Amerika ve işgal ortaklarının İsrail’le birlikte PKK terör örgütünü koruyup kolladığı, Amerikan istihbaratının bilgisi ve izniyle işgalcilerin teröristleri yeni tekniklerle eğittiği ortada iken; ısrarla ABD’nin göz ardı edilip AB’nin nazara verilmesi, bunlardan biri.
Başta Başbakan olmak üzere, ilgili bakanların, Bush’un dostları Sarkozy’nin Fransa’sında, Merkel’in Almanya’sında ve Berlusconi’nin İtalya’sındaki hükümetlerin Amerikan eksenindeki politikalarını eleştirmek yerine, her fırsatta AB’ye veryansın etmeleri, terör örgütüne her türlü lojistik desteği verdiği ayân-beyân olan ABD’yi atlamaları, daha çarpıcı bir durumu ortaya çıkarıyor.
Erdoğan, NATO bünyesinde Libya’ya birlikte müdahale ettiği Sarkozy’den, oğlunun düğününe çağıracak kadar yakınlık gösterdiği ve “dostum” dediği Berlusconi’den bunun hesabını soracağına, “teröre destek hesabı”nı “bazı Avrupa ülkeleri” cümlesi perdesinde geçiştiriyor, topyekûn AB’yi sorumlu tutuyor…
Hükümet, Peygamberimize (asm) dil uzatan karikatürlerin yayınlanmasını “basın özgürlüğü” olarak gören Danimarka eski Başbakanı Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri olmasına dair itirazını, Rasmussen “özür dilemediği” halde kaldıran, NATO’nun Amerikan Füze Kalkanını Türkiye’ye konuşlandırılmasını kabul eden AKP hükûmeti, Türkiye’ye yönelik teröre tavır konulmamasını gündeme getirmiyor.
Başbakan en son partisinin Kızılcahamam kampında, yine AB’ye sert çıkıyor. Ankara’nın 35 başlıktan ancak birini açıp kapadığı müzakere sürecindeki başarısızlığı AB’ye yüklüyor. “Varsın onlar kendi ayak oyunlarını sürdürsünler, varsın verdikleri sözleri tutmasınlar, zaten halleri ortada, dökülüyorlar, herşeyleri dökülüyor, üyeleri dökülüyor” diye eleştiriyor. Ankara’nın demokratikleşme ve özgürlüklerde verdiği sözleri ne derece yerine getirdiğine bakmadan, AB’nin Türkiye İlerleme Raporuna karşı, AB’yi “akıl tutulması” içinde olmakla suçluyor.
Daha önce defalarca rest çekip meydan okuduğu gibi, Kıbrıs konusu üzerinden AB’yi topa tutuyor. Ancak, ABD’nin teröre açık desteğine karşı tek kelime sarf etmiyor. Bush’un Türkiye’yi “stratejik ortak”, Obama’nın “model ortak” ilânına karşı, işgal ve kontrolündeki Kuzey Irak’ta Türkiye’yi bölüp parçalamayı hedef alan ve otuz bin insanını katleden terör örgütünü tasfiye etmediğinin hesabını sormuyor…
Dörtyüz terörist, günlerce sınırdan sızarak havan topundan ağır makineli tüfeklere kadar onca silâh ve mühimmatı Çukurca’nın çevresine yığıyor. Ancak İsrail’in insansız casus uçağı Heronlar bunları görmüyor...
ABD ve Kuzey Irak yerel yönetiminin, neden lojistik desteği, uyuşturucu ve silâh kaçakçılığını kesmeyip teröre her türlü politik, askerî, istihbarî, psikolojik, diplomatik ve finans desteği verdiğini sorgulamıyor. Bunun yerine, AB’yi suçluyor.