Emirdağ Lâhikası - page 400

en büyük hisseyi veren zatın yanına gitsin. üç ehemmi-
yetli sebebi izah ettiğim vakit, bu telâşımın hakikatini an-
larsınız. zaten hem şuhur-i selâse, hem üç ay mühim
mecmuaların çıkmasına kadar bütün dünya saltanatı ve-
rilse de bakmamaya mecburum. Şayet otomobile verdi-
ğiniz para tam çıkmazsa, o noksanını alâküllihal ben her
şeyimi satıp tekmil etmeye karar verdim.
Umumunuza selâm. Hakkınızı bana helâl ediniz. Ben
de size helâl ediyorum.
ì®í
Œ
174
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
Merak etmeyiniz, inayet-i rabbaniye devamdadır. Bu
yeni taarruzları, inşaallah akim kalacak, hem nurun fü-
tuhatına yardım edecek. Şimdilik telâşsız, kanun daire-
sinde hakkımızdaki kanunsuz muameleyi def etmek için,
bir kardeşimiz Ankara’ya gitsin. eski partinin müfettişi
Hilmi Uran ve Afyon vilâyetinin müfettişi, mebus Celâl’i
ve diyanet riyasetinde Ahmed Hamdi ve ehl-i vukuftaki
Yusuf ziya gibi zatları görsün, bize edilen kanunsuz ve
keyfî muameleyi değiştirmeye çalışsın.
Hem müsadere edilen
Zülfikar
ve
Asa-yıMusa
ve ma-
kine için mahkemeye ve zabıtaya deyiniz ki: “Bunların
nüshalarının teksiri hariç içindir; harice gönderilecektir.”
Madem şimalde üç devlet kur’ân’ı kabul edip mektep-
lerinde ders vermeye başlamışlar. Ve madem Hindistan
akim:
neticesiz, sonu yok, başarı-
sız.
alâküllihâl:
ister istemez, olduğu
kadar, şöyle böyle.
def:
mâni olma, savmak, uzaklaş-
tırma.
diyanet riyaseti:
Diyanet İşleri
Başkanlığı.
ehemmiyetli:
önemli.
ehl-i vukuf:
mahkemenin tayin
ettiği “bilir kişi”ler.
fütuhat:
fethetmek, yayılmak.
| 400 | Emirdağ Lâhikası – ı
hakikat:
asıl, esas.
hariç:
dış memleket, yaşanılan
ülkenin dışındaki ülke.
helâl:
helâl etmek: haktan
vazgeçmek.
hisse:
pay, parça.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
izah:
açıklama, ayrıntıları ile
anlatma.
keyfî:
kanuna uymayarak,
keyfe, arzuya bağlı.
madem:
...den dolayı, böyle
ise.
mebus:
milletvekili.
mecmua:
“Risale-i Nur” parça-
larından her biri.
mektep:
okul.
muamele:
davranma, davra-
nış.
müfettiş:
teftişçi; bir işin dü-
zenli, kanun ve kaidelere uy-
gun olarak yürütülüp yürütül-
mediğini incelemekle vazifeli
memur.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
müsadere:
toplatma, elden
alma.
Nur:
Risale-i Nur.
nüsha:
birbirinin aynı olan ya-
zılı metinlerden her biri.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
şimal:
kuzey; kuzey Avrupa.
Şuhur-i selâse:
Üç Aylar; re-
cep, şaban ve ramazan.
taarruz:
saldırma, sataşma,
ilişme.
tekmil:
tamamlama, noksan-
larını giderme, bitirme.
teksir:
çoğaltma.
umum:
hep, herkes.
vilayet:
il.
zat:
kişi, şahıs, fert.
1...,390,391,392,393,394,395,396,397,398,399 401,402,403,404,405,406,407,408,409,410,...1032
Powered by FlippingBook