"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gelen nesle tuzak kurmayınız!

Faruk ÇAKIR
20 Ağustos 2014, Çarşamba
Türkiye’yi idare edenler “çok önemli işler”le meşgul olduğu için; neslin değil, nesillerin mahvolma tehlikesini göremiyorlar. Tehlike, kapımıza dayanmakla kalmamış; evlerimizin içene kadar girmiş durumda. Biz ise, “çok önemli iş”lerle muşgul olup, hakiki tehlikeyi gözden uzak tutuyoruz.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı rakamlara göre Türkiye’de geçen yıl suça sürüklenen çocuk sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 14,5 artarak 115.439 olmuş. Dikkat edilirse bu rakam, “Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuklar, 2013” istatistiklerini yansıtıyor. Yani, bir çocuk suç işlemiş ve güvenlik birimlerinin haberi olmamışsa rakamlara yansımamış...
“Suça itilen çocuklar”ın yüzde 57,9’unun 15-17 yaş grubunda, yüzde 25’inin 12-14 yaş grubunda, yüzde 17,1’inin ise 11 yaşın altında olduğu ortaya çıkmış.
Bu rakamlar suç işleyenlerle ilgili. Daha dehşetli konular da var . Meselâ, son ayların moda tehlikesi “bonzai” alışkanlığı... Yeni nesil “öldürücü/uyuşturucu” olan bu içecek, çocukları öldürüyor, ölmeyenleri de maalesef sürünmeye mahkum ediyor.
Bakınız, İzmir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Ercan ‘bonzai’ tehlikesi için ne diyor: “Yan etkileri çok ciddidir, ölümcüldür. Hedef kitlesi gençler olduğundan bir neslin kalıcı psikolojik hasarla derin bir yara almasına sebep olacaktır. Bu sentetik halüsinojen ürün, fare zehiri, bitkisel intektisitler, tarım ilâçları, jamaika bitkileri, kokain içermektedir. Diğer kalp damar hastalarından farklı olarak bonzai kullananlarda damarlarında darlıklar olmasa dahi kalp krizi ve ölüm tehlikesi oluşabilir.” (AA, 19 Ağustos 2014)
Bir yanda 2013’de suça itilen 115 bin çocuk, öte yanda kullananlarda psikolojik hasar, yıkım, hastalık sebebi olan ‘bonzai’ tehlikesi... Yüz on beş bin çocuk neyi ifade ediyor, farkında mıyız? Türkiye’de, anadoludaki bazı illerin ortalama nüfusu yüz bin civarındadır. Bir şehrin nüfusunun toptan ‘suçlu’ olduğunu düşünün... Ya da 10 bin nüfuslu 10 ilçede yaşayanların tamamının ‘suçlu’ olduğunu aklınıza getirin. Tehlikenin ne kadar büyük olduğu ortaya çıkmaz mı?
Bu tehlike karşısında ne yapalım, oturup ağlayalım mı? Elbette ağlamayalım, ama karşımızdaki tehlikenin büyüklüğünü farkedelim. Önce kendimizi, sonra da Türkiye’de yaşayanları yanıltmaya ve kandırmaya çalışmayalım. Karşımızda ciddi bir tehlike var ve bu tehlike her geçen gün artma istidadı gösteriyor. Elbette bu tehlikenin çaresi de vardır. Bize ve Türkiye’yi idare edenlere düşen; bu çarelere başvurmak, çareleri uygulama safhasına koymak olmalı. “Her şey yolunda. Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacak” diyerek, kapımızdaki tehlikeyi görmezden gelmeyelim. Böyle ciddî bir tehlike karşımızda varken, dünyanın 7. büyük ekonomisi olsak sevinebilir miyiz?
Çocuklarımıza ve gençlerimize tuzak kuranlara, Bediüzzaman’ın bir asır önce seslendiği gibi seslenelim: “Ey iki hayatın ruhu hükmünde olan İslâmiyeti bırakan iki ayaklı mezar-ı müteharrik bedbahtlar! Gelen neslin kapısında durmayınız! Mezar sizi bekliyor, çekiliniz. Ta ki, hakîkat-ı İslâmîyeyi hakkıyla kâinat üzerinde temevvücsâz edecek olan nesl-i cedîd gelsin.” (Münâzarât, s. 89.)
“Nesl-i cedid”e kurulan tuzakların farkına varalım ve bozulması için de fiilî ve kavlî dualarımızı eksik etmeyelim...

Okunma Sayısı: 1454
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı