"Gerçekten" haber verir 07 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Görüş

Bursa’ya Bediüzzaman geldi

Bildiğim kadarıyla, Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri, sağlığında Bursa’ya gelmemişti. Ama geçtiğimiz Pazar günü Bursa’ya öyle bir geldi ki; memleketin dört bir tarafındaki muhabbet fedailerini, altı yüz küsur yıllık ecdat yadigârı, Ulu Camide buluşturdu.

Muhabbet fedaileri; Uhuvvet, ittihad ve tesanüd silâhlarıyla silâhlanarak gelmişlerdi Ulu Camiye. Gözler ışıl, ışıl parlıyor, yüzler güneş gibi gülüyor, birbirini çoktandır görmeyenler, adeta kanatlanarak, uçarcasına birbirlerine sarılıp, musafaha yapıyorlardı. Böyle bir manzaraya aşina olmayan yeni nazarlar, hayret ve gıpta ile bakıyorlardı, bu muhabbet fedailerine…

Vaki dâvetimiz üzerine, yurdun dört bir tarafından Bursa’ya, Ulu Camiye akın akın geldi insanlar. Bir gün önceden gelenler vardı, hem Bursa’yı, ecdat beldesi Bursa’nın tarihî mekânlarını, bağrında misafir ettiği altı tane Osmanlı padişahını ziyaret etmek için. Aynı zamanda da, Türkiye’de bir numune-i imtisal olan vakıf binamızdaki sohbete iştirak etmek için. Çok kimse bunu ikrar etti “Ne güzel mekânınız var” diye. Allah nazardan saklasın! Gerçi, kardeşlerimiz bunu kem gözle bakarak söylemiyorlar elbette, biliyoruz, ama yine de lâfın gelişi hani, öyle söylenir. Allah onlara daha güzel mekânlar nasip etsin İnşaallah.

Bursalı can yoldaşı arkadaşlarımız, mevlidin en güzel şekilde yapılması için, ellerinden geldiği kadar, canhıraş bir şekilde çalıştılar. Hele hele, fedakâr hanım kardeşlerimizin, evlerini, işlerini aksatarak, arının kovanda bal yapma misali, feragatleri unutulur gibi değil. Allah hepsinden razı olsun. Misafirlerimizi, elimizden geldiğince ağırladık. Birçoğumuz, mevlid sabahı erkenden önlerine düşüp, onlara rehberlik, mihmandarlık yaparak ecdat mekânlarını gezdirdik.

Bizim ekibimize de, İstanbul’dan, gazetemizin üç güzide fedaisi; Abdullah Eraçıkbaş, Faruk Çakır ve İsmail Tezer ile, Faruk Çakır’ın oğlu Mücahid kardeşlerimiz dahil olmuşlardı. Sabah, onlarla birlikte ecdat mekânlarını gezmeye başladık. Elimizden geldiği, dilimizin döndüğü kadar anlattık, muhabbet ve uhuvvet içinde gezdik. Güne sisli ve kapalı bir hava ile başlamıştık. Kendi aramızda bunu konuştuk. Ben onlara, "Hiç merak etmeyin, Cenâb-ı Hakk’a duâ ve niyazda bulunduk, güneş mevlid saatine yakın çıkacak İnşaallah” dedim. Gerçekten de, öyle güzel bir güneş açtı ki, her taraf güllük, gülistanlık oldu. Şükrettik Rabbimize.

Şimdiye kadar yapılan ma’ruf ve meşhur “Bediüzzaman mevlidlerinin” yapıldığı şehirler, hep Üstad Hazretlerinin bulunduğu menzillerdi. Bursa ise, Üstadın bulunmadığı bir menzil olması hasebiyle bir ilki yakalamıştı. Aynı zamanda; Van, Doğu Anadolu, Urfa, Güney Doğu Anadolu, Isparta, Akdeniz, Ankara, İç Anadolu. Ve Denizli, Ege bölgesinde yapılan mevlid şehirleri iken, Bursa da, Marmara Bölgesini temsilen, bu sene, yine bir ilke imza atmıştı. İnşaallah bundan sonra devamları, daha güzel bir şekilde gelir. Artık, son kalan coğrafî bölgemiz olan Karadeniz'de de bir “Bediüzzaman mevlidi” tertiplenir. Artık o şehir; Kastamonu mu, Samsun mu, Trabzon mu olur bilmem? Ve böylece de, Türkiye’mizin bütün bölgelerini tenvir eden Risâle-i Nur ve Üstadımız, bütün coğrafî bölgelerimizde temevvücsaz olup, o şanlı Nur bayrağı dalgalanır İnşaallah!

Yazılacak ve söylenecek çok söz var, ama uzatmak da istemiyorum. Üstadının adını ve namını duyup da, tâ uzak ve yakın beldelerden mevlidimize, ecdadımızın şehri Bursa’ya, Ulu Camiye, yine ecdadımızın bu asırdaki temsilcisi Bediüzzaman Hazretlerini yad etmeye gelen bütün kardeşlerimize, tebrik ve teşekkürler ederiz.

[email protected]

OSMAN ZENGİN

07.04.2009


Bursa Mevlidinin düşündürdüğü

5 Nisan Pazar Günü Bursa Ulu Camide okutulan Bediüzzaman Mevlidi, iştirak edenlere doyumsuz bir gün yaşattı.

Yeni Asya Derneğinin Bursa Şubesince okutulan mevlide iştirak oldukça yoğundu. Yurdun dört bir yanından mevlide gelerek katılan insanların büyük bir olgunluk içinde mevlidi dinleyip gitmeleri olumlu bir hareket olarak değerlendirildi.

Muhabbet, saadet ve birliğe vesile olduğu görülen ve bir çok katılımcı tarafından böylece paylaşılan mevlidin mânâsı buydu. Risal-i Nur hakikatleriyle bağdaşır bir paralellik vurgusunu ön plana çıkaran değerlendirmelere vesile oldu. Kur’ân hakikatleri Risale-i Nur’ların, mânâsı Bediüzzaman’ın cehd ve gayretinde şekillenen hakikatiyle güzelliklerde meydana getirdiği ulvî seciyeler bu mevlid vesilesiyle bir kez daha paylaşılmış oldu.

Daha önceki yıllarda yapılan mevlidlerin verdiği Risale-i Nur hakikatlerine yönelik mesajın Bursa mevlidinde de vermiş olduğu görüldü.

Özellikle emekli müftülerden Yahya Alkın Hocanın derli toplu başlangıç konuşması manidar bulunmuştu.

Eğitimci Seyfettin Bulut’un güzel sunumuyla icra edilen mevlid, Ulu Caminin değerli imam- hatibi ve müezzinlerinin okuduğu Kur’ân’la da gönüller mest oluyordu.

Kur’ân hakikatleri Risale-i Nur’ların etrafında pervaneleşen insanların ihlâs, sadakat ve istikamet içinde Nur hakikatleriyle iman ve Kur’ân’a hizmet aşklarının tezahürü, mevlidle şekillenen en manidar hususiyetler olarak değerlendiriliyordu.

Bu tür faaliyetler topyekün ehl-i imanın, hususen Nur talebelerinin birlik ve beraberlik içinde hizmet yarışının güzel meyvelerini verecek.

Mevlide katılanların ortak dua ve temennileri, Bursa’da yapılan ve bir ilk olan Ulu Camideki Bediüzzaman Mevlidinin her yıl tekrarı yönündeydi.

Oldukça güzel organizasyonla başlayıp biten mevlidin Dost TV ile Bursa TV’den naklen yayınlanması da takdirle karşılandı.

Emeği geçen herkesi kutluyor, hayırlı hizmetlere vesile olmasını diliyrum.

MUSTAFA ÖZTÜRKÇÜ

07.04.2009


Ali Vapurlu: Risâle-i Nurlar, hem bu asrı, hem geleceği aydınlatıyor

GİRESUN Risale-i Nur Enstitüsü ve Yeni Asya Gazetesi Temsilciliği Tarafından düzenlenen “Bediüzzaman ve manevi şahsiyeti ve insanın yaratılış gayesi” konulu konferans, Trabzon Yeni Asya okuyucularının da katılımıyla Giresun’da gerçekleştirildi.

Programda konuşan Yeni Asya Gazetesi Yönetim Kurulu üyesi Ali Vapurlu, İslam tarihi boyunca dine hizmet eden manen çok büyük zatların geldiğini, arkalarında iz bırakıp kendilerini takip eden kitleler oluşturduklarını belirterek, “Cenab-ı Hak, son peygamberinden sonra, İslâm dinini korumak amacıyla nice kutuplar, mürşidler, müçtehidler, müceddidler ve mehdi misal şahısları vazifelendirmiş ve din-i Ahmediyi (asm) böylece muhafaza etmiştir. Âhirzamanda gelen ve her asır başında geleceği hadisçe haber verilen müceddidlerin en sonuncusu olan Bediüzzaman kendinden önce gelen bütün müceddidlerin vazife alanlarının tamamını üstlenmiş ve telif ettiği Risale-i Nurları hem bu asrı, hem de gelen istikbali tenvir edebilir bir mucize-i Kur’âniye olma özelliğini göstermiştir” dedi.

“Tam ihlâsı kendinde yerleştiren Bediüzzaman, maddî ve manevî, dünyevî ve uhrevî hiçbir şey beklememiş ve sadece Allah’ın rızasını esas maksat yapmıştır” diyerek, Bediüzzaman’ın “Biz ücretimizi yalnız Allah’tan bekliyoruz” sözüyle halktan istiğna eden umum peygamberler misali, her dönemde devlet adamlarının kendisine yaptığı cazip teklifleri elinin tersiyle itme iradesi gösterdiğine dikkat çekti.

Ayrıca Bediüzzaman “Ben Mevlâna’nın zamanında gelsem Mesnevi’yi yazardım Mevlânâ benim zamanımda gelse Risale-i Nuru yazardı. O zaman hizmet mesnevi tarzında bu zamanda ise hizmet Rısale-i Nur tarzında” diyerek söyleyerek hizmetin kutsiyetine işaret ettiğini hatırlattı.

Ali Vapurlu şöyle konuştu: “Üç devre-i hayatıyla küllî hizmetler ifa eden Bediüzzaman, ‘Siz kime hizmet ettiğinizi, kime talebe olduğunuzu, nasıl bir şahısla konuştuğunuzu bilmiyorsunuz’ demekle, üstlendiği kudsî ve cihanşümul vazifenin ne kadar yüksek ve manidar olduğunu nazara veriyordu. O, beşerî şahsiyetinden ziyade manevî şahsiyetiyle tanınmalıydı.

"Milyonlarca insanın imanının kurtulmasına vesile olan Bediüzzaman Hazretleri eserleri ve talebeleriyle cihanşumul bir dâvânın temsilcisi olduğunu göstermiştir. Hiç bir zaman cazip teklifleri kabul etmemiş, dünya kendisine zindan edilmiş, defalarca zehirlenmiş, işkenceler maruz kalmış, ama o dâvâsından başka bir şey düşünmemiştir.

"Dâvâsının kudsiyetini dünyanın çeşitli ülkelerinde % 34'ünün Risale-i Nurlarlarla Müslüman olması bunun göstergesidir.”

KAHRAMAN ALPAK / GİRESUN

07.04.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis