Emirdağ Lâhikası - page 725

terbiye-i maneviye ve maddiyesine mazhar buyuran Ce-
nab-ı erhamürrahimîn’e hadsiz şükrediyorum.
Elhamdü
lillâh,hazaminfadliRabbî.
SevgiliÜstadım!
terbiye-i maneviyenizin asarını her vakit bize ihsas
eden rabb-i rahîm’ime ne kadar şükretsem yine azdır.
tahdis-i nimet olmak üzere şunu da arz etmek isterim ki,
hastalığımdan müflteki değilim. Çünkü, lillâhilhamd,
nur-i aynım ve sürur-i ruhum ve gıda-i kalbim olan risa-
le-i nur’un hakikatlerini bilfiil ve bittecrübe ders almama
sebep oldu.
Hem hakikaten ömrü kırkıncı sene-i devriyesinde
müthifl bir tarzdaki maddî ve manevî hastalıklarıma her-
bir ricasında ruha ve kalbe binler nur-i tevhidi ve ziya-i
tesellîyi serpen
İhtiyarlarRisalesi
, hem herbir devâsında
bînihaye şifa-i manevî bulunan
HastalarRisalesi
, hem on
bir kelime-i kudsiye-i tevhidiyenin pek hârika ve emsal-
siz bir tarzda tılsımlarını keşfeden ve herbir cümlesinden
nur-i tevhid fışkıran Yirminci Mektup, hem hakaik-ı ima-
niyenin en son ve en müşkül ve en derin ve bütün filo-
zofları, hatta hükema-i İslâmiyeyi dahi hayrette bırakan
çok mühim muammâları halleden Yirmi dördüncü Mek-
tup, hem kalbin bütün manevî yaralarına kudsî bir tiryak
olan on Yedinci söz ve emsali risaleler pek hârika bir
tarzda imdadıma yetiflti ve tedaviye baflladı.
Ve bana flöyle bir kanaat-i kat’iye verdi ki: güya
risale-i nur, ezcümle mezkûr risaleleri hem ben, hem
Emirdağ Lâhikası – ıı | 725 |
olmayan.
mazhar:
nail olma, şereflenme.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen, anı-
lan.
muamma:
anlaşılmaz, çözülmesi
güç iş, anlamı gizli ve güç anlaşılır
söz.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
müşkül:
güç, zor, çetin.
müşteki:
şikâyet eden, şikâyetçi,
yakınan.
müthiş:
dehşet veren, ürküten,
dehşetli, korkunç.
nur-i ayn:
göz nuru.
nur-i tevhid:
tevhit nuru, birlik
nuru; Allah’ın birliğindeki aydınlık,
Allah’ın birliğini güneş gibi göste-
ren nur.
rabb-i rahîm:
şefkat ve merha-
met sahibi olan Cenab-ı Hak.
risale:
kitap, kitapçık.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
adı.
sürur-ı ruhî:
ruha ait, ruhla ilgili
rahatlık ve sevinç.
şükür:
teşekkür.
tahdis-i nimet:
Cenab-ı Hakka
karşı şükrünü eda etme ve teşek-
kür etme maksadıyla kavuştuğu
nimeti başkalarına anlatma.
tarz:
biçim, şekil.
tedavi:
iyileştirme, şifalandırma.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna
inanma, birleme.
tılsım:
herkesin bilip çözemediği
gizli sır.
tiryak:
en iyi çare, baş ilâç.
arz:
sunma, bildirme.
asar:
eserler.
bilfiil:
bizzat kendi çalışması
ile, kendi yaparak.
bînihaye:
sonsuz, nihayetsiz,
ebedî, tükenmez.
Cenab-ı Erhamürrâhimîn:
ina-
yet ve rahmet, yardım ve lütuf
sahiplerinin en merhametlisi
olan, şeref ve azamet sahibi
olan yüce Allah (c.c.).
deva:
ilaç, çare.
elhamdülillâh:
Allah’a hamd
olsun, hamd Allah’a aittir.
emsal:
örnekler, benzerler.
emsalsiz:
benzersiz.
ezcümle:
bu cümleden olarak.
filozof:
felsefe ile uğraşan, fi-
lozof.
güya:
söyleyen, konuşan.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hakaik-ı imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
hakikat:
gerçek.
hakikaten:
doğrusu, gerçek-
ten.
hâl:
çözme, çözüme ulaştırma.
harika:
olağanüstü.
haza min fadli rabbî:
Bu,
Rabbimin fazlındandır.
hükema-i islâmiye:
İslam fi-
lozofları.
ihsas:
hissettirme, sezdirme.
imdat:
yardım.
kanaat-ı kat’iye:
kesin ka-
naat, varılan kesin düşünce.
kelime-i kudsiye:
yüce, kudsî
söz.
keşif:
gizli bir şeyi bulma,
meydana çıkarma.
kudsî:
mukaddes, yüce.
lillâhilhamd:
Allah’a hamdol-
sun ki!.
maddî:
madde ile alâkalı.
manevî:
manaya ait, maddî
1...,715,716,717,718,719,720,721,722,723,724 726,727,728,729,730,731,732,733,734,735,...1032
Powered by FlippingBook