Emirdağ Lâhikası - page 80

âlem-i şahadete teşrifinin umum kâinatça ve bütün asır-
larda nazar-ı ehemmiyette ve rahmetenlilalemîn olduğu-
nu ispat etti ve kâinat o geceyi alkışlıyor diye gösterdi.
Acaba, dualarımızda Isparta, bu memleketle beraberdi,
bu yağmurda hissesi var mı?” merak ediyorum. Şimdiye
kadar çok emarelerle risale-i nur bir vesile-i rahmet ol-
masından, bu rahmet îma eder ki, her hâlde ehemmiyet-
li bir fütuhatı perde altında vardır ve belki serbestiyetine
bir işarettir. Hem, burada
Lem’alar
’ın verdiği iştiyak ci-
hetiyle yazıcıların çoğalması, inşallah bir nevi makbul
dua hükmüne geçti.
ì®í
Œ
17
œ
Aziz,Sıddık,SarsılmazKardeşlerimveV
a
rislerim!
Bana karşı şimdiki tazyikatın üç sebebi var:
Bi r i nc i s i :
Heyet-i Vekilenin kararıyla, iaşem için
hergün iki buçuk banknot ve sair masraflar için de bir
tahsisat ve istediğim tarzda bir haneyi inşa edip bana
vermek hakkında buraya emir gelmişti. Ben de kabul et-
medim, yalnız yol masrafı için denizli’de sevkiyatım için
verilen bir kısmı kabul ettim. onlar da kızdılar, tarassuda
başladılar.
İ k inc i sebep:
denizli havalisindeki ahali risale-i
nur hesabına bana karşı haddimden pekçok ziyade
ahali:
halk.
âlem-i şahadet:
gözle gördüğü-
müz, şahit olduğumuz âlem, kâi-
nat.
asr:
yüzyıl.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
banknot:
kâğıt bir lira.
cihet:
yön, sebep, vesile.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehemmiyetli:
önemli.
emare:
alâmet, belirti, nişan.
fütuhat:
zaferler, fetihler, galibi-
yetler.
havali:
bölge, etraf, çevre, civar.
heyet-i Vekile:
vekiller heyeti, ba-
kanlar kurulu, kabine.
hisse:
pay, nasip.
hükmüne:
yerine, değerine.
iaşe:
geçindirme, besleme, yedirip
içirme.
ima:
dolaylı, üstü kapalı ifade
etme.
inşa:
yapma, bina etme, kurma.
| 80 | Emirdağ Lâhikası – ı
inşaallah:
Allah izin verirse.
ispat:
kanıtlama, doğrulama.
iştiyak:
aşırı isteme, çok fazla
arzu etme.
kâinat:
evren; yaratılmış olan
şeylerin tamamı, bütün âlem-
ler.
makbul:
kabul edilmiş, geçerli.
masraf:
bir iş görmek veya bir
şey almak için harcanan para.
merak:
endişe.
nazar-ı ehemmiyet:
pek
önemli görerek, pek mühim
olduğunu düşünerek olan ba-
kış.
nevi:
çeşit.
rahmet:
Allah’ın kullarını esir-
gemesi, onlara maddî ve ma-
nevî nimetler vermesi.
rahmeten li’l-âlemîn:
bütün
âlemlere rahmet olan, Hz. Mu-
hammed (asm).
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
sair:
diğer, başka, öteki.
serbestiyet:
serbestlik, rahat
ve serbest olma hâli.
sevkiyat:
sevk işi, gönderme
işi.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
tahsisat:
tahsis olunan şeyler,
tahsis edilen para, ödenek.
tarassut:
gözetme, göz altında
tutma.
tarz:
biçim, şekil.
tazyikat:
tazyikler, baskılar,
zorlamalar.
teşrif:
şereflendirme, şeref
verme.
umum:
bütün, herkes.
vâris:
mirasçı.
ziyade:
çok, fazla.
1...,70,71,72,73,74,75,76,77,78,79 81,82,83,84,85,86,87,88,89,90,...1032
Powered by FlippingBook