Sözler - page 1100

Elhâs›l, yüzü acaib-i sanata bir meflher ve garaib-i
mahlûkata bir mahfler ve kafile-i mevcudata bir memer
ve sufuf-u ibad›na bir mescit ve makar olan zemin bütün
kâinat›n kalbi hükmünde oldu¤undan, kâinat kadar nur-u
vahdaniyeti gösterir.
‹flte ey co¤rafyac› efendi! Bu zemin kafas›, yüz bin
a¤›z, her birinde yüz bin lisan ile Allah’› tan›tt›rsa ve sen
Onu tan›mazsan, bafl›n› tabiat batakl›¤›na soksan, dere-
ce-i kabahatini düflün. Ne derece dehfletli bir cezaya se-
ni müstahak eder; bil, ay›l ve bafl›n› batakl›ktan ç›kar,
1
z m
Ar
?n
T u
?o
c o
äƒo
µn
?n
e /
?p
ón
«p
H …/
ò s
dG { $Ép
H o
âr
æn
e'
G
de.
Yirmi Üçüncü Pencere
2
n
Iƒ '
«n
ër
dGn
h n
är
ƒn
ª r
dG n
?n
?n
N …/
ò s
dn
G
Hayat, kudret-i Rabbaniye mu’cizat›n›n en nuranîsidir,
en güzelidir ve vahdaniyet bürhanlar›n›n en kuvvetlisi ve
en parla¤›d›r ve tecelliyat-› Samedâniye âyinelerinin en
camii ve en berra¤›d›r.
Evet, hayat, tek bafl›yla bir Hayy-› Kayyum’u bütün es-
ma ve fluunat› ile bildirir. Çünkü hayat, pek çok s›fat›n
memzuç bir macunu hükmünde, bir ziya, bir tiryakt›r. El-
van-› seb’a ziyada ve muhtelif edviyeler tiryakta nas›l ki
mümtezicen bulunur; öyle de, hayat dahi pek çok s›fat-
tan yap›lm›fl bir hakikattir. O hakikatteki s›fatlardan bir
k›sm›, duygular vas›tas›yla inbisat ederek, inkiflaf edip
acaib-i sanat:
Cenab-› Hakk›n sa-
nat›n›n harika ve hayret uyand›r›-
c› durumlar›.
âyine:
ayna.
berrak:
duru, aç›k.
bürhan:
delil.
cami:
toplayan, çeflitli özellikleri
içinde bulunduran.
ceza:
azap.
dehflet:
korkunç.
derece-i kabahat:
kusur ve ka-
bahat derecesi.
edviye:
ilâçlar.
elhâs›l:
sonuç olarak, k›sacas›.
elvan-› seb’a:
yedi renk.
esma:
adlar, isimler.
garaib-i mahlûkat:
hayrette b›-
rakan yarat›klar.
hakikat:
gerçek.
hayat:
dirilik, canl›l›k, yaflay›fl.
Hayy-› Kayyum:
her canl›ya ha-
yat veren ve onlar› ayakta tutan,
Allah.
hükmünde:
gibi.
hüküm:
karar.
iman:
inanma, inanç
inbisat:
yay›lma, geniflleme.
inkiflaf:
a盤a ç›kma, geliflme.
kafile-i mevcudat:
varl›klar kafi-
lesi, toplulu¤u.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kudreti Rabbaniye:
her fleyi ya-
ratan, sevk ve idare eden Allah’›n
kudreti.
lisan:
dil.
mahfler:
toplanma yeri.
makar:
kal›nacak yer, merkez.
memer:
geçifl noktas›.
mescit:
ibadet edilen yer.
meflher:
sergi, gösterme yeri.
mu’cizat:
Allah’›n sonsuz kudre-
tiyle meydana gelen ve benzeri
yap›lamayan ola¤anüstü ifller,
eserler.
muhtelif:
çeflitli, farkl›.
mümtezicen:
kaynaflm›fl olarak.
müstahak:
hak etmifl, lây›k.
nuranî:
nurlu.
nur-u vahdaniyet:
Allah’›n birli-
¤inin nuru.
s›fat:
vas›f, nitelik.
sufuf-u ibad:
kullar›n meydana
getirdi¤i saflar.
fluunat
: Allah’›n yüce zat›n›n ge-
re¤i olan ve zat›ndan ayr›lmayan
ifller, fiiller.
tabiat batakl›¤›:
Allah’› inkâr
edenlerin yarat›c› bir güç ola-
rak gördükleri içinde yaflad›-
¤›m›z do¤a ve madde âlemi.
tasarruf:
idare.
tecelliyat-› Samedâniye:
Al-
lah’›n her fleyin kendisine
muhtaç oldu¤u hâlde, kendi-
sinin hiçbir fleye muhtaç ol-
mad›¤›n› gösteren yans›ma-
lar.
tiryak:
ilâç.
vahdaniyet:
Allah’›n birli¤i ve
varl›¤›.
vas›ta:
araç.
zemin:
yer, yeryüzü.
ziya:
›fl›k.
1.
“Her fleyin hüküm ve tasarrufu elinde olan (Yâsin Suresi: 83.)” Allah’a iman ettim.
2.
Ölümü de, hayat› da yaratan Odur. (Mülk Suresi: 2.)
1100 | SÖZLER
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
1...,1090,1091,1092,1093,1094,1095,1096,1097,1098,1099 1101,1102,1103,1104,1105,1106,1107,1108,1109,1110,...1482
Powered by FlippingBook