"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Denetim mekanizmalarını ıskat…

Cevher İLHAN
05 Temmuz 2012, Perşembe
Komşu Suriye ile tırmanan kriz ve gece yarısı çıkarılan özel yetkili mahkemelerin bölge ağır ceza mahkemelerine dönüştürüldüğü “3. yargı paketi”ne dair tartışmaların gürültüsünde “devletin harcamaları denetlemesi”nin kısıtlanması oldu-bittisinin üzerinde durulmadı.

Anayasa’nın 160. maddesi, Sayıştay’a “merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idâreleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını TBMM adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak” görevini veriyor.
Ne var ki AKP iktidarı, sadece “askerî harcamaları” denetim dışında tutmakla kalmadı. Anayasaya göre asıl fonksiyonu devletin harcamalarını denetlemek olan Sayıştay’ın “denetim yetkisi”ni büyük ölçüde tırpanladı. Apar topar çıkarılan değişiklikle, hükûmetin, bakanlıkların genelge ve yönetmeliklerine göre iş ve işlem yapan kamu kurum ve kuruluşlarının faaliyetlerinin Sayıştay tarafından kanuna uygunluk bakımından denetlenemeyeceği; kamu idarelerinin bütün hesap ve işlemlerinin gerekliliği, ölçülülüğü, etkililiği, ekonomikliği, verimliliği gibi konularda denetim raporu düzenlenemeyeceği kaydı getirildi.
Gerçek şu ki son dönemde “Sayıştay Kanunu”na da el atan hükûmet, Türkiye’nin “AB ulusal programı”nda söz verdiği ve “ilerleme raporları”nda Ankara’ya iletilen “yolsuzlukların önlenmesi” ve “kamu denetçiliğinin geliştirilmesi” için AB normlarına uyum ve uygulamada yargı bağımsızlığının sağlanması ile denetim mekanizmalarının geliştirilmesi taahhüdünü yerine getirmiyor.
Tam tersine, devletin harcamalarının denetlenmesine dair “uyum yasaları”nı çıkarmak yerine, “torba kanunları”na sokuşturulan “yasal düzenlemeler”le, Sayıştay’ın başına çuval geçirilip devlet harcamalarının denetlenmesi ortadan kaldırılıyor…

“YASAL OPERASYON”  
Bilindiği gibi, daha önce özel kanunlarla kurulan ve kamu payı yüzde 50’nin altına düşen kamu şirketlerinin ancak ortaklık hakkı yönüyle denetlenebileceğine dair hükümle, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu denetiminin kapsamı dışında tutulmuştu.
Bu bağlamda, bu tür kuruluş, müessese, birlik, işletme ve şirketlerin harcadıkları kamu kaynaklarının doğru, etkin, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp kullanılmadığının, kamu zararına yol açıp açmadığının denetimi yapılamaz hale getirilmişti.
Tıpkı son değişiklikle “denetim raporlarında kamu idaresinin takdir yetkisini kısıtlayacak veya ortadan kaldıracak görüş ve talepte bulunamayacağı” sınırlamasında olduğu gibi, “Sayıştay tarafından yerindelik denetiminin yapılamayacağı, idârenin takdir yetkisini sınırlayacak ve ortadan kaldıracak karar alınamayacağı” ibâresiyle kamu kurumlarının denetlenmesi yetkisi peşinen biçilmişti.
Özetle kanun metninde, “denetimin genel kabul görmüş uluslar arası standartlara uygun olarak yürütüleceği” taahhüdüne rağmen, Sayıştay’ın denetim bağımsızlığı ortadan kaldırılıp etkisizleştirilmiş, “kamu performans denetimi” yetkisi devre dışı bırakılıp  “denetim raporları”nın işleme konulmamasıyla işlevsiz bırakılmıştı. Buna bağlı olarak, Karadeniz Sahil Yolu, Deriner Barajı ve hafif raylı sistemler gibi çok önemli ihâle dosyalarının aralarında bulunduğu 73 tezkere, “eski tarihli olduğu” ve “güncelliğini yitirdiği” gerekçesiyle “yasal operasyon”la gündemden kaldırılıp denetim dışında tutuldu.

DEVLET DENETİMDEN KAÇIRILIYOR
Anlaşılan o ki, son çıkarılan Kamu Denetçiliği / “ombudsman yasası”nda “askerî işler”in denetimden kaçırılması misali, AKP hükûmetinin kendisi de harcamalarını denetimden kaçırıyor. “Özelleştirmelerde yolsuzluk” ve “ihâleye fesat karıştırma” iddialarının soruşturulmasının önüne engeller koyuyor.
En son “4+4+4 sistemi”nde 20 milyarlık “tablet projesi”nin devlet ihâlelerini denetleyen Kamu İhale Kurumu’nun denetiminden çıkarılmasına dair itiraz ve iddialara Başbakan’ın büyük tepki göstermesi, bunun göstergesi. 
Doğrusu daha “tablet ihâlesi” yapılmadan, “Fatih projesi” kapsamındaki “akıllı tahta” ve bilgi teknolojisi satın alınmasına dair ihâlenin yargıdan dönmesi, Kamu İhale Kurumu’nun (KİK) gerçekleştirdiği akıllı tahta ihalesinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurması ve peşinden KİK’in daha önce ihâle sürecine yapılan, ama reddettiği itirazları değerlendirmeye almak durumunda kalması da bunun bir örneği.
Oysa devletin, devlet harcamalarının uluslar arası standartlarda denetime tabi tutulması, demokratik sistemin bir gereği. Aksi halde denetim mekanizmalarının ıskat edilip işlevinden edilmesiyle, “siyasî iktidarın kirli çamaşırlarını yıkama merkezi” haline getirilmesi, en evvel iktidarı yıpratır. Türkiye’nin demokratikleşme irâdesi enerjisi boşa harcanır, malî gücü ve ekonomik kaynakları, yolsuzluklar, ihâleye fesat karıştırma ve su-i istimallerle tüketilir. 
Güçlü demokratik devlet, denetim mekanizmalarının bağımsızca işlediği devlettir…

Okunma Sayısı: 1204
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı