Emirdağ Lâhikası - page 204

tadil ediniz. Bu fütur zamanında ehemmiyetli bir kamçı-i
teşviktir, arkadaşlara gönderebilirsiniz.
Hem o kıymetli kardeşimiz, merhum Hafız Ali’nin (
rH
)
vârisi ve halefi yerinde risale-i nur’a fevkalâde irtibat ve
sadâkatle bağlıdır. Benim tadilimden gücenmesin.
gayet samimî bir kanaatle ve kuvvetli bir itimatla ve
derin bir ilimle ve parlak bir imanla risale-i nur’un ma-
hiyetini iki defadır tarif eden risale-i nur’un has şakirt-
lerinden ve ehemmiyetli eski muallimlerinden Hasan
Feyzi’nin
Sikke-iTasdik-iGaybî’
den aldığı bir ilhamla ri-
sale-i nur hakkında ve o nurun menbaı ve esası olan
nur-i Muhammedî (
AsM
) ve hakikat-i kur’ân ve sırr-ı
iman tarifinde bu kasideyi yazmıştır.
ì®í
Œ
71
œ
W
p
?p
Qƒo
f t
ºp
ào
e*Gn
h r
ºp
¡p
gGn
ƒr
an
Ép
H $Gn
Qƒo
f Go
D
ƒp
Ør
£o
«p
d n
¿ho
ój/
ôo
j
(1)
n
¿ho
ôp
aÉn
µr
dG n
?p
ôn
c r
ƒn
dn
h
AhmedyaratılmışobüyükNur-iEhadden,
Herzerredenurdur,oezelden,hemebedden.
Birnurkiodurhemyüce,hemlâyetenâhi,
Olfahr-icihanHazret-iMahbub-iİlâhî.
Parlattıcihanıbugüzelnur-iMuhammed(
AsM
)
Halkolmasa,olmazdıbirzerrevebirferd.
defa:
kere, kez, yol.
ebed:
sonu olmayan gelecek za-
man, sonsuzluk, daimîlik.
ehemmiyetli:
önemli.
ezel:
başlangıcı olmayan geçmiş
zaman, öncesizlik.
fahr-i cihan:
cihanın, dünyanın if-
tihar sebebi; kâinatın övüncü, Hz.
Muhammed (asm).
fert:
kişi.
fevkalâde:
olağanüstü.
fütur:
zayıflık, gevşeklik, usanç.
gayet:
son derece.
hakikat-ı kur’ân:
Kur’ân’ın haki-
kati, Kur’ân’a ait olan gerçek.
halef:
birinin yerine geçen, birinin
yerini tutan.
halk:
yaratma, yoktan var etme.
ilham:
içe, gönüle doğma, kalbe
gelme, gönle doğan şey.
ilim:
bilgi, marifet.
irtibat:
bağ, münasebet.
itimat:
dayanma, güvenme.
kanaat:
inanma, görüş, fikir.
kamçı-i teşvik:
teşvik edici, istek
uyandırıcı kamçı.
kaside:
övgü maksadıyla ya-
zılmış şiir ve bu şiirin nazım
şekli.
lâyetenâhi:
sonsuz, sonu bu-
lunmaz, nihayetsiz.
mahiyet:
aslı, esası, niteliği.
menba:
kaynak.
merhum:
rahmete kavuşmuş,
ölmüş, ölü.
muallim:
ders veren, öğret-
men.
nur-i muhammed:
Hz. Mu-
hammed’in (asm) nuru, ışığı.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sadâkat:
içten bağlılık, dost-
luk.
samimî:
içten, candan, gönül-
den.
sırr-ı iman:
iman sırrı, iman
hakikati.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tadil:
doğrultma, düzeltme.
tarif:
bir şeyi bütün vasıflarını
içine alacak şekilde anlatma.
vâris:
mirasçı.
zerre:
en küçük parça, mole-
kül, atom.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Onlar Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Fakat Allah nurunu tamamlayacaktır—
kafirler isterse hoşlanmasınlar. (Saf Suresi: 8.)
| 204 | Emirdağ Lâhikası – ı
1...,194,195,196,197,198,199,200,201,202,203 205,206,207,208,209,210,211,212,213,214,...1032
Powered by FlippingBook