07 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Haberler

 

1982'DE HAZIRLANAN RAPOR

Genelkurmay'ın 1982'de hazırladığı "Türkiye'deki Anarşi ve Terörün Durumu" adlı rapor, darbenin adım adım nasıl olgunlaştırıldığını ortaya çıkarıyor. Rapordaki veriler Evren'in "Müdahaleye karar vermeden bir yıl boyunca düşündük" ve dönemin 2. Ordu Komutanı Bedrettin Demirel'in “Darbe için şartların olgunlaşması beklendi” açıklamalarıyla örtüşüyor.

DARBE ÖNCESİ TERÖR NİYE AZDI?

Aksiyon'da yayınlanan raporda, Kahramanmaraş olaylarından sonra sıkıyönetim ilân edilen 26 Aralık 1978'den 11 Şubat 1982'ye kadarki dönem dört safhaya ayrılarak, ihtilâlden önceki bir yıllık dönemde terör olaylarının sıkıyönetime rağmen zirve yaptığı, toplam 4040 can kaybının 2812'sinin bu dönemde olduğu ve darbeden sonra olayların sür'atle azaldığı kaydediliyor.

AKSİYON Dergisi’nin bugün piyasaya çıkan sayısında yer verdiği, Genelkurmay’ın 1982’de hazırladığı “Türkiye’deki Anarşi ve Terörün Durumu” adlı rapor, 12 Eylül darbesinin adım adım nasıl olgunlaştırıldığını ortaya çıkarıyor. Oysa, 12 Eylül ihtilâlinin lideri Kenan Evren, darbeden sonra yaptığı basın toplantısında söz konusu raporu, “müdahalenin gerekçesi” olarak sunmuştu. Rapordaki verilerle Evren’in yıllar sonra yaptığı, “Müdahaleye karar vermeden bir yıl boyunca düşündük” açıklaması birleştirildiğinde çarpıcı gerçek ortaya çıkarıyor. Evren’in sınıf arkadaşı ve 12 Eylül döneminin II. Ordu Komutanı Orgeneral Bedrettin Demirel’in, “Bir yıl önce planlamıştık. Ama şartların olgunlaşmasını bekledik” sözü de raporun özeti niteliğinde. Rapor, Kahramanmaraş olaylarından sonra sıkıyönetim ilân edilen 26 Aralık 1978’den 11 Şubat 1982’ye kadarki dönemi dört evreye ayırarak, Türkiye’deki terör ve anarşi olaylarını Genelkurmay’ın gözünden analiz ediyor. Dört dönem şu şekilde tarihlendirilmiş: 26 Aralık 1978-11 Eylül 1979 arasındaki 8 aylık süreç birinci dönem; 12 Eylül 1979, yani ihtilâlden tam bir sene öncesinden 11 Eylül 1980’e kadar ikinci dönem; 12 Eylül 1980’den 11 Eylül 1981’e kadar üçüncü dönem ve 12 Eylül 1981’den 11 Şubat 1982’ye kadarki 5 aylık dördüncü dönem. Rapora göre, bu dört dönemde Türkiye’de ideolojik amaçlı 39 bin 385 olay vuku bulmuş. Raporu bugünlerde önemli kılan, tam da Kenan Evren ve Bedrettin Demirel’in “Bir yıl boyunca düşündük” dedikleri dönemi anlatan 12 Eylül 1979’dan darbeye kadarki son bir yılda olayların zirve yapması. Örneğin, birinci dönem, yani 26 Aralık 78 ile 11 Eylül 79 arasında 2 bin 80 silâhlı saldırı ve çatışma meydana gelirken, sayı 12 Eylül 1979 ile darbe gününe kadarki bir yılda 7 bin 10’a fırlamış. Darbeden sonra ise 610’a düşüyor olay sayısı. 11 Eylül 1979’a kadar 898 kişi ölmüşken, bu tarihten darbe gününe kadar tam 2 bin 812 kişi can vermiş. İhtilâl akabinde 282’ye inmiş zayiat. Toplamda 4 bin 40 insanın canı gitmiş terör sürecinde. Afiş ve pankart asma, gösteri ve yaralı sayıları da ‘şartların olgunlaşması sürecine’ paralel seyrediyor.

SIKIYÖNETİM YÜRÜRLÜKTEYDİ AMA...

12 EYLÜL 1980’e doğru yol alırken iktidarda Süleyman Demirel’in azınlık hükûmeti bulunuyordu. Bu dönemde sıkıyönetim de yürürlükteydi; dolayısıyla o bölgelerde yetkiler askerin elindeydi. Hükûmet, askerin istediğini yapmaya hazırdı. Bu yüzden Başbakan Demirel sonraki süreçte Evren’e “Siz 11 Eylül 1980’de Antalya Tapu Müdürü müydünüz?” diye soracaktı.

Şu satırlar raporu hazırlayanları aslında ele veriyor:

“12 Eylül 1980 tarihinde TSK’nın yönetime el koyması ile birlikte yurdumuzu giderek iç savaşa sürükleyen anarşi ve terörle kararlı, cesur ve amansız bir savaşım başlatılmıştır.”

Yani, Evren ile ekibi, anarşi ve terörle amansız bir mücadeleye girmek için darbe sonrasını beklemiş.

“12 Eylül Harekâtı’ndan sonra sıkıyönetim güvenlik kuvvetlerinin başarılı çalışmaları ve sağlanan güvenli ortam sayesinde ülkemiz bir silâh deposu olmaktan kurtarılmıştır.” Bu ifadeler de başka bir itirafla yüklü aslında. “12 Eylül’den önce de sıkıyönetim hâkim iken ülkede o zaman başarılı çalışmalar yapılmak istenmemiş miydi acaba?” sorusunu gündeme getiriyor.

Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun’dan oluşan ihtilâl ekibi, darbeyi haklı çıkarmak için yaptırdığı çalışmada bir varsayıma da yer vermişti. Buna göre 12 Eylül öncesi aylık 1986, 7 olay ortalaması ve 1.75 tırmanış hızına göre darbeden önce 32 bin 893 olan olay sayısı, darbe yapılmasaydı 59 bin 105’e çıkacaktı. İstanbul / cihan

07.09.2009


 

Ülkeyi terör değil, baskı böler

Ünlü Kürt siyasetçi ve Şeyh Said’in torunu Abdülmelik Fırat, ülkenin terörle değil, insanların şiddet ve baskı altında tutulmasıyla bölüneceğini söyledi. Devletin 80 yıldır uyguladığı yanlış politikalara ve 25 yıllık PKK terörüne rağmen Kürtlerin ayrılma gibi bir isteğinin olmadığına işaret eden Fırat, iki halkın iç içe yaşamasının bunun somut örneği olduğunu kaydetti.

KÜRTLER KADAR, TÜRKLERİN DE İHTİYACI VAR

Bunda en önemli etkenin, iki halkın birbirlerini ‘Müslüman kardeşler’ olarak görmeleri olduğuna dikkat çeken Fırat, ülkenin terörle değil, insanların şiddet ve baskı altında tutulmasıyla bölüneceğini kaydetti. Fırat, demokratik açılıma Kürtler kadar Türklerin de ihtiyacı olduğunu vurguladı. ÜNLÜ Kürt siyasetçi ve Şeyh Said’in torunu Abdulmelik Fırat, ülkenin terörle değil, insanların şiddet ve baskı altında tutulmasıyla bölüneceğini söyledi. Hastalığı sebebiyle oğlu Mahmut Fevzi Fırat yardımı ile konuşan Fırat, demokratik açılım ile hem Kürt sorunun hem de PKK terörünün biteceğine inandığını ifade etti. Demokratik açılım sayesinde ülkede jakoben anlayışın da değişeceğini dile eden Fırat, “Bunlar kendilerini ülkenin kurucusu gibi görüyorlar. ‘Ben bu ülkenin kurucusuyum, bu devlet bizimdir’ diyorlar. Bu yüzden ülkede bazı şeyler yapanları hizaya getirirler. Topluma üsten bakarlar. Bir elleri yağda bir elleri baldadır. Toplumsal mühendislikler yaparlar. Türkiye’deki bütün sıkıntıların altında bu anlayış yatıyor. Açılım sayesinde bu anlayış da değişecek” dedi. KÜRTLERİN ayrılacağı iddialarına tepki gösteren Fırat, iki halktan özellikle bazı kesimler arasında önyargıların olduğunu ancak bunun asla bölünmeye sebep olacak bir durum olmadığını ifade etti. Fırat, şöyle konuştu: “Karşılıklı bir güven sorunu var. Çünkü 25 yıllık bir itiş kakış var. Kimisi savaş diyor bu sürece. Ama enteresandır, iki halk arasında bir problem yok, düşmanlık oluşmadı, yaşanmadı. 40 yıl önce ne bir Kürt bir Türk hakkında ne düşünüyorsa bugün de aynı kanaati taşıyor. ‘Benim Müslüman kardeşimdir’ diyor. Bu çok önemli bir kredidir. Bu yok olmaz. Ama bu kredi yeterince değerlendirilmiyor. Eğer bu olmasa bu ülke çoktan bölünmüştü. Birlikteliklerinin sebebi budur. 25 yıldır PKK’ya rağmen bu birliktelik bozulmadı.” Fırat, ülkenin terörle değil, insanların şiddet ve baskı altında tutulmasıyla bölüneceğini ileri sürdü. Demokratik açılım ile ülkenin muhtemel bir bölünme ve iç çatışmadan kurtulacağını anlatan Fırat, “Ama devlet artık bu jakoben tavırdan vazgeçmez, aklını başına almazsa, hem dilini hem de dini baskı altında tutarsanız, işte o zaman ülke bölünme riski taşır. Devletin artık halkı ile barışması lâzım. Bu toplum bilmez, başıbozuktur, ben sevk ve idare edeceğim anlayışı değişmesi lâzım. Bu anlayış sadece Kürtlere karşı değil, toplumun tümüne karşı var. Bu anlayıştan Türkler de memnun değil. Bunun için açılım Kürtler kadar Türkler için de gerekli.” diye konuştu. Ankara / cihan

07.09.2009


 

Ocak’a kadar biter

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Çok şükür 'Bugün dünden daha iyi, ümidimiz daha fazla, işler düzeliyor' demeye başladınız.

Size tarih veriyorum, Allah kısmet ederse Ocak ayına kadar ekonomik krizin tüm etkileri silinecek, yeni yıla biz tertemiz pırıl pırıl yepyeni imkânlarla gireceğiz” dedi.

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye’nin ocak ayına kadar krizin etkilerinden kurtulacağını, yeni yıla yepyeni imkânlarla girileceğini söyledi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Manisa’da Muhtarlar Derneği tarafından düzenlenen iftar yemeğine katıldı. Arınç burada son 1,5 yıldır devam eden global krizden ve Türkiye’ye etkilerinden bahsetti. ABD’de başlayan, Avrupa ülkeleriyle devam eden, Rusya ve Hindistan’a sıçrayan krizin, bankaları, finans kuruluşlarını batırdığına değinen Arınç, “Dışarıda sağanak yağmur yağarken, ‘Ben bundan ıslanmayayım’ diyemezsiniz. Türkiye de bu sağanaktan nasibine düşeni aldı” dedi. Eskiden ekonomik krizlerin içeriden çıktığını hatırlatan Arınç, “Hükümet beceriksiz olurdu, içeride kavga olurdu, birbirlerine kitap fırlatırlardı, bir kriz çıkıverirdi. Şimdi krizler içerden değil, ABD’den, Avrupa’dan, Uzakdoğu’dan geliyor, biz de bundan etkileniyoruz. Çok şükür ‘Bugün dünden daha iyi, ümidimiz daha fazla, işler düzeliyor’ demeye başladınız. Ben size tarih veriyorum, Allah kısmet ederse Ocak ayına kadar bu ekonomik krizin bütün etkileri silinecek, yeni yıla biz tertemiz pırıl pırıl yepyeni imkânlarla gireceğiz.’’ diye konuştu. Türkiye’nin yeniden aya kalkmaya başladığını ifade eden Arınç, bütün sorunların çözüleceğini ülkemizin önünün açılacağını ve uçacak noktaya geleceğini sözlerine ekledi. Manisa / cihan

07.09.2009


 

Kriz bize yaradı

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’de kamudan ücret alanların krizden olumlu etkilendiğini söyledi.

Malatya Aktif İşadamları Derneğinin iftar yemeğine katılan Ergün, kamu çalışanlarının krizden etkilenmediğine işaret etti. Kamuda maaşların azaltılmadığını, günü gününe yattığını, fiyatlar düştüğü için satın alma gücünün arttığını savunan Ergün,”Kamudan ücret alanlar, yani bizler krizden olumlu etkilendik” dedi.

07.09.2009


 

Özgür-Der, yasağı Saraçhane Parkında protesto etti

İstanbul’da başörtüsüne özgürlük için Ramazan ayı boyunca her Cumartesi Fatih Saraçhane Parkı’nda toplanan Özgür-Der mensupları; Genelkurmay ile Ergenekon arasındaki dostluğu gündeme getirdiler. “Genelkurmay Ergenekon’a Dost, Başörtüsüne Düşman!” ve “Herkes İçin Adalet Başörtüsüne Özgürlük!” yazılı pankartların açıldığı eylem yine Fatih Saraçhane Parkı’nda gerçekleştirildi.

“Çetelere Resepsiyon; Çocuklarımıza Pimi Çekilmiş Bomba!”, “Güçlü Ordu; Bezdirilmiş Türkiye!”, “Güçlü Ordu; Militarist Türkiye!”, “Üniversite Kayıtlarında Başörtüsü Zulmüne Son!” yazılı dövizler taşıyan Özgür-Der mensupları; Genelkurmay’ın Ergenekon sanıklarını resepsiyona dâvet etmesine, kışladaki cinayetlere, askerî vesayete ve devam eden başörtüsü yasağına dikkat çektiler. Eylemin sunumunu yapan Murat Ayar, İslâmî kimliğe yönelik saldırıların devam ettiğini belirterek bu sene de üniversitelerde kayıtlar sırasında başörtüsünün çıkarılması dayatmasının sürdüğünü söyledi. İslâmî kimliğe yönelik baskıların Kuzey Kıbrıs’ta Kur’ân eğitiminin verildiği okulların basılmasına kadar tırmandığını ifade eden Ayar, “Ancak biz tüm yasaklara ve baskılara rağmen kimliğimizi/inancımızı koruma kararlılığındayız!” dedi. İstanbul / Yeni Asya

Başörtülü de açılım istiyor

Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu’nun 229. hafta basın açıklamasında konuşan MAZLUMDER Kocaeli Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Medine Küçük, “Başörtüsüne demokratik açılım ne zaman gelecek?” diye sordu. Başörtüsüne özgürlük eylemlerini haftalardır sürdüren Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu’nun 229. hafta basın açıklaması Cumartesi günü İzmit Sabri Yalım İnsan Hakları Parkında yapıldı. Basın açıklamasını platform adına MAZLUMDER Kocaeli Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Medine Küçük yaptı. Bu haftanın konusu demokratik açılımlar ve başörtüsüydü.

Türkiye’nin son yıllarda etkisini daha fazla gösteren, her alanda demokratikleşme sürecine girdiği ifade edilen açıklamada şu görüşler dile getirildi: “Hiç şüphesiz ki bu sürece girme isteği, var olan bir eksikliğin, bir haksızlığın, uygulanan bir çifte standardın sonucudur. Bu isteklerden en büyük olanlardan bir tanesi de, ‘Demokratikleşmeye’ çalışan Türkiye’mizde girişilen Kürt açılımıdır. Sivil inisiyatifin, sorunu çözüm aşamasında, birinci dereceden vazgeçilmez unsur olacağı, gerek hükümetçe gerekse de STK’larca bilinmektedir. Nitekim Türkiye’de, MAZLUMDER’ de başta olmak üzere, bir çok STK bu sorunun varlığını dile getirmiş ve bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulamıştır. Demokrasi varlığı istenilen bir ülkede, demokratikleşme çabaları elbette ki sivil bir anayasadan ayrı düşünülemez. Bu konuda Hükümetin sivil anayasa konusunda kararlılığı bu fırsatla bir kere daha dile getirmesi ve hayata geçirmesi gereklidir.”

Bir Sivil Toplum Örgütü olarak, girişilen projeye destek verdiklerini ifade eden Medine Küçük, “Başlatılan bir sürecin durdurulmaması gerektiğine inanıyoruz. Bu sürecin mademki ismi ‘Demokratik Açılım’, başörtü meselesinde de demokratikleşebilme gerekliliğini yıllardır söylüyoruz. Kemikleşmiş bir diğer yara olan başörtü meselesi de bu sürece eklenmeli ve daha fazla derin yaralar bırakmadan çözüme kavuşması gerekir” dedi. Kocaeli / Yeni Asya

07.09.2009


 

2. Ergenekon'da 3. buluşma bugün

EMEKLİ Orgeneraller Mehmet Şener Eruygur ile Hurşit Tolon’un da aralarında bulunduğu 56 sanıklı ikinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsının 3. duruşması bugün yapılacak.

Aynı duruşmada, dosyaları bu dâvâyla birleştirilen üçüncü ‘’Ergenekon’’ iddianamesinin 52 sanığı da ilk kez hakim karşısına çıkacak. 56 sanıklı ikinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsının ilk duruşması, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz urumları Yerleşkesi’nde oluşturulan salonda 20 Temmuzda yapıldı. Bu duruşmada, sanıklardan Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan’ın da aralarında bulunduğu 16 tutuklu sanık ile emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün eşi Ferda Paksüt ve diğer 30 tutuksuz sanığın kimlik tespiti tamamlandı. Mahkeme heyeti, 6 Ağustosta yapılan 2. duruşmada da ikinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsı ile iddianamesi 5 Ağustosta kabul edilen 35’i tutuklu 52 sanıklı üçüncü ‘’Ergenekon’’ dâvâlarının birleştirilmesini kararlaştırarak, duruşmayı 7 Eylüle bıraktı. İstanbul / aa

07.09.2009


 

Tüketici değil, banka kayırılıyor

TÜRKİYE Bankalar Birliği Müşteri Şikayetleri Hakem Heyeti’ne, 1 Eylül 2007 ile 14 Ağustos 2009 tarihlerine arasında gelen 2 bin 450 şikayetten 73’ünün (yüzde 2,9) tüketici lehine sonuçlandığı bildirildi.

Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, yaptığı açıklamada, TBB Müşteri Şikayetleri Hakem Heyeti’ne, 1 Eylül 2007 - 14 Ağustos 2009 tarihlerine arasında, 2 bin 450 başvuru geldiğini söyledi. Bunların önemli bölümünün geri çevrildiğini, bazılarının ilgili bankaya yönlendirildiğini ifade eden Kaya, şunları kaydetti: ‘’Yapılan 2 bin 450 şikâyetten sadece 234’ü, görüşmeye değer bulunmuştur. Görüşülen şikâyetlerden 161 tüketici aleyhine sonuçlanmıştır. Sadece 73 kişinin hakkına kavuşmuş olması çok üzücüdür. Yapılan şikâyetlerin sadece yüzde 2,9 gibi küçük bir dilimin tüketici lehine sonuçlanması üzücü olduğu kadar düşündürücüdür. Burada genellikle bankaların haklı görüldüğü açıkça ortadadır. Yapılan başvuruların küçük bir bölümünün görüşmeye değer bulunması ve çok az kişinin haklı bulunması, hak arama mücadelesinin zorlaştırıldığını göstermektedir.’’ Kaya, buradaki sorunun Hakem Heyeti’nde tüketici temsilcisinin olmamasından kaynaklandığını vurguladı. Bursa / aa

07.09.2009


 

Numara taşıma başlıyor

SABİT Hatlarda Numara Taşınabilirliği uygulamasının, 10 Eylül 2009 tarihinde başlamasıyla birlikte, alternatif operatörler tüketicilere çeşitli kampanya ve hizmetlerle ulaşmayı planlıyor.

Uygulama, alternatif operatörlerin pazar paylarını arttırırken, telekomünikasyon sektöründe hareketliliğe yol açacak. Kasım 2008’de başlayan Mobil Numara Taşınabilirliğinde, numarasını taşıyanların oranının yüksekliğinden yola çıkıldığında, sabit numarasını taşıyanların oranının da kısa sürede oldukça yüksek olması bekleniyor. Şehir içi konuşma hizmetlerinin alternatif operatörler tarafından sağlanabilir hale gelmesinin, ilk etapta konuşma ücretlerine yansıması beklenirken, rekabetin gelişmesi, Ar-Ge ve altyapı yatırımları ile tüketiciye sunulacak hizmet çeşitliliğinin artması öngörülüyor. Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Ata Arıak, Mobil Numara Taşınabilirliğinin rekabete olumlu etkisinin görüldüğüne işaret ederek, Sabit Numara Taşınabilirliği uygulamasının da sektöre fayda sağlayacağını, uygulamanın başlamasıyla aldığı hizmetin fiyat ve kalitesinden memnun olmayan çok sayıda sabit telefon abonesinin, numara değişikliği sıkıntısı yaşamadan yeni işletmecilere geçiş yapabileceğini söyledi. Arıak, sektörde Türk Telekom’un yanı sıra 20 yeni işletmecinin faaliyet gösterdiğini kaydederek, yeni düzenlemelerle, bu firmalardan en az 5-6 tanesinin şehir içi görüşmeler alanında ilk aşamada aktif olacağı tahmininde bulundu. İstanbul / aa

07.09.2009


 

Ekonomik kriz, kamudan maaş alana yaradı

SANAYİ ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’de kamudan ücret alanların krizden olumlu etkilendiğini söyledi. Malatya Aktif İşadamları Derneği’nin (MAKİAD) Anemon Otelde verdiği iftar yemeğine katılan Ergün, özel sektörün krizin bertaraf edilmesinde önemli rol oynayacağını belirtti. Hükümet olarak özel sektöre güvenlerinin tam olduğuna dikkat çeken Ergün, Cumhuriyetten bu yana gerçekleştirilen sanayileşme hamlesinin arkasındaki gizli kahramanın özel sektör olduğunu kaydetti. Türkiye’nin küresel ekonomik krizden az da olsa etkilendiğine dikkat çeken Ergün, bazı çevrelerin karamsar tablolar çizdiğini kaydetti. Özellikle kamu çalışanlarının krizden etkilenmediğine işaret eden Ergün, şöyle devam etti: ‘’Sürekli karamsarlık, ‘yandık, bittik’ deniyor. Kamudan maaş alanlar krizden nasıl etkilendi? Fabrikamız mı kapandı? Çalıştığımız büro mu kapandı? Sayın Valimiz, daire müdürleri işsiz mi kaldı? İşyerleri kapanmadı. Yarı yarıya eleman mı çıkarıldı? Çıkarılmadı. Maaşlarınız mı yarı yarıya azaltıldı? Azaltılmadı. Maaşlarınızı gününde alamaz hale mi geldik? Hayır, devlet gününde yatırıyor. Hatta fiyatlar düştüğü için satın alma gücümüz arttı. Biz krizden nasıl etkilenmişiz? Olumlu etkilenmişiz. Kamudan ücret alanlar yani bizler krizden olumlu etkilendik. Bu karamsarlığı yaratanlar kamu çalışanlarının da krizden etkilendiğini söylemekte bir beis görmediler.’’ Malatya / aa

07.09.2009


 

Yağışlı hava geliyor

TÜRKİYE, sıcak ve yağışsız geçen bir haftanın ardından, yeni haftaya yağışla başlayacak. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, Trakya’da başlayacak sağanak ve gök gürültülü sağanak şeklindeki yağışların, bugün Marmara, Kuzey ve İç Ege, Akdeniz, Doğu Anadolu’nun doğusu ile Konya, Eskişehir, Karaman, Bolu, Düzce, Siirt, Batman, Mardin, Trabzon, Rize ve Artvin çevrelerinde aralıklarla etkili olacağı tahmin ediliyor. Yağışların, bugün Trakya’da kuvvetle olması bekleniyor. Yarın, etki alanını arttıracak yağışların, Marmara, Ege ve Akdeniz ile öğle saatlerinden sonra İç Anadolu’nun batısı, Batı Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Rize, Artvin, Gümüşhane, Bayburt, Kırşehir, Nevşehir, Aksaray, Yozgat, Çorum ve Amasya çevrelerinde devam edeceği tahmin ediliyor. Yağışların, yarın ayrıca, Marmara, Ege ve Batı Akdeniz bölgelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Yağışlı havanın hafta sonuna kadar kuzey ve iç bölgelerde aralıklarla etkisini sürdüreceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığı, yağış alan yerlerde hissedilir derecede (46 derece) azalırken diğer bölgelerde değişmeyecek. Ankara / aa

07.09.2009


 

Kayseri’ye cezaevi kompleksi

TBMM Başkanvekili ve AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut, Kayseri’nin Bünyan ilçesine 2 bin 540 tutuklu ve hükümlü kapasiteli, 750 personelin çalışacağı ‘Cezaevi Kompleksi’ kurulacağını bildirdi. Yakut, yaptığı açıklamada, yer tesbit çalışmalarının Adalet Bakanlığı yetkilileri tarafından yapıldığını, ihalenin ardından yaklaşık 2 yılda ‘Cezaevi Kompleksi’ inşaatının tamamlanarak hizmete gireceğini söyledi.

07.09.2009


 

Üç kilometrelik iftar sofrası kuruldu

ESENLER’DE yüzlerce masa ile yaklaşık 3 bin metre uzunluğunda iftar sofrası kuruldu. Binlerce kişi, sofraya oturarak orucunu birlikte açtı. Esenler Belediyesi, Atışalanı Caddesi ile devamındaki Davutpaşa Caddesi’ni trafiğe kapatarak, yüzlerce masa ile yaklaşık 3 bin metre uzunluğunda iftar sofrası kurdu. İftar vaktine dakikalar kala sofralara su, ayran, et, pilav ve tatlıdan oluşan iftariyelik malzemeler yerleştirildi. Çevre sakinleri de evlerinde hazırladıkları yemeklerle sofrada yerlerini aldı. Evlerden getirilen yiyeceklerle sofra çeşitlendi. Her yörenin en meşhur yemekleriyle donatılan sofrada, mantıdan güvece, yaprak sarmasından kuru fasulyeye, karnıyarıktan ıspanaklı böreğe kadar binbir çeşit lezzet masada yerini aldı. “Bir sofra da sen kur” sloganıyla vatandaşları iftar sofrası kurmaya dâvet ettiklerini belirten Esenler Belediye Başkanı M. Teyfik Göksu, toplu yapılan iftarların toplumda sevgi, dostluk ve kardeşliği pekiştirdiğine dikkat çekti. İstanbul / cihan

07.09.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.