle iğreti kalıyor ki… Dört bir yanından damlayan cehaleti görünce yine anladık ki, bilmiyorlar. Altı bin küsur sayfalık Kur’ânî bir eserin serencamını bilmekten o kadar uzaklar ki.. Yüz otuz eserin hangi isimler altında, hangi zamanlarda, hangi mekânlarda, hangi şartlarda ve kaç çeşit adlar altında müellifi tarafından neşredildiğini bilmeyenler, Afyon Savcısının Kemalizm tarafgirliğiyle attığı iftiralara Bediüzzaman’ın verdiği cevapların, 14. Şua‘nın en önemli parçalarından biri olduğunu nereden bileceklerdi ki…

Ama 5. Şua’nın geniş bir tefsiri olan bu bahsi neşretmekten imtina edenler, efkâr-ı âlemin dikkatini bu meseleye çekerek; Bediüzzaman’ın 1907’den 1949’a kadar Kemalizmle yaptığı meydan savaşlarının asıl mahiyetini dünyaya ilan ettiler. Yapılan hukuksuzluk, başka bir âlemde “nurun fütuhatı” olarak ortaya çıktı.

RİSALE-İ NUR’U NEŞRETMEK BİZİM VAZİFEMİZ…

Risale-i Nur’un Kur’ân-ı Azimüşşan’ın Anadolu ve Rumeli bahçelerinde, Türk dilinde, zamanımızın dert ve müşkillerine açılmış rengârenk çiçek ve meyveler olduğunda bütün dünya müttefik. Bu açıdan, belki herkesten ziyade bu coğrafyanın Diyanet’i, Millî Eğitimi ve ülkenin barış ve düzeni ile vazifeli olanlar sahip çıkacaktır. Bundan kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın. Fakat halka kendisini dindar gösterip, özde Kemalizmle ittifak edenler Risale-i Nur’a sahip çıkamazlar. Mantıken bu hadise tutarlı değildir. İşte Yeni Asya bu hakikati bildiğinden, bandrol hikâyesinin ilk gününde; “Nurların neşri Nurcuların vazifesidir, hükümeti, siyaseti ve rantı bu meseleye karıştırmayın” demişti. 

Burada bir hususu ifade etmemiz gerekiyor: Bediüzzaman’ın Hutbe-i Şamiye ve zeyilleri olarak nitelediği Eski Said ve 3. Said’in içtimaî hayata bakan derslerinden kaçışın görünmeyen sebebi, elbette ki Kemalizmdi. Siyasal İslam bilinçli bilinçsiz bu cereyanının dümen suyuna girivermişti. Bu içtimaî dersler, Nurcuları din adına siyaset meydanlarına atılmaktan men ediyordu. Dershaneleri ziyaret eden Millî Nizam ve daha sonra Millî Selâmet sempatizanları ise, bu derslerin siyasî olduğunu söylüyor, “Halbuki Üstad euzubillahi mineşşeytani vessiyase düsturu ile bu sahaya bakmamamızı emrediyor” diyorlardı. Dış dairede Kemalistler, iç dairede Nurculuktan siyasal İslam’a  geçiş yapmaya niyetlenenler bir “mahalle baskısı” oluşturmaya çalışıyorlardı.

NUR’UN İÇTİMAÎ DERSLERİ

Tehlikeyi sezen Zübeyir Ağabey, evvelâ Nurlardan derlediği “Beyanat ve Tenvirler” kitabını ağabeylerin ittifaklı meşveretiyle neşretti. Ve arkasından günlük Yeni Asya‘yı  Babıali ile tanıştırdı. Kemalist subayların 12 Mart müdahalesi ve arkasından Zübeyir Gündüzalp’in vefatı… O sıkıntılı günleri yaşayanlar, meşverette imzaları olduğu halde gazete karşıtlığına soyunup dershanelerden Emirdağ Lâhikası’nı kaldıranları hatırlayabilirler. Siyasete temas ediyor diye, Emirdağ’la birlikte Eski Said’in içtimaî dersleri de bazı dershanelerden kaldırılmıştı..

Risale-i Nur cemaatinin şahs-ı manevîsinin içtimaî ve siyasî kararlarına açıktan muhalefet yerine; Emirdağ Lâhikası’nı okumamak ve hatta dershanelerden kaldırmak, siyasallaşan bazı Nurcular için daha kolay gelmişti. Üstelik o dersleri okuyarak günlük gazeteyi çıkaranları da” siyasetçilikle” ittiham edeceklerdi. Ve minel garaib...

Bu  “örtülü siyasallaşma” 12 Eylül’le geniş bir çizgiye dönüşecek ve daha sonra Yeni Asya ile aralarına mesafe koyanlardan bir kesimin medreseleri siyasal İslama hizmet edecekti.

Kader Nurculara yeni bir ders veriyor. Emirdağ Lâhikası, 14. Şua ve Hutbe-i Şamiye’nin zeyillerini kaza ederek okuyacaklar. “Ben Nur talebesiyim, Bediüzzaman’dan Kur’ânî bir ders almak istiyorum” diyen herkes okuyacak. Zira mevsim Emirdağı mevsimi… Cemreler yaklaştı ve hürriyet filizleri otuz beş sene öncesi gibi yeniden fışkıracak… Önce Emirdağ… Nurcuların demokrasiyi, hürriyeti, “Velâ teziru...” sırrını, hukukun üstünlüğünü, AB’nin misyonunu ve hakiki ittihad-ı İslam’ı yeniden iyice hazmetmesi lâzım ki, Türkiye’ye demokrasi gelsin. Ve gelecek inşaallah.

Okunma Sayısı: 3007
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Polat Müstear

    20.2.2015 20:19:18

    Nurculugun (talebe, dost, kardes) tanimini Üstad bizzat yapmis. bunun haricinde ferdî Iskembe-i kübradan katilanlari kabul etmek bize farz degildir, kimse de kendisini yeni yeni Nurculuk tanimiyla muvazzaf zabit sanmasin. Emir büyük yerden deyip akli abilerinin cebinde olanlara selam olsun. Allah'tan büyük emri olan yok! Eski milletlerden Dinini tahrif edenler gibi dünya menfaatleri icin bilerek Risaleleri tahrif edenlere LANET olsun.

  • M Numan

    20.2.2015 18:53:36

    Beyanat ve Tenvirler mükemmel bir eser. Bir nevi asar-ı bediyyenin kategorik hülasası gibi. Okuyanlar bilirler. herkese bu eseri tavsiye ediyorum zaten. içtimai hayatla alakası olanlara. Lahikasız nurculuk olmazz! Lahika nurculuğun şeklidir. farkımız tarzımız tarzımız lahikalarımız diye bir sözüm var. iman hakaiki az çok öteki mesleklerde de var. amma bizi onlardan ayıran lahialardır.

  • yorumsuz

    20.2.2015 17:53:02

    konuya globalce yaklaşmalı bence. özgür düşünce üstada verildi mi ki nurculara verilsin. emirdağ lahika mektupları hürriyet düşmanlarını kahrediyor. belki de muhtac olduğumuz o mektuplardır. yine farklı baktırmışsın ,teşekkürler...

  • sultan selim

    20.2.2015 17:13:11

    Feyâ lil'acep! bundan öte diyecek bir kelam kalmadı artık. sanırsın asker arkadaşına pot kırdırıyor.

  • Abdurrahman KOÇAK

    20.2.2015 16:13:30

    Sayın Yazar teşekkürler.Nurcuların demokrasiyi, hürriyeti, “Velâ teziru...” sırrını, hukukun üstünlüğünü, AB’nin misyonunu ve hakiki ittihad-ı İslam’ı yeniden iyice hazmetmesi lâzım ki, Türkiye’ye demokrasi gelsin. Ve gelecek inşaallah.Allah Yar ve Yardımcımız olsun.

  • kemal akinsoy

    20.2.2015 14:00:02

    demek ki lahikaların okunma mevsimi haydi lahikaları tekrar okumaya...

  • Demokrat Avrupa

    20.2.2015 10:48:58

    Allah razi olsun degerli yazarimizdan...Yeni Asya simdiye kadar her zaman hakli cikti ve bundan sonra da Allah`in izniyle hakli cikacaktir....Allah Yeni Asya`yi ve samimi olan mensuplarini da istikametten ayirmasin....

  • Garib Doğu

    20.2.2015 10:19:25

    Bir kısım Nurcular da siyasal islâm düşünce ve eğilimi,Mili Nizam Partisinin kuruluşu ile başlamış,12 eylül ihtilali ile pekiştirilmiştir.O gün bugündür bu eğilim devam edip gidiyor.Buna millet partisi görüşü de diyebilirsiniz.Bunun birçok versiyonları piyasada varlığını sürdürüyor.Maalesef bir kısım nurcular bilerek veya bilmeyerek bu görüşe hizmet ediyorlar.Yani siyaseten Üstat'tan ayrılmış durumdalar.Üstadın siyaset alemindeki görevini ya görmezden geliyor veya lahika mektuplarını okuyup anlamadıkları için yanlış gidiyorlar.İçtima-i ve siyasi keşmekeşliklerin çok önemli bir sebebi bu doğru çizgiden ayrılmadır diye düşünüyorum.

  • HÜSEYİN İLHAN

    20.2.2015 09:54:52

    Allah razı olsun.Cenab-ı Hak CC.bizleri iman ve kur'an hizmetinde son nefesimize kadar istikamet üzere istihdam etsin.Rabbim dünyevi makam,mevki ve menfaatlere esir etmesin.

  • TOYGAR (2/2)

    20.2.2015 08:38:20

    ..Ancak zaman gösterdi ki Yeni Asya ismi ve anlamı değişmemiş. Zamanla pek çok isim değişmiş olsa da, buradaki anlam hiç değişmemiş. Hak ve hakikatin yolcuları burada konaklamış. Yiğitlik zor zamanlarda belli olur, derler. Bizi burada istihdam eden Rabbimize binlerce şükür! Dışarıdan nasıl garip görünürsek görünelim, biliriz ki "Kimin için Allah var, onun için herşey vardır" BİN ŞÜKÜR!

  • TOYGAR (1/2)

    20.2.2015 08:37:46

    Bundan 5 sene kadar evvel, "Niçin üstadın emaneti (öyle zannediyordum) olan ağabeylerimizle aramıza mesafe konuluyor? Bu doğru bir tavır değil!." diyerek serzenişlerde bulunmuş ve ağabeylerimize içerlemiştim. Ancak, Cenâb-ı Hak kendi davasının sahibi olduğu gibi, bizlerin içindeki samimi duygu ve hissiyatımızı da bizden iyi bilen olması hasebiyle, geçen kısa süre zarfında o ağabeylerimizle herhangi bir yerde karşılaşma veya onlarla birlikte sohbetlere katılma imkanı vermemişti. Son 1 yıllık hadisatı benim yaşımdakiler daha önce görmedikleri, eski hadisatı ise anlatanları bulamadıkları için hatalı bir tavır almış idim..

  • Bekir

    20.2.2015 00:49:13

    Üstad: "Haklı şûrâ ihlâs ve tesanüdü netice verir" beyanıyla hareket edenler elbet muzaffer olacaktır. Bunun aksine akıl feneri ile hareket edenler veya "Kur'an-ı Hakîm'in tilmizlerini ve hâdimlerini ikaz etmek ve aldanmamak için yazılmıştır" ikazını kulak ardı edenler ve bu vartalara düştüğü halde siyasal İslam’a gönül verenler; "fani boğuşmaları ve hadiseleri merakla takip etmek bir nevi sarhoşluktur ki, hakiki vazifelerden gelen ihtiyacat ve yapmamaktan gelen teellümatı muvakkaten unutturduğu için menhus bir zevk verir." ki aldıkları zevkle gaflete dalanlar etrafındakileri de gaflete sürüklüyorlar. Bu vartalara düşmeme adına Şahs-ı manevi(Meşvere)'yle hareket etmek bu zamanda elzem gözüküyor. Bunu engüzel uygulayan YENİASYA Ekolü ve gönül verenleridir. Zaman YENİASYA'yı yine haklı çıkaracaktır. Aldanan ağabey ve Kardeşlerimize dua ederiz ki hataya düşmesinler. Selam ve Dua ile...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı