Mektubat - page 27

İkinciMektup
(2)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
í p
q
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
|}
o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ª°r
SÉp
H
Omezkûrvemalûmtalebesininhediyesine­
karşıcevaptanbirparçadır.
S
ALİSEN
: Bana bir hediye gönderdin; gayet ehem-
miyetli bir kaidemi bozmak istersin. Ben demiyorum ki,
“kardeşim ve biraderzadem olan Abdülmecid ve Abdur-
rahman’dan kabul etmediğim gibi senden de kabul et-
mem.” Çünkü sen onlardan daha ileri ve ruhuma daha
yakın olduğundan, herkesin hediyesi reddedilse, seninki
bir defaya mahsus olmak üzere reddedilmez. Fakat bu
münasebetle o kaidenin sırrını söyleyeceğim. Şöyle ki:
eski said minnet almazdı. Minnetin altına girmekten-
se ölümü tercih ederdi. Çok zahmet ve meşakkat çekti-
ği hâlde kaidesini bozmadı. eski said’in, senin bu bîçare
kardeşine irsiyet kalan şu hasleti ise, tezehhüt ve sun’î
bir istiğna değil, belki dört beş ciddî esbaba istinat eder.
Bi r inc i s i
: ehl-i dalâlet, ehl-i ilmi, ilmi vasıta-i cer
etmekle ittiham ediyorlar, “İlmi ve dini kendilerine me-
dar-ı maişet yapıyorlar” deyip, insafsızcasına onlara hü-
cum ediyorlar. Bunları fiilen tekzip lâzımdır.
Mektubat | 27 |
i
kinci
m
ekTup
kusur:
eksiklik, özür.
lâzım:
gerekli.
mahsus:
hususî, özel.
malûm:
bilinen.
medar-ı maişet:
geçim kaynağı.
meşakkat:
eziyet, zorluk.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen.
minnet:
bir iyilik karşısında ken-
dini manevî olarak borçlu hisset-
me.
münasebet:
vesile.
noksan:
eksiklik.
red:
geri çevirme.
ruh:
karakter, yaratılış.
salisen:
üçüncü olarak.
sun’î:
yapmacık.
sır:
bir şeyin kavranması en zor
ve ince yanı.
talebe:
öğrenci.
tekzip:
yalanlama.
tenzih:
Allah’ı şanına lâyık olma-
yan şeylerden, her türlü eksik ve
noksandan uzak ve yüce tutma.
tercih:
seçme, yeğleme.
tezehhüt:
kendini ibadete ver-
me.
vasıta-i cer etmek:
bir şeyi ka-
zanç veya menfaate alet etmek.
zahmet:
sıkıntı.
bîçare:
çaresiz.
biraderzade:
kardeş çocuğu,
yeğen.
ciddî:
önemli.
din:
kaideleri Allah tarafından
belirlenen ve peygamberler
vasıtasıyla insanlara tebliğ
edilen, insanlara dünya ve
ahirette saadet yollarını gös-
teren sistem.
ehemmiyet:
önemli olma.
ehl-i dalâlet:
doğru ve hak
yoldan sapanlar, dalâlette
olanlar.
ehl-i ilim:
ilim sahipleri, bi-
limle uğraşanlar.
esbap:
sebepler.
fiilen:
yaparak, işleyerek.
haslet:
özellik.
hediye:
birine karşılıksız ola-
rak verilen şey.
hücum:
saldırma.
ilim:
bilgi.
insafsızca:
acımasızca
irsiyet:
soydan gelen.
istiğna:
tok gözlülük; gereksi-
nimsizlik.
istinat:
dayanma.
ittiham:
suçlama.
kaide:
esas, kural.
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
?
İkinciMektup, Barla’da
1930’da Türkçe olarak
telif edilmiştir.
1...,17,18,19,20,21,22,23,24,25,26 28,29,30,31,32,33,34,35,36,37,...1086
Powered by FlippingBook