"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fotoğrafın anlattığı

Saliha FERŞADOĞLU
26 Eylül 2012, Çarşamba
Bir fotoğraf: Deniz kenarında güneşlenen insanlar ve altı adamın yüklendiği kapkara bir tabut.

Olay gazetelere küçük bir sütunda, şu başlıkla yansıyor: “Ölümüne aldırış bile etmediler.” İsveçli turist Bodrum’da boğularak can vermiş. Aynı plajda denize girenler cansız bedenin etrafında hiçbir şey olmamış gibi yüzmeye, güneşlenmeye devam etmiş.
Haberi okuyunca zihnimden pek çok psiko-sosyal kuramın öncüleri tesbitleriyle selâm verip geçti. Ancak kalıplar üzerinden değerlendirmeler yaparak insanlığa dair tahlillerde bulunmak yerine daha basit bir cümle üstün geldi hepsinin yerine: “Doğrusu insan çok zalim, çok cahildir.”
Bu âyet, kendini ve Rabbini bilmekle mükellef tutulan insanın tabiatını müthiş bir şekilde tanımlarken emaneti yüklenen nefis sahibinin aslında bu yüklenişte sadece kendisiyle sınırlı kalmadığını da hatırlatıyor.
Zira insan, yapısı itibariyle başkaları ve çevresiyle de ilgili. Sosyalliğini bizzat buna borçlu. Allah’ın halifesi oluşu ona çokça sorumluluklar yüklüyor. Fakat bugünün insanı vazifelerinden ya habersiz kalmayı yahut onları reddetmeyi seçiyor. Hem de inatçı bir vurdumduymazlıkla.
Oysa mesuliyet duygusudur bize insanlığımızı hatırlatan, vicdanımızı harekete geçiren, göğsümüzdeki imanı kavileştiren.
“İman insanı insan eder, belki insanı sultan eder.” sözüne bir de bu noktadan bakmalı. “İnsan” olmanın hakikî manasına odaklanmalı.
Zannederim bu yüzden (zayıf iman) cansız bir beden dahi “ibret” olmaktan çıkmış, manasız bir hal almış insanlığın gözünde.
Haberin bize anlatmak istediği gayet açık: Artık ne yazık ki hiçbir şey bizi eskisi kadar etkilemiyor! Hislendirmiyor! Duygularımızı harekete geçiremiyor!
Her şey o kadar sıradan ve bir o kadar bayağı.
Ne şiddet haberleri, ne de zulümler, işkenceler ruhumuzu sarsabiliyor…
Merhamet, acıma ve yardımlaşmayla örülü ahlâkî değerlerimiz kan kaybediyor. Adeta kör, sağır ve dilsiz bir mecnuna dönmüşüz de kaybettiklerimizin ardından ağlayanımız yok. Dilimizde bir yaşamaktır tutturuyoruz ısrarla. Lâkin nasıl bir yaşamak?
Yoksul, sersefil; duygularından arınmış modern dünyanın telâşsız düşkünleri. Şimdilerde halimizi en iyi özetleyen cümle bu.
Kendi kendimizle hesaplaşmanın vakti sanırım geçiyor bile.
“Mesuliyet imana dayanan bir duygudur.” diyen Mustafa Kutlu’ya katılmamak mümkün mü…

Okunma Sayısı: 948
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı