Emirdağ Lâhikası - page 370

Şakirtlerine ve başta Hoca Vehbi Hazretleri olarak hoca-
larına çok selâm eder ve dualarını bekleriz.
ì®í
Œ
160
œ
size hayatımda vefattan sonra elinize geçecek manevî
malımı ve hukukumu size vermeye ve
(1)
Gƒo
Jƒo
ªn
J r
¿n
G n
?r
Ñn
b Gƒo
Jƒo
e
sırrına binaen, ölümden evvel sizi bilfiil vâris yapmaya
dair bir nur Şakirdi sordu ki: “Hikmet nedir? sizi daha
çok zaman aramızda görmek istiyoruz. İnşaallah öyle ka-
lacaksınız.”
Ben de dedim ki: eğer vefattan sonra bu hakikî ve ha-
kikatli vârislerin eline bu malım geçse, dünya malı gibi
bir derece taksim olur; derecesine göre herbirisi maldan
bir kısmına hakikî malik olur, umumuna malik olamaz.
Fakat ölümden evvel vârislere verilse; emval-i uhrevî gi-
bi, herbirisi umum o mala, o nur lâmbasına derecesine
göre malik sayılır. Her birisi küçük birer said olur; bir
nöbetçi yerine, binler nöbetçiler olur. said’in, irsiyette
yalnız binden bir hisse sahibi bir nurcu olmaz, belki tam
bir genç said olur.
Meselâ o emval, emval-i nuriye, faraza bir hazine ka-
dar olsa, binler nurculara tevziatta, taksimatta yirmişer,
yüzer altın düşebilir. Fakat vefat etmeden onları onlara
vermek, bir sırr-ı azîme binaen, herbirine istidadına göre
bilfiil:
bizzat kendi çalışması ile,
kendi yaparak.
binaen:
-den dolayı, bu sebepten.
dair:
alakalı, ilgili.
evvel:
önce.
faraza:
farz edelim ki, öyle saya-
lım ki, söz gelişi.
hakikat:
kadirbilirlik, sadâkat,
doğruluk, vefa, sürekli bağlılık.
hakikî:
doğru, gerçekten.
hazine:
gömülü hâlde bulunan
kıymetli şeylerin bütünü, define.
hikmet:
İlahî gaye, gizli sebep,
fayda.
hisse:
vârise düşen kısım.
hukuk:
haklar.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’ ma-
nasında kullanılan bir dua.
irsiyet:
varis olma, mirasçılık.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
malik:
sahip.
manevî:
manaya ait, maddî olma-
yan.
meselâ:
misal olarak, şunun gibi,
söz gelişi, faraza.
nur:
ilim.
Nur:
Risale-i Nur.
Nurcu:
Bediüzzaman Said Nur-
sî’nin eserlerine ve fikirlerine ta-
raftar olan, Risale-i Nur’ları
okuyup neşreden kimse.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
sır:
gizli hakikat.
sırr-ı azîm:
büyük sır.
şakirt:
talebe, öğrenci.
taksim:
bölme, parçalara
ayırma, üleştirme, paylaş-
tırma.
taksimat:
taksimler, bölmeler,
bölümler, bölüntüler.
tevziat:
dağıtmalar, paylaştır-
malar.
umum:
bütün, hepsi.
vâris:
mirasçı; ölümünden
sonra işlerini devam ettiren.
vefat:
ölüm.
1.
Ölüm gelip çatmadan, şehevanî ve nefsanî hislerinizi terk etmek sûretiyle bir nevi ölünüz.
(el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2:291).
| 370 | Emirdağ Lâhikası – ı
1...,360,361,362,363,364,365,366,367,368,369 371,372,373,374,375,376,377,378,379,380,...1032
Powered by FlippingBook