"Gerçekten" haber verir 26 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

KAZILAR SEBEBİYLE ÇÖKME TEHLİKESİ BÜYÜDÜ

El-Aksa Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Kemal El Şerafi, Mescid-i Aksa'nın altına yapılan kazılar nedeniyle temellerinin sarsıldığını ve yapının çökme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirterek, ''Mescid-i Aksa'nın yakınındaki Birleşmiş Milletler'e ait okulun zemininin çökmesi, gelecekte Mescid-i Aksa'nın başına gelecek felâketin ilk habercisidir'' dedi.

İSRAİL KUDÜS'Ü YAHUDİLEŞTİRMEYE

ÇALIŞIYOR

''1967'deki işgalden beri Kudüs; halkı, binaları, camileri, yolları, mezarlarıyla beraber, yok edilme ve Yahudileştirilmeye maruz kalmıştır'' diyen Aksa Vakıflar ve Tarihî Eserler Müessesesi Başkanı Ağbariye, En-Nebi Davud Camiinin sinagoga çevrildiğini, birçok caminin kapatıldığını, İsrail'in Müslümanlara ait mezarlıklara bile tahammül edemediğini anlattı.

İNSANÎ Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsanî Yardım Vakfı öncülüğünde çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından oluşturulan İstanbul Barış Platformunca ‘’İsrail Kazdıkça Kanayan Yara: Mescid-i Aksa’’ başlıklı sempozyum düzenlendi. Zeytinburnu Belediyesi Sanat ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyumun açılışında konuşan İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsanî Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, İsrail’in kazı çalışmaları sebebiyle Mescid-i Aksa’nın her an yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Konuya uluslar arası kamuoyunun dikkatini çekmek ve Mescid- Aksa’nın yıkılmasını önlemek amacıyla sempozyumu düzenleme kararı aldıklarını ifade eden Yıldırım, Mescid-i Aksa’yı korumak için Kudüs’te yıllardır mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının önde gelen isimlerinin sempozyuma katıldığını belirtti. Yıldırım, ‘’Yahudi düşüncesine ait olmayan ne varsa yok edilmesini amaçlayan siyonizmin en önemli hedefi, Mescid-i Aksa’nın yıkılması ve yerine Süleyman Mabedi’nin kurulması projesidir. Mescid-i Aksa’nın altında sürdürülen ve arkeolojik amaçlı olduğu iddia edilen kazılarla bu kutsal mekânın süreç içerisinde yıkılması planlanmaktadır’’ dedi. 

MESCİD-İ AKSA’NIN KORUNMASI

Filipinler’de faaliyet gösteren Bangsamoro Araştırmaları Enstitüsü Genel Koordinatörü Prof. Dr. Abhoud Syed Lingga da Kudüs ve Filistin topraklarında İsrail olduğu sürece Mescid-i Aksa’nın her zaman tehdit altında olacağını belirterek, şu görüşleri dile getirdi:

‘’Yahudilerin, Mescid-i Aksa’nın Tapınak Dağı bölgesinde yer aldığı yönündeki iddiaları bilinen bir gerçektir. İşgalci İsrail, bu iddiayı temel alarak Mescid-i Aksa’yı yıkmak için her şeyi yapmaktadır. İşte bu nedenle Mescid-i Aksa’nın muhafaza edilebilmesi için Kudüs ve Filistin topraklarının Filistin halkının yönetimi altında olması elzemdir. Mescid-i Aksa’yı korumak uluslar arası bir mesele haline geldiğinden bu konuda herkese büyük görevler düşmektedir. Mescid-i Aksa’nın korunması uluslar arası toplumun sorumluluğunda çözülmesi gereken hayatî bir sorundur.’’

El-Aksa Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Kemal El Şerafi de, Mescid-i Aksa’nın altına yapılan kazılar sebebiyle temellerini sarsıldığını ve yapının çökme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını kaydederek, ‘’Mescid-i Aksa’nın yakınındaki Birleşmiş Milletlere ait okulun zemininin çökmesi, gelecekte Mescid-i Aksa’nın başına gelecek felâketin ilk habercisidir’’ diye konuştu. 

Merkezi Beyrut’ta bulunan Uluslararası Kudüs Müessesesi Genel Sekreteri Dr. Muhammed Ekrem El Adluni ise, Kudüs’ün tamamen Yahudilerden oluşan bir bölge haline getirilmesi amacıyla son dönemde çeşitli projelerin hayata geçirilmeye çalışıldığını belirtti. Bu kapsamda İsrail’in Kudüs’te tehcir uyguladığını ifade eden Adluni, ‘’Bu konudaki en tehlikeli gelişme, işgal otoritelerinin Kudüs’teki birçok mahallede evlerin tahliyesi için yüzlerce Filistinli’ye tebligatta bulunmasıdır. Bu uyarıların ardından evlerin yıkımı ve buraların Kral Davut Parkı’na çevrilmesi gelecektir ki, bu park işgal devletinin hayalini kurduğu kutlu Yahudi şehrinin bir parçasını oluşturmaktadır’’ dedi. CAMİ VE MEZARLIKLARIN DURUMU AKSA Vakıflar ve Tarihî Eserler Müessesesi Başkanı Zeki Muhammed Tevfik Ağbariye de sadece Mescid-i Aksa’nın değil Kudüs’teki bütün tarihî yapıların tehlike altında olduğunu söyledi. ‘’1967 yılındaki İsrail işgalinden bu yana Kudüs; halkı, binaları, camileri, yolları, mezarlarıyla beraber, yok edilme ve Yahudileştirilmeye maruz kalmıştır’’ diyen Ağbariye, şehirdeki En-Nebi Davud Camisi’nin, Yahudi dini törenleri düzenlenmesi için sinagoga çevrildiğini, birçok caminin kapatıldığını, İsrail’in Müslümanlara ait mezarlıklara bile tahammül edemediğini, bunun en somut örneğinin ise Kudüs’teki Mücahidin Mezarlığı’nı iş makineleriyle kazarak yok etmesi olduğunu kaydetti. 

UMUT YAVUZ / İSTANBUL

26.04.2009


 

Gül’den Obama’ya

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Obama’nın açıklamasında katılmadığım yönler var. 1915’te hayatını kaybeden yüz binlerce Türk ve Müslüman var. Dolayısıyla hayatını kaybeden herkesin acısının paylaşılması gerekir” dedi.

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, ABD Başkanı Barack Obama’nın 1915 olaylarıyla ilgili açıklamasını değerlendirirken, açıklamada katılmadığı yönler bulunduğunu belirterek, ‘’Özellikle 1915’te hayatını kaybeden yüz binlerce Türk ve Müslüman var. Hayatını kaybeden herkesin acısının paylaşılması gerekir’’ dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, ‘’Avrupa İçin Doğalgaz: Güvenlik ve Ortaklık’’ başlıklı enerji zirvesine katılmak üzere geldiği Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da gazetecilerin soruları üzerine, ABD Başkanı Obama’nın önceki gün yaptığı açıklamaları değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Gül, Obama’nın açıklamasında katılmadığı yönler bulunduğunu belirtti. Özellikle 1915 yılında yüz binlerce Türk ve Müslüman’ın hayatını kaybettiğinin altını çizen Gül, ‘’Dolayısıyla hayatını kaybeden herkesin acısının paylaşılması gerekir’’ dedi. Tarihi olaylara siyasilerin ve devlet adamlarının karar vermesinin mümkün olmadığını ifade eden Gül, Obama’nın Türkiye ziyaretinde düzenledikleri ortak basın toplantısında bu yöndeki görüşlerini geniş biçimde anlattığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:

‘’Şimdi geleceğe bakmak lazım. Gelecek için, bugünlerde bazı çevrelerce farklı yerlere çekilebilir ama yapılan diplomasiye fırsat vermek gerekir. Yapılanlar bütün bölgenin çıkarı için yapılan çalışmalardır. Bütün bu çalışmaları bölgeyle ve bu konuyla ilgili ülkelerin desteklediğini görmekten memnuniyet duyuyorum. Bütün bu sorunları çözmek için sadece Türkiye ile Ermenistan arasında değil, Ermenistan ile Azerbaycan arasında ve bölgenin bütün konularını çözmek için ilgili herkesin gayretlerini birkaç misli artırması gerekir ki o ilk defa oldu. Buna herkesin dikkat etmesini özellikle isterim. Ortada ilk defa bir büyük gayret var. Rölantide giden çalışmalar, adeta birkaç misli hızlanmış vaziyette. En üst seviyede herkes bu problemlerin çözümüne yapıcı katkıda bulunmak için devreye girmiş vaziyette. Problemler derken, bütün bölgenin problemlerini kastettiğim anlaşılıyordur. Ümit ederim ki bütün sorunlar çözülür ve bu bölgede herkes daha fazla iş birliği içerisinde olur.’’ Sofya / aa

DIŞİŞLERİ: BAZI İFADELERİ

KABUL ETMEMİZ

MÜMKÜN DEĞİL

DIŞİŞLERİ Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada ise “Daha önceki yıllarda olduğu gibi ABD Başkanı Obama da 24 Nisan tarihinde ‘Ermeni Anma Günü’ vesilesiyle yazılı bir açıklama yapmıştır. Söz konusu açıklamada yer alan bazı ifadeleri ve 1915 olaylarıyla ilgili tarih yorumunu kabul etmemiz mümkün değildir” denildi. 1915 olayları bağlamında o dönemde ve o bölgede yüz binlerce Türkün vefat ettiği gerçeğinin unutulmaması gerektiğinin vurgulandığı açıklamada, şunlar kaydedildi: “Tarih ancak gerçekliği tartışılamayacak kanıt ve belgeler temelinde yazılır ve değerlendirilir. Türk ve Ermeni uluslarının ortak tarihleri ancak tarafsız ve bilimsel verilerle incelenebilir ve değerlendirmeler tarihçiler tarafından bunun ışığında yapılabilir. Biz Türk-Ermeni diyaloğunun tarihsel boyutunu bu anlayışla destekliyoruz.” Ankara / aa

26.04.2009


 

İsrail ve ABD tercihini yapsın

Ürdün Kralı Abdullah, İsrail’in bölgeyle bütünleşmekle “soyutlanmış bir kale” olmak arasında seçim yapması gerektiğini söyledi. ABD’nin Filistin devletinin kurulmasıyla ilgili net bir tavır belirlemesi gerektiğini de ifade eden Kral Abdullah, bunun ABD’nin bölgede olduğu kadar bütün İslâm dünyasındaki saygınlığı için esas olduğunu söyledi.

ÜRDÜN Kralı Abdullah, İsrail’in bölgeyle bütünleşmekle ‘’soyutlanmış bir kale’’ olmak arasında seçim yapması gerektiğini söyledi.ABD’nin başşehri Washington’da bulunan Uluslararası Stratejik Etüdler Merkezi’nde konuşan Kral Abdullah, ABD’ye Filistin devletinin kurulmasına desteğiyle ilgili “çelişkili tavrından” vazgeçme çağrısında bulundu ve ‘’İsrail artık, bölgeyle bütünleşmek ya da kendini yalnızlığa mahkum etmiş bir kale olmak arasında bir tercih yapmalıdır’’ dedi.İsrail’in Filistin devletinin kurulmasını geciktirerek, Filistinlilerin geleceği kadar kendi geleceğini de felakete sürüklediğini bilmesi gerektiğini belirten Kral Abdullah, ‘’Başka bir süreç başlatmaya vaktimiz yok. Kaçan bütün fırsatlar her iki halkın desteğinin kaybıyla sonuçlanır’’ ifadesini kullandı. ABD’nin Filistin devletinin kurulmasıyla ilgili net bir tavır belirlemesi gerektiğini de ifade eden Kral Abdullah, ‘’bunun ABD’nin bölgede olduğu kadar bütün İslâm dünyasındaki saygınlığı için esas olduğunu’’ söyledi. Washington / aa

26.04.2009


 

2 trilyon dolarlık helâl potansiyel

Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği Başkanı Hüseyin Büyüközer, Müslümanların, dünyadaki 2 trilyon dolarlık helâl sertifikalı ürün potansiyelinin 10’da birini dahi gerçekleştiremediğini kaydetti.

GIDA ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Hüseyin Büyüközer, dünyada 2 trilyon dolarlık helâl sertifikalı ürün potansiyeli olduğunu belirterek, Müslümanların bunun 10’da birini dahi gerçekleştiremediğini kaydetti.

GİMDES tarafından düzenlenen ve TGTV, İslâm Dünyası STK’ları Birliği ASKON, TİM ve MÜSİAD tarafından desteklenen 2. Uluslararası Helâl Gıda Konferansı’nda, helâl gıda konusunda dünyanın 12 ülkesinde uzmanlaşmış ilim adamları bir araya geldi. Feshane’de gerçekleştirilen konferansta konuşan GİMDES Başkanı Hüseyin Büyüközer, Türkiye’de 25 yıldır bu konuda çalışmalar yaptıklarını söyledi. Dünyanın 60 ülkesinde helâl gıda sertifika çalışması yapıldığını ancak her birinin birbirinden farklı, kopuk standartlarla olduğunu anlatan Büyüközer, konferansın amacının bütün Müslümanların tek bir standartta tek bir sertifikalandırmada programında buluşmak olduğunu kaydetti. Konferansta bu konuyu tartışmaya açtıklarını ifade eden Büyüközer, “Bu bir iman meselesi. Dünya üzerine yaşayan 2 milyar Müslümanı ilgilendiren bir konu” dedi.

Konunun aynı zamanda ekonomik yönünün olduğuna dikkat çeken Büyüközer, dünyada 2 trilyon dolarlık helal sertifikalamalı ürün potansiyeli olduğunu, Müslümanların bunun 10’da birini dahi gerçekleştiremediğini kaydetti. Büyüközer, Türkiye’nin kriz sebebiyle kaybettiği ihracat pazarları açığını da helâl sertifikalı ürünlerle aşabileceğini de sözlerine ekledi.

Müslümanların “koşer” denilen Yahudiliğin helâl gıda ürünlerine talip olduğunu dile getiren Büyüközer, “Ancak biz biliyoruzki Koşer, her üründe helâl sertifikasının yerini tutmuyor. Koşer, 250 milyar dolarlık bir pazarı yakaladı” diye konuştu. Büyüközer, Müslümanların kaybedilmiş, gasp edilmiş bir hakkını ayağa kaldırmayı hedeflediklerini söyledi. Bu arada, GİMDES Dünya Helâl Birliği’ne 40. üye olarak kabul edildi. Ayrıca GİMDES, ihraç eden firmalara helâl sertifikası düzenlemeye başladı. İstanbul / ÜMİT KIZILTEPE

26.04.2009


 

Türkiye en az 5 yıl geriye gitti

Türkiye kişi başına düşen millî gelirindeki gerilemeyi 5 yılda toparlayamayacak. IMF verilerinden yapılan hesaplamaya göre, Türkiye, 2014 yılında dahi kriz öncesi 10 bin 472 dolarlık kişi başına gelir seviyesini yakalayamayacak.

Küresel kriz bütün dünya ülkelerinin ekonomik göstergelerini olumsuz etkilerken, Türkiye kişi başına düşen millî gelirindeki gerilemeyi 5 yılda toparlayamayacak. Küresel krizin etkisiyle Türkiye’nin kişi başına düşen geliri, 2009’da 2 bin 632 dolar azalarak, 7 bin 840 dolara gerile- yecek.

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerinden yapılan hesaplamalara göre, Türkiye, 2014 yılında dahi kriz öncesi 10 bin 472 dolarlık kişi başına gelir seviyesini yakalayamayacak. Buna göre, Türkiye’nin 2014’de kişi başına düşen geliri 8 bin 664 dolar seviyesinde gerçekleşecek. Bu yıl sıralamada 56’dan, 60. sıraya gerileyen Türkiye’yi kişi başına gelirde Uruguay 9 bin 112 dolar, Lübnan 8 bin 132 dolar, Şili 7 bin 994 dolar ve Seyşel Adaları 7 bin 987 dolarla geçecek.

JAPONYA’DA GELİR ARTIYOR

Küresel krizle kişi başına düşen gelirdeki gerilemelere yenik düşen ülkelerin aksine, Japonya’nın kişi başına düşen geliri bu yıl artacak ve 38 bin 559 dolardan, 39 bin 116 dolara yükselecek. Kriz sonrası kişi başına geliri en fazla düşen ülke ise 24 bin 418 dolarlık gerilemeyle Norveç olurken, bunu 18 bin 626 dolar ile Lüksemburg ve 18 bin 584 dolarlık düşüşle İzlanda izleyecek.

Öte yandan, krizin çıkış noktası ABD’de ise kişi başına gelir, 2011 yılından itibaren hızlı bir şekilde toparlanarak, 2014 yılında 52 bin 393 dolara ulaşacak.

Türkiye’nin Satın Alma Gücü Paritesi’ne (SGP) göre kişi başına geliri bu yıl, 692 dolar düşerek, 12 bin 446 dolara gerileyecek. 2014’de ise bu rakam, 14 bin 690 dolara yükselecek. SGP’ne göre kişi başına düşen gelir sıralamasında ilk sırada yer alan Katar’da geçen yıl bu rakam 85 bin 868 dolar iken, yıl sonunda 92 bin 121 dolar olacak. 2014’de ise Katar’ın SGP’ne göre kişi başına düşen geliri azalacak ve 80 bin 82 dolar olarak gerçekleşecek. Geçen yıl 82 bin 306 dolarlık satın alma gücüne göre kişi başına milli gelire sahip olan Lüksemburg’da da bu rakam 2009’da 78 bin 108 dolar, 2014’de 86 bin 160 dolar olacak.

Norveç’te ise 2008 yılında 53 bin 451 dolar olarak gerçekleşecek söz konusu rakam, 2009’da 52 bin 797 dolar, 2014 yılında da 58 bin 610 dolara yükselecek. Ankara / aa

26.04.2009


 

Çanakkale’de saygıyı öğrendik

Çanakkale Savaşlarının 94. yıldönümünde, “Siper hatları boyunca çarpışmada birbirleriyle karşılaşan askerler arasında gelişen olağanüstü saygıyı öğrendik” dedi.

ÇANAKKALE Savaşları’nın 94. yıl dönümü anma törenleri kapsamında Gelibolu’da bulunan Anzak Koyu’nda şafak töreni düzenlendi. Çanakkale’den Gelibolu’ya gece saatlerinde geçen binlerce Avustralyalı ve Yeni Zelandalı, soğuk havada törenin başlamasını uyku tulumları içinde, kurulan dev ekranlarda Çanakkale Savaşı’na ilişkin belgesel ve röportajları izleyerek bekledi. Tören, Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri ve Yeni Zelanda ordu bandolarının sunduğu müzik dinletisi ile başladı. Törende konuşan Yeni Zelanda Genel Valisi Sir Anand Satyanand, Gelibolu muharebesinin bir facia ve muharebenin korkunç sonuçlarının bugün insanlara savaşın kesinlikle beyhude olduğunu hatırlatması gerektiğini ifade etti. Avustralya Dışişleri Bakanı Stephen Smith ise, bugün üzerinde bulunduğu toprakların ‘’korkunç bir kaybın, üzücü bir hatıranın ve çok büyük bir ulusal gururun yaşandığı yer’’ olduğunu ifade etti. Smith, 94 yıl önce çok sayıda gencin cesaretle öldüğünü ve yüz binlercesinin de yaralandığını belirterek, “Siper hatları boyunca çarpışmada birbirleriyle karşılaşan askerler arasında gelişen olağanüstü saygıyı da öğrendik, bu saygının milletlerimiz arasında daha büyük bir saygıya dönüştüğünü gördük’’ dedi. Yeni Zelanda Savunma Kuvvetlerinde gönüllü başrahip Don Parker ile Avustralya ordusunda görevli başrahip Russell Mutzelburg tarafından yönetilen ayinde katılımcılar duâlar okudu. Şafak töreni, tören alanına çelenklerin konulması, 2 dakikalık saygı duruşu ve Türkiye, Avustralya ve Yeni Zelanda millî marşlarının çalınmasıyla sona erdi.

26.04.2009


 

USTALAR ARTIK ÇIRAK BULAMIYOR

BURSALI Bekir Uslu, tam 30 yıldır tahta oymacılığı yapıyor. ‘San'at köprüsü’ olarak bilinen Irgandı Köprülü Çarşı’daki atölyesinde Anadolu halklarının el emeği, göz nuru olan geleneksel el san'atlarına sahip çıkan Uslu’nun en büyük sorunu ise, eleman yetiştirememek.

Bursa’nın san'at köprüsü Irgandı’daki atölyesinde oymacılığı yaşatmaya çalışan Bekir uslu, bunun bir sebebinin de devletin yeteri kadar bu san'ata sahip çıkmaması olduğunu kaydetti. Dösim’e verilen malların satılması halinde bedelinin ödenmesinin birçok san'atçıyı soğuttuğunu belirten Oyma san'atçısı Bekir Uslu, “Bugün Türkiye’de ahşap oyma san'atı ile alâkadar olan usta sayısı bir elin parmakları kadardır. Bu san'atkârların şevk ile çalışması, eser vermeye devam etmesi için müşterilerden rağbet gören bazı ürünler belirlenip sipariş verilebilir. Bakanlık bunların bedelini ürün tesliminde öder. Böylece san'atçılar da beğenilen ürünlerde çalışmaya devam ederler” dedi.

Oyma ve heykel türü eserlere ilk olarak Orta Asya’da rastlanıyor. Türklerin İslâmiyet’ten önce yaşadığı yer olan Orta Asya’da el san'atı olarak kabul edilen heykeller, İslâmiyet sonrası put olarak görülüp yasaklanmıştı. Böylece, heykelcilik san'atının yerini de tahta oymacılığı almıştı.

Oymacılık san'atının yolculuğu, Selçuklularla daha da gelişerek devam etti. Bu dönemde oymacılık san'atının en çok ilerlediği yerler Eşref, Karaman, Çandar ve Dulkadiroğlu beylikleri oldu. Bütün bina cephelerini, kapı-pencere kanatlarını oymalarla süslenerek mimarî eserler oluşturuldu. Selçuklular’da, hemen her yerde sıkça kullanılan oymacılık san'atı Osmanlı’da da devam etti. Tahta oymacılığı, Osmanlı’yla birlikte daha da zenginleşti ve çeşitlendi. Ağaç, taş ve maden üzerine de oymacılık yapılmaya başlandı.

OYMACILIK VE SEDEF,

DEĞERLİ BİR ZANAATTIR

Taş üzerine yapılan oymacılığa ‘senk-tıraşı’ veya ‘nakır’ denirken; ağaç ve tahta üzerine yapılan oymacılığa ‘kaatıcılık’ denildi. Tahta oymacılığı, Osmanlılar’da sadece göz alıcı denilecek belli başlı yerlerde kullanıldı. Osmanlılar, oymacılıkta hayvan şekillerini kesinlikle kullanmadılar. Oymacılık sanatının en orijinal ve muhteşem denilebilecek eserlerini ortaya koyan nice değerli oymacı ustaları bu dönemde yetişti. Oymacılık ve sedef işleme yüzyıllardan beri bilinen değerli bir zanaattır. Ahşabın oyularak şekil verilmesi ve bu oyukların içinin sedefle doldurulması geçmişten günümüze değin birçok kişinin ilgisini çekmiştir. Özellikle değerli ve sevilen eşyaların süslenmesinde kullanılmıştır. Uğraşı zor ve pahalı olan bu zanaat genellikle saraylıların ve zenginlerin ilgisini çekmiş. Hat san'atı, ebru sanatı gibi oymacılık ve sedef işleme de Osmanlı imparatorluğu döneminde rağbet görmüş, işlenmiş, geliştirilmiş ve günümüze taşınmıştır. İki türlü oymacılık vardır, aletler yardımı ile ahşap zemin üzerinde delikler açmadan belli bir desenin kazılması. Bu tür oymacılık genellikle sarayların kapılarında, padişahların tahtlarında, yağlıboya tabloların çerçevelerinde görmemiz mümkün. Oymacılığın bir başka türü de ince ve düz bir ahşaba küçük şekiller halinde deliklerinin açılmasıdır buna örnek olarak ta sitemizde tanıttığımız çeşitli kuş kafesleri ve süs eşyalarının üzerinde görebilirsiniz. Sedef işleme deniz kabuklarının, istiridyelerin janjanlı parlak kısımları üste gelecek şekilde oyulmuş yere doldurularak zımpara edilmesi ve verniklenmesi işlemidir. Günümüzde dolgu malzemesi toz halinde kullanılmakta işlenen ahşabın rengine göre değişik renkleri bulunmakta ve daha güzel sonuçlar alınmaktadır.

26.04.2009


 

DOLU BAŞAKLAR BUĞDAY ÜRETİCİSİNİ SEVİNDİRDİ

Çukurova’da, ekim sonrası ile çiçeklenme ve süt olum döneminde düzenli yağışların olgunlaşma dönemindeki başakları doldurduğu, çiftçinin yüksek verim ve kalite beklentisinde olduğu bildirildi.

Alınan bilgiye göre, son 79 yılın en fazla yağışını alan Adana ve çevresinde, başta buğday üreticileri olmak üzere çiftçinin yüzü güldü. Yağışın ‘’bereket’’ açısından uygun aralıklarla ve bitki ile toprağı doyurucu seviyede olmasının özellikle buğdayda verime yansıması ve yüksek kalitede ürün elde edilmesine yol açmasının beklendiği belirtildi. Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen, son günlerdeki yağışın da etkisi ile olgunlaşmaya başlayan başakların çok iyi durumda olduğunu belirterek, geçen yıl 500 kilogram civarında olan dekara alınan verimin 600 kilogramın üzerine çıkmasını beklediklerini bildirdi. Adana / aa

26.04.2009


 

Özyeğin: Krizin geçmesi için daha zamana ihtiyaç var

FİBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, Türkiye’nin ekonomik krizden çıkması için henüz zamana ihtiyaç bulunduğunu, ancak Türkiye’nin bu durumdan çok iyi imkanlarla çıkacağını bildirdi. Hüsnü Özyeğin, Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) aylık olağan toplantısında, ‘’Dünyada Ekonomik Kriz ve Türkiye’ye Yansımaları’’ konulu bir konuşma yaptı. Özyeğin, ABD’den başlayan ve tüm dünyaya yayılan ekonomik krizden ilk olarak yine ABD’nin çıkacağına değinerek, bunun ABD’deki girişimciliğin Avrupa’dan daha ileri düzeyde olmasına bağladı. Türkiye ekonomisinin en büyük darbeyi 2001 krizinde yediğini, ekonominin yüzde 9.4 oranında küçüldüğünü hatırlatan Özyeğin, bugün krizin Türkiye’deki boyutlarının 2001’den daha az olacağını savundu. ABD Merkez Bankası’nın faiz oranını yüzde 1’e indirmesinden sonra bankaların spekülatif yatırım arayışlarına yöneldiklerini anlatan Özyeğin, bu arayışların sonunda balonun patladığını kaydetti. Özyeğin şöyle konuştu: ‘’Evet balon patladı. Kriz dünyaya yayıldı. Şimdi krizin etkileri yavaş yavaş giderilmeye çalışılıyor. Ancak, ekonomik krizin bahara dönüşmesi için daha zamana ihtiyaç var.’’ Antalya / aa

26.04.2009


 

Çelik: Dünyada gerçekten bir felâket yaşanıyor

ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, yaşanan küresel kriz sebebiyle dünyada bir felaket yaşandığını, ancak Türkiye’nin iyi bir noktada olduğunu söyledi. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin 7 ilçe belediye başkanı ve muhtarlara verdiği ‘’Tanışma ve paylaşım’’ toplantısına katılan Faruk Çelik, burada yaptığı konuşmada, yaşanan küresel krizi herkesin yakından izlediğini dile getirerek, bunun iyi analiz edilmesi gereken bir konu olduğunu vurguladı. Dünyada yaşanan sıkıntılara karşın Türkiye’nin iyi bir konumda olduğunu belirten Çelik, ‘’Dünyada gerçekten bir felaket yaşanıyor, büyük sıkıntılar var. Ama Türkiye bu ülkeler içinde en iyi noktada. Biz, Almanya’dan, Fransa’dan, Avrupa ülkelerinden ve ABD’den iyiyiz. Asya ülkelerinden çok çok iyiyiz. Batı ülkeleri sermayelerini yiyorlar. Birikimleri var, onu yiyorlar. Sosyal devlet, güçlü devlet oldukları için hazırını yiyorlar. Yoksa, ümitsizlik, karamsarlık almış başını gidiyor. ABD’de ve Avrupa’da, Asya ülkelerinde devletler zor duruma gelmiş bulunuyor. Biz bu ortamda gerçekten hiç mukayese edilmeyecek kadar iyi durumdayız” diye konuştu. Bursa / aa

26.04.2009


 

IMF ile anlaşmada sona doğru

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, IMF ile 3 yıllık bir stand-by programı üzerinde çalıştıklarını belirterek, ‘’Anlaşmanın yakın zamada yapılacağından umutluyum, ancak kesin bir tarih veremem’’ dedi. Mehmet Şimşek, IMF-Dünya Bankası bahar dönemi toplantıları çerçevisinde geldiği ABD’nin başkenti Washington’da, ‘’Rumi Forum’’da küresel kriz ve Türkiye ekonomisi konusundaki gelişmeleri anlattı. Şimşek, bir soru üzerine, IMF ile stand-by programı konusunda yapılan çalışmalarda ilerlemeler kaydedildiğini, ancak bu görüşmelerin her iki tarafın da karşılıklı niyetine bağlı olması nedeniyle anlaşma konusunda kesin bir tarih ve malî yardım konusunda da kesin bir rakamın olamayacağını bildirdi. Bir gazetecinin, esnek kredi sistemi yerine stand-by’ın niye tercih edildiğini sorması üzerine Şimşek, güçlü bir ekonomik program yapmayı amaçladıklarını, bu nedenle orta vadede ekonomik programla uyumlu stand-by’ı tercih ettiklerini anlattı. Washington / aa

26.04.2009


 

Ergenekon cephaneliğinde yok yok

‘’Ergenekon’’ soruşturması kapsamında Poyrazköy’de 4 gündür yapılan kazılarda, 15’i dolu 22 adet lav silâhı, 14 el bombası, 24 adet el bombası fünyesi, 450 gram C3 patlayıcı madde ile çok sayıda mühimmat ele geçirildi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğünde basın mensuplarına dağıtılan bilgi notunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının ‘’Ergenekon silahlı terör örgütü’’ soruşturması kapsamında Beykoz ilçesi Poyrazköy Keçilik Mevkii’nde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen arama kararlarına istinaden 21 Nisan günü kazı çalışmalarına başlandığı belirtildi. Söz konusu tarihte başlatılan ve devam eden kazı çalışmalarında, ‘’15’i dolu, 7’si boş toplam 22 lav silâhı, 14 el bombası, 24 adet el bombası fünyesi, 450 gram C3 patlayıcı, 7 adet hakem bombası, 3 adet gösteri bombası, 5 adet bubi tuzağı, 2 adet kullanılmış bubi tuzağı, 23 adet işaret fişeği, 45 adet sis bombası, 15 adet aydınlatma fişeği, 30 metre uzunluğunda infilaklı fitil, 38 metre uzunluğunda saniyelik fitil, 3 bin 17 adet çeşitli çaplarda fişek, 1 adet siyah renkli kamuflaj kremi tüpü’’ ortaya çıkartıldığı bildirildi. Elde edilen mühimmatlarla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları koordinesinde arama ve kazı çalışmalarının devam ettiği ifade edildi.

3 ASKER DAHA TUTUKLANDI

‘’Ergenekon’’ soruşturması kapsamında Poyrazköy’de gerçekleştirilen kazı çalışmalarına ilişkin gözaltına alınan 3 kişi tutuklandı.

Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde savcılıkça sorgulanan emekli binbaşı Levent Bektaş, Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe ve Deniz Binbaşı Emre Onat, tutuklanmaları istemiyle sevkedildikleri İstanbul Nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıktılar. Mahkeme, Bektaş, Kireçtepe ve Onat’ın, ‘’terör örgütüne üye olmak’’, ‘’ateşli silahlar kanununa muhalefet’’ ve ‘’tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi’’ suçlarından tutuklanmalarına karar verdi. İstanbul / aa

26.04.2009


 

Saakaşvili, tatil için geldi

GÜRCİSTAN Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili, tatil için Muğla’nın Bodrum ilçesine geldi. Bodrum-Milas havalimanına özel uçağı ile gelen Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili ve beraberindekiler, uçaktan indikten sonra yoğun güvenlik tedbirleri altında Bodrum’a kalacakları otele hareket etti. Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’nin havalimanında bulunan VİP kapısını kullanmadığı gözlendi. Uçağın inişi esnasında ve Mihail Saakaşvili’nin bulunduğu konvoyun otele hareketi esnasında basın mensuplarının görüntü almasına izin verilmedi.Saakaşvili ve beraberindekilerin Bodrum’da kaç gün kalacağı ise öğrenilemedi. Bodrum / aa

26.04.2009


 

Bitlis’te terör örgütü propagandasına 7 tutuklama

BİTLİS'TE seçim öncesinde Demokratik Toplum Partisince (DTP) düzenlenen mitingde yasa dışı slogan attığı ve terör örgütü PKK’nın propagandasını yaptığı iddiasıyla önceki gün gözaltına alınan 11 kişiden 7’si tutuklandı. 29 Mart yerel seçimlerinden önce seçim çalışması yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in Bitlis’te katıldığı mitingin kamera görüntülerini inceleyen güvenlik güçleri, yasa dışı slogan attığı ve terör örgütünün propagandasını yaptığı iddiasıyla önceki gün 11 kişiyi Bitlis merkez ve Tatvan ilçesinde gözaltına aldı. Gözaltına alınan 11 kişiden 7’si çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevine konuldu. Diğer 4 kişi, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Bitlis / aa

26.04.2009


 

DSP’de Türker ve İçli aday

DSP’nİn 17 Mayıs Pazar günü yapılacak olağanüstü kurultayında, Parti Meclisi Üyesi Masum Türker ile Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli, genel başkan adaylıklarını açıkladı. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in istifasının ardından, olağanüstü kurultay, 17 Mayıs Pazar günü Büyük Anadolu Otel’de toplanacak. DSP Genel Sekreteri Süleyman Yağız, Zeki Sezer’in yeniden aday gösterilmesi sürecine katkıda bulunabilmek için başkanlık kurulundaki görevinden ayrılacağını bildirdi Alınan bilgiye göre, Rahşan Ecevit de genel başkanlık için aday belirleme çalışmalarını sürdürüyor. Ecevit’in ‘’Meydanı boş bırakmayacağız, hakkımızı arayacağız. Bülent Ecevit’in partisini rastgele birine teslim edemeyiz. Öyle bir aday açıklayacağım ki şu ana kadar adaylığını açıklayanlar da geri çekilecekler’’ dediği ifade edildi. Rahşan Ecevit’in, belirleyeceği adayı önümüzdeki günlerde açıklayacağı öğrenildi. Ankara / aa

26.04.2009


 

G-7’lerden krize karşı birlikte çalışma sözü

SANAYİLEŞMİŞ yedi ülkenin oluşturduğu G-7 ülkeleri, 1930’lu yıllardan beri yaşanan en kötü ekonomik durgunluktan çıkmak için birlikte çalışma sözü verdi. IMF ve Dünya Bankası’nın yarıyıl toplantıları çerçevesinde Washington’da bir araya gelen G-7 ülkeleri Maliye Bakanları toplantı sonucunda ortak bir açıklama yayımlandı. Açıklamada, en önemli amaçlarının her ülkede bankaların tekrar borç vermeye başlaması olduğu belirtilerek, ‘’İş imkanları ile büyümeyi yeniden tesis etmek ve bu büyüklükteki bir krizin tekrarlanmaması için ortak hareket etmeyi taahhüt ediyoruz. Bu çerçevede alınması gereken ne önlem varsa alınacak’’ denildi. Almanya Maliye Bakanı Joeg Asmussen yaptığı açıklamada, G-7 ortak açıklamasını ‘’önemli bir adım’’ olarak niteleyerek, ‘’bir ihracat ülkesi olarak bu açıklama çok önemli ve bundan dolayı memnunuz’’ yorumunda bulundu. Washington / aa

26.04.2009


 

11 siyasetçiye “Kürtçe propaganda” soruşturması

AĞRI'NIN Diyadin ilçesinde, 29 Mart’ta yapılan Mahallî İdareler Seçimleri sebebiyle 19 Mart 2009 tarihinden itibaren başlayan seçim propagandası kapsamında yapılan mitinglerde, Demokrat Parti Diyadin İlçe Belediye Başkan adayı Rıfat Polat ile AKP Ağrı Milletvekili Cemal Kaya, AKP Diyadin Belediye Başkan adayı Seyfettin Yaşlı, Anavatan Partisi adayı Yakup Yaşar, DSP adayı Hakan Çiftçi, DTP adayı Celal Tanrıverdi, DTP Parti meclis üyesi Orhan Artuç, Eski Ağrı Belediye Başkanı Hüseyin Yılmaz, Liberal Demokrat Parti adayı Seyithan Tanrıverdi, Halkın Yükseliş Partisi adayı Mehmet Ali Yenigün ve CHP adayı İsmail Polat’ın Kürtçe konuştuğu belirlendi. Bu kişilerin 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 58. maddesine aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle Diyadin Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldığı bildirildi. Ağrı / aa

26.04.2009


 

Avrupalı öğretmenlere Kur’ân hediye edildi

AVRUPA Birliği (AB) Hayat Boyu Öğrenme Programı kapsamında Almanya, İspanya, Polonya ve İngiltere’den Kütahya’nın Gediz ilçesine gelen öğretmenlere, İngilizce Kur’ân-ı Kerim hediye edildi. Söz konusu 4 ülkeden 15 okul idarecisi ve öğretmen, Bulgaristan’dan proje ortağı okulun koordinatörlüğünde yürütülen AB Comenius Çoklu Okul Ortaklıkları organizasyonu çerçevesinde Gediz’e geldi. Dayınlar İlköğretim Okuluna ziyarette bulunan öğretmenler, proje çalışmalarına katıldı. Daha sonra Gediz Kaymakamlığına geçen konuk öğretmenlere, Kaymakam İsmail Çorumluoğlu tarafından ilçe hakkında bilgi verildi. Konuklarına çini tabak hediye eden Çorumluoğlu, öğretmenlerin ülkelerini anlatan armağanlarını kabul etti. Şehrin tarihî ve turistik mekânlarını gezen heyet, son olarak Ulu Camiye gitti. Gediz Müftüsü Mustafa Kocagöz burada İslâmiyet ve cami hakkında bilgi verdi. Kocagöz, konuk öğretmenlere İngilizce Kur’ân-ı Kerim hediye ettikten sonra onların İslâm dinine ilişkin sorularını cevaplandırdı. Kütahya / aa

26.04.2009


 

Uluslararası Sendikalardan Erdoğan’a teşekkür

HAK-İŞ, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonunun (ITUC), G20 Zirvesi’nde Hükümet’in oynadığı rolden duyduğu memnuniyete ilişkin mektubu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a iletti. Konfederasyondan yapılan yazılı açıklamaya göre, Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, Erdoğan’a ilettiği mektuba ilişkin, ITUC Genel Sekreteri Guy Ryder’ın, G20 Londra Zirvesi’ni, konfederasyonlara gönderdiği bir yazı ile değerlendirerek, zirvenin sendikal hareket açısından başarılı geçtiğini ve bu konudaki katkılar için teşekkür ettiğini belirtti. ITUC’un, Londra Zirvesi’nde, Washington Zirvesi’ne göre, işler ve sosyal politikalar alanında daha fazla ilerlemenin olduğunu vurguladığı ifade eden Uslu, Başbakan Erdoğan’a ilettiği mektupta şunları kaydetti: “ITUC, Hükümet’in, bizlerin girişimi sayesinde taleplere pozitif yaklaştığını belirterek, zirvede oynadığı rolden dolayı hükümetimize memnuniyetini iletmemizi istemiştir. ITUC, Londra Zirve kararlarının etkin bir şekilde izlenmesinin çok önemli olduğunu ve bu nedenle, Eylül 2009 tarihinde yapılacak olan Üçüncü G20 Zirvesi için Hükümet’e önerilerin iletilmesi yönündeki hazırlıkların önemine dikkat çekmektedir. Küresel sendikal taleplerin karşılanması konusundaki katkı ve hassasiyetlerinizden dolayı biz de Hak-İş olarak teşekkürlerimizi sunarız.’’ Ankara / aa

26.04.2009


 

İstanbul ve Ankara’da barajlar doldu

SON dönemdeki yağışlar, İstanbul ve Ankaralıların yüzünü güldürdü. Barajlardaki doluluk oranı İstanbul’da yüzde 97,11’e ulaştı, Ankara’ya son 6 ayda düşen yağış miktarı, geçen yıla göre yüzde 34 arttı. Çevre ve Orman Bakanlığından alınan bilgiye göre, yağışlar, hem Ankara hem de İstanbul’daki barajları doldurdu. Ankara’ya düşen yağış miktarı, 1 Ekim 2008-6 Nisan 2009 su yılı itibariyle uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 23, geçen yıla göre yüzde 34 daha fazla oldu.

Türkiye genelinde yağışların, bu yıl Nisan, Mayıs ve Haziran döneminde mevsim normallerinde olması tahmin ediliyor. Ancak Ankaralıları, gelecek 2 ayda yağışlı günler bekliyor. Ankara ve civarında, bu dönemin mevsim normallerinin üzerinde olacağı belirtiliyor.

Bu arada sıcaklıklar ise Güneydoğu Anadolu’da Nisan, Mayıs ve Haziran döneminde mevsim normallerinin 1-2 derece üzerinde, diğer bölgelerde ise mevsim normalleri civarında olacak. İstanbul’da barajlardaki doluluk oranı ise yüzde 97,11’e ulaştı. Kazandere ve Pabuçdere barajları taşarken, bu ay sonunda diğer barajlar da taşarak, dolu savaktan akacak. Ankara / aa

26.04.2009


 

İlk kez sinemaya gittiler

GAZİANTEP Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, 1. Gaziantep Çocuk Şenliği kapsamında 9 ilçede düzenledikleri Çocuk Filmleri Şenliği’nde, hayatlarında hiç sinemaya gitmeyen yaklaşık 10 bin çocuğun, ilk kez orijinal sinema makinesiyle film izlediğini söyledi. Güzelbey, insanların küçük yaşta karşılaştıkları güzel olayların ve sosyal faaliyetlerin, kişinin daha güzel ve olumlu düşünmesini sağladığını belirtti. Şehirlerin sadece şehircilik bakımından gelişmesinin yeterli olmadığını, sosyal ve kültürel alanda da gelişmesinin, şehrin gelişimini tamamlayan bir unsur olacağına inandıklarını ifade eden Güzelbey, bu sebeple sosyal ve kültürel faaliyetler düzenlediklerini bildirdi. Gaziantep / aa

26.04.2009


 

‘’Nine torun okuldalar”

ANKARA'NIN Nallıhan ilçesinde 2 kadın, ‘’Ana Kız Okuldayız’’ kampanyası kapsamında açılan okuma yazma kursuna torunlarıyla birlikte katılıyor. Nallıhan Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünce, ‘’Ana Kız Okuldayız’’ kampanyası kapsamında düzenlenen birinci kademe okuma yazma kursuna katılan 57 yaşındaki Seher Çınar ile 56 yaşındaki Fikriye Toraman kursa ilkokul ikinci sınıf öğrencisi torunları 8 yaşındaki Onur Çınar ile birlikte geliyor. Sınıfta babaannesi Seher Çınar ile anneannesi Fikriye Toraman’ın arasına oturan küçük Onur, okuma yazma öğrenmeye çalışan babaannesi ve anneannesine yardımcı oluyor. Babaannesi ve anneannesinin okuma yazma öğrenmek için canla başla çalıştığını belirten Onur Çınar, onlara hem kursta, hemde evde yardımcı olmaya çalıştığını söyledi. Onur Çınar, babaannesi ve anneannesinin verilen ödevi yapıp yapmadığını kontrol ettiğini de belirtti. Nallıhan / aa

26.04.2009


 

Sekapark Disneyland gibi

Kocaelİ Büyükşehir Belediyesi tarafından organize edilen 23 Nisan Uluslar arası Çocuk Festivali faaliyetleri Sekapark’ta hız kesmeden devam ediyor. Çocukların eğlenebilmesi için hazırlanan faaliyetler ve oyun grupları sayesinde Seka Park cıvıl cıvı çocuk sesleri ile doluyor. Akşamları ise yerli ve yabancı çocukların halk oyun gösterileri izleniyor. Okulların kurduğu standlarda ise birbirinden lezzetli yiyecekler ve el işlemeleri Kocaelilerin beğenisine sunuluyor. Diğer yandan da okullar faaliyet alanına okullarına katkı sağlamak amacıyla stantlar kurdular. Bu stantlarda birbirinden lezzetli yiyecekler ve el işleri satıyorlar. Özellikle çocuklarının hoşça vakit geçirmeleri için Seka Park alanına getiren aileler stantlardan alış veriş de yapıyorlar Çocukların ve ailelerinin yoğun ilgi gösterdiği alanda Büyükşehir Belediyesi her ihtiyacı düşündü. Büyükşehir ekipleri vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için alana seyyar tuvaletler koydu. Kocaeli / SAİD TEMUR

26.04.2009


 

Sokakta çalıştırılan çocuğun ailesine ceza

İZMİR'İN Karşıyaka ilçesinde, sokaklarda satıcılık ve dilencilik yaptırılan 5 çocuğun ailesi hakkında gelir sağlamak amacıyla çocuklarını sokaklarda çalıştırdıkları gerekçesiyle işlem yapıldı. İzmir / aa

26.04.2009


 

İçki ve kumar 47 yıldır yasak

RİZE'NİN İyidere ilçesindeki Büyükçiftlik ve Çiftlik Köylerinde 1962 yılında çıkan kavganın ardından kahvehanelerde kâğıt oyunu oynanması ve içki satılması yasaklandı. Aradan 47 yıl geçmesine karşın bu kuralları bozmayan köylüler durumdan memnun. Büyükçiftlik Köyü muhtarı Hüseyin Uzun, köylerinde 1960’lı yıllardan önce 10’un üzerinde kahvehane bulunduğunu, bunların çoğunda da kâğıt oyunları oynandığını söyledi. O dönemlerde köylerinde kâğıt oyunları dolayısıyla zaman zaman tartışmalar ve kavgalar yaşandığını, bu durumun da köy halkını rahatsız ettiğini ifade eden Uzun, ‘’yaz aylarında köylerimizin nüfusu 10 bine yaklaşıyor. Son olarak 1962 yılında, jandarmanın kâğıt oyunları oynanan bir kahvehanede yaptığı arama sırasında kavga çıktı. Oldukça büyüyen kavga, köylüleri rahatsız etti’’ dedi. Bu kavga üzerine iki köyün muhtarı ve ileri gelenlerinin bir araya gelerek köylerdeki kahvehanelerde kâğıt oyunları oynanması ve içki satılmasının yasaklanmasına karar verdiklerini anlatan Uzun, ‘’o günden bu yana köylerimizdeki kahvehanelerde kâğıt oyunları oynanmıyor. Köylerde içki satılması da yasak. Kahvehanelerimiz sadece çay içmek ve sohbet etmek için kullanılıyor. Aradan 47 yıl geçmesine rağmen bu kural bozulmadı. Çünkü hepimiz bu durumdan memnunuz’’ diye konuştu.

Uzun, köylerinde 7 kahvehane bulunduğunu, eskiden kahvehane olan bazı iş yerlerinin de internet kafeye dönüştürüldüğünü kaydederek, ‘’ayrıca bilardo salonumuz da var, ama kâğıt oyunları oynanan bir iş yerinin açılmasına bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da asla izin vermeyiz. Zaten böyle bir şeyi de kimse istemiyor. Çünkü köylerimizde artık huzur hakim. Dolayısıyla herkes bu durumdan memnun’’ dedi.

26.04.2009


 

Kutlu Doğum ormanı

Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri çerçevesinde Manisa Demirci Belediyesi ve Anadolu İmam-Hatip Lisesi işbirliği ile Hisar Kaplıcaları Ormanlık alanda çam fidanı dikildi. Demirci Belediyesi Fen İşleri Müdürü Kazım Aysan, Anadolu İmam-Hatip Lisesi Müdür Baş Yardımcısı Mehmet Demir, Müdür Yardımcıları Necmi ÜNLÜ, Erdem Asıbostan, Edebiyat Öğretmeni Jale Darıcı rehberliğinde okul öğrencileriyle Demirci Belediyesi Hisar Kaplıcaları ormanlık alanında 150 çam fidanı dikildi. “Kutlu Doğum Hatıra Ormanı” olarak isimlendirilen alanda her yıl ağaç dikimine devam edilecek. Piknik alanları, Akua park, kaplıcaları ile vatandaşlarımıza hizmet veren alanlar, fidanların da büyümesiyle daha da ilgi odağı olacak. Manisa / BÜŞRA NUR ÜNLÜ

26.04.2009


 

Hem ekonomiye, hem sağlığa faydalılar

BURSA'DA 1995 yılında kurulan Karacabey Ovakorusu Sülün Üretim İstasyonu’nda geçen yıl üretilen sülünlerden 9 bini birçok ilde çevreye salındı. Bursa Çevre ve Orman Müdürlüğü Karacabey Ovakorusu Sülün Üretim İstasyonu yet-kilileri, istasyonun Türkiye’de nesli azalmış, bazı yerlerde tükenmiş kanatlı yaban hayvanlarının çoğaltılması ve yeniden tabiata kazandırılması amacıyla 1995 yılında 20 hektar alanda kurulduğunu belirtti. Sülünlerin sağlık ve ekonomik anlamda faydalarının bulunduğunu dile getiren yetkililer, ‘’Sülünler, kene gibi zararlıları yiyerek insan sağlığına, süne ve kımıl gibi böcekleri yiyerek de ekonomiye katkı sağlıyorlar. Ormanlara zarar veren böcekleri yiyorlar. Tabiattaki birçok zararlının düşmanı olan sülün, doğal dengenin korunmasında önemli görev üstleniyor’’ dedi. Yetkililer, üretilen 10 bin sülünün yarı yarıya erkek ve dişi olduğunu belirterek, ‘’Doğaya genelde bir erkeğe 2-4 dişi sülün salınıyor. Örneğin Edirne’ye 900 sülün gönderdik. Bunların 600’ü dişiydi. Bu yüzden elimizde fazla miktarda erkek kalıyor. Biz de bu erkekleri ava açıyoruz. Şu şekilde az da olsa üretim tesisine gelir sağlanmış oluyor’’ diye konuştu.

26.04.2009


 

Susuzluk korkutuyor

TÜRKİYE Doğal Hayatı Koruma Vakfınca hazırlanan, ‘’Suyun Yeryüzündeki Serüveni’’ adlı kitapta, 2050 yılına gelindiğinde Güney Afrika’da, Güney Avrupa’da, Orta Doğu’da ve Amerika’nın kuzeybatısındaki ırmaklardaki su miktarında yüzde 10 ile 30 arasında düşüş yaşanacağı öngörüsünde bulunuldu. Kitabın, ‘’İklim Değişikliğinin Su Kaynaklarına Etkisi’’ bölümünde, iklim değişikliğinin insanlar üzerindeki muhtemel etkilerini tahmin etmeye yönelik çalışmalarda, en önemli sonuçların su kaynakları üzerinde oluşacağının ortaya çıktığı ifade edildi. İklim değişikliğinin dağ ekosistemleri üzerindeki etkisini inceleyen Amerikalı araştırmacıların öngörülerine yer verilen kitapta, buna göre, dağlarda biriken karların ve dağların zirvelerindeki buzulların, dünya çapında yaklaşık 1,6 milyar insanın su deposu olduğu, 50 yıl içerisinde gezegenin ısınmasıyla bu kaynakların zarar göreceği, milyonlarca insanın susuzluk yüzünden birbirine gireceği ve yeni su kaynakları bulma mücadelesi başlayacak.

26.04.2009


 

O da değiştirilemez maddeye sığındı

MERSİN'DE evini çöpe çeviren yaşlı kadın, 5. kez gelen zabıtalara karşı evini duvara yazdığı Anayasa maddesi ile savunuyor. Yeni Mahalle 5315 sokakta oturan eskiden eczacı olan kadın, belediyenin bütün çabalarına rağmen evini çöp eve çeviriyor. Çöp dağları içinde hayatını sürdüren A.A. isimli yaşlı kadının evinin duvarına yazdığı,”Anayasanın 2. maddesi kimsenin konutuna dokunulamaz. Yazılı emir olmadıkça kimsenin konutuna girilemez. Arama yapılamaz. Burada ki eşyalara dokunulamaz” yazısı dikkat çekiyor.

26.04.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis