"Gerçekten" haber verir 18 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Basından Seçmeler

Bu anayasa ile hiçbir şey yapılamaz

Başbakanımız Sayın Erdoğan Cuma günü Ankara-Eskişehir hızlı tren yolculuğunda gazetecilerin sorularına cevap veriyor ve yeni bir anayasa yapımıyla ilgili soruya da seçim sonrası gündemlerinde yeni bir anayasa yapımının olmadığını, dört ya da beş noktada değişikliğe gideceklerini ve orada duracaklarını ifade ediyor.

1982 darbe Anayasası üzerinde yapılan, yapılacak değişiklikler yeni bir konu değil.

Yanılmıyorsam 1995 senesinden günümüze yaklaşık 45 maddede değişikliğe gidildi, herhalde bundan sonra da biraz daha değişiklik yapılacak.

(...)

1982 Anayasası’ndan demokratik, özgürlükçü, çağdaş bir hukuk devleti normlarına uygun bir anayasa çıkarmak olanaksız.

Şayet, siyaset ülkemizin daha iyi bir anayasaya ihtiyaç duyduğunu düşünüyorsa, yapılması gereken yegane iş, geçmiş tecrübeler ışığında yeni bir anayasa hazırlamaktır.

(...)

1982 Anayasası’nın ruhu bozuktur.

Üzerinde yapılan ve yapılacak estetik düzeltmeler, bu bozuk ruhu iyileştirmeye yetmeyecek ve tüm uygulama ve kararlara bu bozuk ruh damgasını vuracaktır. 1982 Anayasası’nın öyle bir dibacesi, giriş bölümü vardır ki, ilkokul müsamere tiradlarının bile düzey olarak çok altındadır.

Anayasayı belirleyen, anayasanın diğer maddeleri ile eş değer tutulan bu dibace tümüyle değişmeden, yani 1982 ruhuyla hesaplaşmadan daha iyi bir anayasa, değil 50 madde, 150 madde değiştirilse, mümkün değildir.

Bu anayasanın ruhunun en kötü yanı, demokrasi ve hukuk devleti garabetini bir kenara koyun, istikrarlı bir büyümenin önünde engel oluşturmasıdır. İstikrarlı yüksek büyüme oranlarıyla anayasaların ruhları arasında sanıldığından çok daha fazla ilişki mevcuttur.

Bu anayasa tümüyle değişmeden ülkemizde ne Ergenekon türü belaları kalıcı olarak defetmek, ne arzulanır bir sivil-asker ilişkisi kurmak ve belki de en önemlisi ne de yüksek büyüme oranlarını kalıcı kılmak mümkün olacaktır.

Star, 17.3.2009

Eser Karakaş

18.03.2009


Asker demokrasinin neresinde?

Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Salim Dervişoğlu’nun Yeni Şafak’tan Mehmet Gündem’e verdiği röportaj üzerinde durmaya değer.

Özellikle Kürt meselesi hakkında söyledikleri, ‘devlet’in bu konuda önemli bir yaklaşım ve siyaset değişikliğine hazır olduğunun da bir işareti sayılabilir. “Kürt meselesi imkânlarımızı yutuyor, kanımızı emiyor, dünyadaki etkinliğimizi azaltıyor, psikolojimizi bozuyor, insanlarımız şehit oluyor. Kürt meselesi üzerinde cesaretle düşünmemiz lazım, sadece askerî yöntemlerle çözülmez... Sorunun kökünü kurutmak lazım.”

Bu tespitler, en azından bazı askerlerin nereden nereye geldiklerinin bir göstergesi. Bir diyeceğimiz yok, olamaz da... Üzerinde duracağımız, Dervişoğlu’nun bir ifadesi; askerin demokrasi ile arasındaki ‘soğukluk’un şifrelerini ele veren bir ifadesi. Mehmet Gündem’in ‘Devlette kurumlar arasında sorunlar var mı?’ sorusuna verdiği cevapta asker ile siyaset arasında karşılıklı bir tereddüdün varlığını kabul edip bunun 1950’den beri bütün dönemler için geçerli olduğunu söylüyor emekli Oramiral. Sonra da ilave ediyor: “Askerler iktidara gelenlerle aynı paralelde düşünmüyorlar.”

Röportajın koptuğu yer burası. Siyasal iktidarlar askerle hangi konularda, neden ‘paralel düşünsünler’? Paralel düşünmeyince ne yapmalı? Hükümetler seçmene karşı sorumludurlar, onlara hesap verirler. Seçmenin beklentilerine cevap veremeyen partileri seçmen iktidardan uzaklaştırır. Yani halk, iktidar ile ‘paralel düşünmeyince’ iktidar partisini gönderir, bir başkasını seçer. Peki asker, memleket meseleleri hakkında siyasal iktidarla ‘paralel düşünmeyince’ ne yapar? Darbeyle, olmadı muhtırayla, yok bildiriyle iktidardan uzaklaştırmaya mı çalışır? Yakın siyasî tarihimiz bunun en az dört örneğine şahit... Tabii mesele sadece bir ‘görüş ayrılığı’ meselesi değil; ‘kim bu ülkeyi yönetecek’ meselesi. Bu büyük ‘sorun’u çözmek için milleti hakem sayanlarla, bu hakkı ve yetkiyi kendilerinde görenler arasındaki bir ‘fikir ayrılığı’ndan söz ediyoruz. Yoksa 1950’den beri her seçimle gelen her iktidar orduyla nasıl ters düşünebilir?

Yani sorun ‘yapısal’, demokrasiyle alakalı; daha doğrusu demokrasiden kaynaklanıyor. Demokrasi öyle bir sistem ki hep ‘askerle ters düşenleri’ iktidar yapıyor. Askerle ters düşenleri iktidar yapan bir millet, buna imkân veren bir demokrasi rejimi ve buna aracılık yapan siyasî partiler var... Kafada böyle bir demokrasi, halk ve siyaset algısı olunca askerin ‘yerinde durması’ zor...

Ama bu anlayış çok sorunlu; 1950 seçimlerinden bu yana siyasal iktidarın ‘karşı devrimciler’de olduğu bir saplantı, yaygın ve yanlış bir saplantı. Bu zihniyetin üzerine gidilmedikçe ordu içinde siyasete müdahale eğilimi diri kalacak.

Siyasetçileri tanımı gereği kötü, tehlikeli; milleti aldatan, vatanın yüksek menfaatlerini değil siyasî çıkarlarını ve ikbalini önceleyen bir güruh olarak niteleyen bir zihniyet, demokrasiye izin vermez. En kötüsü darbe yapar, en iyisi sistemin içine siyaset üzerinde denetimini sağlayacak vesayet unsurlarını monte eder. 1961 Anayasası’ndan beri de bunu yapıyorlar zaten. Bu zihniyet ve yaklaşım, Genelkurmay Sözcüsü Tuğgeneral Metin Gürak’ın Bülent Arınç hakkında söylediklerinde de zuhur etti.

Genelkurmay’dan beklenen, Ergenekon sanığı emekli generallere sahip çıkmak değil, orduyu cunta şaibelerinden arındırmaktır. Karargâh Evleri soruşturmasında ordunun tutumuna ilişkin ikna edici açıklama yapamayan, bir muvazzaf askerin mal varlığına ilişkin iddialara cevap veremeyen bir sözcü, iş bir siyasetçiye cevap yetiştirmeye gelince aslan kesiliyor. Bu tür yanlışlar askerin güvenilirliğini ciddi biçimde sarsıyor. Darbelerle ve darbecilerle arasına mesafe koyamayan bir Genelkurmay’ın toplumla yolları ayrılıyor, itibarı zedeleniyor. 1950’den bu yana askerin siyasal iktidarla ‘paralel’ olamayışı da bundan. Ayrı düştüğü, siyasal iktidarlar değil, halkın demokrasi tercihi... Bu ayrılığa bir son verilmeli...

Zaman, 17.3.2009

İhsan Dağı

18.03.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis