02 Haziran 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Haberler

DARBECİLİKLE SUÇLANINCA

Mahkemedeki savunmasında, İstanbul Üniversitesinde görev yaptığı süre içinde türbanlı kişilerin üniversiteye girmesine izin vermediğini anlatan Ergenekon sanığı Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, kendisine yöneltilen darbecilik suçlamasıyla ilgili olarak, “Evet, ben darbe yapmıştım, üniversitede türban yasağını uygulayarak. Türban yasağı ile sabıkalı oldum” dedi.

‘O ÖĞRENCİLER BENİ BAĞLAMAZ’

“Savcıların her suçu bana yüklemelerinin ardındaki asıl amaç; benim türban sabıkamdır” iddiasında bulunan Alemdaroğlu, “Cumhuriyet yürüyüşünde İ.Ü. Rektörü olarak YÖK Başkanıyla en önde bulunmam doğaldır. Bu yürüyüşte ‘Ordu göreve’ pankartı açan öğrencilerin benim üniversitemde olması beni kesinlikle bağlamaz” dedi.

“Ergenekon” davasının tutuksuz sanıklardan İstanbul Üniversitesi (İÜ) eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, görev yaptığı süre içinde türbanlı kişilerin üniversiteye girmesine izin vermediğini ifade ederek, “Evet, ben de darbe yapmıştım üniversitede türban yasasını uygulayarak. Daha rektör değilken Cerrahi Kliniği’ndeki türbanlı asistanı kütüphaneye gördermiştim” dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde görülen davanın dünkü duruşmasında savunma yapmaya başlayan Alemdaroğlu, emniyet ve savcılıkta verdiği ifadelerde kendisine yöneltilen suç isnadının açık şekilde anlatılmaması sebebiyle örgüt üyesi olmadığını, susma hakkını kullandığını ve dava hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olduğunda savunmasını yapacağını anlattığını söyledi. Alemdaroğlu, ‘’Sözde Ergenekon terör örgütü üyeliğini ve yöneticiliğini asla kabul etmiyorum. Sanık durumunda olanların birkaçı dışında çoğunu tanımıyorum. Ne bir terör örgütü üyesiyim, ne de yasa dışı bir faaliyet içindeyiz’’ dedi.

Kendisine yönelik ‘’darbe kışkırtıcısı’’ yakıştırmasının en hafif tabiriyle art niyetli bir suçlama olduğunu öne süren Alemdaroğlu, kamu kurum ve kuruluşlarında türban yasağına yönelik yasal ve mevzuat nedeniyle bunu uyguladığını, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Kliniği’nde görev yapan türbanlı bir asistan doktoru kütüphanede görevlendirdiğini, bu uygulaması sebebiyle sorgulanıp aklandığını söyledi.

İstanbul Üniversitesi’nde görev yaptığı süre içerisinde türbanlı kişilerin üniversiteye girmesine izin vermediğini söyleyen Alemdaroğlu, “Evet, ben de darbe yapmıştım üniversitede türban yasasını uygulayarak. Daha rektör değilken Cerrahi Kliniği’ndeki türbanlı asistanı kütüphaneye gördermiştim” dedi.

‘’DÜŞÜNCELERİM GİZLİ

SAKLI DEĞİL’’

İstanbul Üniversitesi Rektörü olarak 31 Aralık 1997 tarihinde göreve başladığını hatırlatan Alemdaroğlu, şöyle konuştu:

‘’İstanbul Üniversitesinin açık ve kapalı alanlarındaki görüntü o günlerde bir anlamda İran üniversitelerini andırıyordu. Çok çeşitli baskılarla, tehditlerle karşılaştım. Türban konusunda kararlı tutumumuz nedeniyle 1999 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay ve İnsan Hakları Komisyonu tarafından sorgulandık. Bu sırada bazı milletvekillerinin hakaretleri, iktidar gücünü alanların neler yapabileceğini göstererek bizi şaşırttı. 2 bin 400 küsür sayfalık iddianame ve 450 klasörlük bu davanın her türlü hukuka aykırı şekilde Silivri’de görülmesinin, iktidar gücünün yaptığının engizisyon mahkemelerini asla aratmadığını göstermektedir.’’

Alemdaroğlu, her türlü baskıya rağmen görevini Atatürk’ün gençliğe hitabesindeki ilkeler doğrultusunda yapacağını ve hiçbir gücün kendisi gibi kişileri doğruları söylemekten alıkoyamayacağını söyledi.

İddianamede, görevi döneminde üniversitenin eğitim-öğretim açılış törenlerinde yaptığı konuşmaların bile suç delili olarak yer aldığını öne süren Alemdaroğlu, kamuya açık şekilde yapılan bu konuşmaların hiçbir şekilde suç niteliği taşımadığını ileri sürdü. Alemdaroğlu, şunları kaydetti:

‘’Bunu çok iyi bilen sayın savcılar, türban sabıkam nedeniyle kendilerini zorlayarak beni sözde terör örgütü içine sokarak kamuoyunda küçük düşmemi itibar kaybetmemi amaçlamışlardır. Ben bu suçlamaların özel bir kasıt ile yapıldığı kanısındayım. Hayatını demokrasi barış ve insan haklarına adamış biri olarak terör örgütüne dahil edilmem siyasi bir komplodur. Türkiye’nin irtica ortamına sürüklenmemesi, için siyasi düşüncelerimi her platformda ifade ettim. Bu düşüncelerim gizli saklı kamuoyunun bilmediği şeyler değildir. Bu yapılan özellikle komşumuz İran örneğinde olduğu gibi İslami faşist yönetimlere özgüdür.’’ İstanbul / aa

02.06.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Başlıklar

  DARBECİLİKLE SUÇLANINCA

  Allah bizi şımartmasın

  Mayın tuzağında çok zaman kaybettik

  İnternetten okul kaydı

  TOPLU TAŞIMA VE BENZİNE ZAM

  DİSK’in anayasa raporu Meclis’te

  SU ÜRÜNLERİ MÜTHİŞ BİR ŞİFA KAYNAĞI

  TÜRKİYE’NİN TAŞI TOPRAĞI ALTIN

  5 ayda 113 terörist etkisiz hale getirildi

  Albaya uyuşturucu cezası ve tahliye

  İzmir’de terör operasyonuna 14 tutuklama

  Ceyhan Nehri’nde mühimmat bulundu

  Dev nakliye uçağı batırılacak

  Yumurtalık'ta petrol temizleme tatbikatı

  Simav beşik gibi

  Halk, kendi vekilini tanımıyor

  “SİGARA YASAĞI 19 TEMMUZDA BAŞLAYACAK”

  Sınırsız enerji için ‘güneş dünyaya gelecek’

  Survivor’da hayatta kalamadı

  “Burs ağacı”nın ilk meyveleri

  Minibüs kanala düştü: 1 ölü

  Çizgi filmler “destan” yazacak

Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: Risale Yorum- Risale Çocuk- Yemek Tarifleri - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Satılık Tekne- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis