Emirdağ Lâhikası - page 379

beş cihetle kanunsuz beni hususî ikametgâhımda bir hiz-
metçiden men ve müdahale etmeleri gibi dünyada em-
salsiz bir tarzda beni istibdad-ı mutlak altına alıyorlar.
kanun namına kanunsuzluk edenleri, insafa gelmek fik-
riyle izhar ediyorum.
ì®í
Œ
164
œ
dâhiLiYE VEkiLi iLE hasBihâLdEN Bir ParÇadır
Hiçbir tarihte ve zemin yüzünde emsali vuku bulma-
yan bir zulme ve on vecihle kanunsuz bir gadre ve tazyi-
ke hedef olmuşum. Şöyle ki:
• Hem şiddetli suikast eseri olarak zehirlenmeden has-
ta;
• hem gayet zayıf, yetmiş bir yaşında ihtiyar; hem
kimsesiz, acınacak bir gurbette,
• hem palto ve fanilâ ve pabucunu satmakla maişetini
temin eden fakirü’l-hâl.
• hem yirmi beş sene münzevî olmasından, binden
ancak tam sadık bir adamla görüşebilen bir merdumgi-
riz, mütevahhiş,
• hem yirmi sene hayatını ve eserlerini üç mahkeme
ve Ankara ehl-i vukufu inceden inceye tetkikten sonra
bil’ittifak beraatine ve eserleri vatana, millete zararsız
olarak menfaatli olmasına karar verilmiş bir masum,
Emirdağ Lâhikası – ı | 379 |
yapma.
temin:
elde etme.
tetkik:
dikkatle araştırma, ince-
leme.
vecih:
cihet, yön.
vuku:
olma, meydana gelme.
zemin:
yeryüzü.
zulüm:
haksızlık, eziyet.
beraat:
suçsuzluğun sabit ol-
ması.
bilittifak:
ittifakla, beraberce,
elbirliğiyle.
cihet:
yön, sebep, vesile.
ehl-i vukuf:
mahkemenin ta-
yin ettiği “bilir kişi”ler.
emsal:
eşler, benzerler.
emsalsiz:
benzersiz.
fakirülhâl:
muhtaç ve fakirlik
içinde olma.
gadir:
zulüm, hainlik.
gayet:
son derece.
gurbet:
yabancı memleket,
yabancı yer, vatan dışı, doğup
büyünülen ülke, şehir, köy dı-
şında kalan yerler, yâd el.
hasbihâl:
hâlleşme; görüşüp
konuşma, sohbet.
hususî:
özel.
ikametgâh:
ikamet yeri, otu-
rulan yer, ev, hane.
istibdat-ı mutlak:
hiç bir hak
ve hürriyeti tanımayan tam
baskı, tam diktatörlük.
izhar:
gösterme, açığa vurma.
maişet:
geçim, geçinme.
masum:
suçsuz, günahsız, saf,
temiz.
men:
yasak etme, engelleme.
menfaat:
fayda.
merdümgiriz:
insanlardan sı-
kılan, kalabalıktan hoşlanma-
yıp yalnızlık isteyen.
müdahale:
karışma.
münzevi:
inzivaya çekilen, kö-
şeye çekilmiş, yalnız.
mütevahhiş:
tevahhuş eden,
korkan, ürken, yadırgayan, çe-
kinen.
nam:
ad, isim, yerine.
sadık:
doğru, gerçek, hakikî
olan.
tarz:
biçim, şekil.
tazyik:
sıkıntı verme, baskı
1...,369,370,371,372,373,374,375,376,377,378 380,381,382,383,384,385,386,387,388,389,...1032
Powered by FlippingBook