Mevsim geçişlerinde beslenmeye dikkat

TEKİRDAĞ Çorlu Özel Şifa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gökhan Kıvanç, sonbaharı sağlıklı bir şekilde geçirmek için beslenme düzeninin gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.

En çok soğuk algınlığının rastlandığı sonbahar mevsiminde kalın bir şeyler giymek kadar önemli bağışıklık sistemini uygun beslenme ile güçlendirmek olduğunu vurgulayan Kıvanç, ‘’Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenen bir kişinin soğuk algınlığı veya nezleye yakalanma riski daha düşük olur. Bu bilimsel çalışmalarca da gösterilmiştir. Bağışıklık sistemimize güç kazandırarak vücut direncimizi yükseltmek için vitamin ve minerallere ağırlık vermeliyiz. Öğünlerde dört ana besin grubu olan etlere, süt ürünlerine, tahıl ürünlerine ve sebze-meyvelere yer vermek gerekir. Bu şekilde beslenen kişinin sonbahar yorgunluğunu üzerinden atması ve hastalıklardan korunması kolay olur’’ dedi.

A VE C VİTAMİNLERİ BAĞIŞIKLIK

SİSTEMİMİZİ GÜÇLENDİRİR

Kış aylarında metabolizmayı güçlendirmek için antioksidant olarak da görev yapan A ve C vitaminlerinden yeteri kadar almak gerektiğini belirten Kıvanç, ‘’Bu vitaminler bağışıklık sistemimizi güçlendirerek hastalıklara karşı daha dirençli olmamızı sağlamaktadırlar. Kış aylarında bulunan turunçgiller, mandalina, havuç, brokoli, kabak, Brüksel lahanası, yeşilbiber, karnabahar, maydanoz, roka, tere gibi besinlerin tüketilmesi ile bu vitaminleri sağlayabiliriz. Bunun yanında taze sıkılmış meyve suları da vücudumuzun gribal enfeksiyonlara karşı korunmasında etkili olacaktır. Burada önemli olan meyve sularının içilmeden hemen önce sıkılmasıdır. Meyve suları bekletildiğinde C vitamini hızla kaybolur. Çünkü bu vitamin ısı, ışık gibi etmenlerden kolayca etkilenir. Yemeklerde veya öğün aralarında yenen bol miktardaki salata da bize bu vitaminleri sağlayacaktır” diye aktardı.

Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı daha dirençli olunmasını sağlayan A vitaminin ise en çok karaciğer, süt ve yumurta sarısında, sarı ve yeşil yapraklı sebzelerde (havuç, domates) ve meyvelerde (kayısı, portakal) bulunduğunu anlatan Kıvançz, “Sonbaharda ve soğuk kış günlerinde yenen balık da içerdiği yağ asidinden dolayı bağışıklık sistemimizin kuvvetlenmesine yardımcı olacaktır’’ ifadesini kullandı.

SU İÇMEYİ İHMAL ETMEYİN

Kış mevsiminin vazgeçilmez yiyeceklerinden olan kuru fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagillerin iyi birer protein kaynağı olduğunun altını çizen Kıvanç, iyi bir posa kaynağı olan kuru baklagilleri haftada 1 -2 kez tüketmekte fayda olduğunu söyledi. Kıvanç, ‘’Yaz mevsiminde kazandığımız ve sonbaharda yeniden kaybettiğimiz güzel bir alışkanlık da su içmektir. Soğuyan havalarla birlikte su tüketimimiz gün geçtikçe yerini içimizi ısıtan çay ve kahve gibi içeceklere bırakır. Fakat suyun yerini hiçbir içecek tutamaz. Bu sebeple günde 8–15 su bardağı su içme alışkanlığımızı mevsimlerin etkilerine maruz bırakmadan devam ettirmek gerekir. Fazla miktarda alınan kafein, vücuttan su atımını arttıracağından ötürü kafeinli içecekleri günde 4 kupayı aşmayacak miktarda tüketmeye özen göstermelisiniz. Ya da çay, kahve içmek yerine bitki çayları veya C vitamin yönünden zengin olan kuşburnu çayını tercih edebiliriz’’ tavsiyelerinde bulundu.

01.11.2010

Aile hekiminizi öğrendiniz mi?

İSTANBUL'DA bugün itibariyle Aile Hekimliği uygulamasına geçildi.

Aile Hekimliği uygulamasında, Aile Hekimleri belirlendi. Aile Hekimleri, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün ya da Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinden öğrenilebiliyor. Eğer aile hekimi belirtilmemişse, listedeki hekimlerden biri seçilerek kayıt olunabiliyor. Aile Hekimliği uygulamasında toplam 3 bin 645 aile hekimi hizmet verecek. Bir hekime ortalama 3 bin 500 kişi düşecek. Ücretsiz olarak hizmet verecek Aile Hekimleri, hizmet verdikleri kişi başına devletten ücret alacak. İstanbul’da bugün başlayan Aile Hekimliği uygulaması için, Toplum Sağlığı Merkezleri ve Aile Sağlığı Merkezleri’nde görevli personel 30-31 Ekim tarihinde görevleri başındaydı ve mesai yaptı.

İstanbul’da yaşayanlar, Aile Hekimlerini http://bbskbs.istanbulsaglik.gov.tr/ahkim/ adresinden öğrenebilecekler.

Aile hekimlerinin kendilerine bağlı nüfusa, tedavi edici hizmetlerin yanı sıra, aşılama bebek ve çocuk, gebe ve loğusa takipler ile 15-49 yaş arası kadınların özellikle kanser gibi hastalıklar açısından takibi ile bakıma muhtaç ve yatalak hastaların tesbiti gibi hizmetlerin yanı sıra obezitenin önlenmesi gibi koruyucu sağlık hizmetlerinde de görevler üstlenecek. İl dışından gelenler ise istediği aile hekimlerine misafir hasta olarak muayene olabilecek, bu kişilerin sağlık kayıtları daha sonra kendi aile hekimine elektronik ortamda iletilecek.

Necip Eyvazoğlu / İstanbul

01.11.2010

Her yıl 40 bin kişi astımdan ölüyor

GÖĞÜS hastalıkları uzmanı Dr. Nezaket Erdoğan, ülkemizde yetişkinlerin yüzde 5 ile 7’sinde, çocukların ise yüzde 13 ile 15’inde astım görüldüğüne dikkat çekti.

Erdoğan, “Astım doğru tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Kontrol altına alınmadığı durumlarda ise kişilerin günlük aktivitelerini ciddî olarak kısıtlayabilmektedir” dedi. Adana Dr. Ekrem Karasu Göğüs Hastalıkları Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nezaket Erdoğan, Astım ve Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH)’nın hava akım ile karakterize solunum sistemi hastalığı olduğunu kaydetti. KOAH’taki olayın tam olarak geri dönüşümlü olmadığını dile getiren Erdoğan, bu nedenle astıma nazaran en iyi tedaviye rağmen ilerleme gösterdiğini, erken dönemde iş gücü kaybına sebep olduğunu söyledi. KOAH’ın yeterince bilinmediğini ifade eden Dr. Erdoğan şöyle devam etti: “KOAH, Türkiye’de en sık sakat bırakan hastalıklar arasında 8. sırada yer almaktadır. Aynı zamanda teşhis ve tedavi harcamaları da ekonomik yükün artmasına neden oluyor. KOAH çok fazla bilinmediği için yeterince teşhis konulamamaktadır. Dünyada 4. ölüm nedeni iken ülkemizde 3. sıradadır. Her yıl dünyada 3 milyon kişi Türkiye’de ise 40 bin kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybediyor.” Astım ve KOAH hastalarının kesinlikle sigarayı bırakması gerektiğine değinen Erdoğan “Çünkü, KOAH’lı hastalarda uygulanan tedaviye rağmen hastalığın ilerlemesi engellenememekte, astımlı hastalarda ise hastalığın kontrol altına alınmasını zorlaştırmaktadır” ifadelerini kullandı.

01.11.2010

Yağışla birlikte mantar zehirlenmeleri de arttı

Yurtta etkili olan yağışlı havanın ardından tabiatta çıkan mantarları yiyen kişilerde zehirlenme vak'alarının arttığı bildirildi.

Konya İl Sağlık Müdürü Dr. Hasan Küçükkendirci, son günlerde hastanelere mantar zehirlenmesi sebebiyle başvuran hasta sayısında büyük artışlar görüldüğünü belirtti. Ülkemizde bol miktarda yetişen yabanî mantarların vatandaşlar tarafından toplanarak besin kaynağı olarak tüketildiğini hatırlatan Küçükkendirci, tabiatta kendiliğinden yetişen bu mantarların bazılarının zehirsiz olduğunu ancak çok zehirli türlerinin de bulunduğunu bildirdi. Küçükkendirci, son günlerde yağışların artmasıyla bolca görülen mantarların zehirli olanlarla zehirsiz olanlarını ancak uzmanların birbirinden ayırt edebileceğini vurgulayarak, şunları kaydetti: ‘’Mantarlardan zehirlenme ve ölüm sayısı göz önüne alındığında olayın ciddiyeti anlaşılmaktadır. Son günlerde mantar zehirlenmesi nedeniyle hastanelerimize başvuranların sayısında ciddî oranda artışlarla karşı karşıyayız. Konya’da özellikle son iki günde mantar zehirlenmesi sonucu sadece 112 Acil Sağlık Hizmetine yaklaşık 20’ye yakın hasta başvurmuştur’’ Mantar zehirlenmesi olaylarının ölümle sonuçlanabileceği ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini dile getiren Küçükkendirci, bazı zehirli mantarların etkisinin büyük olduğunu, zamanında müdahale edilmediği takdirde üzücü olayların yaşanabileceğini dikkati çekti. Küçükkendirci, mantar yiyen kişilerde ‘’bulantı, kusma, karın ağrısı, görmede bulanıklık, baş dönmesi, ruhsal değişiklik, uyuklama hali, uyanıkken hayal görme, bayılma, nöbet, ishal’’ gibi zehirlenme belirtilerinin ortaya çıkabileceğini anlattı.

01.11.2010