30 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

NİÇİN VE KİME KARŞI KURULDUĞU BELLİ DEĞİL

Askerî emekli hakim Ümit Kardaş, Bülent Arınç’a yönelik suikast iddiasıyla gündeme gelen Seferberlik Tetkik Kurulunun hukukî bir altyapısının olmadığını belirterek, “Görev tanımı yok, hukukî denetimi yok. Bu açıdan bu yapının tasfiye edilmesi gerekiyor. Bu yapının geçmişe yönelik hangi olaylara karıştığı Mecliste kurulacak bir komisyon tarafından araştırılmalı” dedi.

DERİN YAPILAR TÜRKİYE’Yİ İSTİKRARSIZLAŞTIRIR

Seferberlik Tetkik Kurulunda, Özel Kuvvetler’in kalbi olarak bilinen ‘kozmik oda’da arama yapılması, ‘yetki’ tartışmasını gündeme getirdi. Emniyet İstihbarat Daire eski Başkanı Bülent Orakoğlu, MİT’in ve TSK’nın bu tür arşivlerine girilmesi gerektiğini belirterek, Ergenekon operasyonlarıyla belki tetikçi grubun bitirilebileceğini, ama bataklığın kurutulamayacağını savundu.

EMEKLİ Askerî Hakim Ümit Kardaş, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast iddiasıyla gündeme gelen Özel Kuvvetler’e bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu’nun yasal bir yapı olmadığını belirterek, “Görev tanımı yok hukuki denetimi yok. Bu açıdan bu yapının tasfiye edilmesi gerekiyor. Bu yapının geçmişe yönelik hangi olaylara karıştığı Meclis’te bir araştırma yapılması gerekiyor” dedi.

Emekli Askeri Savcı Kardaş, NTV’de katıldığı “canlı gaste” programında Devlet Bakanı Arınç’a yönelik suikast iddiasıyla gündeme gelen Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı’nda yapılan aramaları değerlendirdi. Kardaş, ilk defa sivil bir savcının askeri kurumda bu çapta araştırma yaptığını, soruşturma yürüttüğünü belirterek, bunun önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Bu soruşturmada, konjoktörün değişmesinin önemli bir katkısı bulunduğunu kaydeden Kardaş şunları kaydetti:

“Artık Türkiye gerçekten değişim sürecinde ve gerçek bir demokrasiye gerçek bir hukuk devletine geçebilmek için de bu yüzleşmeleri yapabilmek durumunda. Bu kurum, 1952 yılında kurulmuş. Niçin kurulduğunu iyi bilmiyoruz. Sovyet işgaline karşı çıkabilecek bir ayaklanmaları bastırma amacıyla kurulmuş bir kurum. NATO bağlamında tüm ülkelerde var. Fakat bu soğuk savaşın sona ermesinden sonra da bu yapının devam etmesi ise Türkiye’ye özgü bir şey. Türkiye’de, iç tehditlere yönelik bu yapının kullanıldığı, bu yapının bir takım manipülasyonda, provokasyonlarda bulunduğu çok iddia edildi. Türkiye, bu yapıyı tasfiye etme sürecini yaşayamadı. Bugün geldiğimiz noktanın, bu anlamda çok önemli olduğunu düşünüyorum, Aslında bu yapı yasal bir yapı da değil. Fiili defakto bir yapı. Onun için bu yapının görev tanımı yok, hukuki denetimi yok. Bu açından defakto fiili oluşmuş bir yapı. Biraz JİTEM benzeri yapılanma. Ama bunun böyle yapısıyla, kurumuyla, binasıyla daha böyle bir gözle görülür, meşruiyeti varmış gibi algılanıyor. Bunun görev alanını tayin eden hiç bir düzenleme yok. Bu açıdan bu yapının tasfiye edilmesi gerekiyor bir. İkincisi bu yapının geçmişe yönelik hangi olaylara karıştığı ile ilgili Meclis’te bir araştırma yapılması gerekiyor. Yani özel bir komisyon kurulması. Bu kurumun arşivlerinin bu komisyonun önüne getirilmesi, değerlendirilmesi, yargının da ayrıca suç işleyenler varsa o açıdan da bir soruşturma yapması gerekiyor. Bu hakikaten Türkiye demokrasisine bir katkı sağlayacaktır. Büyük bir fırsat olarak görüyorum.”

“DEVLETİN ASLÎ ORGANLARINDAN

BİLGİ Mİ SAKLANIYOR?”

Yapılanmanın yasal dayanağının olmadığını tekrarlayan Kardaş, devletin parlamento, hükümet ve yargıdan oluştuğunu söyledi. Kardaş, şöyle devam etti:

“Silahlı kuvvetler, emniyet bürokrasisi, MİT bunlar hükümetin altındaki birimlerdir. Devleti böyle algılıyorsanız yasal olmayan bir kurumun barındırdığı bilgiler nasıl devlet sırrı olabilir, ancak o birimini sırrı olabilir, devlet sırrı olamaz. Onun için bu ayırımı çok iyi yapmamız gerekir. Devletin bir birimi, devletin asli organları demokraside hükümetten parlamentodan bilgi mi saklıyor? Hükümetin bilmediği bir bilgi olabilir mi? Onun için bu devlet sırrı mıdır yoksa o birimin sırrı mıdır? Bunu da iyi yorumlamak değerlendirmek lazım. İstanbul / Yeni Asya

Derin yapılar Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak istiyor

EMNİYET İstihbarat Daire eski Başkanı Bülent Orakoğlu, bir takım kanuni boşluklardan faydalanan derin yapıların Türkiye’yi istikrarsızlaştırmaya çalıştığına dikkat çekti. Seferberlik Tetkik Kurulunda, Özel Kuvvetler’in kalbi olarak bilinen ‘kozmik oda’da arama yapılması, ‘yetki’ tartışmasını gündeme getirdi. eski emniyetçi Orakoğlu, Millî İstihbarat Teşkilâtının ve Türk Silâhlı Kuvvetlerinin bu tür arşivlerine girilmesi gerektiğini söyledi. Orakoğlu şunları söyledi: “MİT’te Türkiye’de her olayın arka perdesiyle ilgili raporlar vardır. Çorum olayından tutun Sivas olayına kadar. En azından bu olaylar olduktan sonra devleti idare eden insanların verdiği şeyler var. Mademki bu derece her tarafa döküldü. Bunların doğrusunun bulunması lazım. Ne kadar çok yanlış komplo teorisi üretirsek, o kadar ‘devlet-millet ayrışmasını’ sağlamış oluruz. Bunların hangileri gerçekten devletin içerisine sızmış, insanlar tarafından işlendiğinin bulunup ortaya çıkarılması şart” Ergenekon operasyonlarıyla belki tetikçi grubun bitirilebileceğini, ama bataklığın kurutulamayacağını savunan Orakoğlu, bir takım kanuni boşluklardan faydalanan derin yapıların Türkiye’yi istikrarsızlaştırmaya çalıştığına dikkat çekti.

Ankara / cihan

30.12.2009


 

TSK: Aramalar yasal

Seferberlik Tetkik Kurulu Bölge Başkanlığında yasal çerçevede yapılan incelemenin bir süre daha devam edebileceği belirtildi. Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında 26 Aralık’ta içeriği devlet sırrı niteliğindeki belgeleri kapsayan bölümde başlatılan arama faaliyetinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 125. maddesi uyarınca ilgili hakim tarafından bizzat yapıldığı ifade edildi.

GENELKURMAY Başkanlığı, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında tamamen yasal çerçeve kapsamında yürütülmekte olan incelemenin bir müddet daha devam edebileceğini bildirdi. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan açıklama şöyle: “Yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında 26 Aralık 2009 günü içeriği Devlet sırrı niteliğindeki belgeleri kapsayan bölümde başlatılan arama faaliyeti, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 125’inci maddesi uyarınca ilgili Hakim tarafından bizzat yapılmaktadır. Tek Hakim tarafından yapılmakta olan bu inceleme sürecinde, doğal olarak dinlenme ve idari işler için aralar verilmekte, bu nedenle inceleme süresi uzamaktadır. Tamamen yasal çerçeve kapsamında yürütülmekte olan bu incelemenin bir müddet daha devam edebileceği anlaşılmaktadır.” Ankara / aa

30.12.2009


 

Eski DTP’liler zorla getirilecek

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan DTP’nin eski milletvekili Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk ile BDP Mardin Milletvekili Emine Ayna ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, ifadelerinin alınması için ‘’günsüz zorla mahkemeye getirilmelerine’’ karar verdi.

MAHKEMEYE GİTMEYECEKLER

Öte yandan, BDP’li Demirtaş, konuyla ilgili olarak, “Yolsuzluktan yargılanan vekillere dokunulmayacak, ama siyasî görüşleri nedeniyle milletvekilleri zorla mahkemeye götürülecekse, bunu kabul etmeyiz. Meclis bu işe çözüm olmadıkça mahkemeye gitmeyeceğiz’’ dedi

KAPATILAN DTP’nin eski milletvekilleri Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ile BDP Mardin milletvekili Emine Ayna ve Diyarbakır milletvekili Selahattin Demirtaş’ın haklarında devam eden davalar kapsamında ifadelerinin alınması için “günsüz zorla mahkemeye getirilmelerine” karar verildi. Başka illerde yargılandıkları davalar kapsamında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen talimat duruşmalarına Türk, Ayna Demirtaş ve Tuğluk katılmadı. Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, sanık Türk hakkında çıkartılan duruşma gününü bildirir çağrı kağıdının sekreterine tebliğ edildiğini belirterek, Türk’ün duruşmaya gelmediği gibi mazeret de bildirmediğini ifade etti. Şatır, diğer talimat duruşmalarında ise BDP Milletvekilleri Ayna ve Demirtaş’ın duruşmada hazır edilmesi için yazılan müzekkereye verilen cevapta eski DTP, yeni BDP binasına gidildiği, ancak bahsi geçen kişilerin parti binasında olmaması sebebiyle bu kişilere ulaşılamadığının bildirildiğini aktardı. Cumhuriyet Savcısı Halil Acıoğlu, mahkemede ifadelerinin alınması için sanıklar hakkında zorla getirme kararı verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, iddianame içeriği, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin konuyla ilgili içtihatları, usulen yapılan tebligata rağmen duruşmaya gelmemeleri karşısında Ceza Muhakemesi Kanununun 146. ve 199. maddeleri uyarınca, savunmalarının alınması için günsüz olarak zorla hazır edilmeleri konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına karar verdi. Mahkeme, duruşmaları 13 Nisan 2010’a erteledi. Bu arada BDP Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş, “Meclis bu işe çözüm olmadıkça biz kendi kararımızla mahkemeye gitmeyeceğiz.’’ dedi. Ankara / aa

30.12.2009


 

Markette satılan ilâç öldürüyor

İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, ilâçların marketlerde satılmasının Türkiye’de uygulanamayacağını söyledi. Sayılkan, ‘’İlâç, dünyada sadece ABD’de marketlerde satılıyor ve ABD, hatalı ilâç kullanımından vefat edenlerin sayısı bakımından listenin ilk sırasında yer alıyor. ABD’deki modelde, marketlerde vitaminler, öksürük şurubu, pastil gibi reçetesiz ilâçlar satılmaktadır” diye konuştu.

İZMİR Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, ilaçların marketlerde satılmasının Türkiye’de uygulanamayacağını söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ilaçların marketlerde satılabileceği yönündeki açıklamalarını değerlendiren Sayılkan, hükümetin eczacılarla anlaşma masasına oturmadan önce meslek örgütünü baskı altına almak için böyle bir öneri ortaya atıldığını savunarak, ‘’Böyle bir düzenlemenin Türkiye’de uygulanabilirliği yoktur’’ dedi. Eczacıların kendilerine yapılan uyarılara karşın kepenk kapatmaları ve Sağlık Bakanlığı ile tek tek masaya oturup anlaşmayı reddetmeleri sebebiyle ‘’cezalandırıldığını’’ ileri süren Sayılkan, şöyle konuştu: ‘’İlaç, dünyada sadece ABD’de marketlerde satılıyor ve ABD, hatalı ilaç kullanımından hayatını kaybedenler sayısı bakımından listenin ilk sırasında yer alıyor. ABD’deki modelde vitaminler, öksürük şurubu, pastil gibi reçetesiz ilaçlar satılmaktadır marketlerde. Çünkü orada ilaç reklamı serbesttir, ilacı ticari mal olarak algılarlar. Kişi başına en fazla ilaç harcaması da 680 dolar ile ABD’de yaşayanlara aittir, Türkiye’de bu rakam 68 dolardır. Reklamla pompalanan bu endüstride market sahipleri kazanır, ilaç firmaları kazanır. Bu sistemin devlete de vatandaşa da faydası yoktur. ABD, hatalı ilaç kullanımından ölümlerde de dünyada ilk sırada yer alır. Böyle bir sistemin Türkiye’ye ne faydası vardır, ne de uygulanabilirliği.’’ İzmir / aa

30.12.2009


 

Özdabak hakim önünde

Adalet Bakanlığının ihraç talebinde bulunduğu Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hakim Osman Kaçmaz’ın “kamu görevlisine neşren hakaret” iddiasıyla çizerimiz İbrahim Özdabak hakkında açtığı dâvânın ilk duruşması bugün görülecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le ilgili tartışmalı karara imza atan Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Kaçmaz’ın şikâyeti üzerine Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ali Çakır, çize-rimiz Özdabak hakkında 1 Mayıs 2009 tarihli Yeni Asya’da yayınlanan karikatüründe “kamu görevlisine neşren hakaret” iddiasıyla dâvâ açmıştı.

Adalet Bakanlığı’nın ihraç talebinde bulunduğu Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hakim Osman Kaçmaz’ın şikâyeti üzerine çizerimiz İbrahim Özdabak hakkında açılan dâvânın ilk duruşması bugün görülecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le ilgili tartışmalı karara imza atan Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Kaçmaz’ın şikâyeti üzerine eski Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ali Çakır, çizerimiz Özdabak hakkında 1 Mayıs 2009 tarihli Yeni Asya’da yayınlanan karikatüründe “kamu görevlisine neşren hakaret” iddiasıyla dâvâ açmıştı. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan dâvânın ilk duruşması bugün yapılacak. Yeni Asya’nın 21 Mayıs 2009 sayısında yayınlanan karikatürde, tank üzerinde oturan bir hakim tasvir edilmişti. İstanbul / Yeni Asya

30.12.2009


 

Genelkurmay: JİTEM yok

GENELKURMAY Başkanlığı, Diyarbakır 3. ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği yazıda, başkanlık bünyesinde ‘’JİTEM’’ adında kurulmuş herhangi bir birimin mevcut olmadığını bildirdi.

Aralarında terör örgütü PKK itirafçılarının da bulunduğu 11 sanıklı ‘’JİTEM’’ davasında Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Jandarma Genel Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’na gönderdiği ve ‘’JİTEM adlı bir birimin olup olmadığının, var ise hangi tarihte kurulduğunun, faaliyetine devam edip etmediğinin, iddianamede belirtilen kişilerin kuruluşa üye olup olmadıklarının’’ sorularını içeren yazının cevabı mahkemeye ulaştı. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ulaşan ve Genelkurmay Başkanı namına Ceza Hukuk İşleri Şube Müdürü Hakim Albay Orhan Önder imzalı yazıda, ‘’Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulmuş (JİTEM) adında herhangi bir birim mevcut değildir’’ denildi. Diyarbakır / aa

30.12.2009


 

Bağış: Esas olan birey

DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, yüce olanın devlet değil birey olduğunu söyleyerek, meslekî eğitim ile bireylerin önünün açılması gerektiğini söyledi.

“Avrupa Birliği Altın Bilezik Meslekî Teknik Eğitim” projesinin Rixos Otel’deki kapanış toplantısına katılan Bağış, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin genç nüfusuyla her zaman övündüğünü, bu nüfusun AB çerçevesinde ve küresel boyutta “nüfuza” çevrilmesi gerektiğini, ancak o zaman ülkenin kalkınabileceğini kaydetti. Bağış, Türkiye’nin son dönemde büyük kalkınma hamleleri içinde olduğunu söyleyerek, bugün Avrupa’da yüzde 60 civarında meslek eğitimi bulunduğunu, Türkiye’nin yedi yıl önce yüzde 28 olan bu oranını bugün yüzde 44’e yükselttiğini, ancak bunun da yeterli olmadığını bildirdi.

Genç ve dinamik nüfusu ülke kalkınmasında rol sahibi yapacak sürecin meslekî eğitim olduğunu belirten Bağış, bugün meslekî eğitimin ideolojik hesaplaşma olarak algılandığını, sistemi tıkayanların bir kez daha düşünmesi gerektiğini, meslekî eğitim imkânının daha çok gence sağlanması gerektiğini kaydetti. “Bunun çaresi insanların önüne katsayı duvarı çekerek olmaz, bunun çaresi insanların meslek eğitimleri önünde engel oluşturarak olmaz” diyen Bakan Bağış, bu sebeple millî birlik ve kardeşlik projesi çerçevesinde her vatandaşın bu ülkeye “benim” diyebileceği noktanın hep beraber yakalanması gerektiğini bildirdi. Bağış, birbirinden şüphe ve endişe duymanın kimseye bir şey kazandırmayacağını söyleyerek, meslekî eğitimin en önemli katkısının bireyin önünü açmak olduğunu ifade etti. İnsanlarının önünü kapayan ülkelerin kalkınamadığına işaret eden Bağış, “İnsan yüceltildiği zaman devlet de yücelir. Yoksa yüce olan devlet değil, bireydir. O nedenle bireyin önündeki engelleri mutlaka kaldırmamız gerekir” dedi. “Türkiye’de elitistçi bir zihniyet sosyal mobiliteyi engellemek istiyor” diyen Bağış, yani insanların sosyal hareketliliğinin engellenmek istendiğini, AKP’nin herkesin her fırsata kavuşmasını sağlamak için bulunduğunu söyledi. “Bu ülkede kimsenin oksijensiz kalmamasını istediklerini” belirten Bağış, dini inancı, etnik kökeni, siyasî görüşü ne olursa olsun bu ülkenin eşit vatandaşları olarak herkesin oksijen teneffüs edebilmesi gerektiğini kaydetti.

Devlet Bakanı Bağış, 2 hafta kadar önce muhalefet partilerine anayasa değişikliği için bir çağrıda bulunduğunu ancak cevap alamadığını belirterek, “Beklediğim de yok. Bana yanıt veremeyenler tarihe de yanıt veremeyecekler” diye konuştu. Ankara / aa

30.12.2009


 

Hakim ve savcılar dinlenemeyecek

DanIştay 5. Dairesi, Adalet Bakanlığı müfettişlerine, hakim ve savcılar hakkında dinleme ve teknik takip yapma imkânı tanıyan Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin 98. maddesinin (ç) bendinin yürütmesini durdurdu. Danıştay 5. Dairesi, yürütmeyi durdurma kararını oy birliğiyle aldı. Daire, Adalet Bakanlığının bu konuda yönetmelikle düzenleme yapma yetkisi bulunmadığına, bu konularda yasayla düzenleme yapılması gerektiğine işaret etti. Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), hakim ve savcılar hakkında inceleme, soruşturma ve araştırma yapılmasını düzenleyen 24 Ocak 2007 tarihli Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin ‘’İnceleme ve soruşturmanın yapılışı’’ başlıklı 98. maddesinin (ç) bendinin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle Danıştay’da dava açmıştı. Alınan bilgiye göre, davayla ilgili ilk incelemesini tamamlayan Danıştay 5. Dairesi, Adalet Bakanlığı müfettişlerine, hakim ve savcılar hakkında dinleme ve teknik takip yapma imkanı tanıyan Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin 98. maddesinin (ç) bendinin oy birliğiyle yürütmesini durdurdu. Dairenin gerekçesinde, ‘’Adalet müfettişlerinin kanun ve tüzük ile verilen yetkilerini, mevzuatın ön gördüğü sınırların dışına çıkacak şekilde genişleten ve onlara haberleşmenin tespiti ve dinlenmesi adı altında yeni bir delil toplama yetkisi tanıyan dava konusu yönetmelik hükmünde mevzuata uyarlık bulunmamıştır’’ denildi. Davalı Adalet Bakanlığının bu karara karşı itiraz hakkı bulunuyor. İtirazı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu görüşecek. Ankara / aa

30.12.2009


 

Özkök, Hürriyet’teki görevini bıraktı

HÜRRİYET’TE 20 yılı deviren Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök görevi bıraktı. Karar dün yapılan toplantıda açıklandı. Yeni Genel Yayın Yönetmeni ise Enis Berberoğlu. Edinilen bilgiye göre, Doğan Medya Grubu’nun amiral gemisi Hürriyet’in Kaptanı bir kaç güne kadar değişiyor. Hürriyet’in 19 yıldır Genel Yayın Yönetmenliği’ni yürüten Ertuğrul Özkök görevi bırakıyor. Değişiklik yeni yıla bile bırakılmadan önümüzdeki bir iki gün içinde gerçekleşecek. Hürriyet’in yeni Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu olacak. Berberoğlu’nun boşaltacağı Ankara Temsilciliği koltuğuna ise Metehan Demir oturuyor. Ertuğrul Özkök bundan sonra Hürriyet’in bir köşe yazarı olarak devam edecek.

30.12.2009


 

Ekşi: Basın özgürlüğü iyileştirilsin

BASIN Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, iletişim özgürlüğü ile ilgili yasaların bir an önce Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uyumlu hale getirilmesi gerektiğini bildirdi. Ekşi yaptığı yazılı açıklamada, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Yasası başta olmak üzere iletişim özgürlüğünü kısıtlayan yasalara işaret ederek, şunları kaydetti: ‘’Bu yasaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ölçütlerine uydurulması yolundaki taleplerimizin duymazdan gelinmesinin somut sonuçları ortaya çıkmaya başladı. O dönemde (özellikle yeni ceza yasasının kabulü aşamasında) konuya ilgi göstermeye tenezzül etmeyen meslektaşlarımız da, mızrağın ucu kendilerine dokununca en hızlı özgürlük savunucusu rolüyle ortaya çıktılar. Bu durum, geç de olsa gerçeği görenlerin çoğaldığını gösterdiği için memnuniyet vericidir. Ancak asıl sorun, yani özgürlüklerimizi kısıtlayan yasalar yüzünden meslektaşlarımızın hapsedilmeleri tehdit ve tehlikesi ortada durmaktadır.’’ Basın Konseyi olarak, ‘’gazetecilik görevini ifa ettiği sırada ve o nedenle işlenmiş suçların hapis değil para cezası ile yaptırıma bağlanması gerektiği’’ yolundaki görüşlerinde ısrarlı olduklarını vurgulayan Ekşi, ‘’İletişim (basın, ifade) özgürlüğü ile ilgili yasalar bir an önce Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uyumlu hale getirilmeli. Gazetecilere hapis yerine para cezası uygulanmalı’’ dedi. İstanbul / aa

30.12.2009


 

Katsayı üzerinden reklâm yapılıyor

KOBİDER Genel Başkanı Nurettin Özgenç, YÖK’ün meslek liseleriyle ilgili katsayı uygulamasına son vermesiyle ilgili bazı kişi ve kurumların ‘’reklâm amaçlı’’ Danıştay’a dâvâ açtıklarını söyledi. Özgenç, yaptığı yazılı açıklamada, konuyla ilgili ilgisiz kişilerin, katsayı kararını dâvâ konusu edip iptal ettirmelerinin ardından YÖK’ün yaptığı yeni düzenlemeye karşı olduklarını ve reklâm amaçlı dâvâ açma yoluna gittiklerini dile getirdi. Özgenç, ‘’Gündeme gelebilmek için her şeyi mubah sayan ve ideolojik olarak meselelere eğilim gösteren kişiler, katsayı karşıtlığıyla meslek liseleri üzerinden reklâmlarını yapıyorlar. Artık yeter. Oldum olası meslek liselerine uygulanan haksız katsayı uygulaması insanları bıktırdı. Tam bir komedi yaşanıyor. Açıkça (Anadolu insanın okuyup bilinçlenmesine karşıyız) denilmiyor da gereksiz meseleler ile bu güzide okullara olan talebin önü kesilmek isteniyor. Bu anlayış gerici zihniyetin ürünüdür. Demokrasiden nasibini almamış, insanları farklı kategorilere ayıran bu kafayla AB’ye girilmez.’’ dedi. Adana / aa

30.12.2009


 

Dar gelirli korunsun

BağImsIz Eğitimciler Sendikası (BES) tarafından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderilen mektupta, dar gelirli memurun krize karşı korunamısı istendi BES, memur ve emeklilerine 2010 yılı Ocak ayı itibariyle yüzde 2,5 zam yapılacağının belli olmasının ardından Başbakan Erdoğan’a doğalgaza, elektriğe, tütün ürünlerine, akaryakıta, köprü ve otoyollara, ekmeğe, kamu cezalarına, dershane ücretlerine ve ulaşıma yapılacak yüzde 20-30’luk zamları hatırlatan bir mektup gönderdi. BES’ten yapılan açıklamada mektupta, ülkeyi etkileyen ekonomik krizin faturasını en ağır şekilde ödeyen kesimlerin başında, memurların geldiği, yüz binlerce memurun ailesini geçindirmek için ek iş yapmak durumunda kaldığı belirtilirken, yüzde 71’i yoksulluk sınırının altında, yüzde 18’i açlık sınırının altında seyreden memur maaşlarına yüzde 2,5 oranında zam yapmanın memuru ikinci ve hatta üçüncü ek işe mahkûm etmek anlamına geleceği kaydedildi. Aynı niteliğe sahip ve aynı işi yapan memurlar arasındaki ücret farklılıkları ve kamuda maaşlar arasında seyreden ücret adaletsizliğini ortadan kaldıracak İntibak Kanunu’nun biran önce çıkarılması istenen mektupta, Başbakanın krize karşı memurları korumak zorunda olduğu vurgulandı. Ankara / Recep GÖREN

30.12.2009


 

Deprem önceden bilinecek

Doğa Hareketleri Araştırma Derneği (DOHAD) Başkanı Fuat Agalday, Marmara bölgesinde deprem erken uyarı sisteminin kurulmasıyla ilgili çalışmaları DOHAD’ın desteklediğini belirterek, ‘’Deprem erken uyarı sistemi 9 yıldır süren bir proje. Tahminlerde yüzde 50’nin üzerinde doğruluk payı var’’ dedi. Agalday, yaptığı açıklamada, deprem erken uyarı sistemiyle ilgili İstanbul’da Tuzla, Bakırköy ve Sinanoba, Tekirdağ’da Marmaraereğlisi ve Yeniçiftlik, Bursa’da Nilüfer, Yalova’da Çınarcık belediyeleriyle çalışmaların sürdürüldüğünü bildirdi. İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Berk Üstündağ başkanlığında çalışmaların devam ettiğini belirten Agalday, Üstündağ’ın geliştirdiği duyargalar sayesinde çok parametreli deprem öncesi sıra dışı doğa olaylarını izleme istasyonu kurduklarını söyledi. Doğal gerilim, kayaç gerginliği ve manyetik alandaki değişiklikleri takip etmeye çalıştıklarını bildiren Agalday, parametreleri ölçerek yer yarılmalarını gözlemlediklerini ifade etti. Agalday, şöyle konuştu:

‘’Deprem erken uyarı sistemi 9 yıldır süren bir proje. Tahminlerde yüzde 50’nin üzerinde doğruluk payı var. Tahminlerimiz depremin büyüklüğüne göre değişmektedir. Örneğin 7 şiddetindeki bir depremin belirtileri 1 ay öncesinden başlamaktadır. Ancak 5 büyüklüğündeki bir depremin belirtileri ancak 1 hafta önceden başlıyor. Merkezdeki veriler 24 saat takip altına alınıyor. Toplanan verilerden şüphelenilirse İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu başkanlığında deprem riskine karar veriliyor.’’

SİSTEMİN KURULUM

ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR

Marmaraereğlisi Belediye Başkan Yardımcısı ve deprem erken uyarı sistemi proje sorumlusu Necmi Yaşar, ‘’Deprem riskine karşı erken uyarı sisteminin kurulacağı binanın toprak altı betonarme çalışması tamamlandı’’ dedi. Yaşar, bir süre önce belediyeyi ziyaret eden Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu’nun kendilerine deprem erken uyarı sistemiyle ilgili bilgi vermesi üzerine, bu sistemi birinci derece deprem bölgesinde olan beldelerinde kurmaya karar verdiklerini söyledi. Bunun üzerine belediye meclisinde alınan kararın ardından sistemin kurulum çalışmalarına başladıklarını kaydeden Yaşar, sistemin Doç. Dr. Gündoğdu ve DOHAD Başkanı Fuat Agalday’ın destekleriyle faaliyete geçeceğini belirtti. Yaşar, sistem sayesinde yer hareketlerinden depremin önceden tahmin edilmesinin mümkün olabileceğini bildirdi.

Beldedeki deprem hareketi verilerinin İstanbul Bakırköy’deki DOHAD’da toplanacağını ifade eden Yaşar, ‘’Deprem erken uyarı sisteminin kurulacağı binanın toprak altı betonarme çalışması tamamlandı. Sistem 15 metrekarelik alanda faaliyet gösterecek olmasına rağmen işlevi çok büyük’’ dedi. Marmara Denizi sahil şeridi boyunca 20 kilometre aralıklarla bu sistemin kurulması gerektiğini bildiren Yaşar, ‘’Deprem erken uyarı sistemi bize 30 bin TL’ye mal olacak. Küçük belediyeler için bu büyük bir meblağ. Dolayısıyla bu sistemin kurulumunu devletin desteklemesi gerektiğini düşünüyorum. Sonuç itibariyle giderler kurulumla bitmiyor. Bittikten sonra takibini de belediye olarak biz sağlayacağız ve denetim için personel görevlendirmesi yapacağız’’ diye konuştu.

OCAK AYINDA

FAALİYETE GEÇECEK

Marmaraereğlisi Belediye Başkanı İbrahim Uyan ise deprem erken uyarı sisteminin inşaat halindeki binanın duvarlarının örülmesinin ardından kurulacağını söyledi. Marmaraereğlisi’nin birinci derece deprem bölgesinde olmasından dolayı bu sistemi önemsediklerini belirten Uyan, ‘’Belediyemizin imkanları kısıtlı olmasına rağmen böyle bir sistemi beldemize kazandırmak istiyoruz. Bizden sonra deprem bölgesindeki birçok belediyenin de bu sistemi kuracağını düşünüyoruz. İnşaat çalışması bitmek üzere olan deprem erken uyarı sistemini ocak ayında faaliyete geçirmek için hızla çalışıyoruz’’ dedi. Tekirdağ / aa

30.12.2009


 

THY’den iç hatlarda yeni kampanya

TÜRK Hava Yolları (THY), 01 Ocak–30 Mart 2010 tarihleri arasında iç hatlarda 79 TL’den başlayan fiyatlarla uçma fırsatı sunan bir kampanya düzenledi. THY Basın Müşavirliğinden yapılan açıklamada, rezervasyonlarını uçuştan en geç 7 gün önce yaptıran yolcuların, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan gerçekleşen tüm iç hatlar ile Atatürk Havalimanı’ndan yapılan Çanakkale, Merzifon, Isparta, Nevşehir, Sinop ve Uşak uçuşlarında kampanyadan yararlanabilecekleri bildirildi. Açıklamada, 22 Ocak–08 Şubat 2010 döneminin kampanyaya dahil olmadığı belirtilerek, promosyon uygulamasıyla ilgili bilgilere ‘’444 0 849’’ numaralı çağrı merkezinden, ‘’www.thy.com’’ adresinden veya satış ofislerinden ulaşılabileceği ifade edildi. İstanbul / aa

30.12.2009


 

Yılbaşında alkol tuzağı

KARAYOLU Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği Başkan Yardımcısı Burak Güngör, 3-4 şişe bira için bir kişinin kaza yapma oranının 11 kat arttığını belirterek, alkol alınmaması konusunda sürücüleri uyardı. Güngör, yaptığı açıklamada, yeni yıl kutlamaları sırasında alkollü içki kullanımının arttığına dikkati çekerek, alkol kullanımı yüzünden birçok trafik kazası meydana geldiğini hatırlattı. Sürücüler ile özellikle içki satışı yapılan yerlerin yılbaşı gecesinde daha dikkatli olmalarını isteyen Güngör, alkollü alanların kesinlikle araç kullanmamaları gerektiğini belirtti. Güngör, 3-4 şişe bira içen bir sürücünün kaza yapma riskinin, alkol almamış bir kişiye göre 11 kat fazla olduğunu belirterek, ‘’0,50 promil alkol almış kişide algılama ve refleks yavaşlaması, dikkat bozulması, kontrol güçlüğü, fazla konuşma ve gülme gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu kişilerin kaza riski 2 kat fazladır. 100 promil alkollü kişilerde ise aşırı konuşma, yürüme bozukluluğu gibi belirtiler görülürken kaza yapma riski 10 kattır’’ dedi. Yapılan zamlarla 2010 yılının ilk dakikalarından itibaren alkollü araç kullanırken ilk kez yakalanmanın cezasının 548 lira, kırmızı ışıkta geçmenin ise 130 lira olacağını dile getiren Güngör, yılbaşı gecesinin mutlu ve kazasız geçmesi için özellikle sürücülerin alkolden uzak durmalarını istedi. Ankara / aa

30.12.2009


 

Cezaevlerinde açık görüş

HÜKÜMLÜ ve tutuklular, yılbaşı dolayısıyla 3 Ocak’tan itibaren açık görüş yapacak. Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderilen genelgeye göre, Adana E Tipi, Ankara 1 ve 2 Nolu L Tipi, Alanya L Tipi, Antalya E ve L Tipi, Aydın E Tipi, Bursa E Tipi, Çorum L Tipi, Denizli D Tipi, Diyarbakır E Tipi, Gaziantep E Tipi, Hatay E Tipi, İzmir Buca Kapalı, Maltepe 1, 2 ve 3 Nolu L Tipi, Mersin E Tipi, Muğla E Tipi, Metris 1 ve 2 Nolu T Tipi, Nazilli E Tipi, Ümraniye E ve T Tipi, Silivri 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 Nolu L Tipi kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutuklular, 3-4-5-6-7-8-9 Ocak günlerinde 7 gün boyunca açık görüşten yararlandırılacak. Diğer bütün ağır ceza merkezi ve müdürü bulunan bağlı ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklulara 3-4-5-6-7 Ocakta 5 gün açık görüş yaptırılacak. Müdürü bulunmayan bağlı ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklular ise 3-4-5 Ocakta 3 gün açık görüşten yararlanacak. Açık görüşler, görüş süresi yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak kaydıyla 09.00-17.00 saatleri arasında yaptırılacak. Ziyaret süresi, görüşmenin fiilen başladığı andan itibaren işleyecek. Bu ziyaretin, aynı haftada yapılacak kapalı görüş ile çakışması halinde açık görüş yaptırılacak. Ankara / aa

30.12.2009


 

Ergenekon, derin devletin uzantısı

MARAŞ olaylarını yaşayanlardan Yasin Aytaç, Ergenekon örgütlenmesinin “derin devlet” veya “kontrgerilla” denilen yapılanmanın uzantısı olduğunu ileri sürdü. 1978 Maraş olayları sırasında Endüstri Meslek Lisesi Elektrik Bölümü 2. sınıf öğrencisi olan Yasin Aytaç, dün gibi hatırladığı o günleri anlatırken gözleri doldu. Maraş katliamının ardından Türkiye’nin birçok yerinde sıkıyönetimin ilan edildiğini, iki yıl sonra da 12 Eylül Askeri darbesinin gerçekleştiğini hatırlatan Aytaç, tüm yaşananları askeri darbenin altyapısını oluşturmak için hazırlanmış provokatif eylemler olarak değerlendirdi. Geriye dönülüp bakıldığından hadisenin çok örgütlü bir güç tarafından programlandığının anlaşıldığını dile getiren Yasin Aytaç, “Bir kaç kez Bülent Ecevit tarafından gündeme getirilen fakat o da iktidara geldikten sonra ‘suspus’ olan kontrgerilla artık günümüzde su yüzüne çıkmıştır. En azından bu olayların arkasında derin devlet adı verilen -bugün olduğu gibi- suç örgütlerinin olduğu ifade ediliyor. Şimdi meseleye dünya ölçeğinde bakıyorum. İlk 12 Eylül darbesi ve arkasından gelen iktidar ülkeyi yeni dünya düzenine adapte etme politikalarını sürdürdü. Demek ki Maraş’ta yapılanlar devletin içinde var olan örgütler tarafından planlanmıştı. Birkaç kişinin veya bir grubun kendi başına gerçekleştirebileceği veya yöneteceği eylemler değildi.” diye konuştu. KONTRGERİLLA DARBEYE ZEMİN HAZIRLADI 1980 öncesinde Türkiye’de sol bir muhalefetin geliştiğine değinen Yasin Aytaç, devletin durup dururken 12 Eylül darbesini yapma imkânının olmadığını vurguladı. Aytıç, bu zeminin hazırlanması için Maraş olaylarının tertiplendiğini iddia ederek, devletin içindeki o zaman “kontrgerilla” diye isimlendirilen gizli örgütlenmenin bu işlevi yerine getirdiğini ileri sürdü. 1993’de bölgede birçok faili meçhul cinayetin yine aynı güçler tarafından işlendiğini savunan Aytaç, bugün bile bu varlığı tam deşifre edilmeyen bu hareketin bitmediğine inanıyor. Yasin Aytaç, devlet içindeki güçlerin çatışması ve güçlü olanın zayıfı açığa çıkarmasıyla sözü edilen yapının bir ucunun ortaya çıktığının altını çizerek, şöyle devam etti: “Ergenekon kontrgerilla hareketidir. Maraş olaylarının planlayıcıları devletin içindeki kontrgerilladır. Ergenekon denilen örgütlenme bu sistemin parçasıdır. Onu bu dönem Ergenekon olarak yaşadık. Derin devlet veya kontrgerillanın halen varlığını sürdürdüğünü düşünüyorum. Ama devletin, tavsiye edeceğine inanmadığı ‘bu gücün’ kamuoyunda konuşuluyor olmasını da ciddi bir aşama olarak buluyorum. Bu gizli elin tamamen bitmesi için devletin hukuk sistemi içinde hareket etmesi lazım.” Adana / cihan

30.12.2009


 

Karargâhta 4. arama

ANKARA Seferberlik Bölge Başkanlığında yeniden arama yapılmasına başlandı. Genelkurmay Başkanlığı, tamamen yasal çerçeve kapsamında yürütülmekte olan incelemenin bir müddet daha devam edebileceğini bildirdi. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı ile arama kararını veren yedek hakim, Kirazlıdere mevkindeki askeri bölgeye saat 10.45’te geldi. Soruşturma kapsamında, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığındaki üçüncü arama dün saat 02.25’te sona ermişti. Ankara’da, 19 Aralıkta 2 askerî personelin kuşku üzerine yakalanıp daha sonra serbest bırakılması ve Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında ilk aramanın ardından Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, 8 askeri personelin gözaltına alındığı bildirilmişti. Ankara / aa

30.12.2009


 

8 asker adliyede

ANKARA Seferberlik Bölge Başkanlığında yapılan ilk aramanın ardından gözaltına alınan 8 askeri personel, Ankara Adliye Sarayı'nda ifade verdi. Gözaltındaki askeri personel, Ankara Merkez Komutanlığı'na ait 2 minibüsle saat 13.15'de Ankara Adalet Sarayı'na geldi. Nezarethane girişinden adliyeye alınan askerlerin adliyeye getirilişi ve savcılık katına çıkartılmaları sırasında Merkez Komutanlığı'nda görevli askerler tarafından yoğun güvenlik önlemleri alındı. Askerlerin ifadeleri soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı tarafından alındı. Ankara / aa

30.12.2009


 

Erzincan Başsavcısı hakkında yargılama kararı

TUNCELİ Ağır Ceza Mahkemesi, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in yargılanmasına karar verdi. Adalet Bakanlığı tarafından yürütülen soruşturma sonucu dava dosyası, Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilerek dava açılmıştı. Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi de yaptığı duruşma sonucunda Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in “görevi kötüye kullanmak, evrakta sahtecilik ve imar kirliliğine yol açmak” suçlarından yargılanmasına karar verdi. Dava dosyası, Yargıtay 11. Ceza Dairesi’ne gönderildi. Ankara / cihan

30.12.2009


 

Köprüsü olmayan köyde hastalar sedye üzerinde dereden geçiriliyor

ANTALYA’NIN Manavgat ilçesine bağlı Gaziler Köyü Darıyeri Mahallesi sakinleri, köylerinde köprü olmadığı için hastalarını meşe ağacından yaptıkları sedyeler üzerinde dereden karşıya geçiriyor. Dereden geçirilen hastalar, dere yatağından yola çıkarılarak, bir araçla hastaneye taşınıyor. Gaziler Köylüleri, kış aylarında Üçoluk ve Gürlevik Derelerinin taşması sonucu zor günler yaşıyor. Torosların eteğinde yaşayan Yörükler, Antalya Valiliği’nden köylerine acilen köprü yaptırmasını istiyor. Gaziler Köylüleri son olarak İsmail Uysal’ın (77) yüz felci geçirmesi ve şeker komasına girmesiyle zor anlar yaşadı. Köylü kadınlar ve erkekler Uysal’ı Üçoluk Deresi’nden geçirerek hastaneye yetiştirmek için sedye yaptı.

Gaziler Köyü muhtarı Erdal Koyun, kış aylarında Üçoluk ve Gürlevik Deresinin taşmasıyla köprü olmadığı için karşıya geçemediklerini söyledi. Geçtiğimiz günlerde meydana gelen yağışlarla Üçoluk Deresinin taştığını belirten Erdal Koyun, köylerinde bir acil hasta olduğunda mecburen at üstünde veya sedyelerle karşıya geçirdiklerini ifade etti. Koyun, “Gazilere köprü yapılması köylülerin 45 yıllık hayali. Köyümüzde köprü olmadığı için kış gelince 3 ay çok mağdur oluyoruz. Acil hastaları hastaneye götürmekte zorlanıyoruz. Bazen dere çok kuvvetli akıyor, cesaret edip de karşıya geçemiyoruz. Hastalarımızın mağdur olmaması için yetkililerden bir an önce köyümüze köprü yapılmasını istiyoruz.” dedi.

Solaklı Yörüklerinin en yaşlı temsilcisi İsmail Uysal’ın rahatsızlığını haber aldıktan sonra Gaziler Köyüne ulaşan Toros Yörükleri Kültür ve Diyalog Derneği Başkanı avukat Mücahit Gündoğdu, hastayı 400 metre omuzlarda taşıdıktan sonra Üçoluk Deresi’nde yaptıkları sedye ile karşıya geçirdiklerini söyledi. Köyde hastaneye gitmesi gereken 3 yaşlı ve 2 hasta çocuğun bulunduğunu belirten Mücahit Gündoğdu, diğer hastaları da sedyelerle karşıya geçireceklerini kaydetti. Gündoğdu, “Kış gelince köyümüz insanı çok zor durumda kalıyor. Geçmiş yıllarda birçok kişi kışın hastaneye yetiştirilemeden yolda öldü. Her seçim öncesi siyasîler köye gelip ‘köprü yaptıracağız’ diye söz veriyor. Seçim bitince sözleri havada kalıyor. İnsanlarımızın ölmemesi için Antalya Valiliği’nden köyümüze köprü yaptırmasını istiyoruz. Bu çağda Antalya’nın bir köyünde sedye ile insan taşımak zorumuza gidiyor. Antalya denilince insanların aklına deniz, kum ve güneş geliyor. Bir de Torosların eteğinde mahrumiyet bölgesi köyler var. Bu da madalyanın öteki yüzü.” diye konuştu. Solaklı Yörükleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ömer Gürler, Torosların eteğindeki bazı yerleşim yerlerinde köylerin hayat şartlarının Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki köylerden daha kötü olduğunu savundu. İki çocuğunun hasta olduğunu belirten Fatma Ünal, onları sedyelerle taşıyarak Serik Devlet Hastanesi’ne götüreceklerini söyledi. Babasının çok hasta olduğunu anlatan Feride Yiğit de köyün karşısına sedye ile geçireceklerini ifade etti. Antalya / cihan

30.12.2009


 

İstanbul’da, 125 yangında 90 hektar ormanlık alan yandı

İSTANBUL Orman Bölge Müdürü İsmail Üzmez, 2009 yaz sezonunda çıkan 125 yangında 90 hektarlık orman alanının yandığını belirterek, yakında ağaçlandırma çalışmalarına başlayacaklarını bildirdi. Üzmez, yaptığı açıklamada, dünyada en çok ağaçlandırma çalışması yapan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu, son yıllarda yapılan kampanyalarla bu alanda çok önemli mesafe katedildiğini söyledi. Türkiye genelinde yapılan ağaçlandırma seferberliği kapsamında hazırlanan 5 yıllık bir programda, 2 milyon 300 bin hektarlık bir alanın ağaçlandırmasının amaçlandığını dile getiren Üzmez, İstanbul’da ise yıllık 4 bin 500 hektarlık alanda çalışma yapıldığını vurguladı. Üzmez, İstanbul’un yüzde 47’sinin ormanlık alan olduğunu ifade ederek, ‘’İstanbul orman zengini bir şehir’’ dedi. Ormanların karşılaştığı en büyük tehlikenin yangınlar olduğunu kaydeden Üzmez, ‘’2009 yaz sezonunda çıkan 125 yangında 90 hektar ormanlık alan yandı. Yanan alanları dozerle sürdük, fidanlarımız hazır. Havaların uygun olduğu bir gün ağaçlandırma çalışmalarına başlayacağız. Herkesin gönlü rahat olsun. Biz 1 metre kareyi bile kimsenin kullanımına açmıyoruz. Yıllık program dahilinde bu alanlarda ağaçlandırma çalışmaları yapıyoruz’’ dedi. İstanbul / aa

30.12.2009


 

Köy okulları için 5 bin kitap

TEMA Vakfı Trabzon İl Temsilciliği tarafından ‘’Her Okula Bir Kütüphane, 10 Bin Kitap’’ Kampanyası kapsamında 3 yılda toplanan 5 bin kitap 30 okula aktarıldı. TEMA Vakfı Temsilcisi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz, yaptığı açıklamada, TEMA Vakfının ana amacının tabiî ve tarihî değerleri korumak, aynı zamanda toprak erozyonu ile mücadele etmek olduğunu söyledi. Vakfın 7’den 77’ye her yaştan bin 500 gönüllüsü ile tabiat ve toprak koruma bilincinin, ancak eğitim ve bilgiyle olacağının bilinciyle faaliyetlerini sürdürdüğünü belirten Erüz, ‘’Temsilciliğimiz ve gönüllüler, sosyal birey ve kuruluş olmanın verdiği sorumlulukla, eğitimin yanında sosyal dayanışma konusunda da imkânlar oranında, ihtiyaçlı olan birey ve okullara destek vermeye çalışıyor. Bu kapsamda 3 yıldır ‘Her Okula Bir Kütüphane, 10 Bin Kitap’ projesini sürdürüyoruz’’ dedi. Proje süresince 5 bin civarında hikaye, roman, araştırma, referans ve okuma kitabı ve yardımcı ders kitabı toplandığını ifade eden Erüz, ‘’Bu kitaplar ihtiyacı olan il ve ilçelerin köyleri ve kentin yan mahallelerindeki 30 okula aktarıldı. Öğrencilerin kitap okuma ve bilgiyi araştırarak öğrenme alışkanlığını teşvik amacı ile okulların kitaplık ve kütüphanelerine destek verilmektedir’’ diye konuştu. Trabzon / aa

30.12.2009


 

Yangından kurtarılan belgeleri onarıyorlar

KONYA’DA Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü binasında çıkan yangında tahrip olan belgeler, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde onarılıyor. Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin, yaptığı açıklamada, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü binasında çıkan yangında çok önemli belgelerin hasar gördüğünü belirtti. Müdürlük binasında Konya ile Aksaray ve Karaman’daki tescilli tarihî eserlerin, tescil belgelerinden, fotoğraflarına bütün resmî kayıtlarının bulunduğunu ifade eden Şahin, şunları kaydetti: ‘’Yangında zarar görmüş belgelerin hemen hemen tamamına yakınını kurtarma şansımız var. Belki yüzde 2 gibi bir zayiat gözüküyor. Bize gelen klasörler içerisinde binlerce belge var. Bugün bu işe başladık ve bir takım belgeleri dosyalama işlemleri sürüyor. Bir hafta içerisinde belgelerin büyük bir çoğunluğunun işlemleri bitirilecek. Belgelerin çoğu ıslanmış vaziyette. Belgeler yapışmış, hatta hamurlaşmaya başlamış. Tamamen yanmış çok az belge var.’’ Konya / aa

30.12.2009


 

MKÜ, Suriyeli hastaların da hizmetinde

MUSTAFA Kemal Üniversitesi (MKÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesinin, Türkiye ile Suriye arasındaki vize uygulamasının kaldırılmasının ardından bu ülkeden de hasta kabulüne başladığı bildirildi. MKÜ Rektörü Prof. Dr. Şerefettin Canda, yaptığı açıklamada, 2004 yılında açılan hastanenin kısa süre önce Tayfur Sökmen Yerleşkesi’nde bulunan yeni binasında hizmet vermeye başladığını söyledi. Hastanelerinde 13 profesör, 26 doçent, 75 yardımcı doçent, 157 araştırma görevlisi, 1 uzman olmak üzere toplam 272 çalışanın bulunduğunu ifade eden Canda, polikliniklerde günde ortalama bin 200 hastaya bakıldığını kaydetti. Canda, yaklaşık 30 polikliniğin ve 11 ameliyathane odasının bulunduğu hastanelerinde çevre illerden gelenlere de sağlık hizmeti sunduklarını belirtti. MKÜ’nün açılan yeni bölümlerle ve yaptığı başarılı çalışmalarla 3 yıllık sürede öğrenci sayısını 13 binden 22 bine çıkardığını, hemen her ilçede meslek yüksekokulu açtığını vurgulayan Canda, şöyle devam etti: ‘’Bilimsel ve eğitim çalışmalarımızın yanı sıra sağlık alanında da kalitemizi arttırdık. Yeni hastane binamızda, Orta Doğu’nun tıp merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Uzman doktorlarımız plastik cerrahiden kalp damar hastalıklarına kadar yaptığı başarılı ameliyatlarla adımızı kısa sürede duyurdu. Türkiye ile Suriye arasında vize uygulamasının kaldırılmasının ardından bu ülkeden de hasta kabulüne başladık. Ramazan Bayramı’ndan bu yana hastanemize gelen Suriyeli hasta sayısı her geçen gün artıyor.’’ Hatay / aa

30.12.2009


 

Belediyenin yıktığı kaçak yapılar hurdacıların yüzünü güldürdü

Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı Side beldesindeki yıkımlar hurdacıların yüzünü güldürdü. Kaçak olduğu gerekçesiyle yıkılan yerlerin başından ayrılmayan hurdacılar eski eşya ve demir toplamak için gün boyu nöbet tutuyor. Side Belediyesi’nin sahilde yapacağı yürüyüş yolu için yaptığı yıkımlar hakkında konuşan hurdacı Mustafa Önder, “16 yıldır geçimimi hurda eşya toplayarak sağlıyorum. Side Belediyesi’nin yaptığı yıkımlar durgun olan işlerimize ilâç gibi geldi.” dedi. 3 ay sürecek yıkım süresince 4 hurdacı arkadaşıyla birlikte bölgede nöbet tutacaklarını anlatan Önder, “Günlük bol bol hurda topluyoruz. Molozların deniz suyuna karışmasını önlüyoruz. Hem ekmeğimizi kazanıyoruz hem de yıkımdan sonra kullanılmayan eşyaların denizi kirletmesinin önüne geçiyoruz.” diye konuştu. Günlük 250 kilograma yakın metal topladıklarını belirten Hasan Tunç da topladıkları hurdaları presledikten sonra Konya’da bir fabrikaya gönderdiklerini söyledi. Tunç, 3 aydır iş yapamazken Side Belediyesi’nin inşaat yıkımlarının yüzlerini güldürdüğünü ifade etti. Antalya / cihan

30.12.2009


 

Doğanşehir’e MOBESE sistemi kuruluyor

ŞEHİR görüntüleme sistemi olarak bilinen MOBESE’ye, Malatya’nın Doğanşehir ilçesi de dahil oluyor. Kaymakam Cevdet Atay yaptığı açıklamada, Doğanşehir’de gerek suç oranlarının azalmasına gerekse, suçun faillerinin yakalanmasında büyük bir yararı olacak MOBESE kameralar ile ilçenin 24 saat izleneceğini belirtti. Kaymakam Atay, “Teknolojinin bizlere sunmuş olduğu fırsatları değerlendirmek zorundayız. Halkımızın güveni ve huzuru için elimizden gelen bütün imkânları seferber ediyoruz. İlçemizi kamera sistemi ile 24 saat izleyeceğiz. Bu izleme sayesinde kamera görüntüleme sistemi, görüntü analiz sistemleri, plaka tanıma gibi kolaylıklara kavuşmuş olacağız” dedi. Malatya / iha

30.12.2009


 

Tabiî mantarlar gelir kaynağı oldu

nMERSİN’İN Silifke ilçesinde ormanlık alanda yetişen tabiî mantarlar, köylünün gelir kaynağı oldu. Silifke’de etkili olan yağışların ardından güneşin açmasıyla birlikte bazı vatandaşlar ormanlık alanlardan topladığı tabiî mantarları kilosu 2.5 ile 3 lira arasında değişen fiyatlardan satıyorlar. Son yağışların ardından güneş gören özellikle ormanlık alanlarda kendiliğinden yetişen tabiî mantarları toplayıp cadde ve sokak aralarında satan köylüler, aile ekonomilerine katkı sağlıyor. Mantarın tam bir protein deposu olduğunu söyleyen Ahmet Tan, “Yağan yağmurların ardından bu yıl ormanlık alanlarda çok fazla mantar çıktı. Orman köylülerinin birçoğu mantar toplamak için dağlara akın etmiş durumda. İlk çıktığında kilosu 5 liradan satılan mantarın son günlerde bol bulunması fiyatların 2.5 liraya kadar düşmesine neden oldu. Mantarın yağda kızartması ve küllemesi çok leziz oluyor. Ayrıca et yerine sulu yemeklere katılıyor. Bu yüzden bölge halkı doğal mantarı ete tercih ediyor. Bu mantar kesinlikle zehirli değil. Çünkü bugüne kadar yöremizde bu mantarı yiyip de zehirlenen kimse olmadı. Halkımız bu mantarı gönül rahatlığı ile yiyebilir “ dedi. Mersin / iha

30.12.2009


 

Define ararken yeraltı şehri buldular

ŞANLIURFA’NIN Ceylanpınar ilçesinde, Kepez Tepesi diye bilinen Sit alanında kaçak kazı yapan defineciler altın ararken, eski bir yerleşim biriminin ortaya çıkmasını sağladı. Ceylanpınar ilçesinde, Sit alanı olduğu için kazı yapması yasaklanan Kepez Tepesi diye bilinen bölgede kimliği belirsiz kişiler tarafından kaçak kazı yapıldı. Kazı yapılan bölgede eski bir uygarlığa ait olduğu tahmin edilen yerleşim alanı bulundu. Eski bir uygarlığa ait olduğu tahmin edilen yerleşim alanını tesadüfen bulduğunu dile getiren, İbrahim Atay, tarihî eserler üzerinde yaklaşık 20 yıldır araştırma yaptığını belirterek, “Kepez Tepesi mevkii diye adlandırılan yerde arkadaşlar ile birlikte tesadüfen kaçak kazı yapılmış bir alan gördük kazı yapılan alanda yapmış olduğumuz incelemede kazılan alanın eski bir uygarlığa ait olan bir yerleşim alanı olduğunun farkına vardık. Yerleşim alanındaki merdiven basamakları ve duvarlar açık bir şekilde göze çarpıyordu. Kazı sonucu ortaya çıkan yerleşim birimin üst taraflarında kuyu ve mağaralar bulunmaktadır. Kaçak kazı sonucu ortaya çıkarılan yerleşim biriminin M.Ö. 5 bin yıllarına ait olduğu tahmin edilirken, bu yerleşim birimi Mitaniler, Parslar ve Hititlilere başşehirlik yapmış bir bölgedir. Bu yerleşim birimin tarihteki ismi Vaşşugar ve Vaşugani’dir” dedi. Şanlıurfa / iha

30.12.2009


 

Tüp bayiinde çıkan yangın mahalleyi korkuttu

ANKARA’NIN Keçiören ilçesinde LPG tüpü satışı yapan bir bayinin çatısında çıkan yangın, tüplere sıçramadan söndürüldü. Olay yerine giden çok sayıda polis ekibi, bayii yanındaki ikametleri muhtemel bir patlamaya karşı boşalttı. Yangın bölgesinin etrafına şerit çeken polis, vatandaşları da olay yerinden uzaklaştırdı. Yangın itfaiye ekiplerinin müdahalesi ile tüplere sıçramadan söndürüldü. Karahöyük Caddesi üzerindeki tüp bayisinin çatısında sabah saat 05.00 sıralarında elektrik kontağından çıktığı tahmin edilen yangın, büyümeye başladı. Çatıdaki yangını gören vatandaşlar, durumu hemen polise haber verdi. Tüp bayisinin çatısından dumanların yükseldiğini gören polis ekipleri de olay yerine itfaiye istedi. Bu arada yangın çatıyı sardı. Polis de yangının tüplere sıçrama ihtimaline karşı çevre güvenliği aldı. Tüp bayii çevresindeki binalar, olası bir patlama ihtimaline karşı boşaltıldı. Dışarıya çıkan vatandaşlar ise gelişmeleri korku dolu gözlerle izledi. Ankara / cihan

30.12.2009


 

Trafikte cep telefonuna hayır

BURDUR'DA araç kullanırken cep telefonuyla konuşan sürücülerin sebep olduğu yaralamalı ve maddî hasarlı kazalarda artış görüldüğü belirtildi. Burdur Emniyeti konuyla ilgili ‘Araç kullanırken cep telefonuna hayır’ kampanyası başlatarak, sürücülere broşür dağıttı. Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürü Salih Şen, trafikteyken cep telefonuyla konuşmanın alkollüyken araç kullanmak kadar tehlikeli olduğunu vurguladı. Yapılan bir araştırmaya göre seyir halinde cep telefonu kullananların performansının 0,8 promil düzeyinde alkol almış sürücülerin düzeyine gerilediğinin tesbit edildiğine işaret eden Şen, ayrıca araç kiti kullanmanın da aynı etkiyi yaptığını söyledi. Alışkanlık ve deneyime bağlı farklılıkların trafik güvenliği açısından değeri olmadığını kaydeden Şen, “Cep telefonu kullanmaya alışkın kişilerin ve deneyimli sürücülerin de sürüş performansı tehlikeli düzeyde bozulmaktadır.” uyarısında bulundu.

CEP TELEFONU

REFLEKSİ YAVAŞLATIYOR

Cep telefonuyla konuşurken sürücülerin çevrelerindeki tehlikeli durumları bazen hiç fark edemediğinin görüldüğünü dile getiren Şube Müdürü Şen, şunları söyledi: “Buna göre sürücüler, basit bir arama yaparken yüzde 20, zihni çok fazla meşgul eden bir görüşme yaparken yüzde 29 ihtimalle tehlikeli bir durumu gözden kaçırabilirler. Tehlikeli durumlarda önlem almak için geç kalma süresi çevresel şartlara, aracın o andaki hızına ve sürücünün yaşına bağlı olarak 0,6 saniyeden 0,9 saniyeye kadar artabilmektedir. Bu gecikme süresi çok önemlidir. Saatte 60 kilometre hızla giden bir otomobilin sürücüsünün frene basmakta bu kadar gecikmesi durma mesafesinin 15 metre daha artması demektir.” Cep telefonuyla konuşmanın, araç içindeki yolcularla konuşmaktan ya da radyo dinlemekten daha riskli olduğunu ifade eden Şen, asıl sorunun elin değil zihnin meşguliyeti olduğunu kaydetti. Şube Müdürü, bunun en önemli delillerinden birisinin cep telefonuyla konuşan sürücülerin sabit bakış sürelerinin artması olduğunu söyledi. Sürücülerin genellikle cep telefonuyla konuşurken hızlarını azalttığını vurgulayan Şen, “Aynı zamanda sürücülerin kalp atım sayıları da artmaktadır. Bunlar sürücünün stres altında olduğunu ve bir tür önlem alma çabası içinde bulunduğunu göstermekteyse de sürüşü güvenli hale getirmemektedir. Çünkü bu sırada takip mesafesinin ayarlanmasında güçlük yaşanmaktadır.” diye konuştu. Burdur / cihan KAZA RİSKİNİ ARTTIRIYOR KAZA riskinin cep telefonuyla görüşme sonrasında bile devam ettiğini kaydeden Şen, “Bir araştırmada görüşme bittikten sonraki 5 dakika içinde kaza ihtimalinin 4,8 kat, 15 dakika içinde ise 1,3 kat daha fazla olduğu bulunmuştur.” dedi.

30.12.2009


 

Yılın son uydusu fırlatıldı

BU YILIN son uydusu Proton-M, Kazakistan’ın Baykonur Uzay Üssü’nden fırlatıldı. Amerikan iletişim uydusu DirecTv-12, Rus Proton-M uzay aracı vasıtasıyla uzaya fırlatıldı. Boing tarafından 702 platformuna kurulan ve telekomünikasyon, internet ve dijital video hizmetleri sağlayacak olan DirecTV-12 uydusu yaklaşık 6 ton ağırlığında. Amerikan DirecTV’nin sahibi olduğu uydu; ABD, Alaska ve Hawai Adalarını içeren anakarada yayın yapacak. 2009 yılı içerisinde Baykonur Uzay Üssü’nden 24 uydu başarılı bir şekilde fırlatıldı. Gelecek yıl bu üs’ten 30 uydu fırlatılacak. Astana / cihan

30.12.2009


 

Yeni yılda sigarayı bırakın

ACIBADEM Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, yeni yılın sigarayı bırakmak için ideal bir fırsat sunduğunu bildirdi. Çuhadaroğlu, yaptığı açıklamada, günümüzde sigaranın en çok ölüme sebep olan bağımlılıkların başında geldiğini vurguladı. Aynı zamanda sigaranın kurtulması en zor bağımlılıklardan biri olduğunu da kaydeden Çuhadaroğlu, sosyal faktörlerin yanı sıra sigarayla birlikte alınan nikotinin beyinde bağlandığı reseptörler ile fizyolojik bir bağımlılık oluşturduğuna işaret etti. Çuhadaroğlu, bilimsel verilerin, sigara içenlerin çoğunun, sigara içmeyi tercihleri sebebiyle değil de nikotin bağımlılıkları sebebiyle devam ettirdiğini gösterdiğini anlatarak, şöyle devam etti: ‘’Nikotin bağımlılığı kronik ve tekrarlayan bir tıbbî durumdur. Sigarayı bırakmak hazırlık, kararlılık ve genellikle bir sağlık uzmanının desteğini gerektirir. Yeni yıl gibi başlangıçlar yaptığımız ve gelecek ile ilgili olumlu düşüncelerin arttığı dönemler sigarayı bırakmak üzere kararlılığımızı da arttırmaktadır. Bu anlamda yeni yıl, sigarayı bırakmak için ideal bir fırsat sunar. Öte yandan yapılan araştırma da göstermektedir ki, birçok kişi bu dönemde bu bağımlılıktan kurtulmak üzere istekli olmaktadır. Ancak sigara kullanan kişilerin sigarayı bırakma girişimlerinin başarılı olması için yeterli düzeyde hazırlıklı olmaları çok önemlidir. Sigara kullanma isteği, çoğu zaman sigarayı bırakma girişimini engelleyebilir.’’ Bu arada, Pfizer’in desteğiyle Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve İngiltere'de daha önceki yıllarda yeni yıla girerken sigarayı bırakma girişiminde başarısız olan kişilerin tutumlarını incelemek için bir araştırma yapıldı. Araştırma, bin sigara kullanıcısıyla yapılırken, katılanların yüzde 65’inin sigarayı bırakmayı birden fazla kez denemiş olduğunu gösteriyor. İstanbul / aa

30.12.2009


 

AB sigarayla mücadelede Türkiye’yi örnek alıyor

DÜNYA Sağlık Örgütü Türkiye Tütün Kontrolü Program Sorumlusu Dr. Toker Ergüder, Avrupa Birliğinin (AB), pasif olarak sigara dumanına maruziyeti halk sağlığı, iş güvenliği ve işçi sağlığı problemi olarak ele aldığını belirterek, yasağın uygulanmadığı ülkelerde kapalı ortamların yüzde 100 dumansız hale getirilmesi için Türkiye’deki gibi bir kanun önerdiğini söyledi. Ergüder, AB’nin 5 Aralık tarihli resmî gazetesinde yayımlanan konsey kararında, pasif olarak sigara dumanına maruziyetin, önemli bir halk sağlığı, iş güvenliği ve işçi sağlığı problemi olarak ele alındığını bildirdi. Türkiye’nin, dünyada bu türden bir kanunu olan 17 ülkeden birisi olduğuna işaret eden Ergüder, ‘’Ülkemiz sigara ile mücadele konusunda küresel liderlerden biri haline geldi’’ dedi. Ergüder, Türkiye’nin, toplumunun yüzde 100’e yakın bir kısmı tarafından desteklenen kanun hususunda küresel liderliğini ve kararlılığını sürdürmesi gereğine işaret etti. Ankara / aa

30.12.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl