Sözler - page 186

Hem, de¤il yaln›z ruhlar, belki bütün zerreler dahi bir
ordu-yu Sübhanî ve emirber neferleri oldu¤unu, kat’î
bürhanlarla Otuzuncu Söz ispat etmifl.
‹K‹NC‹ MESELE
cesetlerin ihyas›na misal ise:
Çok büyük bir flehirde, flenlik bir gecede, bir tek mer-
kezden, yüz bin elektrik lâmbalar›, âdeta zamans›z, bir
anda canlanmalar› ve ›fl›klanmalar› gibi, bütün küre-i arz
yüzünde dahi, bir tek merkezden yüz milyon lâmbalara
nur vermek mümkündür. Madem, Cenab-› Hakk›n,
elektrik gibi bir mahlûku ve bir misafirhanesinde bir hiz-
metkâr› ve bir mumdar›, Hâl›k’›ndan ald›¤› terbiye ve in-
tizam dersiyle bu keyfiyete mazhar oluyor. Elbette, elekt-
rik gibi binler nuranî hizmetkârlar›n›n temsil ettikleri hik-
met-i ‹lâhiyenin muntazam kanunlar› dairesinde, haflr-i
azam tarfetülaynda vücuda gelebilir.
ÜÇÜNCÜ MESELE K‹,
ecsad›n def’aten inflas›n›n
misali ise:
Bahar mevsiminde birkaç gün zarf›nda nev-i beflerin
umumundan bin derece ziyade olan umum a¤açlar›n bü-
tün yapraklar› evvelki bahar›n ayn› gibi birden mükem-
mel bir surette inflalar› ve yine umum a¤açlar›n umum çi-
çekleri ve meyveleri ve yapraklar›, geçmifl bahar›n mah-
sulât› gibi, berk gibi bir sür’atle icatlar›; hem o bahar›n
mebdeleri olan hadsiz tohumcuklar›n, çekirdeklerin,
köklerin birden beraber intibahlar› ve inkiflaflar› ve ihya-
lar›; hem, kemiklerden ibaret olarak ayakta duran emvat
berk:
flimflek.
bürhan:
delil.
Cenab-› Hak:
Allah.
ceset:
ölü bedeni.
def’aten:
bir defada, bir anda.
ecsat:
cesetler.
emirber:
emir dinleyen, emre
uyan.
emvat:
ölüler.
hadsiz:
s›n›rs›z.
Hâl›k:
yoktan yaratan Allah.
haflr-i azam:
büyük dirilifl.
hikmet-i ‹lâhiye:
Allah’›n hikme-
ti.
hizmetkâr:
hizmet eden, hizmet-
çi.
icat:
yoktan var etme.
ihya:
diriltme.
inkiflaf:
aç›lma.
infla:
yaratma.
intibah:
uyanma.
intizam:
düzgün dizilme, düzen.
ispat:
kan›t.
kat’î:
kesin.
keyfiyet:
nitelik.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
mahlûk:
yarat›lm›fl.
mahsulât:
ürünler.
mazhar:
eriflmifl, kavuflmufl.
mebde:
bafllangݍ.
merkez:
kumanda yeri.
mesele:
konu.
misal:
örnek, numune.
mükemmel:
noksans›z.
mumdar:
ayd›nlatan, ›fl›klan-
d›ran.
muntazam:
düzgün, tertipli.
nefer:
rütbesiz asker, er.
nev-i befler:
insano¤lu.
nuranî:
nurlu.
ordu-yu Sübhanî:
her türlü
eksiklik ve noksanl›ktan uzak
olan Cenab-› Hakk›n ordusu.
sür’at:
çabukluk.
suret:
biçim.
tarfetülayn:
bir kere göz aç›p
kapay›ncaya kadar olan an.
temsil:
benzetme.
terbiye:
e¤itim.
vücut:
var olma.
zerre:
maddenin en küçük
parças›.
186 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ
1...,176,177,178,179,180,181,182,183,184,185 187,188,189,190,191,192,193,194,195,196,...1482
Powered by FlippingBook