"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yüz yıllık hikaye: Tehcir mi, soykırım mı?

Şükrü BULUT
24 Nisan 2015, Cuma
Tarihleriyle yüzleşemeyen milletler, günahlarıyla yüzleşmek istemeyen insanlara ne kadar benziyorlar.

Tarihteki hataların kabulü ise, milletlerin fazileti olarak yazılır. Osmanlı’yı ve onun devamı olan Türkiye’yi şu Ermeni meselesinde sıkıntılı durumda bırakanların dillerine doladıkları “tehciri”, doğru şahitler nezdinde bir türlü ele alamadığımızı önceden belirtelim.

Bunca hakikatlere, doğru şahitlere ve hatta hadisenin üzerindeki yalan örtüsünü kaldırmamıza yardımcı olan hakperest Ermenilere rağmen neden başaramadık? Bu sorunun bizce doğru cevabı, “tehcir” hadisesinin Osmanlı ve Türk milletiyle doğrudane alâkalı olmadığındandır.

Şurada tarihî bir milâdın altını çizelim. Birinci Dünya Harbine hazırlanan İngiltere’nin desteğindeki 31 Mart ihtilâliyle, Osmanlı idaresi fiilî olarak idareyi İttihatçıların İstanbul şubesine devretmişti. Ermenilerin o günün tutsak padişahından sitayişle bahsetmeleri ve İttihatçıların belli bir kesimine öfke duymaları, bizi bir hakikate götürüyor.

Tehciri projelendirenler proto-Kemalistler olmasaydı, bu tarihî münakaşa elbette bu zamana kalmayacaktı. Proto-Kemalistlerin projesi yalnızca Hıristiyan dünyası ile İslâm dünyası arasında köprü olan Ermenilerin tehciri değildi. Osmanlı Hanedanına son verenlerin, Türkçülük yaparak Alman teknoloji ve endüstrisini memleketten kovanların, Şark Demiryollarını tahrip edenlerin ve nihayet Osmanlı hürriyet ve demokrasisini katledenlerin proto-Kemalistler olduğunu doğru kabul ettiğimizde birçok meçhul, gün yüzüne çıkıyor.

TEHCİRDE İTTİHATÇILAR AYRIŞIR

Yukarıdaki iddiaların ispatını, hakikatperver tarihçiler elbette yapacaktır. O günün Konya Başpiskoposunun Enver Paşa’ya yazdığı mektuba ve Enver’in de yanlışlara müdahalesi için Talat’a gönderdiği yazılara ulaşmak isteyenler, Avrupa arşivlerine müracaat edebilirler. Talat’ın elindeki haritanın Osmanlı’ya ait olmadığını en iyi bilenlerden biri de Şükrü Kaya’dır. Enver’e karşı susarak tarihî hataları Osmanlı’ya fatura edenlerin mahiyeti gizlendiğinden, Ermeni tehciri meselesinde Türkiye hep pasif müdafaada kaldı. Tehcirdeki Enver ve Kâzım çizgisiyle; Talat, arkadaşları ve Şükrü Kaya konumundaki bürokratların çizgisini mukayeseli takip edenler, Ermeni Tehcirinin bizim için nasıl bir zaafa dönüştüğünü hayretle müşahede edeceklerdir.

Biz meseleyi tamamen İngilizlere bağlamıyoruz. 31 Mart’ta proto-Kemalistlere ihtilâli yaptıranlara, İngiliz-Rus ittifaklarına, Aknunî Paşa’ya Van’da kurdurulan Ermeni devletinin finansörü Rotschild’e, Birinci Dünya Savaşının Osmanlı ve İngiliz hakkındaki manalarına ve nihayet General Milne’nin İstanbul’u işgal etmesine, sonunda da elini kolunu sallaya sallaya Çanakkale’den ülkesine dönmesine kadar meydana gelmiş hadiseleri dikkatlice tahlil ettiğimizde, Ermenilere düşman zihniyetin Osmanlı toprakları üzerinde yaşamadığını göreceksiniz.

AKP’NİN AJANDASINDA BU MESELELER YOK

Bazı yazarlar, düşünce adamları ve gazeteciler, Ermeni tehcirinin dünya kamuoyundaki yanlış telâkkilerine, hükümetimizin pasif kaldığını yazıyorlar. Kemalizmle iftihar eden ve reis-i cumhurlukdaki yol haritasını 19 Mayıs 1919’a göre tayin edenlerden, Ermeni meselesinde müsbet yaklaşım beklemek doğru olur mu? Ermeni meselesini Türkiye’nin millî menfaatlerine uygun şekilde masaya getirenlerin herşeyden önce proto-Kemalizmden günümüze kadar gelmiş ve istibdadın eserleri olan yanlışlara itiraz etmesi gerekir. Tarihin belli karelerini cımbızla çekip, subjektif yeni bir kare içinde efkâr-ı ammeye sunanlar; hem bilimsel mahfillerde ve hem de siyasal arenada fevkalâde mahcup olurlar. Meselenin evvelemirde İngilizlerin desteğiyle organize edildiğini, İngiltere’nin yardımıyla Osmanlı Hanedanına son verenlerin tehcirde asıl aktörler olduğunu AKP hükümeti ifade etmekten âcizdir. Türkiye’nin doğru ve haklı tezleri gündeme gelirse, herşeyden önce Ermeni diasporasını bize karşı finanse ile teşkilâtlandırmaya çalışanlar, maksatlarının aksiyle karşılaşacaklar.

Batıda alınan Türkiye aleyhindeki kararların da asıl sorumlularına er geç döneceğini bilenler, bu münakaşada, Ermenilere tam bin sene kucak açmış ve onları dinleriyle, kültürleriyle, tarihî eserleri ve dilleriyle ta 1915’e taşıyanların Müslümanlar ve Türkler olduğunu da bilmelidirler. Ermenilere “millet-i sadıka” ünvanı vermiş Osmanlının onları tarih sahnesinden silme diye gayr-ı insanî bir projesi olabilir mi… Ermeni tehciri projesinin adresini yanlış yerlerde arayanları tarih er geç mahcup edecektir.

Okunma Sayısı: 3647
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • R.Kalyoncu

    24.4.2015 17:13:59

    Tarihȋ hadiseleri tahlil ederken belge ve kaynak göstermek gerekir. Aksi takdirde anlatılan tarih değil masal olur. Ermeni tehcirini İngilizlerin yaptırdığının delili nedir? Dost cenahtaki Almanların tehciri teşvik ettiğini duymuştuk ama düşman cephenin başındaki İngiliz’in savaş halinde bulunduğu Osmanlının Dahiliye Nazırını yönlendirdiğini yeni öğreniyoruz. Ayrıca, İttihat Terakkinin idareye hȃkim olduğu tarih, 31 Mart 1909 değil, 13 Ocak 1913 Bȃb-ı ȃli baskınıdır. Okuyucuyu mevhum Avrupa arşivlerine havale etmek kolaycılığı yerine; o arşivlerde, iddialarımıza mesnet olabilecek bir belgeye şayet kendimiz ulaşmış isek bunu okuyucuya sunmak gerekir..

  • kamil dağıstanlı

    24.4.2015 15:47:36

    Taa Sultan Fatih zamanından beri büyük bir serbestlik içinde okullarını açan, yöneten, eğitim yapan, öğretmen ve papazlarını tayin eden, dini ve milli meselelerini açıkça tartışan, ticaret ve tarımlarını rahatça ve huzur içinde yapan, devletin en yüksek kademelerine (Bakan, milletvekili, vali, kaymakam vb.) yükselebilen, hatta oturdukları sarayları bile Ermenilere yaptıran Osmanlı Devleti, Ermenileri durup-dururken niye tehcir etsin ki. Herkes biliyor ki, Sarıkamış bozgunundan sonra Rusların Doğu Anadolu'yu işgali üzerine o bölgelerde yaşayan Ermenilerin, kadın-kız, çoluk-çocuk demeden Müslüman ahalinin tamamını öldürmeleri, tüyleri ürperten katliamlar yapmalarıdır. Üstad Bediüzzaman Said Nursi de bu katliamlardan, Tarihçe-i Hayatı'nda söz etmektedir.

  • Abdurrahman KOÇAK

    24.4.2015 15:41:38

    Tebrikler Sayın Yazar.Araştırma yapmak isteyenlere çok güzel kapı açtınız.Mükemmel bir yazı .

  • Ahmet Zeki

    24.4.2015 15:06:14

    Bu güzel makalenizden dolayı sizi kutluyorum. Mesleyi bilmek isteyenlerin öğrenmesine vesile olması dileklerimle..

  • kamil dağıstanlı

    24.4.2015 12:27:04

    Tarihteki Ermeni Sorunu, Ermenilerin değil, politik bir kimlikle ortaya çıkan ve İngiltere ile Rusya'nın Osmanlı Devleti üzerindeki çıkarlarının çatışmasıdır.

  • kamil dağıstanlı

    24.4.2015 12:26:09

    Ermeni Meselesi Derin Tarih'i ilgilendiren bir mesele ancak, tarihçileri dinleyen kim ! Ermeni Meselesi, ilk defa 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Rusya'nın Doğu Anadolu'da işgal ettiği bazı yerlerdeki Ermenileri, Doğu Anadolu üzerindeki emellerini gerçekleştirmek amacıyla Osmanlı Devleti'ne karşı kışkırtmasıyla başlamıştır. Ermenileri kışkırtanların amacı ise; "Doğu Sorunu" diye adlandırdıkları Osmanlı Devleti'ni parçalamak ve onun toprakları üzerinde kendilerine bağlı küçük milli devletler kurdurmaktır. Ermenileri Osmanlı Devletine karşı tedhiş hareketlerine yüreklendiren Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları'ndaki Ermenilerin bulundukları yerlerde ıslahat yapılmasını ve uygulanmasının kontrolünü de Avrupa büyük devletlerinin üstlendiğini gösteren 16. ve 61. maddelerdir. Bunun üzerine Ermeniler, isteklerini zorla kabul ettirebilmek için silahlı mücadele yani terör'e karar verdiler ve olay bu günlere kadar geldi.

  • zeliha özpamukcu

    24.4.2015 11:52:47

    Konuya ne güzel kapılar açmışsınız.Allah razı olsun.Eminim bu bilgiler belgelerle arşivlerde mevcuttur.Belki bir komisyon kurulurda yazınızda ki muamma gibi görünen noktalar açığa çıkar.Tabi ki bu hükümetten bekleyemeyiz bunu.Camilerde ki bin yıllık halıları koruma adına karışık bir şekilde toplayıpta hangisini hangi camiye ait olduğunu bile tespit edememiş ve ayrıca 2006 dan beri rutubetli ortama terk etmiş bir hükümet bu mühim bir meseleyi çözemez.Allah hakiki ahrarları yeniden kuvvetlendirip ülkemizi muhtaç olduğu hakiki demokrasiye bir an önce kavuşturur.

  • Demokrat Avrupa

    24.4.2015 11:15:53

    En yakin zamanda Kemalizm`den ve Kemalizm`i destekleyen bütün unsurlardan kurtulma ümidiyle....

  • nurcemal

    24.4.2015 10:28:24

    Kıymetli yazarımızın değişik üslubu bize yazılarını değişik bir zevkle okutturuyor.Yalnız konu sorular yumağına döndü,zihnimde. Mesela,ermeni tehcirinin sorumlusu Osmanlı veya Müslümanlar değil,diyor.Tarihi bAZI ÖNEMLİ OLAY VE YAZIŞMALARDAN BAHSEDİYOR, ki bilemiyoruz. Enver'in yazışmaları.. Van Ermeni devleti ile meşhur Rotshild ilişkileri.. Bir de yazarımız yeni bir deyim bulmuş: Proto Kemalistler. Yabancısı olduğumuz bir deyim. Daha başka noktalar da var. Belki yazı uzayacak ama, biz de konuyu tüm boyutlarıyla öğrenmiş olacağız. Fakat tebriklerimizi de esirgemiyoruz.

  • sultan selim

    24.4.2015 09:46:28

    Sayın yazarı giristeki enfes teshisinden dolayi kutluyorumBu sorunun bizce doğru cevabı, “tehcir” hadisesinin Osmanlı ve Türk milletiyle doğrudane alâkalı olmadığındandır. Bu cumle olayi ozetliyor zaten. Alyansist lerin ince ince dokuduklari ve bu Anadolu topraklarinda fitneye en muhim bir sebep olan ve hala cozumlenmesdi engellenin ve sirtimiza kambur olaraknyuklenen bu olayi esefle kiniyoruz. Yazarimizin yaptigi gibi net tanimlamalarla bu meselenin ortaya cikartilmasini, Anadoludaki ümmetin zan altinda daha fazla birakilmamasi umit, dua ve temennide bulunuyoruz

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı