Sözler - page 214

On ‹kinci Söz
W
1
Gk
Ò/
ã`n
c
Gk
ôr
«n
N n
»p
Jho
G r
ón
?n
a n
án
ªr
µ p
?r
G n
ärD
ƒo
j r
øn
en
h
K
UR
ÂN
-
I
H
AKÎM
’in hikmet-i kudsiyesi ile felsefe hikme-
tinin icmalen muvazenesi; hem hikmet-i Kur’âniyenin, in-
san›n hayat-› flahsiyesine ve hayat-› içtimaiyesine verdi¤i
ders-i terbiyenin gayet k›sa bir fezlekesi; hem Kur’ân’›n
sair kelimat-› ‹lâhiyeye ve bütün kelâmlara cihet-i rüçha-
niyetine bir iflarettir.
‹flte bu Sözde
Dört Esas
vard›r.
B‹R‹NC‹ ESAS
Hikmet-i Kur’âniye ile hikmet-i fenniyenin farklar›na
flu gelecek hikâye-i temsiliye dürbünüyle bak:
Bir zaman hem dindar, hem gayet sanatkâr bir hâ-
kim-i namdar istedi ki, Kur’ân-› Hakîm’i maanisindeki
kudsiyetine ve kelimat›ndaki i’caza flayeste bir yaz› ile
yazs›n; o mu’ciznüma kamete harika bir libas giydirilsin.
‹flte o nakkafl zat, Kur’ân’› pek acip bir tarzda yazd›. Bü-
tün k›ymettar cevherleri yaz›s›nda istimal etti. Hakaik›n›n
tenevvüüne iflaret için, baz› mücessem hurufat›n› elmas
ve zümrüt ile; ve bir k›sm›n› lü’lü ve akik ile; ve bir taife-
sini p›rlanta ve mercanla; ve bir nev’ini alt›n ve gümüfl
ile yazd›. Hem öyle bir tarzda süslendirip, münakkafl et-
ti ki, okumay› bilen ve bilmeyen herkes, temaflas›ndan
acip: hayret uyand›ran.
akik:
ço¤u kez k›rm›z› olan de-
¤erli bir tafl.
cevher:
k›ymetli tafl; öz.
cihet-i rüçhaniyet:
üstünlük yö-
nü.
ders-i terbiye:
ahlâk dersi.
elmas:
çok k›ymetli bir tafl.
esas:
as›l, temel.
felsefe:
hikmet ve marifet.
fezleke:
özet, netice.
hakaik:
hakikatler, gerçekler.
hâkim-i namdar:
ün sahibi idare-
ci.
harika:
ola¤anüstü.
hayat-› içtimaiye:
sosyal hayat.
hayat-› flahsiye:
özel hayat.
hikâye-i temsiliye:
k›yaslamaya
dayanan benzetme fleklinde hi-
kâye.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
hikmet-i fenniye:
fen ve felsefe
ilmi.
hikmet-i kudsiye:
kusursuz ve
eksiksiz hikmet.
hikmet-i Kur’âniye:
Kur’ân’›n
hikmeti.
hurufat:
harfler.
i’caz:
mu’cize olan.
icmalen:
özet olarak.
istimal:
kullanmak.
iflaret:
belirti, iz.
kamet:
boy, endam.
kelâm:
söz, konuflma.
kelimat:
kelimeler.
kelimat-› ‹lâhiye:
‹lâhî sözler.
k›ymettar:
de¤erli.
kudsiyet:
kusur ve noksanl›ktan
uzak olufl.
libas:
elbise.
lü’lü:
inci.
maani:
manalar.
mu’ciznüma:
mu’cize gösteren.
muvazene:
karfl›laflt›rma.
mücessem:
cisimleflmifl.
münakkafl:
nak›fll›.
nakkafl:
nak›fl iflleyen kimse.
nev’:
tür, çeflit.
rahîm:
Allah’›n rahîm s›fat› ahiret-
te sadece mü’minler için tecelli
etme s›fat›d›r.
Rahman:
ister mü’min, ister kâfir;
ister iyi isterse kötü olsun; rah-
meti bütün herkese yay›lan
ve bütün yarat›lm›fllar›n r›z›k-
lar›n› ve geçim flekillerini içine
alan rahmetin sahibi Allah.
sair:
di¤er.
sanatkâr:
sanatla u¤raflan.
flayeste:
yak›fl›r, lây›k.
taife:
topluluk.
tarz:
flekil, biçim.
temafla:
bakma, seyretme.
tenevvü:
çeflitlilik.
zümrüt:
k›ymetli bir tafl.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’›n ad›yla. • Kime hikmet verilmiflse, iflte ona pek çok hay›r
verilmifltir. (Bakara Suresi: 269.)
214 | SÖZLER
O
N
K‹NC‹
S
ÖZ
]
On ‹kinci Söz
, Barla’da
1926-34 y›llar› aras›nda
Türkçe olarak telif edil-
mifltir.
1...,204,205,206,207,208,209,210,211,212,213 215,216,217,218,219,220,221,222,223,224,...1482
Powered by FlippingBook