Emirdağ Lâhikası - page 147

çevirdiğine yüz binler şahit gösterebiliriz. Bu hakikat
noktasını sizin gibi vatanperver, milliyetperverler bizi teş-
viklerle alkışlaması lâzım gelirken, evhamlarla itham altı-
na alıp tarassutlarla taciz etmek, ne kadar insaftan ve ha-
miyetten uzak olduğunu insafınıza havale ediyorum.
Gayrıresmî,tecrit
vehaps-imünferitte
SaidNursî
ì®í
Œ
43
œ
aFYON EmNiYET mÜdÜrLÜ/ÜNE
Ben, sizin, insaniyet ve vicdanınıza itimaden, mahrem
işlerimi size beyan ediyorum. Hem vazife itibarıyla siz,
bizimle pekçok alâkadarsınız. Çünkü risale-i nur’un
asayiş noktasında yirmi seneden beri yüz bin şakirdinden
hiçbir vukuat olmadığı gibi, pek çok zabıta memurlarının
itiraflarıyla ve bir şey aleyhimizde kaydetmemeleriyle,
bunu ispat eder. Buraya, Ankara emniyet-i Umumiye
Müdürü geldiğini bir çocuktan işittim. Her hâlde benim
hâlimi soracak diye bir şey kaleme aldım ki, rahatsızlığım
münasebetiyle, ona konuşmak yerinde takdim edeyim.
Birden gittiğini işittim. size leffen onu gönderiyorum;
münasip görseniz, bera-i malûmat ona gönderirsiniz.
Ben, dünya işlerini bilmiyorum, halklar ile görüşe-
miyorum. senden başka burada kimsem yok ki, reyini
alayım. Benim şahsıma ait mesele, gerçi çok
Emirdağ Lâhikası – ı | 147 |
tutma, yalnız bırakma.
vatanperver:
yurtsever, vatanına
düşkün, vatanını seven kimse.
vazife:
görev.
vicdan:
insanın içindeki, iyiyi kö-
tüden ayırabilen, iyilik etmekten
lezzet duyan ve kötülükten elem
alan manevî his.
vukuat:
vuku bulan şeyler, hadi-
seler, olaylar.
zabıta:
şehir güvenliğini sağla-
makla vazifeli bulunan idare, po-
lis.
alâkadar:
ilgili, ilişkili, müna-
sebetli, bağlı.
asayiş:
emniyet, kanun ve ni-
zam hakimiyetin sağlanması.
beyan:
anlatma, açıklama.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
gayr-i resmî:
resmî olmayan.
gerçi:
her ne kadar...
hakikat:
gerçek, doğru.
hamiyet:
millî onur ve haysi-
yet.
haps-i münferit:
tek başına
olan hapis.
havale:
ısmarlama, bırakma.
insaniyet:
insanlık mahiyeti,
insan olma hâli, insana yakışır
davranış.
ispat:
kanıtlama, doğrulama.
itham:
suç isnat etme, suç-
lama.
itimaden:
itimat ederek, da-
yanarak, güvenerek.
leffen:
zarf ve mektup içine
koyarak.
mahrem:
herkesçe bilinme-
mesi gereken, gizli.
mesele:
konu.
milliyetperver:
milletini se-
ven, ulusçu, milliyetçi.
münasebet:
vesile, -dan do-
layı.
münasip:
uygun.
rey:
düşünce, fikir, müşahede,
mütalâa, görüş, oy.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
şakirt:
talebe, öğrenci.
taciz:
rahatsız etme, huzursuz
kılma, sıkma.
takdim:
arz etme, sunma.
tarassut:
gözetme, göz altında
tutma.
tecrit:
ayırma, bir tarafta
1...,137,138,139,140,141,142,143,144,145,146 148,149,150,151,152,153,154,155,156,157,...1032
Powered by FlippingBook