Emirdağ Lâhikası - page 546

ihlâs kırılır. onun içindir ki, nurcular emsalsiz işkencele-
re ve sıkıntılara tahammül edip, nuru hiçbir şeye alet et-
mediler, siyaset topuzuna el atmadılar.
“Hem nur risaleleri küfr-i mutlakı kırdığı için, küfr-i
mutlakın altındaki anarşiliği ve üstündeki istibdad-ı mut-
lakı kırdığı cihetle, bir nevi siyasete teması var tevehhüm
edilmiş. Hâlbuki nurun tercümanı, birtek mesele-i imani-
yeyi dünya saltanatına değişmediğini mahkemelerde da-
va edip yirmi beş sene tarz-ı hayatıyla ve emarelerle is-
pat etmiştir.”
(1)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉn
Ñr
dn
G
Kardeşleriniz
Sadık,İbrahim,Zübeyir
ì®í
Œ
2 5 1
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
Ev vel â:
Bütün ruhucanımızla sizin faaliyetinizi ve mu-
vaffakiyetinizi tebrik ediyoruz. Benim bütün elemlerime
ve hastalıklarıma ilâç, Medresetüzzehra’nın faaliyetinden
ve muvaffakiyetinden ileri geliyor.
Sani yen: Asa-yıMûsa
’nın Arabcaya güzelce ter-
cümesi için bir pusula yazmıştım. Bugün Ankara’ya
giden zübeyir ile seyyid salih’e gönderecektim. Hem
tarsus’ta mütekait bir zabitin samimî bir mektubuyla
anarşi:
her türlü düzen ve otori-
teye karşı koyarak karışıklığı mey-
dana getirme durumu.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
cihet:
sebep, vesile, mucip, ba-
hane.
dava:
iddia.
elem:
dert, üzüntü, maddî-manevî
ıztırap.
emare:
alâmet, belirti, nişan.
emsalsiz:
benzersiz.
evvelâ:
öncelikle.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli başka
bir karşılık beklemeksizin, sırf Al-
lah rızası için yapma.
ispat:
doğruyu delillerle gösterme.
istibdat-ı mutlak:
hiç bir hak ve
hürriyeti tanımayan tam baskı,
tam diktatörlük.
küfr-i mutlak:
mutlak küfür, hiç
bir imanî hükmü, delili kabul et-
meme, kesin ve tam bir inkar.
medresetüzzehra:
Bediüzza-
man’ın doğuda (Van) yapılmasını
idarecilere teklif ettiği, fen ilimle-
riyle din ilimlerinin birlikte okutul-
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır.
| 546 | Emirdağ Lâhikası – ıı
masını düşündüğü üniversite.
mesele-i imaniye:
imanî me-
sele, imanla ilgili mesele.
muvaffakıyet:
başarma, ba-
şarılı olma.
mütekait:
tekaüt olan, emek-
liye ayrılmış, emekli.
nevi:
çeşit.
pusula:
kısa mektup.
risale:
Risâle-i Nur Külliyatını
meydana getiren kitaplardaki
her bir bağımsız bölüm.
sadık:
sözünde, işinde doğru
olan, dostluğu ve bağlılığı içten
olan.
saltanat:
devlet, hükümet.
samimî:
içten, candan, gönül-
den.
saniyen:
ikinci olarak.
seyyid:
Hz. Muhammed’in
(asm) torunu Hz. Hasan’ın so-
yundan olan kimse; Hz. Mu-
hammed’in temiz soyundan
gelen kimse.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
tahammül:
zor ve güç durum-
lara karşı koyabilme, kat-
lanma.
tarz-ı hayat:
hayat tarzı, ya-
şama şekli.
tevehhüm:
vehimlenme, yok
olanı var zannetmekle ümit-
sizliğe ve korkuya düşme.
zabit:
subay.
1...,536,537,538,539,540,541,542,543,544,545 547,548,549,550,551,552,553,554,555,556,...1032
Powered by FlippingBook