"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye’nin iki kırmızı kitabı

Yusuf ÇAĞLAYAN
21 Kasım 2014, Cuma
Türkiye’nin iki kırmızı kitabı var. Her ikisinin zuhuru da aşağı yukarı aynı yıllara tekabül ediyor ve Cumhuriyetle yaşıt sayılırlar.

Birisi gizlidir. Kozmik odalarda ve kasalar içinde saklanır ve TBMM üyelerinden ve hatta bakanlardan bile gizlidir. Diğeri, açık ve alenen hem devlet erkânı ve hem de halk tarafından bilinir, okunur, farklı dillere çevrilir. 

BİRİNCİ KIRMIZI KİTAP: Millî Güvenlik Siyaset Belgesi

Gizli kırmızı kitap, “Millî Güvenlik Siyaset Belgesi”dir. Ana fikri, “Demokratik bir Türkiye bütün kalamaz, bütün bir Türkiye demokratik olamaz” şeklindedir. Hiyerarşik, dışlayıcı, vesile-i tahakküm olan ve asimile edici menfi bir milliyet anlayışını merkezileştirir. Dolayısıyla, devleti “menfi milliyet” paradigması ile örgütler. Bu paradigmaya göre bir güvenlik sistemi ve kültürü geliştirir. Uygun düşmeyen düşünce, inanç ve bunların mensuplarını fiili ve potansiyel tehdit kategorisine iter. Özgürlük-güvenlik dengesini hiçbir zaman kuramaz. Orduya bir iç güvenlik kurumu özelliği kazandırır. Yargının hukuka uygunluk değil, resmî ideolojiye uygunluk denetimine yol açar. Devlet ve kurumları, evrensel standartlarda temel hak ve özgürlüklerin teminatı olma özelliğinden uzak kalır. Yüz yıllık süreç içinde, gizli kırmızı kitap temelli manipülasyonlarla demokratikleşme ve demokratik bir anayasa yapma girişimleri provoke edilmiş ve gerektiğinde darbeler yapılmıştır. Millî Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği de yapan emekli orgeneral Doğan Beyazıt’ın ifadesi ile, “Aslolan Kırmızı Kitaptır ve iktidara gelen parti kitabı görünce politikalarını değiştirir.” (Sedat Laçiner. http://www.internethaber.com/kirmizi-kitap-16863y.htm?interstitial=true) Yani milletin iradesi ile iktidara gelen hükümetler, milletin iradesini değil, bu kırmızı kitabın arkasındaki gizli iradeyi temsil ederler. TBMM’nin yasama yetkisi bu gizli kırmızı kitap ile sınırlıdır. 
Türkiye, bu günlere sözünü ettiğimiz bu gizli kırmızı kitabın refakatinde gelmiştir. Türkiye bu kırmızı kitaptan beslenen ideolojik atmosferde bir özgürlük-güvenlik kısırdöngüsüne düşmüştür. Milletin ortak kimlik değerleri ile barışık olmayan, devleti ve kurumları ve eğitimi bu değerlere karşı örgütleyen ve bu değerleri iç tehdit kabul edip tahrip eden gizli kırmızı kitap, toplumu birbirine bağlayan harcı ve çimentoyu yok etmiştir. Toplumun dikişleri atmaya başlamış, topluma sosyal bir felç arız olmuştur. Bu da güvenlikçi uygulamaların yoğunlaşmasına yol açmıştır. Öyle ki, bütün ülkede yoğun bir tahakküm ortamı oluşmuştur. Bu tahakküm darbelerle tavan yapmıştır. Gelinen durum itibariyle Türkiye menfi milliyet anlayışının pençesinde var olma mücadelesi vermektedir. 

İKİNCİ KIRMIZI KİTAP: Risale-i Nur Külliyatı

Aleni olan ve sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada ve altmış dilde neşredilmiş olan kırmızı kitap ise, Risale-i Nur Külliyatıdır. Daha 1900’lü yılların başında Hutbe-i Şamiye Risalesi ile İslâm kardeşliğinin ve Münâzarât isimli Risalesi ile Türk-Kürt kardeşliğinin temel esaslarını tesbit etmiş ve bu doğrultuda bir sosyolojik süreç başlatmıştır. Son dönem Osmanlı’dan itibaren Türk-Kürt kopuşunun tehlikesine dikkat çekmiş ve mütemadiyen eğitim tedbirleri alınması için her dönemin idarecilerine çağrıda bulunmuştur. “Şark’ı Garbla, devleti milletle bağlayacak ortak paydaları” nazara vermiştir. Risale-i Nur’a göre, “Şark hamiyet-i diniye” ile ayakta durur. Hamiyet-i diniye esas, hamiyet-i milliye tabidir. Milliyetin riyasetinde bir din anlayışı zararlıdır. Hamiyet-i milliye, hamiyet-i diniyeye tabi olmazsa, menfi milliyet baş gösterir ve çatışma üretir. Risale-i Nur, dinin kuvvetini milliyetin kuvvetine değil, milliyetin kuvvetini dinin kuvvetine ekler. Dini, milliyeti, mezhebi siyasete alet eden siyaset cereyanları ile barışık değildir. Bu sebeple Şarkı ihyâ etmek için evvelâ dinî hissiyatın riyasetini ihyâ etmeyi esas alır. Ta ki, milliyet hissiyatları dine tabi olsun ve farklılıklar dini bağlamda ehilleşsin, dost ve kardeş olsun. Cumhuriyetin kuruluşunda milliyetin merkezileştirilmesini tehlikeli bulmuştur. Cumhuriyetin kurucularını, “Şark’ı ayağa kaldıracak din ve kalbdir. Şark’ın fıtratına muvafık bir cereyan veriniz. Yoksa sa’yiniz ya hebaen gider veya muvakkat, sathî kalır...” diyerek ikaz etmiştir. (Tarihçe-i Hayat-Meclis-i Mebusan’a Hitap) Milliyet merkezli siyasal sistemlerin, İslâm ülkelerinin kendi içinde olduğu kadar, aralarında da dayanışma değil çatışma üreteceğini tesbit etmiştir. “Ey Türk kardeş! Bilhâssa sen dikkat et! Senin milliyetin İslâmiyetle imtizaç etmiş. Ondan kabil-i tefrik değil. Tefrik etsen, mahvsın!” (Mektubat, s. 324 ) ve “Ey... bedbaht hamiyetfürûş! Dikkat et; bu milletin bazılarının din ile bağlandıkları râbıtaları kopmasın. Eğer böyle ahmakâne, körü körüne topuzların altında bazıların dinden râbıtaları kopsa, o vakit hayat-ı ictimâiyede bir semm-i katil hükmünde o dinsizler zarar verecekler” ifadeleri ile adeta, bu gün İslâm bölgesinde ve Türkiye’de yaşanan “menfi milliyet” merkezli çatışmaları öngörmüştür. (Lemalar, Onyedinci Lema, Yedinci Nota)

Çözüm Hangisinde?

Görüldüğü üzere, İkinci Kırmızı kitap, militarist değil, sosyolojik bakış açısına sahiptir ve ortak kimlik değerlerini merkeze alarak, bu merkezden beslenen bir sosyolojik bütünleşmeyi ve sürekliliği esas alır. Sosyolojik bir güvenlik sistemi kurar. Bu kırmızı külliyat meydandadır. Ulaşmak en fazla yarım saatimizi alır. Yine Başşehrin bir semtindeki bir Risale-i Nur dersanesine uğramak birkaç saatimizi alır. Tanışma faslında göreceksiniz ki, Türk-Kürt bütünleşmesi ontolojik, epistemolojik ve sosyolojik derinlikleri ile tam gerçekleşmiştir. Çözümü, iç düşman, hain, yok etme ve “T. C.” söylemleri ile bu ülkeyi düşman kardeşler ve devlet düşmanları ülkesi haline getirenlerin semtlerinde değil, muhabbetle sohbet edip, kırmızı kitap okuyup, çay içenlerin semtlerinde aramak gerekmez mi?  

Okunma Sayısı: 2459
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı