Ve deizm, yani Allah’ın varlığına inandığı halde dinleri kabul etmemek ve dolayısıyla dinin yasak ve emirlerine icabet etmemek de dalâlet hali...

Fakat bence günümüz gençliği arasında yaygın olan, en azından benim gözlemlediğim kadarıyla inanç var... Emir ve yasakları kabul de var, ama maalesef tembellik ve başıboşluktan ötürü riayet eksikliği var.

Namaz kıl deme. İçki haramdır deme. Zinadan, flörtten bahsetme. Oruca da güç yetirme. Zekâtı zaten gündeme bile getirme. 

Faiz; amaaan onu gençlere değil en dindar olana bile deme... Bankasız kredisiz iş göreni bulursan helâl olsun de. Diğerlerini yapamayınca haccı zaten gündeme hiç getirme. Varsa yoksa ‘Rabbim kalbimi biliyor, affeder’ de...

Kısaca nefsin haz ve isteklerini önceleyen ve rahata aşırı düşkün bir çağda şahsî sorumluluklarını bile yerine getirmeye üşenen bir nesille yüzyüzeyiz.

İman var, ama taklidî. Yaşayış keyfe ma yeşa yaşayıp gününü gün edenlerin taklidi. Sorumluluk almaya yok hali mecali. Nerde kalmış dinî mükellefiyetlerin tatbiki?

Ahireti düşünmeye set koymuşken, bunca oyun ve oyuncak hüküm ferma olmuşken, günü  kurtarmaya bakan anlayışın hakimiyeti varken... Demem o ki; Allah’ı bildiren, sevdiren bir dil ile konuşmayı bilmiyor ve daha kötüsü İslâm ahlâkı ile ahlâklanmıyorsan; “Gençler niye deizme kayıyor acaba?” deme! 

Tahkikî imanı ve güzel ahlâkı hakim kılarsan ve gönüllerin fethini sağlayabilen bir dil ile dâveti başarırsan, icabet de gelir taat ve ibadet de, demedi deme...

Zira ‘kalk, yap, git, gel’ bile diyemiyorsun. Çocuk terbiyesinde artık katı bir dil ve tavır ile yola getirmek bu zamanın yöntemi değil. Zaten Kur’ânî bir dil de değil.

Zira; “Ey babacığım... Eyyy oğulcuğum’ hitapları ile konuşan peygamber kıssaları var. 

Dilini değiştir, halini güzelleştir, güzel arkadaş ve cemiyet çevresinde bulunsun, çocukların gül bahçesinde dolaşsın.

Helâl dairenin keyfe kâfi olduğunu ispat eden hal ile hallensin. Din dünyadan el etek çekmek değil, dünyayı içindekilerle beraber bir tefekkür, bir esma ayinesi, bir imtihan ve ticaret yeri bilsin bellesin. Hakikî lezzet ve saadet içinde yaşasın hayatını.

İşte o zaman zaten hiç deme “Namazını kıldın mı, Kur’ân okudun mu?” Zaten sen dedin diye değil, Allah istedi diye yapacak.

İşte o zaman bak evlâdına, bak gençliğe. Şükürler, sevinçler içinde ol da; binler maşallah çek, sonsuz hamdolsun de.