Sözler - page 193

hafîzâne, müdebbirâne, mürebbiyâne, lâtifâne flu ifli ya-
pan Odur ki, der:
1
r
än
öp
ûo
f o
?o
ë° t
üdG Gn
Pp
G
.
Baflka noktalar› buna k›yas eyle. Kuvvetin varsa istin-
bat et. Sana yard›m için bunu da söyleyece¤iz:
‹flte
2
r
än
Qu
ƒo
c ¢o
ùr
ªs
°ûdGGn
Pp
G
.
fiu kelâm, “tekvir” lâfz›yla, yani sarmak ve toplamak
manas›yla parlak bir temsile iflaret etti¤i gibi, nazirini da-
hi ima eder.
B i r i nc i
: Evet, Cenab-› Hak taraf›ndan adem ve esîr
ve sema perdelerini aç›p, günefl gibi dünyay› ›fl›kland›ran
p›rlantamisal bir lâmbay›, hazine-i rahmetinden ç›kar›p
dünyaya gösterdi. Dünya kapand›ktan sonra o p›rlanta-
y› perdelerine sar›p kald›racak.
‹ k i nc i
: Veya ziya meta›n› neflretmek ve zeminin
kafas›na ziyay› zulmetle münavebeten sarmakla muvaz-
zaf bir memur oldu¤unu; ve her akflam o memura meta-
›n› dahi toplatt›r›p, gizlendi¤i gibi; kâh olur bir bulut
perdesiyle al›fl veriflini az yapar, kâh olur ay onun yüzü-
ne karfl› perde olur, muamelesini bir derece çeker. Meta-
›n› ve muamelât defterlerini toplad›¤› gibi, elbette o me-
mur, bir vakit o memuriyetten infisal edecektir. Hatta
hiçbir sebeb-i azil bulunmazsa, flimdilik küçük, fakat bü-
yümeye yüz tutmufl yüzündeki iki leke büyümekle, gü-
nefl, yerin bafl›na izn-i ‹lâhî ile sard›¤› ziyay› emr-i Rabba-
nî ile geriye al›p; güneflin bafl›na sar›p, “Haydi yerde iflin
SÖZLER | 193
O
NUNCU
S
ÖZ
âdem:
insan.
adem:
yokluk, hiçlik.
emr-i Rabbanî:
Allah’›n emri.
esîr:
kâinattaki boflluklar› doldu-
ran, havadan hafif olup ›s› ve ›fl›¤›
nakleden cevher.
hafîzâne:
koruyup gözeterek,
esirgeyerek ve saklayarak.
hazine-i rahmet:
Rahmet hazi-
nesi.
ima:
iflaret.
infisal:
görevinden ayr›lma.
istinbat:
bir söz veya iflten gizli
bir mana ç›karma.
izn-i ‹lâhî:
Allah’›n izni.
kâh:
bazen.
kelâm:
söz.
k›yas:
karfl›laflt›rma.
lâf›z:
söz, kelime.
lâtifâne:
hofl ve güzel bir flekilde.
memur:
görevli.
memuriyet:
memurluk.
meta:
mal.
muamelât:
ifller.
muamele:
davran›fl, ifl.
müdebbirâne:
her fleyi önceden
düflünerek.
münavebet:
nöbetleflme.
mürebbiyâne:
terbiye ederek,
e¤iterek.
muvazzaf:
görevli, vazifeli.
nazir:
benzer.
neflretmek:
yaymak.
sebeb-i azil:
görevinden ay›rma
sebebi.
sema:
gökyüzü, gök.
temsil:
benzetme.
ziya:
›fl›k.
1.
Amel defterleri aç›ld›¤›nda... (Tekvir Suresi: 10.)
2.
Günefl dürülüp topland›¤›nda... (Tekvir Suresi: 1.)
1...,183,184,185,186,187,188,189,190,191,192 194,195,196,197,198,199,200,201,202,203,...1482
Powered by FlippingBook