"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Süleyman Demirel ve Yeni Asya

Şükrü BULUT
21 Ağustos 2015, Cuma
Bundan önce çıkan Demirel ve Nurcular makalesini okuyanlar; belki de yukarıdaki başlığı zaid göreceklerdir.

Doğrudur… Kemalistlerin, M. Kemal’in ilke ve inkılâplarını yeniden ihya adına 12 Eylül 1980’de işledikleri cinayete kadar, Yeni Asya tüm Nurcuları temsil ediyordu. Veya Yeni Asya isminin geçtiği yerlerde bütün Nurcular temsil ediliyor. Dinsizlik cereyanın nifak perdesi altında gerçekleştirdiği bu ihtilâlle birlikte, bütün dinî cemaatlerin savrulduğu bir Türkiye’de, maalesef Yeni Asya da bu fitneden payını aldı.

Yeni Asya’dan önce hayata gözlerini açan İttihad gazetesinin manşetlerinden başlayarak 20 Şubat 1970’te çıkan Yeni Asya’nın birinci sayfalarından elimizdeki gazetemizi, yani yarım asırlık bir neşriyat çizgisini dikkatlice takip edenler, Risale-i Nur cemaatinin şahs-ı manevîsinin müstakim çizgisini iftiharla seyredeceklerdir. Arşivlerdeki bu seyahatte takipçilerin dikkatini çekecek en önemli bir noktanın da, bu gazetenin tavizsiz demokrat çizgisi olacağı kanaatindeyiz.

Yarım asırlık neşriyat çizgimizde, bilhassa 1970’lerde neredeyse Türkiye sağının tümünü temsil eden Yeni Asya’dan,    12 Eylül ihtilâlcilerince tam 470 gün kapatılan Yeni Asya’ya, sevinçli ve hüzünlü günlerinde Nurcular, Süleyman Demirel’i hep yanı başlarında gördüler. Kemalist ihtilâllere maruz kalmakta kaderlerinin benzeşmesi de hak ve hürriyet mücadelesindeki mütenasip çizgilerini gösteriyordu.

ORTAK PAROLALAR

Vatan, millet ve İslâmiyet ortak parolaları olunca; hayaller, arzular, projeler ve idealler bunların etrafında gergefleşecekti:  Asya’yı Avrupa’ya bağlayan köprüler, barajlar, yedi küpeli gelinler, memur baskısı ve fukaralıktan kurtulan Anadolu köylüsü, dinsiz ve sefih ikinci Avrupa’ya rağmen İslâm konferansları, İsevî  Avrupa ile samimî ittifaklar, Amerika’ya rağmen Rusya’dan alınan ileri teknoloji ve ülkenin dört bir yanında demokrasi…Resmî istatistikler, gazete arşivleri, bilimsel araştırmalar ve doğru yakın tarih; Kemalistlere alet olmuş siyasal İslâmcılarla ırkçıların Demirel hakkındaki yalan ve iftiralarını sabun köpüğü gibi savuracaktır.

Kemalizmden mertlik bekleyenler, onun mahiyetini bilmeyenlerdir. Bir taraftan Nur Talebelerini mürteci diye ilân ederken diğer taraftan Demokratları, irticayı hortlatmakla suçlayan Kemalistlerin insaniyet karşıtı taarruzlarından en çok etkilenenler elbette Yeni Asya ve Demirel oldu. Kemalist ihtilallerle uzaklaştırılıp demokrasiyle geri gelmenin manasını bilenlerin fazla olduğu kanaatinde değilim. Bir gazetenin sekiz defa kapatılmasını ve yeni yeni isimlerle çıkmaya mecbur bırakılmasını da ancak yaşayanlar bilirler. Doğru tarihi yazacak araştırmacılar, elbette bu destansı mücadeleleri kendi üslûplarıyla kaydedeceklerdir. Vatan, millet ve İslâmiyet uğrunda çekilen işkence, ıztırap ve sıkıntıları da yazacaklardır. Vatan duygusundan mahrum, menfaatlerini milletin zararında gören, millî ve mukaddes değerlerini dahi dünya yolunda istismar edenler, ne Demirel’i ve ne de Yeni Asya’yı asla anlayamayacaklardır. Zaten onların böyle bir dertleri de yoktur…

KONUŞAN TÜRKİYE YENİ ASYA’NIN DA İDEALİYDİ…

Komünizm ve Kemalizmin insanlığı sefahet ve anarşi ile bitirmeye çalıştığı şu günlerin gençliğine, dünün “susturulmuş Türkiyesini” izah etmek çok zor görünüyor. Millet olarak ileri teknolojinin yardımıyla, konuşma ile hezeyanın birbirine karıştığı bir dönemi yaşıyoruz. Okumadan ve düşünmeden allâme kesilenlerin toplumunda yaşamak ne kadar çetinmiş…Deccaliyetin makinalara yüklediği cazibedar fitne ve programlarla insanları efsunladığı şu zamanların, insanların varlıklarını kaybedip-kaybetmeme anları olduğunu cemiyetin kaçta kaçı biliyor ki…

Dünkü zamanlar böyle değildi. Risale-i Nur’dan bir cümle okuyan veya yazan bir memurun hayatının karartıldığı günlerde Yeni Asya “konuşan Türkiye”yi yazıyor ve Süleyman Bey de bu ihtiyacı ülkenin şehirlerinde meydan meydan seslendiriyordu. Tek partinin, Kemalizmin, komünistlerle masonların desteklediği istibdat, gece karanlığında cadde ve sokaklarda bekçilik yapıyordu. Kemalizm adına vatandaşa seslenen memurlarda nemrut ve firavun halleri görünüyordu. Türkiye’de ilk defa Başbakanlık arabasıyla Cuma namazına giden, yüz bine yakın mahzun camiye imam kadrosu tahsis eden, yüzlerce imam hatip okulu açıp onların fakültelerini ihdas eden ve yine yüzlerce camiye kendi öz sermayesinden yardım eden bir başbakanı istemeyen Halk Partililer; ırkçıları ve İslâmcıları kullanıp Demirel’i din düşmanı olarak propaganda edince, dindar camiada Demirel’i konuşmak Nurcular için zorlaşmıştı. Devletin Kemalist mahfillerinde, mason ve komünistlerin hakim olduğu alanlarda Bediüzzaman’ı müdafaa etmek de Süleyman Bey için kolay olmamıştı. Fakat işin en güzel yanı, Süleyman Beyin Nurculara, Bediüzzaman’a, Yeni Asya’ya ve Risalelere muhabbet ve sadâkatini son nefesine kadar muhafaza etmiş olmasıydı.

Demokrasi karşıtlarının Demirel’in dirisinden korktukları kadar, ölüsünden de korktuklarına ancak vefatından sonra şahit olabiliyoruz. Bu hep böyle olmuştur… İstibdat hürriyete daima hile ve desiselerle hücum etmiştir. Tarih boyunca adaleti esas tutanlara kimin karşı çıktığını sizler daha iyi bilirsiniz. Fakat hürriyetçilerin, adaleti savunanların, insan onurunu esas alanların ve Allah’a kul olanların korkmadan, eğilip bükülmeden yürüdüklerine de bütün bir tarih şahittir.

Okunma Sayısı: 4001
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Harun

    21.8.2015 22:43:51

    "Yeniasya bir Demirel tutturdu gidiyor" söylemine münasip bir cevap mahiyetinde bir yazı olmuş. O zaman henüz dünyada olmayan şimdiki genç Saidler, Hamzalar için anlaması idraki güç bir tarih. Hasta yatağında bile rahat bırakılmayan hatta vefatından sonra da laf edilen Demirel değildi çünkü, temsil ettiği hürriyet ve daha pekçok erdemdi. Elimize tutuşturulmuş medeniyet oyuncakları, asrın siyaset propagandaları öyle gaflet perdeleri örmüş ki geriye doğru başımızı çevirip nurculuğun yakıncacık tarihine bakacak fırsatımız(!) yok. Böyle yazılara bu yüzden çook ihtiyacımız var, Allah razı olsun Şükrü Abi.

  • Hüseyin İLHAN

    21.8.2015 20:23:16

    Muhterem Şükrü hocamızın ve yorumcu ağabey-kardeşlerin kalemlerine kuvvet,dimağlarına sağlık,bedenlerine sıhhat dilerken merhum SÜLEYMAN DEMİREL i rahmetle anıyorum.Üzüldüğüm nokta ise yıllar önce hem hizmet-i imaniye ve kur'aniye için hemde vatanın maddeten inkişafı,HÜRRİYET,HAK-ADALET için diyar diyar dolaşıp ömrü ahirinde terekesinde GÜNİZ SOKAK taki evinin dahi 3 kardeşin ortak malı olduğunu öğrendiğimiz bu BÜYÜK,FEDAKAR,ÇİLEKEŞ ÜLKE VE İSLAM SEVDALISI ile başkanlığa adım attığında 'PARMAĞIMDAKİ YÜZÜKTEN BAŞKA İLERİDE SAHİP OLDUĞUM EMVAL VARSA HIRSIZ DEYİN ,DİYEN haramsaray sakini ELBETTE GÖZLERİ TARAFGİRLİKTEN,KALPLERİ ŞİŞİRİLMİŞ ENEDEN BAŞKASINI GÖREMEYEN İDRAKİZ'AN,İNSAF VE VİCDAN FUKARALARI NE YENİ ASYA yı ne de MERHUM S.DEMİREL i anlarlar.Anlamış gibi yapanların nasıl çuvalladıkları ortadadır.

  • Toygar

    21.8.2015 14:42:32

    Bu dahi bir nasiptir. Görev vardır ve tevdi edilmiştir. Herkesin görevi vardır, ifa eder. Cenab-ı hak herkese hak ettiğince kısmetli görevler veriyor, diye anlıyorum. Değerli hemşehrim, büyüğüm Sn.Demirel'e de rahmetler diliyorum, mekanı cennet olsun! Vefatından sonra kıymeti daha iyi anlaşılıyor. Çünkü O'nun gibisi şimdilerde görünmüyor. Eksikliği hep hissedilecek. Kapasite, kalite, ufuk, niyet ve niyaz!. Şimdilerde eksik kalıyor, hep eksik! Öyle olunca da layıkımızı veren Rabbimiz, yine layıkımızla(!) imtihan ediyor. Hayır olsun!

  • Sezai Mumcu

    21.8.2015 11:08:21

    Hatırlarsınız muhterem ve pek kıymetli Ağabeyim Köln Haziran 2015: 'Değerli Şükrü Hoca bağrıma basarak söylüyorum (...) Üstad hazretleri dünyanın müceddidi' diyen merhum Halil Uslu Ağabeyi. Böyle bir üstadın DOMAKRATLIK kavramını izahı ve sahip çıkmasını bugün tecelli ettiren Yeni Asya'dır. Basireti bağlanmamış Nurcular Üstad'ının teşhis ve tesbitlerinden milim ayrılmaz. Velev bu secimlere yüzde sıfır nokta bir olarak yansısa bile. Merhum Demirel bugün yaşasa ve Demokratlıgın başında önümüzdeki erken seçime katılabilseydi AKP mutlaka muhalefetle yetinmek zorunda kalırdı. Ama hal-i hazırda DEMOKRASİ BABASIZ!

  • Dogu Bati

    21.8.2015 10:54:06

    Vatan duygusundan mahrum, menfaatlerini milletin zararında gören, millî ve mukaddes değerlerini dahi dünya yolunda istismar edenler, ne Demirel’i ve ne de Yeni Asya’yı asla anlayamayacaklardır. Zaten onların böyle bir dertleri de yoktur…Durum bundan ibaret...

  • Demokrat Avrupa

    21.8.2015 10:47:05

    Demirel´i ve Yeni Asya`yi anlamak bir kapasite meselesi. Daha önceleri Demirel`i hasbel kader desteklemiste olsa veya Yeni Asya Camiasin`da hasbel kader bulunsa bile, su anda Demirel düsmani olabilir veya baska bir yere gidemedigi icin Yeni Asya Camiasin`da bulunabilir...Allah bizleri istikametten ayirmasin...

  • Sezai Mumcu

    21.8.2015 10:25:56

    Dua talebetmek içindir Şimdiki kader-i İlahî ve kısmetimize razıyız. Hadis-i şerif mealen "İki günü müsavi (eşit olan) ziyandadır" Her zaman aynı şeyi yapıp başka netice beklemek saçmalıktır. Albert Einstein. Bu vesile ile konferanslarıyla ve geride kalan videolarıyla üzerimizde daima emeği olan ve olacak merhum Halil Uslu Ağabeyimizi yadederek ruhuna Fatihalar hediye edelim. Ne diyordu mübarek Ağabeyimiz her konuşmasında Risalelerin hakikatlerini naklederken: Lisanın Kur'an'ın ayetlerini aleme duyururken hal, efkar ve ahlakın da onun manasını neşretsin. Lisan-ı halin ile de Kur'anı oku (İKRA emri bunu da içerir). O zaman sen dünyanın efendisi, alemin reisi, insaniyetin vasıta-ı saadeti olursun... Koca Akif'in sözüyle veda ederdi merhum. Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete rağm ol. Yola varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol! Allah sırat-ı müstakimden ayırmasın

  • Abdurrahman KOÇAK

    21.8.2015 09:23:46

    " Okumadan ve düşünmeden allâme kesilenlerin toplumunda yaşamak ne kadar çetinmiş" "Dünkü zamanlar böyle değildi. Risale-i Nur’dan bir cümle okuyan veya yazan bir memurun hayatının karartıldığı günlerde Yeni Asya “konuşan Türkiye”yi yazıyor ve Süleyman Bey de bu ihtiyacı ülkenin şehirlerinde meydan meydan seslendiriyordu" Her cümlesi fiilen yaşanmış hadiseler ...ve tespitler ...Allah sizden ebediyyen razı olsun sayın Şükrü Bulut..Sizi şahsı manevi adına binler tebrik ediyoruz.....

  • Adem

    21.8.2015 08:52:33

    Şürü Bey:Evet Nurcular 12 Eylül 1980'e kadar hep birlikte Yeni Asya yolu ile davalarını neşretmeye çalışıyordular ancak ne yazıkki o meşun darbe-i münafıkane ne yazıkki bazı nurcuların ypllarını Yeni asyadan ayırdı. Ayırdı da kazanan kim oldu biliyormusunuz kazanan dessas kemalist anlayış oldu Eğer nurcular Üstadlarının mesleğine sadık kalmış olsalardı bu gün farlı bir ülke farklı bir cemiyet yapısı ile karşı karşıya olacaktık ne yazıkki böle olmadı Menhus Ruh galip geldi Asrın büyük davasının takipçilerini maksadlarının aksi ile avladılar ve en nihayet davaları ile hiç de mtenasip olmayan Siyasal İslamcıları arkasına vagon yaptılar ve bugün Siyasal İslamcıları avukatlığı görevi maalesef bazı Nurculara tevdi edilmiş durumda ve Onlardan önce bu Nurcu guruplar siyasal İslamın savunuculuğunu yapıyorlar ve buda fereci geciktirmiş oluyor ne diyelim Cenab-ı allah basiret ve uyanıklık ihsan etsim....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı