Sözler - page 1203

İşte biz de yoldayız, böyle yayan gideriz. Bak şu sahra-
nın kum deryalarına, nasıl hiddet saçıyor, tehdit ediyor
bizi.
Bak şu deryanın dağvari emvacına: O da bize kızıyor.
İşte, elhamdülillâh, öteki yüze çıktık. Görürüz güneş yü-
zü.
Fakat çektiğimiz zahmeti ancak da biz biliriz. Of, tek-
rar buraya döndük; şu zemin-i vahşetzar, bulut damı zul-
mettar. Bize lâzım, revnaktar eder kalbdeki gözü
Bir âlem-i ziyadar. Fevkalâde eğer bir cesaretin var; gi-
reriz de beraber, bu yolu. Pürhatarkâr
ikinci yolumuzu
,
Tabiat-ı arzı deleriz, o tarafa geçeriz. Ya fıtrî bir tünel-
den titreyerek gideriz. Bir vakitte bu yolda seyrettim de
geçtim, bînaz ve pürniyazı.
Fakat o zaman tabiatın zemini eritecek, yırtacak bir
madde var idi elimde.
Üçüncü yolun
o delil-i mu’cizi;
Kur’ân onu bana vermişti. Kardeşim, arkamı da bırak-
ma, hiç de korkma. Bak, hâ şurada tünelvari mağaralar,
tahtelarz akıntılar, beklerler ikimizi;
Bizi geçirecekler. Tabiat da, şu müthiş cümudiyeleri de,
seni hiç korkutmasın. Zira, bu abus çehresi altında mer-
hametli sahibinin tebessümlü yüzü.
Radyumvari o madde-i Kur’ân’ı ışıkla sezmiştim. İşte,
gözüne aydın! Ziyadar âleme çıktık. Bak şu zemin-i pür-
nazî,
kütücü yer.
ziyadar:
ışıklı.
abus çehre:
asık, ekşi suratlı.
âlem:
dünya.
âlem-i ziyadar:
aydınlık, ışıklı
âlem.
bînaz:
nazlanmadan.
cümudiyet:
katılık.
dağvari:
dağ gibi.
dam-ı zulmettar:
karanlıklı
tavan.
delil-i mu’ciz:
insanların ben-
zerini yapmaktan âciz kaldığı
deliller.
derya:
deniz.
elhamdülillâh:
Allah’a hamd
olsun.
emvaç:
dalgalar.
fevkalâde:
mükemmel, ola-
ğanüstü.
fıtrî:
yaratıldığı şekilde, doğal.
hiddet:
öfke.
lâzım:
gerekli.
madde-i Kur’ân:
Kur’ân’ın
maddesi.
merhamet:
rahmet edici.
öteki:
diğeri.
pürhatarkâr:
tehlikelerle do-
lu, çok tehlikeli.
pürniyaz:
yalvararak.
radyumvari:
radyum gibi.
revnaktar:
güzel süslerle be-
zenmiş.
sahra:
çöl, ova.
tabiat:
varlıklar.
tabiat-ı arz:
yerin altı.
tahtelarz:
yer altı.
tebessüm:
gülümseme, gü-
lüş.
tehdit:
korkutma, göz dağı
verme.
tünelvari:
tünel gibi.
vakit:
zaman.
zemin:
yer.
zemin-i pürnaz:
çok nazlı
yer.
zemin-i vahşetzar:
ıssız, ür-
SÖZLER | 1203 |
L
EMAAT
1...,1193,1194,1195,1196,1197,1198,1199,1200,1201,1202 1204,1205,1206,1207,1208,1209,1210,1211,1212,1213,...1482
Powered by FlippingBook