"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Terörle mücadelede netice almak…

Cevher İLHAN
22 Ekim 2011, Cumartesi
Kanlı terör saldırılarından sonra, Kuzey Irak’a “kara harekâtı”nın başladığı ve Meclis’te gizli “terör görüşmeleri”nin yapıldığı sırada, terörle mücadelede zâfiyet istifhamları peşpeşe üşüşüyor.

Partisinin son Kızılcahamam kampında Başbakan, “Terörle mücadelede yeni bir dönem başladı, şartlar neyi gerektiriyorsa o yapılıyor ve yapılacak” diye teminat vermişti.
İçişleri Bakanı, “istihbarî bilgilere dayalı olarak bu operasyonlar yapılıyor” demiş; “açılım’dan sorumlu Başbakan Yardımcısı, “Yurt içi ve yurt dışı operasyonlar çok başarı olduğunu” söylemişti.
Bu sözlerin üzerinden çok geçmeden, Bitlis ve Hakkâri-Çukurca’da otuz insanımızı katleden kanlı saldırılar oldu. Bölgeye “gizli ziyareti”nin ardından meydana gelen bu saldırılara karşı, daha önce “Güzel şeyler olacak” diyen Cumhurbaşkanı, “İntikamımız büyük olacak” diye konuştu, Başbakan, “hesap sorulacağını” açıkladı. Ve çok geçmeden Kuzey Irak’a “kara harekâtı”nın başladığı bildirildi…
Ancak, saldırıya dair soruların cevabı verilmiş değil. Sekiz-on noktada aynı anda, 1992’den bu yana yapılan dördüncü büyük terör saldırısının en az ikiyüz-üçyüz kişilik kalabalık terörist grubunun sınırın öbür yanındaki başta Zap olmak üzere terörist kamplardan geldikleri tesbiti yapılıyor. 
Yörede teröristlerin günlerce katırlarla bölgeye silâh ve mühimmat taşıyıp yığınak yaptığı vâhim ifâdeleri var. Konunun uzmanları, böyle bir saldırının haftalarca süren kapsamlı bir hazırlıkla yapılabileceğine dikkat çekiyorlar.
Bu durum, sınırın kevgire döndüğünü göstermekle birlikte, sevk ve idârede ciddî hataları, istihbaratta koordinasyon eksikliğini su yüzüne çıkarmakta. İsrail’in insansız casus uçağı Heronların ve ABD’nin “anlık ortak istihbarat paylaşımı” anlaşmasının ne işe yaradığı sorusunu sordurmakta…

CEVAP BEKLEYEN SORULAR…
Gerçekten daha önce dört defa basılan Keklikderesi karakolunun beşinci kez basılmasına karşı neden tedbir alınmadı? Gül’ün bölgeden dönmesinin akabinde, Habur Şov’un yıldönümünde, benzer saldırının tekrarlanabileceği neden öngörülmedi? Neden aynı hatalar hep tekrarlanıyor?
PKK’nın her yıl kış öncesi, ortalığı ayağa kaldırıp “ses getirecek” terör saldırılarıyla  “terör sezonu”nu kapattığı bilindiği halde ve seçimden sonra Öcalan’dan Karayılan’a “eylemsizlik süreci”nin bitip “terörün tırmanacağı!” tehditlerinin savrulduğu ortamda, niçin bu tür saldırılar hesaplanmadı?
Sonra, yüzlerce terörist nasıl sınırdan sızıp Çukurca’yı sardı? Onca havan topu, ağır makineli silâh ve mühimmatı nasıl sınırdan geçirip çevredeki dağlara taşıdılar? Hiç mi bunun istihbaratı alınmadı?
Bütün bunlar bir yana, şehid askerlerden birinin saldırıdan bir gün önce İstanbul’daki âilesini arayıp “Saldırı bekliyoruz” demesinden, “saldırı ihbarının verildiği” söylentisine kadar, istihbarî bilgilerin temerküz edilmeyip yeterince değerlendirilmediğine dair bir dizi soru cevapsız kalıyor.
Genelkurmay’ın hava muhalefetinden Heronların havalanmadığı açıklaması ve uçakların ancak ertesi gün saat on beşte sıcak tâkibe başladığı haberleri, ortalığı daha da bulandırıyor…

“KARA HAREKÂTI” NE NETİCE VERİR?
Bu muammada, Başbakan’ın “Bıçak kemiğe dayandı, Ramazan’a hürmeten sabrediyoruz, ama Ramazan’ın bitmesiyle birlikte barışın milâdı çok daha farklı olacak ve faturası ağır olacaktır” restinden bu yana terörle mücadelede ilâveten ne yapıldığı sorusu soruluyor.
Ayrıca bu sürede, hükûmetten gelen demeçlere dayanarak, medyada “özel harekât”ın yeniden devreye sokulduğu, hudut bölgelerine artık “profesyonel birlikler”in konuşlandığı, “uzman eğitimli askerlerin sınırı koruduğu” ve “terörle etkin mücadele edildiği”ne dair “manşetler” atıldı…
Ne var ki son saldırıda, şehidlerin yine üç-beş aylık erler ve birkaç aylık profesyonellik eğitimi almamış “uzman erbaşlar” olduğu ortaya çıkması, bu husustaki sözleri havada bıraktırıyor…
Diğer yandan, yüzlerce kilometre içerideki İmadiye, Metina, Gare ve Kandil’deki terörist yuvaları bir yana, başta Zap olmak üzere sınırın hemen ardındaki Hakurk, Avaşin, Haftanin gibi yüzlerce mağaranın yer aldığı onlarca terörist kampının tasfiyesinde, tıpkı dağı taşı bombalamakla kalan “hava harekâtları” gibi “kara harekâtları”nın bir sonuç vermediği ortada.
Bundandır ki, yeterince istihbaratı sağlanmadan, taktik ve stratejileri belirlenmeden apar-topar klâsik ordu yapısıyla onbinlerce askerin birkaç kilometreden öteye gidemediği “26. kara harekâtı”nın da şimdiye kadarki “25 kara harekâtı” gibi bir netice vermeyeceğinden endişe ediliyor.
Görünen o ki, bu son “harekât” da, halkın infiâlini dindirmek, tepkisini yatıştırmak hesâbına yapılmakta. Oysa terörle mücadelede “sonuçsuz harekâtlar”la beklentilerin boşa çıkması, yılgınlığı ve infiâli daha da arttırır; çâresizlik içinde süreci baltalar, iç barışı daha da çıkmaza sokar.
Günü kurtarmaya mâtuf günübirlik politikalar yerine köklü ve netice alıcı tedbirler alınmalı…

Okunma Sayısı: 1080
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı