"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsan kâinata nasıl meydan okur?

Süleyman KÖSMENE
16 Ağustos 2018, Perşembe
Recep Albayrak: “Bediüzzaman, ‘İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir.’ diyor. İnsan kâinata nasıl meydan okur? Bu ne demektir?”

İMAN KUVVETİ  

Kâinata meydan okuma kavramı, bir nurdan ibaret olan imanın, tahkiki seviyeye ulaştığında bir kuvvet olarak tezahür ettiğini ifade ediyor.

İnsan eşref-i mahlûkat olarak ahsen-i takvimde yaratılmıştır. İnsanın yaratılışı kâinatta bulunan diğer mahlûkata ve diğer zişuurlara nazaran en güzel bir biçimdedir. Cenâb-ı Hak bu yaratılıştan şöyle haberdar ediyor: “Biz insan-ı ahsen-i takvimde yarattık.”1 Bu yaratılış güzelliğinin yolu iman-ı tahkikiden geçiyor. İmanı ne kadar kâmilse, ne kadar olgunsa, ne kadar güzelse, ne kadar tahkiki bir noktada ise insanın yaratılış güzelliği de o ölçüde tezahür etmiş, meydana çıkmış olur.

Bu manevî bir güzelliktir. Manevî güzellik, iman-ı tahkiki ile zirvelere taşınır ve insan bu güzellikle ahsen-i takvim sırrına ulaşır.

BÖYLE İNSAN KADERİYLE BARIŞIKTIR  

Hiç şüphesiz manevî güzellik maddeyi de, bedeni de, olayları da, musîbetleri de, kâinatı da güzelleştirir. Manevî güzelliğe ulaşmış bir insanın sırtı yere gelmez. Olumsuzluklar onu yıldırmaz. Musîbetler onu sindirmez. Kötülükler onun için güzelliklere geçiş basamakları sayılır. Kâinatta kıyamet kopsa ona korku vermez, dehşet vermez; ancak hayranlık verir, imanını arttırır.

Böyle insan kaderiyle barışıktır. İsyankâr değildir. Başına ne gelse Allah’tan bilir ve hayra yorar. İbrahim Hakkı’nın, “Görelim Mevlâ’m neyler, Neylerse güzel eyler.” teslimiyetindedir. Her şeyi hayra yorar. Hayır umar, hayır bulur. Hüzün böyle insanın semtinden geçmez. Kur’ân’ın şu müjdesi böyle insanadır: “Allah’ın dostlarına ne korku, ne hüzün yoktur.”2

Hiçbir şeyin başıboş olmadığına, her bir şeyin zincirinin bizzat Cenâb-ı Allah’ın elinde olduğuna tam iman etmiştir. Bu iman ona fevkalâde bir güven duygusu, yaşama sevinci ve huzur kazandırmıştır. Her an Allah’ın huzurunda olduğunu bilir. Artık onu hiçbir şey, hiçbir olumsuzluk, hiçbir kötülük yıkamaz!

Böyle insan kibirli değil, mütevazıdır. Küstah değil, saygılıdır. Kaba değil, naziktir, kibardır. Büyüklenmez, kendini insanların en aşağısında bilir.

Böyle insan, “Kim tevazu ederse Allah onu yükseltir.”3 sırrına mazhardır.

ANAHTAR KELİME: TEVEKKÜL 

Kâinata meydan okuyan bir mü’min, “imanın kuvvetine göre, hâdisatın tazyikatından kurtulabilir. ‘Tevekkeltü alallah’ der, sefine-i hayatta kemal-i emniyetle hâdisatın dağlarvari dalgaları içinde seyran eder. Bütün ağırlıklarını Kadîr-i Mutlak’ın yed-i kudretine emanet eder, rahatla dünyadan geçer, berzahta istirahat eder, sonra saadet-i ebediyeye girmek için Cennete uçabilir.”4

Bediüzzaman’a göre, kâinata meydan okumanın anahtar kelimesi tevekküldür. Tevekkül, sebepleri kudret elinin perdesi bilip teşebbüs etmek, sebeplere teşebbüsü fiili duâ kabul etmek, sebeplerin eliyle gelen neticeyi doğrudan Cenâb-ı Hak’tan bilmek ve her şey için tamamen Allah’a minnettar olmaktan ibarettir.

KÂİNAT ONUN ALTINDADIR  

Bu değerlere ulaşan bir mü’minin yeri, kâinatın üstündedir. Kâinat onun altındadır. Onun üstünde sadece Cenâb-ı Hak vardır. Dolayısıyla o herkesten ziyade Cenâb-ı Hakk’ın dostudur, velisidir, habibidir, halilidir, sadık kuludur. Cenâb-ı Hak da herkesten ziyade onun dostudur, velisidir, habibidir, halilidir, Efendisidir.

Böyle bir kulun gözünde dert, Cenâb-ı Hakk’ın iltifatıdır. Hastalık Cenâb-ı Hakk’ın lütfudur. Musîbet Cenâb-ı Hakk’ın nimetidir. Belâ Cenâb-ı Hakk’ın hediyesidir. İyilik Cenâb-ı Hakk’ın ismidir. Rahmet Cenâb-ı Hakk’ın sıfatıdır. Adalet Cenâb-ı Hakk’ın iyiliğidir. Azap Cenâb-ı Hakk’ın adaletidir. Şer Cenâb-ı Hakk’ın güzelliğidir. Hayır Cenâb-ı Hakk’ın keremidir. Üzüntü Cenâb-ı Hakk’ın rahmetidir. Sevinç Cenâb-ı Hakk’ın ikramıdır.

Küre-i arz bomba olsa patlasa, şöyle bir kulun nazarında bu, kudret-i Samedâniyenin harika bir şöleni hükmündedir. Bunu bir facia bilmez, lezzetli bir hayret ile seyreder. Rabbine secde eder, şükreder. Başına bir kötülük gelse sabretmek, bir iyiliğe mazhar olsa şükretmek bu kulun kâinata meydan okuyuşunun resmidir.

GÜNÜN DUÂSI

Allah’ım! İmanımı tahkike ulaştır! Ruhumu ahsen-i takvim üzere sabit kıl! Hadisatın tazyikatına karşı kalbime iman kuvveti ver! Üzüntümü rahmet kıl! Sevincimi kereminle arttır! Hamdimi, şükrümü ziyade eyle! Âmin.

Okunma Sayısı: 2645
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı