Haberler |
Tek çare reformlar |
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) müzakerelerine başlamasının ardındaki sırrın ve bundan sonraki süreçte de Türkiye’nin hızını artıracak tek çarenin reformlar olduğunu bildirdi. AB YOLUNU, ADNAN MENDERES AÇTI
Egemen Bağış, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından düzenlenen ‘’AB-Türkiye İlişkileri’’ konulu toplantıda yaptığı konuşmada, merhum Başbakan Adnan Menderes’in Avrupa Ekonomik Topluluğu’na katılımımızla başlattığı AB sürecinin Türkiye için yeni bir süreç olmadığını, başlangıcından bu yana 50 yıl geçtiğini hatırlattı. Bağış, hiçbir ülkenin sürecinin 50 yıl almadığını, ancak bu 50 yılın ilk 45 yılını Türkiye’nin müzakere tarihi ‘’bile’’ almadan geçirdiğini dile getirdi. Türkiye’nin AB müzakerelerine başlamasının ardındaki sırrın reformlar olduğunu belirten Bağış, ‘’Bundan sonraki süreçte de Türkiye’nin hızını arttıracak olan tek çare reformlardır’’ dedi. Bağış, ‘’Açılan kapanan fasıl sayısını çok önemsemiyorum. eğer bu işin başarı endeksini fasıllara bırakırsak, o zaman sırtımızdaki davulun tokmağını Brüksel’in eline vermiş oluruz. Ama eğer bizim bu süreçteki başarı kriterimiz, başarı endeksimiz, yaptığımız reformlarsa, o zaman sırtımızdaki davulun tokmağı da kendi elimizde olur. Kendi reformlarımızı kendimiz için, kendi önceliklerimize, kendi ihtiyaçlarımıza göre gerçekleştirmiş oluruz’’ diye konuştu. Egemen Bağış, Türkiye’de reformlar konusunda yavaşlama olmadığını, ancak reformların algılanmasında bir sıkıntı yaşandığı ifade ederek, son 5 ay içinde yapılan reformlara değindi. Bağış, AB’nin Türkiye’yi kabul etmesiyle ilgili engelleme çalışmaları bulunduğunu, ancak bunlara prim vermemek gerektiğini belirterek, ‘’Pire için yorgan yakmamak, papaza kızıp oruç bozmamak gerekir’’ dedi. Bağış, Türkiye’nin AB üyeliğinin 50 yıl daha sürmeyeceğini belirterek, bazı yerlerde tam üyelik tarihi için 2013, 2014 yıllarının ifade edildiğini, ancak bunu da çok gerçekçi bulmadığını ifade etti.
ÇETECİLER AB’Yİ İSTEMEZ Bağış, AB üyelik sürecine değinerek, içeride de direnç odakları bulunduğunu, eskiden olduğu gibi devleti çetelerin yönetmesini isteyenlerin, her şeyin şeffaflaşmasını istemeyenlerin, demokrasiye karşı olanların AB sürecini kabullenmesinin kolay olmadığını söyledi. Türkiye’nin emin adımlarla çok daha aydınlık yarınlara doğru ilerlediğini ifade eden Bağış, önümüzdeki süreçte yapılması gereken birçok çalışma bulunduğunu, Anayasa değişikliğini muhalefetle birlikte gerçekleştirmek istediklerini kaydetti.
MUHALEFET BİZİ YAVAŞLATIYOR Egemen Bağış, AB sürecinin 50 yıllık döneminin ilk 45 yılının sorgulanması gerektiği gibi bugünkü süreçte de reformları kimin yavaşlattığını hep birlikte sorgulamaları gerektiğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “’Bürokrasimiz çalışıyor ama Meclis’te yüzlerce kanun birikti. Bu iç tüzükle, bu anlayışla TBMM’nin çok fazla kanun çıkaramadığı bir dönemde AB sürecinde bizim reformları hızlandırmamız pek mümkün gözükmüyor. Buradan hem muhalefet liderlerine hem de muhalefet liderleriyle diyaloğu olan tüm vatandaşlarımıza çağrıda bulunuyorum; gelin Türkiye’nin önünü birlikte açalım, Türkiye’ye bu haksızlığı yapmaya hiçbirimizin hakkı yok.’’ Bağış, 27 ülkenin bugüne kadar AB’nin Kopenhag ve Maastricht kriterlerini uygulayarak daha güçlü, demokratik, müreffeh ve zengin ülkeler haline geldiğini, hiçbirisinin bölünmediğini, zayıflamadığını ve ekonomilerinin sıkıntı yaşamadığını kaydederek, ‘’Demek ki bu reçetede bir keramet var. Bizim bu reçeteyi önemsememiz lâzım. Türkiye’de birtakım o eski, karanlık, bulanık günlere dönmemek için bizim bu reçeteye odaklanmamız lâzım’’ dedi.
“DİK DURUYORUZ, DİKLENMİYORUZ” Başmüzakereci Bağış, “Hükümet yetkililerinin zaman zaman AB hakkında olumsuz ve karamsar açıklamalar yapması ve konjonktürel durumlara göre sert söylemlerde bulunması, umutsuz davranması doğru mudur? Hükümetin bunu bırakıp reformlara odaklanması gerekmez mi” şeklindeki sorumuz üzerine, “Hükümet olarak AB’ye hiç bir zaman diklenmedik. Ama hep dik durduk. Bizim o söylemlerimizi bu açıdan anlamak lâzım. AB ülkemiz hakkında ileri geri konuşursa, biz de cevabını veririz. Bize oy veren, vermeyen 70 milyon insanın onurunu ve millî hassasiyetini korumak durumundayız. Bunların hiçbiri karamsarlık değil, bilâkis dik duruştur” dedi.
MÜSİAD: AB SÜRECİNDE HEYECAN AZALDI
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, toplantının açılış konuşmasında 2006 yılından sonra Türkiye-AB ilişkilerinde yakalanmış olan sürat ve heyacanın azalmaya başladığı uyarısında bulundu. Bu durgunluğun üç ana sebebi olduğunu belirteren Vardan, bunları “AB’deki genişleme yorgunluğu, Kıbrıs sorununun bir kriter olarak önümüze çıkarılması ve Almanya, Fransa gibi bazı ülke liderlerinin Türkiye’nin AB üyeliğine karşı duruş sergilemeleri” olarak sıraladı. Türkiye - AB ilişkilerinin yeniden canlanmasının menfaatimiz icabı olduğunu belirten Vardan, bunun için de demokratik ve özgürlükçü, sivil bir anayasanın şart olduğunu vurguladı. |
13.06.2009 |