Emirdağ Lâhikası - page 93

lehimizde onunla beraber çalışanları, bu hakikî adalete
hizmetleri için ahir ömrüme kadar unutmayacağım. Altı
yedi aydır onları da aynen manevî kazançlarıma şerik
ediyorum.
Bana teslim ettikleri risale-i nur’un bir kısmını, kar-
deşlerime cevap vereceğim, bütününü yazsınlar, onlara
hediye edeceğim. Çünkü onlar, risale-i nur’un bundan
sonraki hizmetine tam hissedardırlar. Bu meselede ben
denizli şehrini kendi karyeme arkadaş edip bütün emva-
tını ve ehl-i imanın hayatta olanlarını hem kendim, hem
risale-i nur’un talebeleri, manevî kazançlarımıza hisse-
dar etmeye karar verdik. denizli Hapishanesini de, bir
imtihan medresemiz telâkki ediyoruz. Ve bizimle alâka-
dar hem denizli’de, hem hapiste umumuna ve hususan
tam adaletini gördüğümüz mahkeme heyetine çok selâm
ve dualar ederiz.
ì®í
Œ
23
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
kat’iyen şek ve şüphemiz kalmadı ki, bu hizmetimizin
neticesi olan risale-i nur’un serbestiyetini değil yalnız
biz ve bu Anadolu ve âlem-i İslâm alkışlıyor, takdir edi-
yor; belki kâinat memnun olup cevv-i sema, feza-i âlem
alkışlıyor ki, üç dört ayda yağmura şiddet-i ihtiyaç varken
gelmedi ve denizli’de mahkemenin bilfiil teslimine
Emirdağ Lâhikası – ı | 93 |
selâm:
barış, rahatlık, selamet ve
esenlik dileme.
serbestiyet:
serbestlik, rahat ve
serbest olma hâli.
şerik:
ortak.
şiddet-i ihtiyaç:
ihtiyacın, muhtaç
olmanın şiddeti, ihtiyacın çok fazla
olması.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
takdir:
kıymet verme, beğenme.
talebe:
istekli, öğrenici.
telâkki:
kabul etme, bir görüşle
bakma.
umum:
bütün, herkes.
adalet:
kanun ve düzen haki-
miyeti.
ahir:
sonra, son.
alâkadar:
ilgili, ilişki.
âlem-i islâm:
İslâm âlemi, İs-
lâm dünyası.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
bilfiil:
bizzat kendi çalışması
ile, kendi yaparak.
cevv-i sema:
gökyüzü, hava
âlemi, uzay boşluğu.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri.
emvat:
ölüler.
feza-i âlem:
âlemin fezası,
uzay.
hakikî:
gerçek.
heyet:
kurul, komite.
hissedar:
hisse sâhibi, hissesi
olan.
hizmet:
görev, vazife.
hizmet:
uğraşma, çalışma.
hususan:
bilhassa, özellikle.
imtihan:
Allah’ın sıkıntı, has-
talık, fakirlik gibi çeşitli şekil-
lerde kullarını denemesi.
kâinat:
evren; yaratılmış olan
şeylerin tamamı, bütün âlem-
ler.
karye:
köy.
kat’iyen:
hiç bir zaman, asla.
leh:
onun tarafına, ondan
yana, birinin faydası için yapı-
lan hareket.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
medrese:
eğitim ve öğretim
kurumu.
mesele:
konu.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
şek:
şüphe, zan, tereddüt.
1...,83,84,85,86,87,88,89,90,91,92 94,95,96,97,98,99,100,101,102,103,...1032
Powered by FlippingBook